15. Bölüm

15 Bölüm

Elçin Karaatlı
elcinkaraatli2024

Aradan 1 hafta geçti. Zaman geçtikçe öfkem ve intikam alma isteğim artıyordu. Mutsuz olduğum kadar hem kırgın hem öfkeliydim.

Uğur, okuldan sonra beni arayıp buluşmak için dışarı çağırdığında istemesem de kabul etmek zorunda kaldım. Özensizce hazırlanıp çantamı aldım ve yurttan çıktım. Çıktığım anda Uğur güler yüzü ve elinde bir buket çiçekle beni karşıladı. Yüzüme bir gülümseme takınıp elindeki papatyaları aldım.

''Teşekkür ederim, niye zahmet ettin?''

''Sen daha güzellerine layıksın canım.'' Diyerek bana sarıldı. Ben de kollarımı ona sarmak zorunda kaldım. Sonra tutmam için elini uzattı. O an aklıma bambaşka bir an geldi. Canım sıkılsa da aklıma gelen anıları silip yerine yenilerini koymak istiyordum bu yüzden de tereddüt etmeden tuttum uzattığı elini.
Birlikte doktorlar caddesine gidip küçük, tatlı bir pastaneye oturduk.

Uğur, birden masanın üzerinde duran elimi sıkıca tuttu.

“Sen iyi misin bebeğim?” Bana karşı hitap şekillerinden pek hoşlanmasam da bir şey diyemiyordum.

”İyiyim Uğur.” Ama Uğur’u tatmin etmeyen bir şeyler vardı.

”Emin misin? Çünkü sevgili olduğumuz andan beri yüzünün bir defa bile güldüğünü görmedim.” Dediğinde yüzünde üzgün bir ifade vardı.

“Ne demek istiyorsun? Lütfen açık konuş.” Dediğimde derin bir nefes aldı ve sonra verdi.

''Ela, benimle mutlu değil misin?'' Dediğinde başımı kaldırıp gözlerine baktım. Yalan artık dilime yuva yapmış gibiydi.

''Seninle bir ilgisi yok. Ben sadece psikolojik olarak iyi değilim.'' Desem de o buna inanmamıştı.

''Ela, bazı şeyleri gözlerinde görebiliyorum.''

''Uğur, boş yere huzurumuzu kaçırmayalım.'' Yüzümde yalancı bir gülümseme belirdi ve Uğur'un boşta kalan elini tuttum. Ona temas ettiğim anda yüzünde büyük bir gülümseme ve umut yeşerdi.

''Seni çok mutlu edeceğim. Aramıza da bir daha asla yalan sokmayacağım. Senden hiçbir şey saklamayacağım. Birbirimize hep açık olalım olur mu?'' Dedikten sonra birden yüzü asıldı.

''Ne oldu?'' Diye sordum merakla.

''Sana bir şey söylemem gerekiyor.'' Dediğinde kötü bir şey olduğunu sanıp endişeyle yüzüne baktım.

''Söylesene Uğur, ne oldu?''

Uğur, derin derin nefes alıp verdi. Söyleyeceği şeyden sonra olacaklardan korkuyor gibiydi.

''Canım, geçen hafta senin şehir dışında olduğun gün yanıma...'' Duraksayıp kısa süre bana baktı ve onura yine başka bir yere bakmaya başladı. ''Ateş geldi.'' Dediğinde şaşkınlıkla yüzüne baktım. Ateş'in Uğur ile, benim de bilmem gereken ne gibi bir alakası olmuş olabilirdi ki?

''Peki bu beni niye ilgilendiriyor?'' Diye sordum.

''Çünkü bana söyledikleri tamamen seninle alakalıydı. Bana; seninle birlikte olmamı ve seni korumamı, mutlu etmemi söyledi.'' Söyledikleri karşısında dilim tutuldu. Ne diyeceğimi bilemedim.

''Ne saçmalıyorsun sen?'' Uğur durumu açıklamaya çalışıyordu.

''Bak bunların ne anlama geldiğini bilmiyorum, neden böyle bir şey yaptığını da bilmiyorum ama bana bunları yapmamı ve sana söylemememi istedi.'' Dediğinde sinirli bir şekilde ayağa kalktım.

''Bana bunu aradan koskoca bir hafta geçtikten sonra mı söylüyorsun?'' O da ayağa kalktı.

''Ela, sana yemin ederim; seninle birlikte olmak istememin onunla hiçbir alakası yok. Lütfen yanlış şeyler gelmesin aklına.'' Sanki bu umrumdaymış gibi konuşuyordu. Oysa tek önemediğim, Ateş'in bunu neden yaptığıydı.

Uğur'a cevap vermeden arkamı dönüp kafenin çıkışına doğru ilerledim. Uğur, hemen peşimden gelip beni durdurmaya çalıştı.

''Bebeğim, durum gerçekten sandığın gibi değil. Öyle olsa sana bunu niye anlatayım?''

''Bana bebeğim demeyi bırak.'' Diyerek onun geçip gidebileceğim kadar ittikten sonra mekandan çıktım. Cebimden telefonumu çıkarıp Derya'yı aradım ve onu akşam için bir bara çağırdım. O da teklifimi hemen kabul edip telefonu kapattı. Hızlı adımlarla yurda giderek akşam için hazırlanmaya başladım. Kırmızı, dar ve kısa, straplez bir elbise giydikten sonra abartı olmayan bir makyaj yaptım. Ayağıma da siyah topuklu ayakkabı giydim. Bir süre Derya'nın beni aramasını bekledikten sonra telefonum çalar çalmaz çantamı da alıp yurttan çıktım. Yaren ve Derya yurdun önünde hazır bir şekilde beni bekliyorlardı. İkisine de gülümseyip sarıldım.

''Ooo! Ela Hanım, bu ne güzellik böyle?'' Yaren tepkisi beni az da olsa güldürmüştü.

''Abartma Yaren.'' Dedim gülümseyerek.

''Yaren haklı kızım! Harika olmuşsun.'' Dedi Derya beni baştan aşağı süzerek.

''Siz de çok güzel olmuşsunuz.''

''Eee? Bu gece kızlar gecesi o zaman.''

''Aynen öyle. Hem size anlatacaklarım var.'' Dediğimde ikisi de merakla bana baktılar.

''Ya bak, şimdi çok merak edeceğim.'' Dedi yaren sızlanarak.

''Gidince anlatacağım.'' Diyerek ikisinin ortasına geçip kollarına girdim ve yürümeye başladık.

Avm'nin yanında bulunan bara girdik. Yaren ve Derya yan yana oturdu. Ben de karşılarına geçip oturdum. Üçümüz de birer bira söyledikten sonra biralarımızın gelmesini bekledik. Yaren sabırsızlıkla konuşmamı bekliyordu. Garsonun bize doğru geldiğini görünce sevinçle bana baktı. Garson biralarımızı bıraktıktan sonra Yaren bana doğru döndü.

''Tamam gitti işte, hadi anlat.'' Dedi heyecanla.

''Peki peki, anlatıyorum.''

Uğur'un bana söylediği her şeyi onlara anlattım. İkisi de bu durumu garip buldular. Sonrasında asıl bilmeleri gereken şeyi yani İstanbul gezisini anlattığımda yüzlerindeki ifade inanılmazdı.

''Ela, sana inanamıyorum! Bunu bizden nasıl sakladın?'' Derya şok olmuştu.

''Karaktersiz herif!'' Yaren, söylenmeye başlamıştı.

''Özür dilerim ama size söylemek kolay değildi. Hangi aptallığımı sindireceksiniz?''

''Doğru, ben artık sayamıyorum.'' Dedi Derya göz devirerek.

''Ya, bu adam seni sevmiyorsa ne diye Uğur'a bunları söylemiş?'' Yaren'in sorusu benim de kafamı kurcalıyordu. Artık kafam allak bullak olmuştu. Beni o gün bırakıp gitmesi, sonrasında Uğur'a aynı gün içerisinde bunları söylemesi ne anlama geliyordu?

Zaman geçiyordu ve biz içmeye devam ediyorduk. Artık üçümüz de bayağı sarhoş olmuştuk. Birbirimize hunharca gülüyor ve konuştuklarımıza anlam veremiyorduk. En sonunda mekandan kalkmaya karar verdik. Ayağa kalkarak sallana sallana kasaya doğru yürüyüp gülerek saçmalıyorduk. Kasada hesabı ödedikten sonra yine birbirimizin koluna girip gülerek mekanın çıkışına doğru yürüdüğümüz sırada kapı açıldı. O an içeri Ateş'in girmesiyle olduğum yerde kaldım. Kızlar da endişeli gözlerle bana bakmaya başladılar.

Ateş içeri girdikten bir süre sonra yanında sarışın, çok güzel bir kız belirdi. Üçümüz de gözlerimizi Ateş ve yanındaki kızdan alamıyorduk. Biz onlara bakarken Ateş de en sonunda bizi fark etti. Beni görür görmez gözlerini başka yere çevirip yanındaki sarışın kızın beline elini koydu. Birlikte boş bir masaya geçtiler. O an resmen içimde bir şeylerin kaybolup gittiğini hissettim. Yanındaki nişanlısı bile değildi, bambaşka bir kızdı.

''Ela, hadi gel.'' Yaren beni çekip götürmek istedi ama yerimden kımıldamadım. Hâlâ gözlerim onların üzerindeydi. Bir anda üzerime bir sarhoş cesareti geldi ve onların masasına doğru yürümeye başladım. Kızlar beni durdurmaya çalışsalar da engel olamadılar. Ben tam Ateş ve o kızın masasının önünde durdum. Ateş ile kız gözlerini bana doğru çevirdiler. Kız, kim olduğumu bilmediği için ne olduğunu anlayamasa da Ateş, her şeyin farkındaydı. Ateş'in ayağa kalkmak için bir hareket yaptığı sırada ben yan masada duran içkiyi ani bir hareketle alıp içkisini aldığım kişinin seslenişini hiçe sayarak tüm içkiyi Ateş'in başından aşağı boşalttım. Kızlar, şok içinde ağızlarını kapattılar. Mekandaki herkes şaşkınlık içinde bana bakarken Ateş ve yanındaki kız hiçbir şey diyemediler. Ateş, elleriyle yüzünü temizlerken ben sallana sallana mekandan çıktım. Kızlar da koşarak peşimden geldiler.

''Ela, ne yaptın sen?'' Derya olanlara inanamıyordu.

''Bence çok da iyi yaptı. Aferin kız!'' Yaren bana sıkıca sarıldı. Ama benim bu durumu kutlayacak halim yoktu. Kaldırımın bir kenarına çöküp ellerimle yüzümü kapatıp ağlamaya başladım.

Son olanlar üzerine günler sonra ilk defa ağlıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Çünkü aklımda az önce gördüklerimden sonra sadece şu vardı; Benim de diğer kızlardan hiçbir farkım yoktu onun için. Artık beni kullandığına, sadece gününü geçirdiğine emin olmuştum. Ondan hem nefret ediyordum hem de ondan tiksiniyordum.

Nefesimin kesildiğini hissedip nefes almakta zorluk çekmeye başladım. Kızlar korktukları için Yaren koşarak çıktığımız mekandan su almak için içeri girdi. Yaren içeri koşarak girdikten kısa bir süre sonra Ateş etrafa bakarak mekandan telaşla çıktı. Beni gördüğü anda bana doğru gelmeye başladı. Onu görür görmez ayağa kalkıp oradan uzaklaşmak istedim ama sendelediğim için Derya beni güçlükle tuttu. O sırada Ateş çoktan yanıma ulaşmıştı.

''Ela'ya ne oldu?'' Ben hâlâ nefes almakta zorlanıyordum.

''Seni ilgilendirmez, defol git!'' Derya'nın bağırması kulağımı çınlatmıştı resmen.

''Ela...''

Derya da sarhoş olduğu için dengesini daha fazla koruyamamış ve beni tutamamıştı. Ben düşmeden önce Ateş beni kollarının arasına aldı. Ben artık resmen sızmak üzereydim. Kendimi zar zor ayık tutabiliyordum. Ateş, elini yanağıma koydu.

''Ela, hastaneye götüreyim mi seni?'' Diye seslendi ama cevap veremedim.

''Ela..'' Yeniden seslendi. En sonunda konuşma gücünü kendimde bulabilmiştim.

''Bana neden yaptın bunu?'' Diyebildim sadece. Gözlerim kapalıydı ve kenarlarından yaşlar süzüldüğünü hissedebiliyordum.

''Özür dilerim.'' Dedi kulağıma doğru eğilerek. Sonra Yaren'in sesini duydum.

''Suyu buldum sonunda!'' Diye bağırdı. Şişeyi ağzıma dayadı. Birkaç yudum zar zor alabildikten sonra Ateş beni kucağına aldı.

''Tamam biraz çekilin ben onu bir banka oturtayım.'' Dedi.

''Sen git, kız arkadaşın beklemesin.'' Yaren öfkeyle konuştu.

''Kızlar, arkadaşınız iyi değil. Bırakın yardım edeyim.'' Dediğinde ikisi de sustu.

Bir süre kucağında benimle yürüdükten sonra beni boş bir banka oturttu. Sonra da önümde diz çöktü.

''Ela, iyi misin?'' Dedi yüzüme düşen saçlarımı eliyle çekerek.

Neredeyse yarım saat bankta kendime gelmeye çalıştıktan sonra artık daha iyiydim. Gözüm açılmış ve biraz olsun kuvvetim yerine gelmişti. Sanırım alkolün etkisi geçmeye başlamıştı.

''Ela, daha iyi misin?'' Dedi Derya. Başımı sallayarak onu onayladım.

''Eve gidebilecek durumda mısın?'' Ateş'in sesini yeniden duyar duymaz sanki oradaki varlığını yeni fark etmiş gibi öfkelendim.

''Çek elini!'' Diye bağırdım.

''Ela, durur musun? Şu an sırası değil.'' Dedi bana kızarak. Ayağa kalkıp onu ittim.

''Sen bana dokunamazsın, benimle konuşamazsın, beni koruyamazsın! Sen benden uzak duracaksın!'' Diye bağırdım. Gece saat çok geç olduğu için sokakta bizden başka kimse yoktu.

''Ne yapmaya çalışıyorsun?'' Diye sordu.

''Asıl sen ne yapmaya çalışıyorsun? Önce beni kullanıp bir kenara atıyorsun, sonra da Uğur'a bana sahip çıkmasını söylüyorsun! Senin derdin ne Ateş?'' Kızlar hiçbir şey diyemeden bizi izliyorlardı.

''Gerizekalı, saklayamadı değil mi? Aptalın teki olduğunu biliyordum.'' Ateş'in laflarına sinirle güldüm.

''Aptal değil, senin aksine beni seviyor ve önemsiyor. O bana aşık!'' Dediğimde Ateş'in gözlerindeki öfke çok belirgindi.

''Benim aksime öyle mi?!'' Diye bağırdı.

''Evet, senin aksine!'' Bana doğru gelip tek eliyle kolumu tuttu.

''Seni her şeyden, herkesten daha çok seven benim! Seni köpek gibi seviyorum, anlıyor musun? Allah kahretsin ki sana çok aşığım, ölüyorum senin için!''

Ateş'in bağırışlarına hiçbir tepki veremeden üçümüz de sadece bakakaldık. Artık neler olduğunu anlayamıyordum. Hayat beni nasıl bir yola sürüklüyor bilmiyordum. Yaşama amacım neydi? Ruhumun eksik parçası kimdeydi? İşte bunu anlamam zaman alacaktı.

 

Bölüm : 27.01.2025 03:29 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...