26. Bölüm

25.Bölüm

Elif Aytaç
elf_01_

Eza ile birkaç saat daha konuştuktan sonra Barlas'tan uçağının indiği ile alakalı bir mesaj alınca gitme vaktim geldiği için ayağa kalktım. Saat çoktan altı olmuştu bile. Barlas'a evin biraz uzağında kalan sahile gitmeyi teklif etmiştim. Bu yüzden eğer şimdi evden çıkarsam anca oraya giderdim.

"Eza baştaki yanlış anlaşılma için tekrar özür diliyorum. Ama en sonunda iyi anlaşabildiğimize çok sevindim"

Sabahtan beri yaptığım özür konuşmasını tekrar yaptığımda bu sefer dayanamayarak gözlerini devirdi.

"Yemin ederim en sonunda özürünü kabul etmiyorum diyip evden atacağım seni ama ya, yeter be kızım. Sorun değil dedim kırk kere Delfin. Konu bu evden çıktığın anda artık tamamen kapanıyor, tamam mı?"

Sinirli sinirli konuşması ile bu haline hafifçe gülümseyerek başımla onayladım. Gideceğimi anladığı için kalkarak beni kapıya kadar geçirdi. Ayakkabılarımı giydikten sonra dostça sarıldık.

"Ben seni çok sevdim Delfin, ara sıra gel böyle. Tek başıma sıkılıyorum"

"Tabi gelirim, zaten sen haftaya bizdesin"

Merakla bana baktı,

"Gerçekten mi? Kim kim olacak?" diye sordu.

Bilmem anlamında omuz silkip haince sırıttım.

"Sen, ben, bizim kızlar, Bulut bir de.."

Duraksadığım anda cümlemin devamını merak ettiği için meraklı bakışlar atarak,

"Bir de?" diyerek beni taklit etti.

"Murat"

"Hayır!"

Murat dediğim gibi anında hayır demişti çünkü dediği üzere onunla konuşmaya çok utanıyordu. Onun bu haline kahkaha attığım zaman omzuma sertçe vurdu.

"Komik değildi"

"Değil zaten gerçek, çoktan haber verdim yani haftaya bizdesin"

"Delfin saçmalama!"

Alttan alttan sırıtırken umursamazca omuz silkip arkamı döndüm. Elimi havaya kaldırarak belli belirsiz salladım.

"Hadi görüşürüz"

Arkamdan ettiği küfürleri ve söylenmeleri duysam da umursamadan yürümeye devam ettim. Arabama bindiğim zaman hız haybetmeden çalıştırdım ve sahile doğru sürdüm.

Aslında kendimi çok gergin hissediyordum. Nasıl davranmam ve ne söylemem gerktiğini bile bilmiyorken nasıl konuşacaktım ki onunla? Oflayarak elimi direksiyona hafifçe vurdum. Umarım işleri yine batırmazdım.

On beş, yirmi dakikalık bir yolculuğun ardından sahile gelmiştim. Akşam saatleri olduğu için etraf biraz kalabalıktı. Arabadan indiğimde daha sessiz ve sakin bir yer bulmaya çalıştım. Beş dakikalık kısa bir uğraşın sonunda insanların olmadığı bir alan bulup yerdeki kumu umursamadan oraya oturdum.

Güneş batmaya yakın olduğu için deniz ile uyumu mükemmel duruyordu. Bu anı kaçırmak istemediğim için telefonumu çıkartıp fotoğraf çektim. Bu tarz manzara resimlerini çekmeyi çok seviyordum.

Telefonumu geri cebime koyacakken titrediğini hissettim. Tekrar ekranı açtığımda Barlas neredesin diye mesaj atmıştı. Aslında şaşırmıştım, bu kadar erken gelmesini beklemiyordum.

Gözlerim ile onu aramaya başlamışken bir süre sonra gördüm. Üzerine beyaz tişört ve kot siyah ceket giymişti, altına ise kot ceketi ile uyumlu siyah kumaş pantolonunu giymişti. Elim havada kendi yerimi belli etmeye çalışırken bir yandan da onu süzüyordum. Yalan yok şerefsiz yakışıklıydı.

Bir iki dakika sonra benim balık gibi çırpındığımı görünce yanıma doğru adımladı. Daha fazla rezil olmak istemediğim için hemen elimi indirerek kendime çeki düzen verdim. Yanıma geldiğinde benim gibi yerdeki kumları umursamadan hemen yanıma oturdu.

Yanıma oturduğu gibi nereden geldiğini bilmediğim ani utangaçlık ile yüzüne bakamadan gözlerimi deniz de gezdirdim.

"Hoşgeldin"

Kısık bir şekilde mırıldanmama karşı bakışlarını yüzümde hissettim.

"Hoşbuldum, çok bekletmedim değil mi?"

"Yok, hayır bende yeni geldim zaten"

Bok yeni gelmiştim yarım saattir onu bekliyordum ancak bunu ona söyleyemezdim. Yani sonuçta kendini kötü hissetmesin değil mi?

Hala yüzüme bakarken ben arada kaçamak bakışlar ile ona baksamda genel olarak denize odaklanmıştım. Aramızda geçen kısa ve anlamsız sessizlik ile bir süre daha oturduk. En son dayanamayarak ona döndüm ve,

"Özür dilerim" dedim.

"Neden"

Nedenini bilse bile bu soruyu sormasını anlamamıştım ama bozuntuya vermeden,

"Dün, seni dinlemeliydim. Öylece çekip gitmem biraz çocuksu oldu farkındayım. Herşeyden önce seni dinmem lazımdı" dedim.

Daha sevgili bile değildik ancak bu konuda kendimi gerçekten çok suçlu hissediyordum.

"Delfin, özür dilemene hiç gerek yok"

"Ama Bar-"

Tam itiraz edecektim ki uyarır tonda sözümü kesti.

"Delfin"

Başım otomatik alarak ellerime kaydığında elini çeneme atarak ona bakmamı sağladı. Yüzünde sıcak bir gülümseme ile tam gözlerimin içine bakıyordu.

"Hem fena mı oldu, tanıştığımızdan beri şu sekiz ay içindeki ilk ciddi kavgamızı ettik"

Gülerek söyledikleri ile olayın doğruluğu ile bende güldüm. Çenemdeki elleri yanağıma gittiğinde baş parmağı ile gerilmiş olan dudağımın kenarını okşadı. Hareketi ile tüm vücudum kast katı kesilirken o içi gidermişçesine yüzümde donan gülümsemeye odaklanmıştı.

Gözleri gözlerime değdiğinde kendine gelmiş gibi göz bebekleri titredi. Sıcak elini yavaşça yanağımdan çektiğinde yüzüme vuran soğukluk ile irkildim. Ellerinden destek alarak hafif geriye yaslandı ve denizi izlemeye başladı.

Ben hala dudağıma değen parmaklarının etkisinden çıkamamıştım. Kendimi aptal aşıklar gibi hissettiğim için sinirim bozulurken onun gibi bakışlarımı denize çevirdim.

"İçersem rahatsız olur musun?"

"Efendim?"

Ne dediğini anlamak için ona baktığımda elindeki sigara paketini fark etmiştim. İçinden bir dal çıkartırken yandan bana bir bakış atarak eli hafifçe kaldırdı.

"İçersem eğer rahatsız olur musun?"

Az önceki sorusunu yenileğinde başımı olumsuz anlamda salladım.

"Hayır, sorun yok içebilirsin"

Benden aldığı onay ile sigarayı dudaklarının arasına yerleştirerek çakmağı ile yaktı. Her yaptığı hareketi dikkatlice incelerken beni fark etmişti. Yandan bir sırıtışla yüzüme bakarken ben hemen bakışlarımı çektim.

Nerede o birkaç ay öncesindeki utanmaz arlanmaz Delfin? Şimdi niye yanımdaki adamın herhangi bir hareketinde yanaklarım kızarıyordu?

Sessiz geçen dakikalarda saat çoktan yedi olmuş, Barlas sigarasını bitirmişti. Aslında kokusu bana geldiği için rahatsız olsam da bunu fark ettirmemeye çalıştım. İkinci bir sigara yakmadan diğerini söndürerek paketi kaldırdı. Tekrar geriye yaslandığında derin bir nefes verdiğini duydum.

"Sen o gün bana hayal kırıklığı ile baktığında kendimden nefret etmiştim.."

Bir anda ortamdaki sessizliği bozup konuşması ile hafifçe irkilerek ona döndüm. Bu sefer ben ona bakarken o denize bakıyordu.

"Kendimi açıklasam bile sen o sinirle yine yanlış anlardın bu yüzden biraz sinirini atman için seni yalnız bırakmak istedim. Eza benim kuzenim ve de kardeşimdir. Ne o bana ne de ben ona o gözle bakmışımdır. Biz küçüklükten beri kardeş olarak büyüdük ve hep de öyle kalacak, aksi olması mümkün bile değil"

Sözleri bittikten sonra derin bir nefes aldı tekrardan. Ben ise cümlelerinin ağırlığını taşıyordum. Salak gibi bir de onları sevgili sanmıştım.

"Sakinleştiğini umarak yanına gelecektim ki ani bir mahkeme kararı ile Ankara'ya gitmem gerekti. Seni öyle arkamda bırakarak başka şehire gitmek o kadar zordu ki. Reddedeceğim bir dava olsaydı bir saniye düşünmez reddedip senin yanına gelirdim"

Son cümlesini tam gözlerime bakarak söylemişti. Dediğini anlamıştım, beni önemsiyor ve seviyordu. Ancak ikimizde birbirimize adım atamıyorduk bir türlü.

"Kiraz sen benim için çok önemli birisin, öyle süslü cümle kurmayı pek beceremem ancak,"

Elimi alarak kalbinin üzerine koyduğunda heyecandan bayılacak gibi hissediyordum kendimi. Onun da kalbi benim kalbim kadar hızlı atıyordu.

"Şu kalp atışını dinle, sadece nefes sesini bile duysa yerinden çıkacakmış gibi atan bu kalbimin sesini dinle"

Onun güzel cümlelerinden sonra konuşma ihtiyacı hissettim. Dilimle kurumuş dudaklarımı ıslatırken kısık bir sesle,

"Barlas" dedim.

"Bekle" diyerek beni durdurunca gözlerinin tam içine baktım.

"Kiraz belki beni burada reddedebilirsin, bekli kalkıp buradan uzaklaşabilirsin yada birdaha beni görmek istemezsen bunu anlarım ancak, seni seviyorum kızım ya"

Acı çeker gibi konuşması yüreğimi burkmuştu. Benden bir cevap bekler gibi yüzme bakınca konuşma sırası bana geldiği için heyecanla yutkundum.

"Barlas"

İsmini söyşediğim zaman gözlerinde dördüğüm o duygu ile tüm kelimeler dilimde lal olmuştu. Barlas bana aşkla bakıyordu.

Konuşamayacağımı anladığında o duyguda küçük bir kırılma gördüm. Elini elimin üstünden çekti ve başını başka tarafa çevirdi.

"Her neyse"

Kalkmak için yelteneceği sırada telaşla ellerimi yüzüne koyduğum gibi bana bakmasını salladım ve zaman kaybetmeden dudaklarına yapıştım. Bu benim için kelimelerden daha fazlasıydı ve daha anlamlıydı çünkü ilk öpücüğümü aşık olduğum adama vermiştim.

Ve sanırım ilişkinin öküzü ben olacaktım.

 

🌸

Allahım çok şükür mdmmdmd. Sonunda sevgili oldular beee.

Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalar.

 

Bölüm : 01.01.2025 20:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...