35. Bölüm

34.Bölüm

Elif Aytaç
elf_01_

Kaşlarım çatılırken geri önüme döndüm. Barlas'tan mı bahsediyorlardı? Ah sorumu mu tabikisi de oydu! Bunu ona söylemem gerekiyordu ama bugün için çok heyecanlıydı. Üzülmesini istemiyordum, bu yüzden nasıl söylemem gerekiyordu?

Düşüncelere dalmışken belime dolanan kol ile kendime gelip hızlıca yanıma baktım. Barlas hafif bir merak ile gülümseyerek bana bakıyordu.

"Ne oldu sevgilim, çok dalgın duruyorsun?"

Gülümsemeye çalışarak,

"Bir şey yok" diyebildim. Ancak Barlas buna kanmamış olacak ki anında kaşlarını çatmıştı.

"Delfin bir şey mi oldu ben yokken?"

Derin bir nefes verip kuracağım cümleleri kafamda toparlamaya çalıştım. Hazır olduğum zaman tam ağzımı açmışken,

"Aslında-" arkadan gelen bir ses konuşmamızı bölmüştü.

"Barlas Bey birazdan kürsüye çıkacaksınız son kez konuşmanızın üzerinden geçmeniz gerekiyor"

Barlas'ın asistanı olan adamın sözleri üzerine, Barlas geleceğine dair bir kaç şey söyleyip onu geri göndermişti. Bakışları hemen beni bulduğunda,

"Birazdan tekrar konuşacağız bebeğim, kaçışın yok" dedi ve yanağıma küçük bir buse kondurup tekrar yanımdan ayrıldı.

Önüme döndüğüm de Barlas'ın arkadaşları kendi aralarında sohbet ediyordu. Ne yapmam lazımdı? Barlas'ın o dosyayı imzalamaması gerekiyordu. Ama nasıl durduracaktım ki?

"Bu Alex denen adamı tanıyor musunuz?"

Üçüne hitaben sorduğum soru ile sohbetlerini kesip bana odaklandılar.

"Bilmiyoruz, adam zaten iki hafta önce geldi. Neden sordun ki?"

Arda sorumu cevapladığında kısa bir an Barlas'a baktım. Mutlu görünüyordu ama birazdan bu mutluluğun gidecek olması beni hüzünlendiriyordu.

"Daha yeni arkamızdan geçerlerken ne dediklerini anladınız mı?"

Üçü hiç düşünmeden başlarını olumsuz anlamda salladığında derin bir iç çektim ve etrafıma baktım. O adamın beni duyması kötü olurdu ama neyse ki etrafta gözükmüyordu. Tekrar üçlüye döndüğümde masaya doğru biraz eğildim.

"Barlas'ı kandırmaya çalışıyorlar, ne olacak bilmiyorum ancak arkamızdan geçtiklerinde onu kandırmak kolaydı tarzı birkaç cümle kurdular. Barlas'a söylemeye çalıştım ama asistanı çağırdı. Onu uyarmalıyız"

Üçüde bana şaşkınca baktıklarında cümlemi devam ettirdim.

"Ya da bir plan yapmalıyız"

"Emin misin doğru duyduğuna?"

Metin şüphe ile sorduğunda hemen başımı olumlu anlamda salladım.

"Kesinlikle eminim"

"Nerede o piçler"

Semih sinirle etrafına bakarak söylendiğinde onu durdurdum.

"Bekleyin, önce bir şeyler düşünmeliyiz"

"Ne düşünmesi direkt kafa burun dalalım"

"Kesinlikle katılıyorum"

Üçü de bu sefer sinirli bir şekilde etraflarına baktıklarında bende baktım.

"Şurada ki değil mi?"

Metin'in gösterdiği yere baktığımda Barlas, yanında asistanı ve o iki adam ile konuştuğunu gördüm. Bir süre sonra çevirmen olan adam izin isteyerek geri çekildi ve merdivenlere doğru yöneldi.

"Gidelim de dövelim şunu"

Semih tam harekete geçeceği zaman onu tekrar durdurdum.

"Barlas'ın bu kadar tanıdığı insanın içinde böyle bir şeyi yapamayız, biraz bekleyin"

Çevirmen olan adam etrafına baka baka yukarı çıktığında ceketinden beyaz bir kağıt çıkarttığını gördüm. Sırıtarak,

"Sizce dosyaları değiştirme olasılığı yüzde kaç?" dediğimde Arda hemen cevap verdi.

"Yüzde bir milyon"

Hala adamın arkasından öldürecekmiş gibi bakan üçlüye döndüm ve yüzümdeki sinsi sırıtma ile aklıma gelen planı söyledim. Hepsinin gözü bana döndüğünde merakla dinlediler ve her cümlem de daha çok sırıtmaya başladılar.

"Şimdi yapacağınız şey şu beyler...."

-----------------------------------------------------

Elimde tuttuğum kokteyl ile kürsüye çıkmış birazdan konuşma yapacak olan Barlas'a bakıyordum. Birazdan Metin sayesinde beni yanına çağıracağı için sadece sıramın gelmesini sabırla beklemek zorundaydım.

Metin Barlas'a benim de yanında olmam gerektiğini söyleyecekti ve bu sayede planımızın ilk adımını gerçekleştirecektik. Çok geçmeden Metin Barlas'ın yanına gittiğinde gözlerimi üzerinden çektim ve haberim yokmuş gibi elimdeki içeceği içmeye devam ettim.

Sonrasında sanki etrafa bakıyormuş gibi yapıp gözlerimi gezdirdiğim sırada, bilerek Barlas'a baktığım da şansa gözlerimiz kesişmişti ve bir kafa hareketi ile beni yanına çağırmıştı. Şaşırmış gibi davranarak kendimi işaret edip hayır hareketi yaptığımda tekrar yanına çağırmıştı.

Çok uzatmadan yanına gitmeye başladığımda iki kurbanımız da kürsüye çıkmıştı. Sırıtarak elimdeki hala yarısı dolu içecekle sahneye çıktım ve Barlas'ın yanına gittim. Beni gördüğünde gülümsedi ve beni karşıdaki iki adamla tanıştırdı.

"Sevgilim Delfin"

Adamlarla el sıkıştığımız sırada Alex denen adamın bana olan garip bakışlarını fark ettim. Salak gibi sırıtıyor ve üzerimi inceliyordu. Rahatsız olduğumu belli etmek istercesine yerimde hareket etsem de yine de hala aynı bakışla bakıyordu.

Çok geçmeden Barlas'ın asistanını elindeki kağıtla buraya doğru geldiğini gördüğümde gözlerim Arda'yı aradı. O elinde kağıdın ojinalini getirecekti. Neyse ki Barlas orjinalinin iki tane yedek kopyasını çıkartmıştı ama sanırım onların bundan haberi yoktu.

Değiştirdikleri kağıtta Barlas'ın daha önce bana söylediği gibi italyanca yazılmış üç tane madde vardı. Büyük ihtimalle o üç maddeyi daha yeni değiştirmişlerdi. Onlar kağıdı beraber hazırladıkları ve de on dakika önce Barlas'la beraber kontrol ettikleri için Barlas'ın koşulsuz imza atacağını da biliyorlardı.

Köşede gördüğüm Arda ile hafifçe sırıttım ve önüme döndüm. Merdiven benim arkamda kaldığı için asistan mecburen arkamdan geçecekti ve bende dönüyor gibi yapıp elimdeki içeceği yanlışlıkla dökmüşüm gibi kağıda dökecektim.

Arkamdan sahnenin köşesinde duran Semih'ten gelen boğaz temizleme sesi ile hemen arkamı döndüm ve yanlışlıkla (!) elimdeki içeceğin hepsi asistanın elindeki kağıda dökülmüştü. Şaşırmış gibi abartı bir tepki vererek elimle ağzımı kapattım.

"Aa, çok üzgünüm. Arkamda olduğunu görmemişim"

Üzgünce konuşarak diğerlerinden önce hemen asistanın yanına gittim ve kağıdı siliyormuş gibi yaptım. Zaten ıslandığı için yumuşamış olan kağıt ben dokunduğumda parçalara ayrılmıştı.

"Lanet olsun"

Arkamda sessizce söylenen İtalyan çakmasına karşı gizlice sırıtmıştım ama yanıma gelen Barlas ile sırıtmamı hemen gizledim. Barlas elimdeki boş bardağı alıp önce bende hasar kontrolü yaptı, daha sonra ise sözleşme kağıdına baktı.

"Sorum değil güzelim sıkma canını, yedeği vardı zaten"

Bana karşı söyledikleri ile onunla beraber arkaya doğru döndük. Alex sinirden morarmış yüzü ile zorla gülümsemeye çalışıyordu. Yanındaki adamın da zaten ondan pek bir farkı yoktu.

"Abi hemen getirdim yedek belgeyi"

Arda sanki koşarak getirmiş gibi nefes nefese elinde kağıtla bize baktığında gülmemek için kendimi zor tuttum. Barlas Arda'ya teşekkür edip sırtını sıvazladı ve geri yanımıza geldi. Adamlara belgeyi uzattığında resmen bembeyaz olmuşlardı. Onların bu halini içten içe keyifle izliyordum.

"Neyse ki yedek vardı imzaları atabiliriz"

Barlas çevirmenin çevirmesini beklerken Semih o sırada polisleri arıyordu. Tabikisi de öyle çıkıp gitmelerine izin veremezdik. Barlas'ın odasının güvenlik kamera kaydı sayesinde zaten herşey ortaya çıkacaktı.

"Alex Bey'in küçük bir telefon konuşması yapması gerekiyor. Ailevi bir mesele, izninizle"

Arkamı dönmüş gidiyorken duyduğum bahane ile hafifçe güldüm. Çevirmen adam zar zor konuşup yanındaki adamla dışarıya çıktığında ben de terasa çıkmaya gidiyordum. Zaten Barlas birazdan yanıma gelecekti.

Terasa geldiğimde soğuk hava direkt olarak bedenimi esir alsa da hoşuma gitmişti. Soğuk havaları seviyordum. Demirliklere yaslanarak gözlerimi kapattım ve rüzgarın tenime dokunmasına izin verdim. Çok geçmeden arkamdan gelen adım sesleri ile gözümü açmaya gerek duymadım çünkü Barlas'ın geldiğini kokusundan anlamıştım.

"Kiraz'ım ne yapıyorsun burada?"

Belime kollarını sararak kafasını boynuma koymuştu. Sırtımı iyice göğsüne yaslayarak gözlerimi açtım ve karşıdan gelen polis arabalarını gördüm. Tam o sırada dış kapıdan çıkıp kaçmaya hazırlanan Alex ve çevirmenini gördüğümde sırıtarak,

"O iki adamın nasıl tutuklandığını izlemek için geldim" dediğimde Barlas anlamaz gözlerle yüzüme baktı.

Gözlerimle ona aşağıyı işaret ettiğimde bakışlarını suratımdan çekip terastan aşağıya baktı. Bende onunla beraber tekrar aşağıya baktığımda Alex ve çevirmen adamın ellerinde kelepçe ile polis arabasına bindirildiğini gördüm.

"Bu, nasıl olur? Neden tutuklandılar?"

Barlas arkamdan çekilerek endişe ile konuştuğunda omzuna dokundum ve bana bakmasını sağladım. Endişeli gözleri bana döndüğünde rahatlatıcı bir gülümseme ile ona bakarak olayın başından sonuna kadar anlattım.

Son cümlemi de söyledikten sonra, hala inanamıyormuş gibi giden polis arabasına bakıyordu. İyice gözden kaybolan araba ile sert bir soluk verip demirliklere elini yasladı ve başını eğdi.

"Neden bana söylemediniz, daha önceden işini bitirirdim"

"Aslında söylemeye çalıştım ama asistanın geldiği için konuşmamız bölünmüştü"

Hatırlamış gibi başını olumlu anlamda salladı. Bir kaç dakika o şekilde kaldıktan sonra derin bir nefes verip başını kaldırdı. Daha yeni ki hayal kırıklığı yerine yüzünde gördüğüm gülümseme ile bende gülümsemiştim. Kollarını bana sararak sıkıca sarıldı.

"Bu kadar uğraşmak yerine neden ilk başta polisi aramadınız?"

Sorduğu soru ile güldüm.

"Böyle daha eğlenceli oldu ama, yüzlerindeki ifade de çok komikti"

Sözlerimin ardından o da güldü ve başını boyun girintimden kaldırarak merakla,

"Kimin aklına geldi bu plan?" diye sordu.

"İlk başta benim planım olsa da Arda'nın kattığı sahneler sayesinde biraz çoşturduk"

Gülerek başını olumsuz anlamda sallayıp dudaklarımı kısaca öptü. Anlını anlıma yaslayarak bir süre sessizce bekledi.

"İyi ki hayatıma girmişsin Kiraz'ım"

İstemsizce gülümsediğimde aklıma gelen espiriyi yapmamak için kendimi sıktım. Şuan sırası değil, romantik bir ortam var, şuan sırası değil

"Sende öyle müstakbel kocacığım"

Neşe ile konuştuğumda ikimizde gülmüştük. Aşağıdaki misafirler gidene ve Arda bu romantik anımızı bozmaya gelene dek o şekilde kalmıştık.

Eh, bugünü de kazasız belasız atlatmıştım ve en önemlisi rezil olmamıştım.

 

🌸

Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin pleaseee(!)

İyi okumalar aşklar.

 

Bölüm : 18.03.2025 13:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...