23. Bölüm

22.Bölüm

Elif Aytaç
elf_01_

Hala Barlas'a bakarken gözlerimdeki şaşkınlık duygusu yerini yavaşça kırgınlığa bıraktı. Ben ondan umut beklerken onun sevgilisi mi vardı? Neden söylememişti ki? Eğer söyleseydi salak gibi ona aşık olmazdım en azından.

Barlas bakışlarımda gördüğü hayal kırıklığı ile resmen vücuduna bir ürperti gelmiş gibi oldu. İstem dışı dolan gözlerimle bakışlarımı kıza çevirdim. Kahverengi saçları ve yemyeşil gözleri ile ne olduğunu anlamdan bir bana bir de Barlas'a bakıyordu.

"Neden burada dikiliyorsunuz ve sen kimsin?"

Kız merakla bana bakarak olayı anlamaya çalışıyordu. Barlas ağzını açılmıştı ki arkadan Ahu Teyze geldi.

"Kim gelmiş kızım?"

Ahu Teyze yanıma gelerek kapıya baktığında gördüğü oğlu ile gülümsedi.

"Oğlum hoşgeldin, geçsene içeriye"

"Beni görmedin mi gerçekten Ahu Hanım?"

Arkadan yine konuşan kız ile Ahu Teyze ona döndü ve bir anda yüzüne ışık gelmişçesine gülümseyerek,

"Eza, hani yarın gelecektin?" diyerek kollarını ona doladı.

Eza da ona karşılık verdiğinde dolmuş olan gözlerle Barlas'a baktım. Hala bana bakıyordu ancak ağzını dahi açmamıştı. Neden bir anda kalbime birşey saplanmış gibi hissediyordum. Nefes almak istiyordum ama kalbimdeki ağrı o kadar şiddetliydi ki bunu başaramıyordum.

Aklımdaki ve kalbimdeki ağrı ile hüzünle gülümsedim ve hemen yanımda duran askılıklardan çantamı aldım. Çantamı aldığımı gördüğünde,

"De-" demişti ki yine o kızın yani Eza'nın sesini duydum.

"Barlas çok ısrar etti Ahu Teyzeciğim, neymiş bensiz buralar çok sıkıcıymış falan. O yüzden geldim bir baktım beni kapıda bekliyor"

Onu almak için bir de beklemişti, erken gelmesine bile mani olmuştu. Onlar kahkahalarla gülerken ben dışarı çıkmak için bir adım attım ancak Ahu Teyze fark edip beni durdurdu.

"Delfin nereye gidiyorsun, yemek yiyecektik?"

Yemek benim çoktan boğazımda kaldı demek istesemde dolan gözlerime inat zoraki bir şekilde gülümsedim.

"Sağol Ahu Teyze ama bir müşterim aradı acil eve gitmem gerekli"

Sesim titremeden konuşabildiğim için kendimi tebrik etmiştim. Ahu Teyze sözlerimden sonra yüzü düşse de işim gereği olduğu için yine de gülümsedi.

"Tamam o zaman kızım git sen, ama yine mutlaka gel"

Bir şey söylemeden sadece başımı olumlu anlamda salladım.

"Ben bırakırım istersen?"

Arkamdan gelen Barlas'ın sesi ile hiç ona bakmadan istem dışı soğuk çıkan bir ses tonu ile,

"Gerek yok, arabamla geldim zaten" diyerek bir adım atmıştım ki bu sefer Eza kolumu tuttu.

"Tanışmadık ama biz"

Kolumu elinden çekerek kısa bir an Barlas'a baktım. Bir şeyleri açıklamak ister gibi bakıyordu ancak ben duymak istemiyordum. Tekrar Eza'ya bakarak boş bakışlar eşliğinde mesafeli ses tonumla,

"Kusura bakma çok acelem var, belki daha sonra" diyerek bir cevap beklemeden evden çıktım ve arabama doğru ilerledim.

Belki bu yaptığım kabalıktı ancak şuan kalbimin sesinden hiçbir şeyi düşünemiyordum. Arkadan birşey konuşuluyordu ama onları duyamıyordum bile. Dolu gözlerimden süzülen bir damla yaşı hızlıca sildim ve arabamın kulpunu tuttum ancak elimin üzerine bir el kapanarak beni durdurdu. Kokusundan kimin olduğunu çoktan anlasamda inatla ona bakmadım.

"Kiraz beni dinler misin?"

Hala ona bakmadığımda elini çeneme koyarak yüzümü yüzüne çevirdi. Dolu olan gözlerimi görünce sıkıntılı bir nefes verip üzüntü ile baktı bana.

"Açıklamamı dinleyecek misin?"

"Hayır"

Net çıkan sesim ile afallayarak çenemde duran elinin tutuşu hafifledi. Bundan yararlanarak ondan uzaklaştım ve hala elimin üzerinde duran elini ittim.

"Bak eğer beni dinlersen ba-"

"Tuna"

Sabırsızca ve hafif sinirle konuştuğumda ilk defa ikinci adını kullandığım için kısa bir an şaşırdı.

"Eve gideceğim, yüzünü görmek istemiyorum, senini duymak istemiyorum o yüzden peşimden gelerek kendini hiç yorma"

Cevabını dinlemeden arabanın kapısını açarak bindim ve geride bana bakan bir çift kırgın gözü umursamamaya çalışarak arabayı çalıştırdım. Evlerinden uzaklaştığımda akmaya hazır olan göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı.

Eve geldimde arabayı park ederek bugün mutlulukla çıktığım bina kapısından büyük bir hüzünle tekrar girdim. Eve geldiğimde çalan telefonumu çantamdan çıkarttım. Arayan Teyzemdi. Akan burnumu çektiğim de konuşamayacak olduğumu fark ettim ve kısa bir mesaj ile işim olduğunu o yüzden çıktığımı söyledim.

Oturma odasına giderek koltuğa oturdum ve gelen hıçkırıklarımı serbest bırakarak ağlamaya başladım. Daha iki gün önce gülerek konuştuğum adamın bir sevgilisi mi vardı? Aşık olduğum adamın bir sevdiği vardı. Peki neden bana ümit vermişti ki, neden beni seviyor gibi davranıyordu?

Aklıma düşen gerçek ile ağlamalarım çoğaldı. Kalbimde öyle bir sızı vardı ki, bu duygu da neyin nesiydi? Nefes almamı bile zorlaştıran bu ağrıyı ben nasıl iyileştirecektim. Kıskanmıştım onu, deli gibi ama ağzımı açıp da hesap soramadım. Onun hiçbir şeyi olmazken hesap sormak haddime değildi. Ama neden vücudumun yandığını hissediyordum ki?

Aşk bana göre zehirdi, penzehiri olmayan bir zehir. Çünkü ne kadar panzehir içseniz bile her zaman bir duyguya yenilerek yine güçsüz düşerdiniz. İşte bu yüzden yıllarca aşktan ve sevgiden uzak kalmak istemiştim ama o zehir en nihayetinde benim de bedenimi sarmıştı.

Telefonuma gelen bildirimler ile akan burnumu çektim ve koltuğa attığım telefonumu elime aldım. Barlas mesaj atmıştı. Umursamadan telefonu geri bıraktım ve kızarık gözlerimi elimin tersi ile ovdum.

Göz yaşlarım yavaş yavaş dinmeye başlarken mesaj sesleri hala kulağıma geliyordu. Umursamamaya çalışsam da bir yandan da merak ediyordum bu yüzünden kendime kızdım. En sonunda telefonumun çalması ile sinirle gözlerimi devirerek elime aldım. Aramayı reddederek telefonu sessize aldım ve yukarıdan mesajların bir kısmını okudum.

----------------------------------------------

'Barlas'

İnan bana gördüğün ve duyduğun gibi değil

Beni dinler misin?

Anlatırsam hak vereceksin bana Kiraz, lütfen

------------------------------------------------

Ağzımdan kısa bir 'hah' çıktı ve telefonun ekranını kapattım. Anlatacaklarını dinlemek istemiyordum. Hatta bir süre onu görmek bile istemiyordum. Şuan o kızla aynı evde oturması ile içimi yakıyordu.

Ayaklarımı kendime çekerek kollarımı dizime yasladım ve başımı kollarımın arasına hapsettim. Göz yaşlarım benden istemsiz şekilde tekrardan yanaklarımdan süzülürken aklımda binlerce düşünce geçiyordu.

"Anne keşke şimdi yanımda olsaydın"

Çenem bile artık titrerken başımı arkaya atarak koltuğa yasladım. Tavana bakarken sanki onlar sarılıyormuş gibi kollarımı kendime dolayarak daha da sıkılaştırdım.

"Buna o kadar ihtiyacım var ki"

Gözlerimi kapatarak sabaha kadar orada uyumak üzere yerimde rahatsızca kıpırdanarak uykuya daldım.

Barlas'ın Anlatımından;

Elimdeki telefonu oturduğum yatağa sinirle fırlattım. Delfin'e sabahtan beri duyduğu şeyin açıklamasını yapmak istesem bile bana cevap bile vermiyordu. Ona bu kadar yaklaşmışken onu kaybetmek istemiyordum.

Ben sinirden deliye dönmüşken aniden odamın kapısı açıldı.

"Kuzeeeenn"

Eza içeri tüm neşesi ile girdiğinde yüzümde gördüğü sinir dolu ifade ile suratını astı.

"Sabahtan beri niye sinir küpü gibi dolaşıyorsun sen ya"

"Eza eğer daha fazla konuşursan seni şuraya gömerim"

İstem dışı sert çıkan sözlerim ile kaşlarını çatarak yanıma geldi ve tam karşımda durarak ellerini beline koydu.

"Beni beni biricik kuzenini"

"Teyzemin kızı bile demem Eza"

Sıkıntılı bir nefes verip elime tekrar telefonu aldım Delfin'i aramak için. Sabırsızca birkaç tuşa basmışken telefon aniden elimden çekildi ve yatağa fırlatıldı.

"Şu kapıdan girdiğimizden beri sinirden yüzün kıpkırmızı oldu. Buraya gelmeden önce herşey yolundaydı ne oldu birden bire?"

"Eza senin yüzünden şuan en son kalbini kırmak istediğim kişinin kalbini kırdım. O yüzden lütfen sus seninde kalbini kırmak istemiyorum"

Dediklerimi anlamaya çalışırken yüzü karma karışık bir hal aldı. Sonra ise bir şey yeni aklına gelmiş gibi yüzündeki gülümseme ile bana doğru dönüp,

"Yoksa o kapıda karşılaştığımız kız mı? Adı neydi... Hah Delfin! Ama ben ne alaka ki?" dedi.

Anlamayarak kaşlarını kaldırıp bana baktığında sinirden ağrıyan başımı ovarak ona cevap verdim.

"Kız seni daha önce görmedi, hâliyle sen bana aşkım diyince de sevgili olduşumuzu düşündü. Ve ağzın durmadığı için bir kaç birşey daha uydurdun. Delfin de bunların gerçek olduğunu düşünüp gitti. Arkasından gitsem bile beni dinlemedi ve yüzümü görmek istemediğini söyledi"

Uzun uzun konuştuktan sonra yatağıma geçip oturdum. Eza kocaman açtığı yeşil gözleri ile bana bakarken ben hala kendimi nasıl affetireceğimi düşünüyordum. Ona, onu sevdiğimi söyleyecektim halbu ki.

"Benle beraber evine gidelim, belki dinler"

Mantıklı cevap verse de Delfin'in inadını daha bilmiyordu, evine gitsek bile kapıyı hayatta açmazdı.

"Olmaz"

"O zaman ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum Eza bilmiyorum"

Başımı ellerimin arasına alarak gözlerimi kapattım. Eza'nın yanıma yaklaşan adım seslerini duysam da gözümü açmadan bekledim. Elini omzuma koyarak destek olmak istercesine sıktı.

"Eğer ben öyle konuşmasaydım herşeyi batırmazdım. Üzgünüm Barlas, hepsi benim suçum"

Gerçekten üzgün çıkan sesi ile gözlerimi açtım ve ona tebessüm ettim.

"Sorun değil, halledeceğim. Sen git de dinlen yol yorgunsundur"

Bana kısaca sarıldıktan sonra iyi geceler diyerek odadan çıktı. O çıktıktan sonra elime tekrar telefonu aldım ancak mesajlarıma görüldü bile atmamıştı. Derin bir nefes vererek telefonu elimden atarak yatakta uzanır pozisyona geldim. Aklıma ağlamamak için direnen mavi gözleri geldiğinde çenemi sıkarak gözlerimi yumdum.

Bugün tüm öfkesini çıkarttıktan sonra yarın yanına gidecek ve konuşmasını sağlayacaktım. Yani umarım sağlardım.

 

🌸

Ay biraz ekşın olsun yaaa. Bu Eza karakterine de daha yeni çok güzel bir senaryo kurdum. İki dakikada sanki film şeridi gibi gözümün önünden geçti kdkdmdmdm.

Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalar.

Bölüm : 02.12.2024 01:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...