12. Bölüm
Elçin Karaatlı / Dönüm Noktası / 12. Bölüm

12. Bölüm

Elçin Karaatlı
elcinkaraatli2024

Yemeğimizi yedikten sonra oradan kalktık ve Ateş hesabı ödemeye gitti. O sırada telefonum çalmaya başladı. Arayan Uğur'du. O an neden bilmiyorum ama o telefonu açmak istedim ki açtım da zaten.

''Efendim Uğur?''

''Sabahtan beri her yerde seni aradım. Başına bir şey geldi sandım. Neredesin?''

''Eskişehir'de değilim.''

''Benim yüzümden mi gittin?'' Diye sordu üzgün bir ses tonuyla.

''Gerçekten bunu konuşmak istiyor musun?''

''Bak, sana yemin ederim her şeyi anlatacaktım ama bir türlü cesaret edemedim. Ben de uzaklaşırsın diye korktum ve seni kaybedeceğimi düşündüm.''

''Uğur, benden böyle bir şeyi sakladıktan sonra seninle görüşemem.'' Dediğimde Uğur'un ağlamaya başladığını hissettim.

''Ne olur benden uzaklaşma... Ben seni çok seviyorum Ela. Ben sana aşık oldum.'' Kulaklarımı beni şok eden cümlelerle doldurmuştu. Bana karşı bir şeyler hissettiğini bilsem de duygularının bu denli yoğun olduğundan haberim yoktu.

''Uğur, bahsettiğin şey böyle rastgele söyleyebileceğin, öylesine bir duygu değil. Lütfen saçmalama.'' Neredeyse dilim tutulmuştu. Telefonda böyle sözler duyabileceğim aklımın ucundan geçmezdi.

''Sana bunu telefonda söylemek istemezdim. Ama sanırım başka şansım kalmadı, artık bilmen gerekiyordu.'' Sanki aklımdan geçenleri duymuş gibi konuşmuştu.

''Uğur, ben...'' Cümlemi yarıda kesip konuşmaya devam etti.

''Bunları döndüğünde konuşalım olur mu?'' Diyerek telefonu kapattı. Ben şaşkın gözlerle telefonu kulağımdan çekerken arkamda Ateş'in sorgulayıcı gözlerle bana baktığını görmüştüm. Ona doğru gidip tam önünde durdum.

''Niye bana öyle bakıyorsun?'' Diye sordum.

''Burada benimleyken onunla mı konuşuyorsun?'' Diye sorduğunda ne diyeceğimi bilemedim. Burada Ateş ile birlikte olmam bile saçmayken bir de onunlayken Uğur ile telefonda konuşmam daha da saçmaydı sanırım ama o an bunu düşünememiştim.

''Ben... özür dilerim, düşünemedim.'' Konuyu kapatmaya çalıştım ama o bundan pek hoşlanmamıştı.

Daha fazla bir şey demeden restaurantın çıkışına doğru yürümeye başladı. Ben de sessizce onu takip ettim. Bir süre ikimiz de hiçbir şey söylemeden yürümeye devam ettik. Sahilde yan yana yürüsek de sanki birbirimizden çok uzaktaymış gibiydik. Zaten hep uzaktık ama ilk defa bu kadar yakın olabilecek şansa sahipken bile bu şansı iyi kullanamamak çok acıydı. O an düşündüm ki bugün belki de bir daha sahip olamayacağımız kadar önemliydi. Böyle saçma sapan nedenlerden, birbirimizi bu kadar severken sessiz kalmak gereksizdi. Bu sessizliği bozmaya kararlıydım.

''Ateş.'' Diyerek boşta olan eline doğru elimi uzatıp tuttum. Ateş, benden böyle bir hareket beklemediği için şaşkın bir yüz ifadesiyle gözlerimin içine baktı.

''Efendim.''

Biraz daha ona doğru yaklaşıp etrafımızda kimse yokmuşçasına ellerimi yanaklarının üzerine koydum.

''Her şeyi herkesi geride bırakarak bugün buraya, senin yanına geldim. Seninle olmayı seçtim. Ayrıca bilmen gereken bir şey var.'' Dediğimde o canlanan merakı gözlerinde görebiliyordum.

''Neyi bilmem gerekiyor?''

''Uğur ve ben... biz birlikte değiliz.'' Dediğimde yüzünde yavaş ama belirgin bir gülümseme oluşmaya başladı.

''Ama o gün...'' Cümlesini tamamlamasına izin vermeden konuşmaya devam ettim.

''O gün Uğur sadece saçmaladı.'' Dediğimde Ateş mutluluğunu gizleyemedi. Yeniden beni öpmeye yeltendi ama ben buna yine izin vermedim. Ateş, tekrar reddedildiğinde benden uzaklaşıp anlam vermeye çalışan gözlerle bana baktı.

''Ela, ne yapmaya çalıştığını anlayamıyorum.'' Dedi ümitsizce. Yüzündeki gülümsemeden eser kalmamıştı.

''Ateş, ben seni gördüm. Ben, onu nasıl kollarına aldığını, nasıl seni öpmesine izin verdiğini gördüm. Ben bunu unutamıyorum, anlıyor musun? Sen dudaklarının onun dudaklarına değmesine izin verdin. Ben şimdi onun dudaklarının değdiği dudakların beni öpmesine izin veremem. Bunu yapamıyorum, anlıyor musun?'' Ona resmen içimi dökmüştüm.

''Özür dilerim. Seni anlıyorum, haklısın. Sana söz veriyorum, bundan sonra seni öpmeye yeltenmeyeceğim. Eğer bunu istemiyorsan ki haklısın da, seni buna zorlayamam. Ama izin ver elini tutayım ve sana muhteşem bir gün yaşatayım.'' Dediğinde yüzüm biraz olsun gülmeye başlamıştı.

''Pekala, sanırım buna izin verebilirim.'' Dediğimde bana tutmam için elini uzattı ve ben de seve seve elini tuttum. Birlikte güzel bir geziye ilk adımımızı atmıştık.

Bütün günü gülerek, eğlenerek ve hatta birbirimizden uzak durmaya çalışsak da içten içe tutku dolu geçirmiştik. Ona baktığımda gözlerimin içi gülüyordu, kalbim hızlanıyor ve hatta nefesim kesiliyordu. Benim için her anlamda bir ilkti ve belki de son olacaktı. Bir daha herhangi bir adamı böylesine sevebilir miydim, bilmiyordum. Buraya aslında onu tanırsam belki de karakterinden hoşlanmam ve ondan vazgeçerim düşüncesiyle gelmiştim ama ona her saniye daha da çekiliyordum. Attığı her adımda, söylediği her sözde, Gözlerime baktığı her anda kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu. Ona aşıktım ve artık bundan pişmanlık duymuyordum.

Gün bitmek üzereydi. Son olarak lunaparka gitmek istemiştim. Onunlayken çocuklar gibi eğlenmek çok kolaydı. Birlikte gondola binmiştik ama ben gondoldan fazlasıyla korkuyordum. Ateş beni sakinleştirmeye çalışsa da korkuma engel olamıyordum. Gondol sallanmaya başladığında sanki içimden bir şeyler kayıp gidiyor gibi, bayılacakmış gibi hissetmeye başladım. İyice hızlandığında Ateş'in koluna yüzümü gömüm ona sıkıca tutundum. O da gülerek beni kollarıyla sardı. Kulağıma doğru fısıldamaya başladı.

''Korkma Ela, seni asla bırakmam.'' O an keşke bu sözlerin yarın da bir anlamı olsa diye düşündüm.

Gondol durduğunda ayağa kalktığım an bacaklarımın titremesiyle bir yere takıldım. Düşmemem için Ateş beni kollarıyla sardı ve beraber aşağı indik. Hafiften midem bulanıyordu ama ona bunu söyleyip gününü berbat etmek istememiştim. Belli etmemeye çalışarak dönme dolaba doğru ilerledim.

''Hadi ama çok yavaşsın Ateş!'' Diye bağırdım gülerek.

Ateş kahkaha atarak adımlarını hızlandırdı ve bana yetişmeye çalıştı.

Dönme dolaba bindiğimizde yavaş yavaş yukarı çıkmaya başladık. En tepeye çıktığımızda cebimden telefonumu çıkartıp ikimizin çok tatlı bir fotoğrafını çektim. Çektiğim fotoğrafa baktığımda Ateş'in yüzündeki kocaman gülümsemeye hayranlıkla bakakaldım.

''Bu fotoğrafı bana da atar mısın?'' Diye sordu.

''Düşünmem lazım.'' Dedim sinsice gülerek ama o hızlıca telefonu elimden çekip aldı. Geri almaya çalışsam da başaramadım. Fotoğrafı çoktan kendine göndermişti. Telefonumu geri alabildiğimde ona arkamı döndüm.

''Ne yapıyorsun?'' Dedi gülerek.

''Seninle konuşmuyorum.'' Dediğimde Ateş o muhteşem sesiyle bir kahkaha patlattı.

''Çok tatlısın Ela.'' Dediğinde ona doğru döndüm.

''Sen de çok aptalsın.'' Dedim gülerek.

''Hmm, bir öğretim görevlisine hakaret demek! Sizin hakkınızda bir dilekçe yazacağım hanımefendi.'' Dedi burnuma dokunarak.

''Aman Allah'ım! Ne yapacağım ben?'' Yapmacık bir korkuyla ona karşılık verdim.

Birden bana sarılınca ne olduğunu anlayamadım. Başını saçlarıma gömdü. Kokuyu içine çektiğini hissettiğimde gözlerimi kapatıp kollarımı boynuna doladım.

''Seni çok seviyorum. Hep de seveceğim.'' Dediğinde gözlerim doldu.

''Ben de seni seviyorum.'' Dedim ağlamamaya çalışarak.

Birbirimizden ayrıldığımızda dönme dolabın durduğunu fark ettik. İnme zamanı gelmişti. Kendimizi toparlayıp dönme dolaptan indik. Yeniden elimi tuttu. Birlikte arabaya bindik. Araba sürerken bile bir eli hâlâ elimdeydi.

Otele doğru gidiyorduk. Akşam birlikte güzel bir yemek yiyecektik. Sonra da güzel bir film seyredecektik.

Otele vardığımızda ikimiz de birbirimize veda edip odalarımıza dağıldık. Ben siyah, dar, mini elbisemi giyip hafif bir makyaj yaptım. Saçlarımı salık bıraktıktan sonra ayağıma topuklu ayakkabı geçirdim. İçimde değişik bir heyecan vardı.

Bu gece alkol almayacaktım çünkü bilincim bütün gece açık olsun istiyordum. Yüzümde belirgin bir mutlulukla otel odamdan çıktığımda karşımda onu gördüğümde bu sefer şaşırmadım. Beni gördüğü anda baştan aşağı süzüp belli bir hayranlıkla gözlerimin içine baktı. Koluna girmem için bir aralık bıraktı.

Birlikte Restaurant katına inip keyifli bir yemek yedikten sonra Ateş'in odasına gittik. Odasını film gecemiz için hazırlatmıştı. Yerde yastıklar olduğunu görünce kıkırdadım. Ateş, hemen geçip filmi ayarladı. Birlikte Cesaretin Var Mı Aşka? izleyecektik. Filmi açtıktan sonra karakterlerin arasındaki aşkı bir süre anlayamadık. Filmi izlerken ortak yorumlar yapmak bizi güldürüyordu.

Ortam şahaneydi. Alkollü olmamama rağmen bir şekilde ona doğru çekiliyordum. Kendime nedense engel olamıyordum. Benden bu konuda uzak durmasını söyledikten sonra ona yaklaşamazdım.

Filmin bir anı ikimizin de aynı anda dikkatini çektiği için aynı anda birbirimize döndük. O ana kadar kendime verdiğim sözü tam o an unutmuştum. Vücudumun titrediğini, arzudan yanıp tutuştuğunu hissediyordum. İkimiz de birbirimize bakakaldığımızda Ateş bana verdiği sözden dolayı yeniden ekrana doğru dönmüştü ama nefes alış verişinin hızlandığını duyabiliyordum. Kalbi neredeyse ağzında atıyordu. Biraz kendine gelebilmek için ayağa kalkmaya yeltendi.

''Ben biraz balkona çıkayım, sigara krizim tuttu.'' Dedi yalandan bir gülümsemeyle ama ben daha fazla kendime engel olamadım.

Bileğinden tutup gitmesini engelledim ve onu yakasından tutup kendime doğru çektim. Ateş şaşırmıştı ama tutkunun onu da ele geçirdiğini görebiliyordum.

''Ela, ne yapıyorsun?'' Dedi nefes nefese.

''Yapamayacağım. Senden uzak duramıyorum.'' Dediğim anda dudakları dudaklarımın üstünü kapattı. Beni aniden kucaklayıp arkamızda duran yatağın üzerine bıraktı. Şehvet ve büyük bir açlıkla dudaklarımı öpüyordu. Dudaklarımdan boynuma doğru küçük öpücükler bıraktıktan sonra elbisemi vücudumun aşağısına doğru kaydırdı. Ve vücudumun geriye kalan her yerine küçük öpücükler kondurmaya başladı. Dudakları yeniden dudaklarımı bulduğunda Yavaşça dudaklarından dökülen birkaç kelime gözlerimi doldurmuştu.

''Sensiz yapamam.''

Ben tepki veremeden elleriyle beni kaldırıp kucağında oturacağım bir pozisyona getirdi. Sonrasında da sütyenimin kopçasını açarak sütyenimin düşmesine neden oldu. Elleri göğüslerimdeyken dişleriyle dudağımı hapsetmişti. Vücudum onun için yanıp tutuşuyordu. Ellerimle önce gömleğinin düğmelerini açtım sonra da kemerini açıp pantolonunun fermuarını indirdim. Ateş buna tepki olarak beni yeniden yatırmıştı ve külodumu çekip çıkarmıştı.

''Ela, başımı döndürüyorsun.'' Dedikten hemen sonra pantolonunu ve boxer'ını çıkarttığında yavaşça üzerime doğru eğildi. Önce dudaklarıma birer küçük öpücük daha kondurduktan sonra bedenlerimizi birleştirmek adına bir adım atmıştı ve ben de ona teslim olmuştum.

İkimiz için de nefes kesici ama bir o kadar da yasak bir gece olmuştu. Güzel hatıralar ve ateşli bir geceden sonra ayrılık vakti gelip çatmıştı. İstemesek de ayrı kalacaktık. Bu bir son muydu? İşte onu yaşayarak görecektik.

Bölüm : 22.01.2025 03:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...