
Restorant'tan içeriye adım attığımızda içerisinin dışardan daha güzel olduğunu fark etmiştim. Üç katlı güzel bir yerdi. Barlas'ın koluna girmiş bir şekilde kendi masamıza doğru giderken yüzümdeki gülümseme ile ona döndüm.
"Burası harikaymış, bayıldım"
Sözlerim üzerine dudağının bir kenarı yukarı doğru kıvrıldı.
"Beğenmene çok sevindim çünkü burayı bulmak için üç günümü harcadım"
"Desene yazık olmuş sana"
Gülüşerek sohbet ettikten sonra en sonunda kendi masamıza gelmiştik. Etrafta neredeyse ben zenginim diye bağıran yüzlerce kişinin oturması beni gerse de bunu Barlas'a belli etmemeye çalışıyordum.
Ne yani hergün böyle yerlere gelmiyordum. Arada kendimi şımartmak için yılda bir kez gelirdim o kadar. Zaten o şımarttığım günün parasını çıkartmak bir yılımı alıyordu orası ayrı.
Barlas nazikçe sandalyemi benim için çektiğinde teşekkür edip oturdum. Kendi de karşımdaki sandalyeye geçtiğinde, yanımıza gelen garson menüyü bırakıp biraz uzaklaştı.
"Hoş geldiniz efendim"
"Hoş bulduk"
Menüyü açıp baktığımda ne yiyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Şimdi ne sipariş edersem edeyim kocaman tabakta küçük şey gelecekti ama tadı da güzel olacaktı. Kararsızca menüye bakarken içimden keşke lahmacun yemeye gitseydik diyordum. Tabi ki bunu dışımdan söylemeyecektim, ilk aydan beni böyle tanımasın şimdi canım.
"Karar verdin mi güzelim?"
Barlas menüyü kapatıp önüne koyduğunda ben hala bakıyordum. Ne ama? Karasız bir insanım ben! Barlas'a cevap olarak başımı olumsuz anlamda salladım.
"İstersen senin için bir şeyler seçebilirim?"
Sorduğu soru ile dünden razı gibi menüyü hemen kapattım.
"Çok iyi olur çünkü küçücük yazıları okumaktan gözlerim ağrıdı"
Verdiğim tepkiye güldü ve biraz uzağımızda bizi bekleyen garsonu bir parmak hareketi ile yanına çağırdı. Bu hareketi ile dirseğimi masaya koyup elimi yüzüme yaslayarak melül melül onu izledim. Sevgilim diye demiyorum ya da diyorum çok yakışıklıydı.
Garsona istediği yemekleri ve de bir şişe kırmızı şarap istediğini söyledi. Konuşmanın ortasında birden bana doğru dönüp,
"İstediğin bir şey var mı güzelim?" diye sordu.
"Beyaz şarap da söyler misin kırmızıyı sevmiyorum"
Kırmızı şarabı iptal edip istediğim şeyi garsona söyledikten sonra, garson siparişleri not aldı ve masadaki menüleri alıp gitti. Yaptığı ince hareketi ile gülümsedim.
"Neden gerginsin?"
Aniden sorduğu soru ile refleksle 'hı' demiştim. Çıkardığım sese gülerek masada biraz bana doğru eğildi. Bana yakınlaşması ile heyecanlanmışken o kolumu sıktığım elimi tutarak kendi avcunun içerisine aldı.
"Genelde gergin olduğunda kolunu sıkıyorsun ya ondan sordum"
Ben ne ara kolumu sıkmaya başladığımı bile bilmiyorken onun bu küçük detayları fark etmesi gülümsememi sağladı. Avcunun içinde ona kıyasla küçük kalan elimi sıkılaştırdım.
"Etraf çok kalabalık ve istemsizce geriliyorum"
Yaptığım küçük açıklama ile tatmin olmuş gibi sırıtıp avcundaki elimi öptü. İnsan içinde bunu yapması beni gereksiz yere utandırırken yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Benim bu komik halime parlayan gözlerle bakıyordu.
"Kiraz vallahi alıp içime sokasım var seni, çok tatlısın"
Ben de ona birşeyler söylemek istiyordum ama sanki aklımdaki tüm sözcükler denize batmıştı. Diyecek birşey bulamadığım için sinirle ofladım.
"Sen hep iltifat ediyorsun bana, ben ne diyeceğimi bilmediğimden salak gibi kalıyorum ya of"
Üzüntü ile kaşlarımı çatıp ona baktığımda yüzünde güzel bir gülümseme ile bana bakıyordu. Bu sefer biraz sinirle,
"Haklıyım dimi o yüzden konuşmuyorsun?" dedim.
Elimi elinden çekmek istesem de sıkıca tutarak bunu engelledi.
"Bebeğim şu halin bile bana edebileceğin en iyi iltifat. Şöyle oturup sadece bana baksan bile beni sevgiyle boğmuş gibi oluyorsun. Bunu nasıl yapıyorsun bilmiyorum ama iyi ki yapıyorsun"
Sözleri ile kocaman bir 'Yaaa' demek istesem bile kendimi zorlukla tutup, astığım suratımı düzelttim ve kocaman bir gülümseme ile ona baktım. Şuan gözümden hayali kalpler çıktığına emindim.
"Tuna ben çok seviyorum seni"
"Bende seni çok seviyorum Kiraz'ım"
Hint dizisi gibi olan bakışmamızı yanımıza gelen garson bölmüştü. Masaya tabakları koyacağı için istemeyerek de olsa elimi Barlas'ın elinin arasından çektim. Tabakları masaya koyup, şarap ve bardakları da getirip doldurdu.
"Teşekkürler"
"Rica ederim efendim"
Ben teşekkür ettiğim de Barlas sadece küçük bir kafa hareketi yaptı. Garson yanımızdan çekildiğinde önümde duran yemeği inceledim. Tabağın bir tarafında güzelce mühürlenmiş bir et, diğer tarafında ise çok sayıda sebze ve sos vardı. Barlas'ın tabağına bakışlarım değdiğinde benimkinin aynısı bir tabaktı. Sadece onun sebzeleri biraz farklıydı o kadar.
Çatalı ve bıçağı alarak etten küçüp bir parça kestim ve ağzıma attım. Ağzıma yayılan muhteşem tat ile gözlerim beğeni ile büyüdü. Demek ki verdiğimiz paraya değecekti.
"Bu çok iyiymiş"
Beğenimi dile getirdiğimde Barlas da aynı şekilde cevap verdi.
"Bu restoranın en iyi iki tabağı bunlar zaten, harika yapıyorlar ama ben daha güzel yaparım"
Bir anda kendini övmeye başlaması ile şaşırdım. Etimden bir parça daha kesip ağzıma atmadan önce,
"Tarifini al o zaman, yaparsın bana bir gün. Bakalım hangisi iyi" dedim ve eti keyifle ağzıma attım.
Parlayan kahveleri ile bana döndüğünde ona baktım. Sırıtarak,
"Yani bu evine gelmek istiyorum mu demek?" diye sordu. Şokla ona baktığımda o cümleden bunu nasıl anlayabildiğini sorguladım.
"Yuh Barlas onu bundan nasıl çıkarttın"
Sırıtarak birşey demeden omuz silkti ve yemeğine devam etti. Şarabımdan küçük bir yudum alıp sabahtandır aklımı kurcalıyan soruyu sordum.
"Ahu teyze ile Mete amca biliyor mu bizim ilişkimizi?"
Ağzındaki lokmayı yutarak o da şarabından bir yudum aldı.
"Evet biliyorlar, daha doğrusu ben değil Eza ötmüş onlara. Bana da sevgili misiniz diye sorunca evet dedim. Annem mutluluktan havaya uçtu tabi, hatta seni yemeğe bile davet etti. Bu sefer gelini olarak"
Gelini lafını duyduktan sonra yanaklarım hafifçe kızarmıştı. Ahu teyze ile bir anda gelin kaynana olmak garip gelecekti ama olsun, hallederdik.
"Çok mutlu oldum, onlara mutlaka geleceğimi söyle"
"Sizinkiler ne dedi peki?"
"Merak etme Teyze'm damadından memnun. Orhan amcamda seninle tanışmak istiyormuş, damadı olarak"
Onun söylediği gibi konuştuğumda güldü ve başını onaylar anlamda salladı.
"Tanışalım bakalım damatları olarak"
Gülerek ve eğlenerek yediğimiz yemeğin sonunda hesabı ne kadar ortak ödemek istesem de Barlas ödemiş ve restoranın teras katına çıkmıştık. Hemen eve gitmek istemediğim için hava almak istediğimi bahane etmiştim. Terasın güzel manzarasından aşağı bakarken yüzümde anlamsız bir gülümseme vardı.
Ben demirlere yaslanmış aşağıya bakarken Barlas arkamdan sıkıca sarılmış bir şekilde duruyordu. Başını boynuma yasladığında hissettiğim huzur ve rahatlık ile gözlerimi sıkıca kapatıp başımı omzuna yasladım. Sanki dans ediyormuş gibi bir sağa bir sola sallanıyorduk.
"Bu şekilde günlerce uyuyabilirim"
"Bende"
Biri sesimizi duyacakmış gibi fısıltılar ile konuşuyorduk. Oysa ki terasta sedece ben ve o vardı.
Bir anda eli belimin biraz gerisine kaydığında hissettiğim gıdıklanma hissi ile öne doğru sıçradım. Barlas kafası boynumdayken güldü ve tekrar elini hareket ettirdi. Hissettiğim gıdıklanma ile tekrar öne doğru sıçardığımda bu sefer elini tutarak belimden uzaklaştırdım.
"Barlas rahat dur yoksa atarım seni şuradan"
Kaşlarımı çatıp sinirle söylendiğimde başını boynumdan kaldırıp gözlerimin içine baktı. Yavaşça yaklaşıp dudağımdan öptü ve hafif geri çekildi.
"Öyle mi?"
Yüzündeki sırıtmayla beraber alayla sorduğu soruya karşı kaşlarımı çatık tutmaya çalışıp,
"Öyle" dedim.
Beklemediğim şekilde bir anda beni gıdıklamaya başladığında çığlık atıp uzaklaşmaya çalıştım. Gülmelerim arasında zorlukla,
"Ya dursana, Barlas!" dedim ancak bu ona işlememişti.
Cıklayarak gıdıklamaya devam ettiğinde gülerek kollarından tutup onu durdurmaya çalışıyordum.
"Sihirli kelimeyi söyle sevgilim"
"Sihirli kelime ne ya!"
"Cümlenin içinde zaten sihirli kelime"
Cümleyi aklımda tartarken bir yandan da ellerini tutmaya çalışıyordum. Aklıma düşen sözcükle bağırarak,
"Sevgilim, dur artık!" dedim.
Ellerini çektiğinde nefes nefese kalmıştım. Düşmemem için belimi sıkıca sarıp kendime yasladı. Nefesim düzene girdiği gibi ellerimi yumruk yapıp omzuna vurdum.
"Ya nefessizlikten ölseydim, ya nefes alamadığım için boğulup, hastaneye gidip ,oksijen kalmadığı için komaya girdiğimde, sen beni unutup evlenip iki çocuk yaptığın zaman ben uyanıp bunu gördüğüm için tekrar komaya girseydim Barlas!"
Tek nefeste söylediklerim ile şaşkınca bana baktı.
"Ne bunlar olabilecek şeyler!"
Şaşkınlıktan kurtulup kahkaha attığında çatık kaşlarımla onu izledim.
"Hayal gücüne inanamıyorum Kiraz"
Kahkhası daha çok şiddetlendiğinde çatık kaşlarım gevşemişti. Dudaklarımdan sıkıca öperek anlını anlıma yasladı.
"Seni seviyorum bebeğim"
Az önceki kızgınlığım anında uçup gitmişti. Kollarımı boynuna dolayarak kokusunu derince içime çektim.
"Sevgilim"
Uzatarak söylememle belimdeki ellerini sıkılaştırıp beni etrafında döndürmeye başladı. Kahkhalarla güldüğümüzde bu geceyi hayatımızdaki en iyi gece olarak tarihe yazmıştım.
Ha bu arada, Barlas yemeğin tarifini de almıştı.
🌸
Bekleyin ben ağlayıp geliyorum. Lonet olsin çok tatlı oldular.
Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin aşklar.
İyi okumalar.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.09k Okunma |
1.26k Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |