44. Bölüm

42. Bölüm

Elçin Karaatlı
elcinkaraatli2024

Onlarla yüzleşmek istemek bile olağanüstü bir durumken şu an tam karşımda olmalarını ne olarak adlandıracağımı bilemiyorum.

 

Ellerim buz kesmiş ve dizlerim titriyordu. Yıllar sonra Hande’nin bana karşı tiksinirmiş gibi olan bakışlarıyla karşı karşıyaydım

 

Babasının meraklı ve şüpheci bakışları üzerimdeyken dilim damağım kurumuş bir şekilde yere baktım.

 

“Bizi oradan buraya niye çağırdığını söyleyecek misin yoksa bütün gün burada böyle dikilecek miyiz?” Hande’nin sabırsız ses tonuyla karşılaşınca anlık bir öfkeyle kaşlarım çatıldı.

“Suçlu bir durumda olan biri için fazla özgüvenli değil misin?” Dediğimde babası araya girdi.

 

“Senin niyetin kızımı suçlamak olsaydı bizi buraya kadar çağırmazdın küçük hanım. Senin aklında başka bir şey var ve buraya bizi onun için çağırdın.” Adam, gerçekten çok zeki biriydi.

“Göründüğünüzden daha zeki bir adamsınız.” Dedim dalga geçerek.

 

“Yapma Ela, sen zaten beni gayet iyi tanıyorsun.” Dedi elini silah gibi yaparak şakağına dayayıp gülümsedi. Bu tehditkar hareketlerine pabuç bırakacağımı sanıyorsa yanılıyordu.

“Öncelikle bu halinizle beni korkutamazsınız. Bana bir şey yapacak olursanız arkadaşım sizinle buluşmaya geldiğimi bildiği için direkt olarak şüpheli durumuna düşeceksiniz. İkinci olarak da, evet ben sizi buraya çağırdım çünkü sizinle ilgili bir takım planlarım var.” Dediğimde ikisinin de kaşları çatıldı.

 

“Bizden ne istiyorsun sen?” Diye sordu Hande.

“Bana yardım etmenizi istiyorum.” Söylediğim şeyi duyunca şaşırdılar.

 

“Sen bizden ne gibi bir konuda yardım istiyorsun?

“Ateş’ten intikam almak istiyorum. Onun canını yakmak istiyorum.” Bu isteğim üzerine Hande, kahkaha atarak gülmeye başladı.

 

“Demek birlikte olmayı bile beceremediniz.” Canımı nasıl yakacağını gayet iyi biliyordu.

“Hande, onu istemediği bir evliliğin içine soktuğunda onunla birlikte olmayı becerebildiğini mi sanıyorsun? Birine zorla sahip olamazsın. O benim canımı çok yaktı. Hiç düşünmeden yaptı bunu. Şimdi içimde öyle bir öfke var ki, senden ve babandan yardım istiyorum.” Kararlı ses tonum, biraz olsun ciddiye alınmamı sağlamıştı.

 

“Bak Ela, Ateş’ten intikam almak için çocukça bir sebeple beni ve kızımı buraya kadar çağırdın ama ben ve kızım bu çocuk oyununa alet olmayacağız, anlıyor musun?” Halit Bey’in yüzünde küçümseyici bir ifade vardı.

 

Karşısında her şeye rağmen başım dik bir şekilde durdum ve tam gözlerinin içine baktım.

 

“Bu yaşta, görmüş geçirmiş bir adam olarak duyguları fazla küçümsemiyor musunuz?” Dediğimde sözlerim onu meraklandırmış gibi görünüyordu.

“Sen tam olarak ne istiyorsun küçük hanım?”

 

“Ben pişmanlık, acı ve belki de bir özür istiyorum. Bunu sadece kendim için değil, her şeye rağmen kızınız için de istiyorum. Çünkü Halit Bey, her ne olursa olsun ben de bir kadınım.” Dediğimde Halit Bey ve Hande önce şaşkın bir yüz ifadesiyle birbirlerine baktılar.

 

“Peki ben neden sevdiğim adamı elimden almış birine yardım edeyim?” Diye sordu Hande.

“Aynı amaçla. Bu intikam sadece benim değil, senin de intikamın olacak.”

 

Hande, uzun bir süre düşüncelere daldıktan sonra aniden duruşunu dikleştirip hiç beklemediğim anda bana elini uzattı.

“Teklifini kabul ediyorum.” Dediğinde aslında kabul edeceğini bilsem de yine de bu soğukkanlı tavırlarına şaşırmıştım.

 

Şimdi her şey değişmeye başlayacaktı. Bu hikayeyi en baştan yazmanın vakti gelmişti.

 

*******

 

Kliniğimin açılacağı o gün gelip çattı. Kafamı hiçbir şeye takmadan her şeyi halledebildiğim için kendimle gurur duyuyordum. Açılış gününe özel ufak bir kokteyl düzenlemek istemiştim. Bu konuda tabii ki danıştığım kişi Derya’ydı. Bana kokteyl konusunda herhangi bir şey düşünmek için fırsat bırakmadan her şeyi çoktan halletmişti. O kadar bir şey düşünmedim ki kimleri çağırdığından bile haberim yoktu.

 

Odamda bulunan kitaplığımı düzenlerken birden biri kapımı tıklatınca elimdeki kitapları masanın üzerine bıraktım.

“Gir.”

Üst katımda avukatlık bürosu olan Fırat’ın geldiğini görünce şaşırdım.

“Merhaba.” Dedim sıcak bir gülümsemeyle.

“Merhaba, kolay gelsin. Nasıl gidiyor yerleşme işi?” Diye sordu büyük bir merakla. Elinde tuttuğu kutuya bir anlığına gözlerim kaydı.

 

“Şey ben bunu sana getirdim.” Dedi elindeki kutuyu bana uzatarak.

“Neden zahmet ettin?” Diyerek gülümsemeye devam edip elindeki kutuyu yavaşça aldım.

 

Kutuyu masanın üzerindeki kitapların üzerine koyarak Fırat’a elimle oturmasını işaret ettim.

“Yok ben oturamayacağım, birazdan bir müvekkilim gelecek. Sana kapıdan uğrayıp şimdiden hayırlın olsun demek istedim. Burada bir psikiyatri katına ihtiyacımız vardı. Bazı müvekkillerimi sana yollayabilirim.” Dedi şakaya vurarak. Ben de şakasına kibarca güldüm.

“Tabii ki beklerim.”

 

“O zaman sonra görüşürüz psikolog hanım.”

“Sonra görüşürüz avukat bey.” Kapıyı yavaşça kapatıp çıktı.

 

Birkaç dakika geçmeden Derya ve Kemal birlikte içeri girdiler.

 

“Biz geldik!” Derya bütün gürültülü haliyle ortadaydı.

“Hoş geldiniz.” Diyerek ikisine de sarıldım.

 

Bir süre sohbet ettikten hemen sonra kapı yeniden açıldı ve içeriye birden Gökay ile İbrahim’in girdiğini görünce büyük bir şaşkınlıkla ayağa kalktım. Nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmediğim için öylece kaldım. İbrahim’in artık benimle görüşmek istemediğini sandığım için bu ziyaret benim için bayağı büyük bir sürpriz olmuştu.

 

“İbrahim…”

“Merhaba Ela.” Dedi soğuk ama gülümsemeye çalışan bir yüz ifadesiyle.

 

“Hoş geldiniz.” Önce Gökay’a sarıldım ve sonra İbrahim’in önüne geçerek tedirgin bir şekilde kollarımı ona uzattım. O da sanırım insan içinde beni kırmamak için donuk bir şekilde karşılık verdi.

“Hayırlı olsun Ela. İyileşmene çok sevindim.” Dedi Gökay.

 

“Teşekkür ederim. Mesleğime dönmem biraz uzun sürse de kendimde o gücü bulabildiğim için mutluyum.”

“Çok güzel dekor edilmiş. Biriyle mi yaptın?” İbrahim, soru sorunca beni hâlâ önemsediğini az da olsa hissettiğim için mutlu oldum. Çünkü o benim çocukluğumdu ve onu kaybetmiş olmak canımı çok yakıyordu.

 

“Annem, babam ve Derya bana çok yardımcı oldu.”

“Adım geçmişken gideyim de içkileri getireyim.” Derya kalkınca ben de peşinden gittim.

 

İkimiz birden kapıdan çıkmaya çalışırken Ateş ve Buse’yi tam karşımızda görünce Derya’ya baktım. Onları neden çağırdığını anlamaya çalıştım.

 

“Merhaba.” Ateş’in gözlerinin içine bakarak hiçbir şey olmamış gibi gülümsedim.

“Hoş geldiniz çifte kumrular.”

 

“Buse, bugün ne kadar güzelsin böyle?” Dedi Derya benim gibi yapmacık tavrını takınarak.

“Sağ ol canım.” Buse’nin gerginliğinin sebebini çözemedim. Sanki hiç gelmek istememiş de zorla getirilmiş gibi görünüyordu.

 

“Siz geçin, biz içkileri almaya gidiyoruz.”

“Ben de yardım edeyim.” Buse, odaya geçti. Ateş de sessizce Derya ve benim peşimden geldi. Derya kliniğin yan tarafındaki pub ile anlaşmış. İçkileri onlar hazırlayıp bize vereceklermiş.

 

Pub’ın içine girdiğimizde bir an Ateş ile ellerimiz birbirine değince ikimiz de birbirimize baktık ama ben hiç uzatmadan önüme dönüp yanından uzaklaştım. Biz beklerken Derya içkileri almak için konuşmaya gitmişti. Ateş de bu sırada sessizce bana yaklaşıp sadece benim duyabileceğim şekilde konuşmaya başladı.

 

“Geçen gece olanlardan dolayı özür dilerim.” Sadece kaşlarım çatıldı ama ona doğru dönmedim ya da herhangi bir şey söylemedim.

“Ela, gerçekten özür dilerim. Alkolün de etkisiyle saçmaladım.” Dediğinde alaycı bir şekilde güldüm.

 

“Sadece beş dakika önce dudaklarıma yapıştıktan sonra geceyi sevgilinin yatağında bitirdiğin için mi özür diliyorsun yoksa benim iznim olmadan beni öpme cüretini gösterdiğin için mi özür diliyorsun?”

“Geceyi nerede geçirdiğimin senin için bir önemi var mı?” Konu bu değildi ve konuyu buraya çekmesini istemiyordum.

 

“Kafanda kurmuş olduğun o küçücük dünyada neler yaşıyorsun bilmiyorum ama benden istediğin şeyi alamayacaksın. Bunu bil yeter.” Öfke dolu sözlerim onun bana daha da yaklaşmasını sağlıyor gibiydi. Artık koluma temas eder haldeydi.

“Ela, ne istediğimi biliyormuş gibi davranma. İstediğim şeyi almaya çalışıyorum evet ama bu sandığın gibi bir şey değil ve evet yanlış yollarla sahip olmaya çalışıyorum belki ama yine de insan arzuladığı şeyden kolay kolay vazgeçemiyor işte.” Dediğinde anlam veremeyen bir yüz ifadesiyle gözlerinin içine baktım. Tam dudaklarımı araladığım sırada Derya’nın geldiğini gördüm ve hemen önüme dönerek normal davrandım.

 

Onlar önden yürürken cebimden telefonumu çıkarıp Hande ve Halit Bey’i davet eden bir mesaj gönderdim ve telefonu hemen cebime geri koydum.

 

Bir süre hepimiz farklı köşelerde sohbet ederken Fırat’ın yeninden geldiğini görünce yanına doğru gittim.

“Hoş geldin. Bir içki alır mıydınız avukat bey?” Benim Fırat’a olan tavrımı gören Ateş bu duruma sinirlenmiş gibi görünüyordu. Ben de bu durumdan faydalanmaya karar vermiştim.

 

Fırat ile bir köşeye geçerek sohbet etmeye başladığımızda bir gözümle de Ateş’i izliyordum. Öfkesi gözlerinden okunuyordu ama kimseye de bir şey belli etmemeye çalışıyordu. Buse ile aralarında bir soğukluk olduğu da uzaktan bile belliydi.

Fırat’ın varlığından tek hoşlanmayan Ateş değildi. İbrahim’in kaçamak bakışlarının da farkındaydım. Onun hâlâ bana karşı duygularının olması beni derinden üzüyordu. Onu yaralamak istemesem de en çok onu yaralıyor olmak kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu. Ben de Fırat’ı İbrahim ile tanıştırmaya karar verdim. Onu aramıza katmak gibi bir düşüncem yoktu sadece İbrahim şimdilik rahatlasın istiyordum.

Fırat’ı da alıp onun yanına gittim.

 

“İbrahim, bak bu buradaki üst komşum Fırat. Kendisi bir avukat.” İbrahim’in yüzünde garip bir ifade belirdi.

“Memnun oldum Fırat.” Onların el sıkıştığı sırada kapının yeniden açıldığını görünce kalp atışım hızlandı. Bütün gözler kapıya çevrildi. Anlık olarak gözlerim Ateş’e kaydığında içkisini yudumlarken gördüğüm sırada bardağı birden havada kalınca kimin geldiğini kapıya bakmadan da anladım. Ateş’in şoka girmiş olan bakışlarını takip edip Hande ve Halit Bey’i görünce yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Onlara doğru yavaşça ilerlediğim sırada Ateş’in bakışlarını üzerimde hissettiğime emindim.

 

“Hoş geldiniz.” Diyerek Hande’ye sarıldığımda bir bardak yere düşüp kırıldı. Refleks olarak arkamı döndüğümde Ateş’in ellerini kan içinde görünce ne yapacağımı bilemedim.

 

“Ateş..!” Ateş hiçbir şey demeden sadece ve sadece benim gözlerimin içine bakıyordu. Hiçbir şey demeden, hareket etmeden bakışlarıyla küfrediyor gibiydi.

Bölüm : 21.07.2025 00:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...