18. Bölüm

18. Bölüm

Elçin Karaatlı
elcinkaraatli2024

Ela'nın Anlatımıyla:

Sınavlar sonunda bitmiş ve üzerime derin bir rahatlık çökmüştü. Sınavlar yüzünden uzun süreli büyük bir stres yaşamıştım ama artık bitmişti ve sonuç ne olursa olsun bunu değiştiremezdim. İlk dönemin son sınavlarıydı bunlar. Artık önümde sadece 1 dönem yani 6 ay kalmıştı. Sonrasında bu kahverengi gibi hissettiren şehri arkamda bırakıp masmavi denizime geri dönecektim. Yinede içimde bununla ilgili bir huzursuzluk vardı. Sanırım bir tarafım burada kalmak istiyordu.

Okula son final ödevimi teslim etmeye gelmiştim. Gürültülü bir şekilde çalan telefonum etraftakilerin dikkatini çekmişti. Aceleyle telefonu cebimden çıkartmaya çalışırken az kalsın ödevimi düşürüyordum. Ödevi düşürmeden telefonu açtım.

''Alo?''

''Ela Hanımla mı görüşüyoruz şu an?'' Ses tanıdık gelmediği için meraklanmıştım.

''Buyurun benim.''

''Ela Hanım, yarın öğleden sonra toplanacak olan disiplin kurulunda bekleniyorsunuz.'' Dediğinde anlayamadım.

''Anlamadım, ne için?'' Diye sordum telefondaki kadına.

''Üniversitemizin bir öğretim üyesiyle aranızda olan uygunsuz ilişki için yargılanacaksınız.'' Dediğinde başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Duyduğum şeyin şokuyla elimdeki her şeyi yere düşürdüm. Şok içinde etrafıma baktım. Vücudumu saran korku ve endişe ile titremeye başladım. Telefon çoktan yüzüme kapanmıştı bile. Üniversiteden birkaç kız yanıma gelip bana yardım etmek istediler.

''İyi misin?'' Diye sordu bir tanesi. Cevap veremeyip olduğum yerde yığıldım. Tek hatırladığım kızların korkuyla bağırmasıydı. Gözlerimi yeniden açtığımda üniversitenin revirindeydim. Derya ve Yaren'in başımda olduğunu gördüğümde kendimi toparlayıp kalkmaya çalıştım ama bana izin vermediler.

''Ela, dur kalkma.'' Dedi Yaren omzumdan bastırarak.

''Hayır, kalkmalıyım. Bir şey yapmam lazım.'' Halsiz çıkmıştı sesim dudaklarımın arasından.

''Önce ne olduğunu anlat. Birlikte bir çaresine bakalım.'' Derya doğru döndüm.

''Öğrenmişler.''

''Neyi?'' Diye sordular hep bir ağızdan.

''Yarın beni disiplin kuruluna çağırdılar. Ateş ile aramda olanları öğrenmişler.'' Dediğimde ikisinin de gözleri fal taşı gibi açıldı. İkisi de korkuyla gözlerimin içine baktılar. Çözüm bulmaktan bahsediyorlardı ama bunun bir çözümü yoktu.

''Nasıl öğrenmişler?'' Yaren'in sorduğu sorunun cevabını ben de merak ediyordum ama maalesef bilmiyordum.

''Ne yapacağım ben?'' Diyip düşünmeye başladım. Bu olay benim eğitim hayatımın sonu olabilirdi.

''İnkar et!'' Dedi Yaren bir heyecanla.

''Ellerinde kanıt varsa nasıl inkar edeceğim?'' Diye sordum. Yaren daha fazla bir şey diyemedi.

''Bence onu ara ve durumu anlat. Zaten okul bunu öğrendiyse ona da ulaşmış olmalılar.'' Derya haklıydı.

''O zaman onun beni aramasını beklemem daha doğru olur.''

 

 

 

***********

O gün saatlerce Ateş'in beni aramasını bekledim. Ama aramadı. Nedenini anlayamıyordum çünkü bu durum ikimizle ilgiliydi. Nasıl olur da beni aramazdı? Zaman geçtikçe, saatler ilerledikçe korkum giderek arttı ama böyle bir durumda yapayalnızdım. Ateş'i kendim aramak istedim ama bunu yapamadım. Onun beni aramaması üzerine benim onu aramam tuhaf kaçardı. Nasıl olsa yarın disiplin kurulunun önünde karşı karşıya gelecektik. Bütün gece disiplin kuruluna ne diyeceğimi düşünürken resmen kanadı koparılmış kuşlar gibi hissettim. Çaresiz bir durumun içerisindeyken karnıma ağrılar giriyordu. O gece gözüme uyku girmediği için sabaha kadar uyanık kaldım. Sabah olmasına rağmen Ateş'ten hâlâ bir mesaj dahi yoktu. Mecburen hazırlanmaya başladım. Oradan hiçbir şey olmadan çıkmayı umut ediyordum. En azından ellerinde hiçbir kanıt olmamasını diliyordum ki inkar etme fırsatım olsun.

Korku içinde yurttan çıkıp okula doğru yürümeye başladım. Ayaklarım beni geri geri itse de kaderime doğru yürüyordum. Okulun önüne geldiğimde Hande hocayı gördüm. O an onu orada görmeyi beklemediğim için şaşırdım. Ama o sanki beni bekliyormuş gibi tek kaşını kaldırarak gülümsedi. Sonrasında da bana eliyle selam verdi. İşte o an disiplin kurulunu kimin topladığını anlamıştım. Madem bunu bütün okul öğrenmişti, öyleyse korkacak ve çekinecek hiçbir şey kalmamıştı. Hande hocaya doğru birkaç adım atarak tam önünde durdum. Benden böyle bir hareket beklemediği açıktı.

''Sendin, değil mi?'' Dedim gözlerimi gözlerine dikerek. Yüzü birden ciddileşti ve hatta öfkeli bir hale büründü.

''Kim olmasını isterdin?'' Dediğinde derin bir nefes aldım ve yavaşça geri verdim.

''Neden yaptın? Zaten istediğini aldın, buna rağmen neden yaptın?'' Diye sordum.

''Çünkü seni mahvetmek istiyorum. Senin gibi bir metresin bu okulda işi yok.'' Diye yüzüme doğru eğilerek fısıldadığında işittiklerime vücudumun öfkeyle dolmasına izin verdim ve artık kendime, dilime hakim olamayacak duruma geldim.

''Sen beni bu okuldan attırabilirsin, hayatıma müdehale de edebilirsin ama şunu unutma...'' Bir saniyeliğine susarak parmağımı ona doğru tehditkarca salladım. ''...sen Ateş ile benim aramda yaşananları asla yaşayamazsın. Çünkü o bana duyduğu aşkı, sevgiyi ve hatta saygıyı asla sana karşı göstermeyecek.'' Cümlemi bitirdiğim anda Hande yüzüme bir tokat attı. Öfkeden delirmiş gibi bakan gözleriyle ve titreyen elleriyle konuşmaya başladı.

''Birazdan bu okuldan atılışını zevkle izleyeceğim. Bakalım bu sırada Ateş senin yanında olacak mı? Sana duyduğu aşkı bugün burada görecek miyiz?'' Daha fazla durmadan hızla içeri girdi. Az önce yüzüme yediğim tokadın şokuyla elimi yanağıma götürüp karşımdaki boşluğa baktım. Bu olaydan sonra ona karşı içimde duyduğum öfke daha da büyüdü. Sinirli ve sert adımlarla disiplin kuruluna doğru ilerledim. Kapının önünde Ateş'i görmeyi beklerken kimseyi göremeyince şaşırdım. Ateş'in çoktan içeri girdiğini düşünerek kapıyı tıklattım. İçeriden gelen ''Gel!'' Sesiyle yavaşça kapıyı açarak içeri girdim. İçeriye baktığımda upuzun bir masanın etrafında disiplin kurulunun toplanıp hepsinin bana doğru baktığını gördüm. İçeride göz gezdirdiğimde Ateş'in orada olmadığını görünce içime büyük bir şüphe düştü. Yine de içeri girerek arkamdan kapıyı kapatmak zorunda kaldım.

''Ela Hanım, çok uzatmadan konuya girmek istiyoruz. Okulumuzda öğretim görevlisi olarak görev yapan aynı zamanda bölümünüzün öğretim üyesi olan Ateş Erdem ile aranızda geçen uygunsuz durum için buradasınız.'' Dedi bir görevli. Başımı yere doğru eğerek kaderime boyun eğdiğimi gösterdim.

''Okulumuzda bu denli çirkin bir durumun yaşanması asla ve asla kabul edemeyeceğimiz bir durum.''

''Ama yine de prosedür gereği size kendinizi savunmanız için bir şans vereceğiz.'' Dedi başka bir tanesi. Başımla onaylayıp konuşmak için dudaklarımı araladım.

''Bakın, biz Ateş hoca ile tanıştığımızda ben onun bu okulda görev yaptığını hatta bırakın bu okulda olmasını, bir öğretim üyesi olduğunu bile bilmiyordum. O da aynı şekilde benim bu okulda öğrenci olduğumu bilmiyordu.'' Dediğimde bir görevli yargılayıcı bakışlarla konuşmaya başladı.

''Peki sonrasında durumu öğrendiğinizde neden Ateş Erdem'i rahatsız ettiğinizi açıklamak ister misiniz?'' Diye sorduğunda soruyu yanlış duyduğumu ya da soruyu yanlış sorduklarını düşünerek kaşlarımı çattım.

''Anlayamadım?'' Aynı görevli cevap vermek adına ayağa kalktı.

''Ateş Erdem'i sürekli derste ve ders dışında hatta ve hatta odasına giderek rahatsız etmenizin sebebini soruyorum Ela Hanım.'' Şok içinde görevlilere baktım.

''Ne rahatsız etmesinden bahsediyorsunuz? Ben böyle bir şey yapmadım.'' Dedim inanamayarak.

''Kamera kayıtları ve fotoğraflar durumu öyle yansıtmıyor maalesef.'' Diyerek bana birkaç görüntü gösterdiler.

''Bakın, ben böyle bir şey yapmam. İkimizin arasında çok kısa bir süre bir ilişki oldu ve sonrasında da bunun sancılarını çektik. Bahsettiğiniz görüntüler bundan ibaret. İsterseniz Ateş hocaya da sorabilirsiniz. O da eminim ki beni doğrulayacaktır.'' Dediğimde başka bir görevli araya girdi.

''Bizzat Ateş Erdem'in verdiği dilekçeyle bu kurulu topladık.'' Dediğinde kaşlarım çatıldı ve güçlükle yutkundum. Enseme inen bir sıcaklıkla kalbimin göğsümden çıkacak gibi atması bir oldu.

''Siz neler diyorsunuz?'' Dedim dehşet içinde. O an Ateş'in neden burada olmadığını, dün beni neden aramadığını anladım. Beni, sadece beni ele vermiş ve onu rahatsız ettiğim yalanını uydurmuştu. Oysa peşimden koşan oyken ben burada cezamı almak için bekliyordum. Ona güvenmesem de beni böyle bir duruma sokacağını hiç düşünmemiştim. O benim için herkes olmuştu, ona aşıktım ve ne kadar öfkelensem de ona saygı duyuyordum ama o benim için şu saniyeden itibaren ölmüştü. Kendiyle beraber herkese olan güvenimi de yanında götürmüştü. Kalbime işleyen derin sancıyla birlikte artık sadece kendimi kurtarmak için uğraşacaktım.

''Ela Hanım, iyi misiniz?'' Diye sordu görevlilerden biri.

''İyiyim.'' Dedim zoraki bir gülümseme ile.

''Öyleyse söyleyecek son bir şeyiniz varsa lütfen söyleyin.'' Önce boğazımı temizledim sonra da başımı yerden kaldırdım.

''Görmüş olduğunuz görüntülerden biri odasına ödev götürdüğüm zamana ait. Kapısını dinlemek için eğilmemin sebebi içeride birinin olup olmadığını kontrol etmekti. Evet yaptığım yanlıştı ama sandığınız gibi bir durum değil. Bir diğer görüntü ise çarpıştığımız herhangi bir ana ait. Açıkçası elinizdeki her bir görüntünün açıklaması var. Yani Ateş Erdem'i rahatsız ettiğime dair bir kanıt bulunmuyor. Ayrıca bugüne kadar hep bölümümün birincisi oldum. Derslerden başka hiçbir şeyi önemsemediğimi notlarıma bakarsanız zaten anlarsınız.'' Dediğimde görevliler birbirlerine bakıp kendi aralarında kısaca konuştular.

''Pekala Ela Hanım, şimdi gidebilirsiniz. Kararımızı size sonrasında bildireceğiz.'' Diyerek çıkmamı istediler. Başımla onaylayarak odadan çıktıktan sonra büyük bir hayal kırıklığı ve nefretle telefonu elime aldım. Adını bile zikretmek istemediğim o kişiyi aradım. Kimse onu aradığımı duymasın diye koşarak okuldan çıktım.

Telefon ikinci çalışta açıldı. Onun konuşmasına bile müsaade etmeden ben konuştum.

''Neredesin?'' Diye sordum öfkemi belli etmemeye çalışarak.

''Evdeyim Ela, bir şey mi oldu?'' Diye sordu tedirgin bir ses tonuyla.

''Geliyorum.'' Diyerek telefonu yüzüne kapattım.

Hemen bir taksi çevirip onun evini tarif etmeye başladım. Onun evine en son tanıştığımız gece gitsem de dönerken evinin yerini istemsizce aklıma kazımıştım. Taksi kısa sürede beni onun evinin önünde indirdi. Derin derin nefesler alıp veriyordum. Apartmana kısa bir bakış attıktan sonra hızlı adımlarla içeri girdim. Onun oturduğu kata çıkar çıkmaz kapısının önünde durdum. Önce yutkundum sonra da bir anlığına bu evden koşarak çıktığım o masum halim gözlerimin önüne geldi.

Başımı dikleştirip elimi yumruk yaptım ve sertçe kapısına vurmaya başladım. Hemen şok içinde kapıyı açıp ne olduğunu anlamaya çalışan bakışlar attı. Elimle onu ittirip içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım.

''Ela, ne bu halin? Ne oluyor?'' Diye sordu korkulu gözlerle. Ona doğru yürüyerek yüzüne sağlam bir tokat attım. Sonra durmadan bir tane daha attım. Beni durdurmaya çalışmıyor ya da kendini savunmuyordu. Elimle yakasına yapışıp vücudunu salladım.

''Sen nasıl bir adamsın?!'' Diye bağırıp bir tane daha vurdum suratına. ''Sen bana böyle bir şeyi nasıl yaparsın?!'' Tüm gücümle bağırıyor ve vuruyordum.

''Ela...'' İsmimi söylediği anda bir tane daha vurdum ve daha fazla konuşmasına izin vermedim.

''Adımı söyleyemezsin! Benimle konuşamazsın! Sen benim yüzüme dahi bakamazsın!'' Diyerek onu ittim ve benden uzaklaşmasını sağladım.

Sonrada sehpasının üzerinde duran bibloları alarak ona doğru attım. Ateş artık bir şey yapmaya karar verip bana doğru bir adım attığı sırada attığım biblolardan biri kaşına isabet etti.

Ateş ''Ah!'' Diye inledikten sonra dengesini kaybedip tutunarak yere oturdu. O an durup ona ve karşıdaki aynada duran kendime baktım. İçinde bulunduğum hal ve aynadaki yüzüme baktım. Aynada gördüğüm Ela gerçek olamazdı. Az önce Ateş'in kaşını biblo ile yaran Ela gerçek olamazdı. Yaşadığım sinir krizinden sonra üzerime çöken derin hüzün ve halsizlikle yere çöktüm. Bir anlığına başımı kaldırıp Ateş baktım. Kaşının kanıyor olduğunu gördüğümde hüngür hüngür ağlamaya başlayıp ona doğru gittim. Bana baktığında kızması gereken yerde bana sımsıkı sarıldı. Ellerinin arasından sıyrılıp kaşına bakmaya çalıştım.

''Özür dilerim... Bu kadar ileri gidebileceğimin farkında değildim.'' Diyerek ağlamaya devam ettim.

''Özür dileme. Bana sadece neden bu hale geldiğini anlat Ela.'' Dediğinde hıçkırıklarım arasından zorla konuşmaya çalıştım.

''Bir daha okul dışında karşıma çıkma... senden, başka bir şey istemiyorum...'' Diyerek ayağa kalktım ve arkama bakmadan evden çıktım.

Az önce yaşanılanlar beni fazlasıyla üzmüş ve korkutmuştu. Ne ara kendimi tanıyamayacak hale geldiğimi bilmiyordum. Artık kendime bunu yapamazdım. Bu kış tatili benim için kafamı dinlemek adına büyük bir fırsat olacaktı. Tüm bu olanlardan bıkmış ve yorulmuştum. Tek dileğim ailemi görmek ve onlara sarılmaktı.

 

Bölüm : 04.02.2025 23:31 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...