
Ateş'in Anlatımıyla:
Ela'nın yanımdan ayrıldığı anda bir boşluğa düştüm sanki. Gözlerinde gördüğüm hayal kırıklığı yiyip bitirdi beni. Birbirini seven iki insanın aşkı bu kadar imkansız olmamalıydı. Benim imkansızım olduğu kadar hayallerimin, kalbimin, düşüncelerimin sahibi olmuştu. Onu düşünmeden uyuduğum tek bir gece yoktu.
Aşk acısı dediğimiz şey ne kadar da somut bir duyguymuş meğer. İliklerime kadar hissediyordum şimdi bu duyguyu. Son 1 senede ağladığım kadar ağlamamıştım hiç. Ağlamak bana erkeklerin yapabileceği bir şey gibi gelmiyordu. Cinsiyetçi düşüncem beni fazlasıyla yanıltmıştı.
O kütüphaneden çıkar çıkmaz, yola çıktım. Arabamla Odunpazarı tarafına geçtim.
Ne zaman canım bir şeye sıkılsa ya da ne zaman bir şeye üzülsem ilk olarak gidip kafamı dinlediğim küçük bir yer vardı. Sahibi de bir zamanlar lisede öğretmen olan emekliliğine çoktan başlamış çok dürüst ve iyi kalpli bir adamdı. Bana akıl hocalığı ettiği için ona hocam diye hitap ediyordum.
Kapıdan girdiğim anda beni gördüğü için çok sevinip yanıma geldi ve bana sarılıp sırtımı sıvazladı. Gülümseyen, kırışıklıklarla dolu yüzüne baktım. İçten ve sıcaktı.
''Hoş geldin evlat.'' Dedi eliyle buyur ederek. Hiç beklemeden oturdum yanına.
''Hoş buldum hocam.''
''Çay koyup hemen geliyorum.'' Diyerek neredeyse koşarak mutfak kısmına gitti. Ben de derin düşünceler içerisinde hocanın geri dönmesini bekledim.
''Geldim evlat.'' Dedi elinde çaylarla.
Çayları masaya koyduktan sonra tam karşıma oturdu.
''Eee anlat bakalım; nedir seni buralara kadar getiren şey?'' Dediğinde acı bir tebessümle karşılık verdim ona.
''Anlatsam da dinmeyecek bir acıyla geldim bu gece.'' Aramızda kısa bir sessizlik olduktan sonra hocam yeniden konuşmaya başladı.
''Derdini anlatmayan derman bulamaz demiyor muyum ben sana?''
''Neyi anlatayım ki hocam? Hangi birini anlatayım?'' Dediğimde güldü.
''Önce aşık olduğun o kızı anlat bana.'' Dediğinde çok şaşırdım.
''Nereden bildin?'' Diye sordum şaşkınlıkla.''
''Evlat, tam 3 senedir buraya gidip geliyorsun. Her geldiğinde farklı bir derdin olur ve ilk defa bu geldiğinde gözlerindeki hüznü gördüm. Kalbin, hayatta kalmak için çırpınıyor gibi.'' Söyledikleriyle birlikte daha da efkar bağladı içim.
''Evet, bir kız var. Ve o kıza çok aşığım.''
''İsmi ne?'' Diye sorduğunda gülümsedim. Çünkü ismini düşünmek bile yüzümü gülümsetmeye yetti.
''Ela...'' Dedim ismi ağzıma yuva yapmış gibi. İsminin ağzımda bıraktığı o şekerli tada baktım ve yüzüm bir kez daha güldü.
''Ne kadar hoş bir ismi varmış kızımızın.''
''O da en az ismi kadar hoş... Çok masum, çok güzel, çok temiz...'' Dediğimde Kadir hocanın yüzünde muzip bir gülümseme belirdi.
''Sen bu kıza yanmışsın be oğlum.'' Dedi elini hafifçe sırtıma vurarak.
''Yanıyorum hocam. Aklımdan, kalbimden çıkaramıyorum onu. Gülüşünü gördüğüm anda sabırla, güçlükle ördüğüm tüm duvarlarım yıkılıyor. Onu tanıdığım andan beri hayallerimi süslüyor ve ben... ondan uzak durmak zorundayım.'' Cümlemi bitirirken yüzüm asıldı. Elimin, kolumun bağlı olduğunu yeniden hatırladım. Bir kez daha acıdım halime.
''Çünkü başka bir kadınla evleneceksin.'' Dedi Kadir hoca cümlemi tamamlamak ister gibi.
''Elimden hiçbir şey gelmiyor hocam. Canım nasıl yanıyor biliyor musun?'' Dedim başımı ellerimin arasına alarak.
''Kız da seni seviyor mu?'' Hocanın sorusuna hüzünle gülümsedim.
''Seviyor. Hem de çok seviyor.'' Hoca halime üzülerek yeniden elini sırtıma koyarak sıvazlamaya başladı.
''Bana sorarsan eğer kaçırma o kızı. Kimsenin hayatını yaşamak zorunda değilsin oğlum. Bu zamanlarını tekrar yaşama şansın olmayacak. Eğer mutlu olmak için bir şansın varsa bunun ellerinin içinden kaçıp gitmesine izin verme.'' Söylediği şeyleri yapabilmek istesem de olmazdı. Babam hastaydı ve iflas eşiğine gelmişti. Bu evlilik benim ailemin kurtuluşuydu. Benim ise sonumdu.
''Yapamam hocam. Ailemi yarı yolda bırakamam.''
''Bak oğlum, seni senelerdir tanırım. Bunca zamandır senin bir defa bile kendin için bir şey yaptığını görmedim. Sen bu aşkı hak ediyorsun. Bunu o kızcağıza da kendine de yapma evladım.''
''Hocam, zaten içim yanıyor sen daha çok ateşi körükleme ne olur.'' Dedim gözlerim dolarken.
''Peki çocuk. Sen yine de üzme kendini. Her şey olacağına varır. Ama senden bir ricam var.'' Dediğinde gözlerimi Kadir hocaya diktim.
''Nedir hocam?'' Kadir hoca gülümsedi.
''O kızı bir defalığına yanıma getir ve benimle tanıştır. Senden tek isteğim bu.'' Dediğinde isteğinin sebebini anlamaya çalıştım.
''Hocam ben nasıl getireyim onu sana?'' Dedim çaresizce.
''Bir yolunu bul evlat.''
**************
Ertesi gün uyandığımda Kadir hocanın söylediklerini hatırladım. Yattığım yerden ellerimi başımın altına koyup düşünmeye başladım. Ela'yı hangi bahaneyle çağırıp hangi bahaneyle oraya götürebileceğimi düşünsem de aklıma hiçbir şey gelmedi. Daha fazla beklemeden yataktan kalktım. O sırada kapı çaldı. Kimin geldiğini bilmeden kapıya doğru yürüyüp yavaşça kapıyı açtım. Karşımda Hande'yi gördüğümde bütün keyfim kaçtı.
''Ne oldu Hande, niye geldin?'' Dedim kaba bir şekilde. Hande göz devirerek beni itti ve içeri girdi.
''Nişanlımın evine gelirken izin almayacağım herhalde.'' Dedi kibirli bir şekilde. Kapıyı kapatarak peşinden içeri geçtim. Kendini gri koltuğumun üzerine bıraktı.
''Hande, sabah sabah seni çekemem. Ne söyleyeceksen söyle ve git.'' Açıkça kovmama rağmen hâlâ aynı pozisyonda oturmaya devam ediyordu.
''Konuşmamız lazım Ateş.'' Dedi birden ciddileşerek.
''Ne konuşacağız?'' Oturduğu yerde duruşunu dikleştirdi. Önce kısa bir sessizlik oldu sonra da dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı.
''Sana bir soru soracağım.''
''Sor o zaman, hadi!'' Dedim biraz sesimi yükselterek. Hande ayağa kalkıp tam karşıma dikildi.
''Neden o?'' Diye sordu birden. Böyle bir soru beklemediğim için afalladım.
''Hande, ne saçmalıyorsun?'' Kaşlarımı çattım.
''Bu zamana kadar hep yamacında olan bendim. Biz çocukluk arkadaşıydık, birlikte büyüdük. Senin her anına şahit olan ilk kız ben oldum hep. Seni hep mutlu etmeye çalıştım. Bazen omzunda ağladım bazen gözlerine bakarak güldüm. Küçüklüğümüzden beri sana aşığım ve sen büyüdüğümüzde dahi başka kadınlarla yatıp kalkarken ben senden hiç vazgeçmedim. Bütün bunlara rağmen neden o Ateş?'' Hande'nin yıllar sonra ilk defa gözlerinin dolduğunu görmüştüm.
''Hande, lütfen...'' Cümlemi tamamlamama izin vermeden elimi ellerinin arasına aldı.
''Benden daha mı güzel? Daha mı çekici? Daha mı zeki?'' Duyduklarıma inanamayarak ellerimi elinin arasından çektim.
''Hande, sus artık!'' Diye bağırsam da devam etti.
''Daha mı eğlenceli? Yoksa daha imkansız olduğu için mi benim yerime onu tercih ediyorsun?''
''Hande!'' Elindeki çantayı yere fırlattı.
''Bana bunu neden yapıyorsun Ateş?!'' Diye bağırıp ağlamaya başladığında ona uzun zaman sonra ilk defa üzülmüştüm. Ona doğru giderek elimi omzunun üstüne koydum.
''Hande, sen başından beri benim için diğer kızlardan farklıydın. Çünkü sen benim kardeşim gibiydin.'' Hande'nin göz yaşları akmaya devam etti.
''Ateş, ben sana aşıktım.'' Dediğinde bir defa daha üzüldüm ona. Nasıl fark edememiştim bunu?
''Hande, bana seninle evleneceğimi söylediklerinde dünyam başıma yıkıldı. Seninle kardeş gibi büyüdük biz. Sana asla farklı gözle bakmadığımı sen de biliyorsun. Bu duygulara kapılmanın sebebi bensem eğer senden özür dilerim ama ben... sana asla o gözle bakmadım ve bakmayacağım.'' Dediğimde yere çöktü.
''Ela...'' Dedi burnunu çekerek.
''Lütfen onu bu duruma karıştırma. Onun hiçbir suçu günahı yok. Benimle tanıştığında ve sonrasında görüşmeye başladığımızda senden haberi yoktu.'' Desem de Hande ayağa kalkıp öfkeli gözlerle bana baktı.
''Onun varlığı hep ikimizin arasında bir gölge olacak.'' Dedi sinirle.
''Evlendikten sonra bile bu böyle olacak.'' Dediğimde Hande'nin dağılmış makyajının ve göz yaşlarının altından bir gülümseme belirdi. Bu gülümseme hem acı dolu hem de tehditkardı.
''Şunu unutma Ateş: Onun varlığını kalbinden ve gözlerinin önünden silmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. O haddini bilmez öğrenciye, bir öğretmenine aşık olmak, onunla yatmak, onun metresi olmaya çalışmak ne demekmiş göstereceğim.'' Diyerek hızla yerden çantasını aldı ve kapıyı çarpıp çıktı. Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemeden öylece kalakaldım. Hande'nin gözlerinde gördüğüm öfkenin tehlikesinin farkına varmıştım. Neler yapabileceğini düşünmek içime korku saldı.
Ela'nın güvenliğinden endişe ederek koltuğa oturdum.
Alevlerin masum ve temiz bir meleği yakıp kavurmasını izleyemezdim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 49.49k Okunma |
2.85k Oy |
0 Takip |
48 Bölümlü Kitap |