11. Bölüm

11. Bölüm

Elçin Karaatlı
elcinkaraatli2024

Zaman gelmişti. Ateş ile birlikte upuzun bir gün bizi bekliyordu. Ona olan kızgınlığımı unutmuş değildim ama en azından ona bu şansı tanımak istiyordum. Küçük bir sırt çantası alarak yurttan çıktım. Biraz aşağıda Ateş beni bekliyordu. Elinde bir buket çiçek olduğunu görünce şaşırmıştım. Bunu beklemiyordum.

Beni gördüğü anda yüzüne çekici bir gülümseme yerleştirdi. Ben gülümsemesem de ondan etkilenmiştim. Yanına ulaştığımda elindeki çiçeklerin lale olduğunu gördüğümde kaşlarım havaya kalktı. Bunu nereden biliyor olabileceğini düşündüm. Bunu ona söylediğimi hatırlamıyordum. Çiçekleri nazikçe bana uzattı.

''Bunlar senin.'' Dedi en güzel gülüşüyle.

''Bunları sevdiğimi nereden biliyorsun?'' Diye sordum merakla.

''Dün biraz araştırma yaptım diyelim.'' Dedi gülerek.

''Gerek yoktu.'' Dediğimde yüzü düştü.

''Ela, bir şey mi oldu?''

''Daha ne olması gerekiyor? En son nişanlandın ve seni müstakbel eşinle öpüşürken gördüm.'' Dedim sinirli bir sesle. Ateş derin bir nefes alıp verdi.

''Ona normalde elimi bile sürmedim Ela. O gün senin onun kardeşiyle birlikte olduğunu görünce sadece ihanete uğramış gibi hissettim ve beni öpmesine izin verdim. Senden özür dilerim.'' Sözlerine karşı herhangi bir tepki vermeyince devam etti. ''Bugün bütün bunları unutsak, sanki sadece biz varmışız gibi bitirsek bugünü. Çünkü ertesi gün ve ondan sonrasında bir daha beraber olamayacağız, bunu sen de biliyorsun. Lütfen sadece bugünün bize ait olmasına izin ver.'' Dediğinde daha fazla dayanamadım.

''Peki.''

''Öyleyse hadi gara gidelim de trenimizi kaçırmayalım.'' Yeniden neşesi yerine gelmişe benziyordu. Elini tutmam için uzattığında öylece baktım.

''Gerçekten bunu yapacak mıyız?'' Diye sordum.

''Tek bir gün.'' Dedi parlayan gözleriyle.

O an buna kendimi kaptırmak istedim. Bunu yapmam gerekiyormuş gibi hissettiğimde onun elini sıkıca tuttum. Birlikte hızlı adımlar ile yürümeye başladık.

Gara geldiğimizde biletimizi son kez kontrol edip vagon sayısına ve koltuk numarasına baktı. 2. Vagondaydık. Önce o bindi sonra da bana binmem için yardımcı oldu. Koltuklarımıza yerleşip yolculuk boyunca dışarıyı seyrettik. Ben bir ara uyuyakalmışım. Ağır bir uyku değildi bu. Yaptığı her hareketi hissedip, söylediği her kelimeyi duyduğum bir uykuydu.

''Çok güzelsin.'' Demişti bana. ''Hayallerimdekinden bile daha güzelsin.''

Oysa ben hiç böyle görmemiştim kendimi. Aynaya baktığımda tek gördüğüm soğuk tenli, zavallı, özgüvensiz ve sıska bir kızdı. Ama o böyle düşünmüyordu. Benim güzel olduğumu ailemden sonra kulaklarıma fısıldayan ilk insandı.

Sonra cama dayalı olan başımı yavaşça tutup kendi omzuna yatırmıştı. Saçlarımı okşamaya başladığında kalbimin yeniden yerinden çıkacak kadar güçlü attığını hissettim. Meğer kalbim onunla yaşıyormuş gibiydi.

Saatler sonra hızlı tren istanbul tren garına giriş yapmıştı. Ateş'in nazikçe beni dürtmesi ve güzel sesiyle adımı söylemesi uyanmam için güzel bir sebepti. Gözlerimi açtığımda bana hayranlıkla baktığını gördüm ve fazlasıyla utangaç bir şekilde başımı omzundan kaldırdım.

''Özür dilerim, omzunda nasıl uyuduğumu bilmiyorum. Umarım rahatsızlık vermemişimdir.'' Bana doğru eğilip muzip bir gülümsemeyle gözlerimin içine baktı.

''Hayatım boyunca geçirdiğim en huzurlu tren yolculuğuydu.'' Sözlerine karşılık yanaklarımın kızardığını hissettim. Hemen gözlerimi kaçırıp ceketimi giydim ve çantamı alıp trenin kapısına doğru yürüdüm. O da arkamdan gülerek peşimden geldi. Trenden indiğimiz anda İstanbul'un kirli havası yüzümüze vurdu.

Ateş, yeniden elini tutmam için uzattığında bu sefer tereddüt etmeden tuttum o eli. Ateş sanki sadece bana aitmiş gibi hissettim o an. Güçlü ve kendine güvenen bir tarafım varmış meğer içimde.

Birlikte garın dışında bir yerden taksiye bindik. Ateş kalacağımız otelin adını söyleyince taksici hemen anlayıp rotasını o yöne çevirdi. Otel, gara yakın olmasına rağmen varmamız yarım saat sürmüştü. Çok büyük bir trafik sorunu vardı şehirde.

Ateş, taksiciye parasını uzattıktan sonra üstü kalsın diyerek taksiden indi. O taksiden inerken ben oteli inceliyordum. Dört yıldızlı bir oteldi. Gerçekten fazlasıyla güzel bir dış görünüşü vardı. Heyecanla otelin içine girdiğimde çok klas bir yere geldiğimizi anlamıştım. Ben düşüncelere boğulup otele karşı hayranlık beslerken Ateş hiç beklemediğim bir anda elini belime sardı ve saçıma ufak bir öpücük kondurdu. Sanki birlikte tatil yapmaya gelmiş normal bir çiftmişiz gibi davranabilmesi çok tuhaftı. Sanırım başkası ile nişanlı olduğunu unutuyordu.

''Beğendin mi?'' Diye sordu.

''Evet.'' Dedim tek düze bir ses tonuyla.

''Bu görüntüyü beğendiysen odalara bayılacaksın.'' Dedi hevesli bir şekilde.

Sonra birlikte resepsiyona doğru yürüdük. Güler yüzlü genç bir adam bizi karşıladı. Ateş adını verdiğinde buraya daha önce gelmiş olduğunu anladım çünkü adam daha sadece Ateş'in adını duymuşken oda numaralarımızı söyleyerek Ateş'e samimi davrandı.

''Ateş abi, seni görmek ne kadar güzel!'' Ateş gülümseyerek adama selam verdi.

''Seni de görmek çok güzel Fırat''

''Odalarınızın anahtarlarını vereyim abi.''

Odalarımızın numaraları 145 ve 147'ydi. Ben yedi rakamını sevdiğim için 147 numaralı odada kalmak istemiştim. Ateş de seve seve bu durumu kabul etti. Zaten odalarımız yan yanaydı. Odalarımızın bulunduğu kata çıktıktan sonra ikimiz de sessizce odalarımızın önünde durduk. Aramızda çok garip bir sessizlik oluşmuştu.

''Birazdan görüşürüz.'' Dedi en sonunda.

''Görüşürüz.''

Odama girdiğimde gözlerime inanamadım. Muhteşem bir otel odasıydı. Konfor sağlamak için her şeyi yapmışlardı. Rahat bir biçimde kendimi yumuşacık yatağıma attım. Sonra da bir duşa girmenin iyi olacağına karar verip üzerimi çıkartıp banyoya girdim. Ilık bir duş alıp kendime gelmiştim. Beyaz havluyu çıplak bedenime sarıp diğer küçük havluyla da saçımı sarmıştım.

Yatağın üzerinde duran telefonuma baktığımda Ateş'in beni iki defa aradığını gördüm. Sanırım o beni bekliyordu ama ben hazır değildim. Hızlıca havluyu yere atıp çantamdaki siyah bluz ve kot pantolonumu çıkarttım. Giymem gereken her şeyi giydiğimde makyaj bile yapamadan odadan çıkmak zorunda kaldım. Aceleyle odamın kapısını açtığımda kapının önünde telefonuyla ilgilenip beni bekleyen o çekici adamı gördüm. Resmen dizlerimin bağı çözülmüştü. Birlikte sorunsuz ve baş başa bir gün geçireceğimize inanamıyordum.

''Özür dilerim, çok beklettim mi?'' Mahcup bir ses tonu kullanmıştım.

''Çok değil ya, yarım saat kadardır burada bekliyorum alt tarafı.'' Diyerek benimle dalga geçti ve benim kıkırdamama sebep oldu.

''Çok güzel gülüyorsun.'' Dedi birden. Yine yüzümün kızardığını hissettim.

''Şey.. hadi gidelim! Ne duruyoruz?'' Dedim yapmacık bir hevesle.

Birlikte asansöre doğru yürüdükten sonra asansörün gelmesini beklemeye başladık. Ateş bu sırada sürekli beni süzüyordu ve bunu yandan da olsa görebiliyordum. Asansör geldikten sonra yeniden elini belime koyup beni hafifçe asansörün içine doğru itti.

Asansörden indikten sonra hızlı adımlarla otelden çıktık. Ateş otelin önünde duran lüks bir arabaya doğru yürümeye başlayınca anlam veremedim.

''Bu senin mi?'' Diye sordum şaşkın bir ifadeyle.

''Babamın.'' Diyerek konuyu kestirip attı.

Ateş arabayı sürmeye başladıktan sonra bir daha hiç konuşmadık. Bir süre sonra çok güzel manzarası olan tatlı bir restauranta geldik. Arabadan inip üzerimdeki kıyafetlerin buraya uymadığını fark ettiğimde çok utandım.

''Neden böyle bir yere geleceğimiz hakkında beni uyarmadın?'' Diye sordum üzerimdekileri işaret ederek.

''Sen her şekilde çok güzelsin. Bu kıyafetlerin senin üzerinde hiçbir etkisi yok inan.'' Dediğinde cevap veremeden önümü döndüm.

İçeri girdiğimizde bir görevli bizi karşılayıp masamıza doğru götürdü. Bir zaman sonra masa envai çeşit yemekle donatılmıştı. Yemeğimizi yemeye başladıktan sonra şaraplarımız geldi. İkimiz de kırmızı şarap sevdiğimizi öğrendik.

''Burayı beğendin mi?'' Diye sordu merakla.

''Elbette, burası çok güzel bir yer.'' Dedim hevesli bir şekilde.

''Kadehimi sana kaldırmak istiyorum.'' Dedi birden. Mecburen ben de kadehimi kaldırdım.

''Birlikte ilk ve son günümüze ve her şeye rağmen ömür boyu sürecek olan aşkımıza...'' Dediğinde cümleleri beni şaşırtmıştı.

''Ateş, bizim aşkımız belki de bir yalandır.'' Dediğimde Ateş gözlerini benim üzerime dikti.

''Ela, hâlâ anlayamadın değil mi?'' Dediğinde ona doğru biraz eğildim.

''Neyi?''

''Sana deli gibi aşık olduğumu, sana tutkuyla bağlandığımı ve seninle fazladan bir gün için her şeyi verebileceğimi.'' Dediğinde sözleri karşısında şoka uğradım. Ateş gerçekten bana karşı bu kadar kuvvetli duygular mı besliyordu diye düşündüm kendi kendime. Sonra Ateş ayağa kalkıp yanıma sandalyesini çekti. Oturduğum yerde ona doğru döndüm.

''Bu söylediklerin doğru olsaydı o kadının seni öpmesine izin vermezdin.'' Dediğimde morali bozulsa da yılmadı.

''Senin için buradayım. Bir başkası için değil sadece senin için. Anlamıyorsun evet farkındayım ama şunu unutma; kimseyi seni öptüğüm kadar tutkulu öpmedim.'' Dedikten hemen sonra yavaşça dudaklarıma doğru uzandı. Ama beni öpmesine izin vermedim. Başımı başka tarafa çevirerek onu reddettim. Bu onu çok üzmüş olabilirdi ama ben de onun yaptıkları yüzünden çok üzülmüştüm. O yüzden her ne olursa olsun ona bana dokunması için izin vermeyecektim.

 

Bölüm : 17.01.2025 03:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...