31. Bölüm

30.Bölüm

Elif Aytaç
elf_01_

Sabah telefonumun zil sesi ile gözlerimi açtım. Yani açmaya çalıştım çünkü açtığım gibi tekrar geri kapanmıştı. Bıkkınlıkla oflayarak arayan kişiye en yaratıcı küfürlerimi saymaya başladım. Rüyanız da beni mi gördünüz de sabahın köründe arıyorsunuz!

Uykulu bir şekilde gözlerimi ovuşturdum ve yatakta oturur pozisyona geldim. Komidinin üzerine koyduğum telefonumu alarak ikinci kez arayana baktığımda, ingiliz bir müşterimin aradığını gördüm. Burada saat şuan 10.00'sa orada 07.00'dı. Yani daha önce bu kadar erken aramamıştı beni.

Merakla kaşlarımı çatarak sesimin kendine gelmesi adına birkaç kez öksürdüm ve aramayı yanıtladım.

"Oh, Miss Delfin! I'm so glad I could reach you"

"Ah, bayan Delfin! Size ulaşabildiğime çok sevindim "

Sesi gerçekten de rahatlamış gibi çıkması ile hafifçe güldüm.

"Mr. Sheldon, how are you? I hope there is no problem?"

"Bay Sheldon (şeldın diye okunuyor), nasılsınız? Bir sorun yok umarım?"

"Thanks I'm fine, but we have a little problem"

"Teşekkürler ben iyiyim, ancak küçük bir problemimiz var"

Sözleri üzerine kaşlarım biraz daha çatılmıştı. İşim hakkında oluşan problemleri az çok tahmin edebiliyordum ve umarım düşündüğüm gibi bir şey çıkmazdı.

"What kind of problem is it?"

"Ne gibi bir problem acaba?"

"The company we will partner with said that it does not like to bring electronic devices into meetings. As you know, you are the only translator we have worked with for a long time and with whom we can get along"

"Ortaklık yapacağımız şirket toplantılara elektronik alet sokmayı sevmediğini söylemiş. Biliyorsunuz siz bizim uzun zamandır iş yaptığımız ve anlaşabildiğimiz tek çevirmensiniz"

İşin ucunu nereye bağlayacağımı anladığımda gözlerimi sıkıca yumarak devam etmesini istedim.

"Yes?"

"Evet?"

"I ask you, can you come to England for a few days? Please be assured that we will fully cover hotel expenses. We will be very happy if you come. we really need you"

"Sizden ricam bir kaç günlüğüne İngiltere'ye gelebilir misiniz? Otel masraflarını tamamen karşılayacağımızdan emin olun lütfen. Gelmeniz bizi çok mutlu edecektir. Size gerçekten ihtiyacımız var"

Derin bir nefes vererek anlımı ovuşturdum. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"When exactly will the meeting be?"

"Toplantı tam olarak ne zaman olacak?"

"It will be next week on Tuesday. Will you come?"

"Haftaya salı günü olacak, gelecek misiniz?"

Heyecanlı çıkan sesi ile gülümsemeye çalıştım. Bugün çarşambaydı, demek ki daha vaktim vardı. Önce Barlas'a haber vermem gerkiyordu. Tek başıma böyle bir karar vermek istemiyordum. Bu yüzden bunu şimdi ertelersem bir sorun olmazdı.

"I have an important person to consult first, then I will keep you informed, Mr. Sheldon"

"Öncelikle danışmam gereken önemli bir kişi var, ondan sonra sizi haberdar edeceğim Bay Sheldon"

"Well then, I'll be waiting for your news. See you, Miss Delfin"

"Peki o halde, haberinizi bekliyor olacağım. Görüşürüz Bayan Delfin"

"See you"

"Görüşürüz"

Telefonu kapattığım zaman başımı ellerimin arasına aldım. Gitmeyi planlıyordum ancak Barlas'tan birkaç gün de olsa uzak kalma fikri pek hoş gelmiyordu. Eğer gitmem gerekirse bir kaç gün de gezmek için kalacaktım ve bu daha çok Barlassız gün demekti.

Bunu Barlas'a söylersem zaten kabul edecekti ve bana da illaki kabul ettirecekti. Aslında bakarsanız geleceğime ve iş hayatıma benden daha çok önem vermesi beni mutlu ediyordu.

Aslında böyle sorunlar ile daha önceden de çok kez yüzleşmiş ve hepsinde anında olumlu cevap vermiştim. Ancak şimdi bir sevgilim vardı ve onun da fikrini almak istiyordum. Aşk insana sorumluluk getiriyormuş diyenler haklıymış.

Günün ikinci oflaması ile yataktan çıktım ve elimi yüzümü yıkamak adına banyoya gittim. İşlerimi hızlıca hallederek odadan telefonumu aldım ve mutfağa gittim. Kahvaltı yapmayı sonraya erteleyerek bir fincan kahve yaptım.

Kahvemi alarak oturma odasına gidip koltuğa oturdum ve Barlas'ı aradım. İkinci çalıştan sonra açılan telefon ile gülümsedim.

"Günaydın!"

Daha yeni ki ruh halimin aksine neşe ile bağırarak konuştuğumda güldü ve benim yaptığım gibi,

"Günaydın!" dedi.

"Ya ben öyle mi söylüyorum Tuna"

Sahte bir kızgınlıkla konuşup keyifle kahvemden bir yudum aldım. Sabah sabah sesini duydum diye enerjim yerine gelmişti.

"Haklısın güzelim, sen daha tatlı söylüyorsun"

"Aferin sana"

Kısa bir şekilde gülüştükten sonra Barlas bir anda,

"Sen niye bu saatte kalktın ki? Normalde biraz daha uyursun" dediğinde gözlerimi kocaman açtım.

"Sen bana ayı mı dedin, kalkamam mı yani ben bu saatte?"

Kaşlarımı çatmış yalancı bir tiriple cevap beklerken karşı hat bir anda sessizleşti. Korktuğunu anladığım için gülmemek adına dudaklarımı kemiriyordum. Arada böyle anlamsız çıkışlar verip onu korkutmayı çok seviyordum.

"Estağfurullah bebeğim, öyle şey mi olur haşa. Ben sadece merakımdan sordum"

Gergin gelen sesi ile gülmemi bastırmaya çalışsam da kendimi tutamadım ve kahkaha atmaya başladım. Ben gülerken Barlas'ın derin bir nefes verme sesini duydum.

"Bir gün bu tiriplerinin şaka değilde gerçek olduğunu düşünmek bile istemiyorum"

Rahatlamış çıkan ses tonu daha çok gülmemi sağlıyordu. Bir süre güldükten sonra sonunda sakinleştim.

"Sorumun cevabını hala alamadım ama ben?"

"Ha o mu? Aslında bunu yüz yüze konuşsak daha iyi olur"

"Bir sorun yok değil mi?"

Meraklı ve endişeli çıkan sesi ile görmese bile içten bir şekilde gülümsedim. Benimle böyle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu.

"Hayır hayır, sadece işim ile alakalı ufak bir pürüz"

"Sana birşey oldu sandım bir an"

Rahatlamış çıkan sesinden sonra hemen,

"Ne gibi bir pürüz çıktı?" diye sordu.

Sorduğu soru ile bir süre bekledim. Hadi ama bu o kadar da kolay değildi. Kahve bardağının kenarına elimi sürterken kısıkça,

"Yurt dışına çıkmam gerekiyor, yani daha karar verme aşamasındayım. Bilmiyorum, seni bırakıp gitmek de istemiyorum ki" diye mırıldandım.

"Nereye gitmen gerekli ve ne zaman olacak?"

Sözlerimin ardından ciddi çıkan ses tonu ile az da olsa gerildim.

"İngiltereye gitmem gerek. Haftaya pazartesi orada olmam lazım, uçuşu da sayarsak pazar akşamı uçağa bineceğim. Sunum hakkında konuşmayı yapıp salı günü toplantı yapacağız. Cuma ise geri dönerim zaten"

"Bir dakika bekler misin bebeğim"

"Tamam"

Hattın diğer ucundan hışırtı sesleri harici başka birşey duyulmuyordu. Gergince beklediğim bir dakikanın ardından sonunda Barlas'ın sesini duydum.

"Delfin"

"Efendim?"

"Seninle gelmem bir sorun olur mu?"

Gözlerim kocaman açılırken yanlış anlamamak adına,

"Nasıl?" diye sordum.

"Haftaya birlikte İngiltere'ye gidiyoruz sevgilim"

"Gerçekten mi!? Gelebilir misin!?"

Ses tonum heyecandan dolayı ufaktan aşırıya kaçtığında Barlas güldü.

"Gelirim, daha yeni baktım işim yok sonraki haftaya kadar"

Mutluluktan havalara uçacaktım resmen. Sevgilim ile ilk seyahatimiz olacaktı bu. Mutluluktan dolan gözlerim ile dudaklarım büzüldü.

"Barlas seni çok seviyorum"

"Bende seni seviyorum Kiraz'ım"

Konuyu değiştirmessem ağlayacağımın farkında olarak dolan gözlerimi sildim ve burnumu çektim.

"Peki sen nasılsın, neler yaptın bugün?"

Heyecandan içmeyi unuttuğum kahvemin son yudumunu da içerek ortadaki sehpaya koydum ve koltuğa iyice yayıldım. Konuyu değiştirmek istediğimi anladığı için uzatmadan bugün neler yaptığını anlattı.

"Bugün yeni biriyle ortak oldum, aslında olacağım da denebilir. İtalyanmış yanındaki çevirmeninin dediğine göre. Çok anlaşamasakta iyi bir teklif sundular. Hatta geleneklerine göre bu ortaklığı imzalamak için önce küçük bir davet veriyorlarmış. Bu yüzden iki hafta sonra bu daveti düzenlemek için hazırlıklara başladık. Ve güzelim sende benimle geliyorsun"

Mutlu ve heyecanlı çıkan sesi ile gülümsedim. Barlas'ın kendine ait avukatlık bürosu vardı ve bunu büyütmek adına da sürekli yeni ortak arıyordu. Bu yüzden bu işi bağlayabilirse biraz olsun bürosunu büyütebilirdi.

"Senin adına çok sevindim. Umarım herşey sorunsuz bir şekilde hallolur. Ve tabisikide ben geleceğim, gecenin en yakışıklı avukatını kimseye yediremem sonuçta"

Kısık gelen gülme sesi ile bende güldüm ama bir yandan da ciddiydim. Sevgilimi başka kızlara kaptıramazdım sonuçta. Ne demiş atalarımız ben ona güveniyordum ama çevreye güvenmiyordum.

"Barlas Bey, Nazım Bey sizleri çağırıyor"

Arkadan gelen ses ile işte olduğunu anladım. Bir kaç hışırtı sesinin ardından,

"Bebeğim sonra konuşuruz olur mu? Şimdi gitmem gerek. Ve kahvaltı etmeyi de unutma" dedi.

"Tamam sen işini yap bende kahvaltımı edip bavul hazırlayayım"

Yıldız teyze gideceğimi öğrendiğinde bana bavul hazırlamasın diye şimdi yapacaktım. Çünkü onun bavulunda genellikle yemek vardı. Neden diye sorduğum da ise oralarda aç kalır mışım diyeymiş. Yıldız Teyze bazen, gerçekten annem gibi olabiliyordu.

"Görüşürüz güzelim"

"Görüşürüz"

Telefonu kapattıktan sonra Bay Sheldon'ı aradım. Ona kabul ettiğimi söylemeliydim. Telefon dördüncü çalıştan sonra açıldı.

"Hello?"

"Alo?"

"Hello Mr. Sheldon. I called to say that I accepted your offer. I will be there next Sunday evening"

"Merhaba Bay Sheldon. Ben teklifinizi kabul ettiğimi söylemek için aramıştım. Haftaya pazar akşamı orada olacağım"

"Ah! Really? I'm so glad to hear that, Miss Delfin. Please be assured that we will welcome you to our country in the most special way."

"Ah! Gerçekten mi? Bunu duyduğuma çok sevindim Bayan Delfin. Sizi ülkemizde en özel şekilde ağarlayacağımızdan emin olun lütfen"

Gerçekten de mutlu ve heyecanlı çıkan sesi ile duymayacağı şekilde kısıkça güldüm. Bu adamı seviyordum. Otuzlarının başında olmasına rağmen enerjisi beş yaşında çocuk gibi hala yerindeydi.

"Thank you very much, but I cannot come alone. I'll be bringing my boyfriend with me, so I'll be covering all expenses myself"

"Çok teşekkür ederim ancak tek kişi olarak gelmeyeceğim. Yanımda erkek arkadaşımı da getireceğim, bu yüzden masrafları tamamen kendim karşılarım"

"No problem, no matter how many days you stay, I will definitely cover the expenses. Besides, it would be an honor for me to meet your boyfriend"

"Hiç sorun değil kaç gün kalırsanız kalın masrafları kesinlikle ben karşılayacağım. Hem sizin erkek arkadaşınız ile tanışmak benim için onur verici olur"

"Please-"

"Lütfen-"

"Miss Delfin, I don't want any objections. I'm even arranging the hotel for you now. You will also meet my beautiful wife"

"Bayan Delfin, hiç itiraz istemiyorum. Sizin için oteli bile ayarlıyorum şimdi. Hem sizde benim güzeller güzeli eşimle tanışırsınız"

Ah doğru Bay Sheldon'ın bir karısı vardı ve de hamileydi. Aslında onunla online toplantılarda bir kaç kez görüşmüştük, çok tatlı biriydi.

"Well, I can't wait to meet your wife. We'll be flying out Sunday evening, so see you Monday, Mr. Sheldon"

"Pekala, karınızla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Pazar akşamı uçuşa geçeceğiz, o halde pazartesi görüşürüz Bay Sheldon"

"See you Miss Delfin"

"Görüşürüz Bayan Delfin"

Telefonu kapattıktan sonra rahatça derin bir nefes verdim. Bu işi hallettiğime göre Barlas ile İngiltere'ye gitmek için hazırlanmalıydım!

Eminim ki şu ana kadar yaptığım en güzel seyahatim bu olacaktı.

 

🌸

Finale çok az kaldı. Tahmini 10 bölüm kadar.

Çok küçük bir süpriz yapacağım diğer bölümün sonunda.

Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalar.

 

Bölüm : 17.02.2025 19:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...