
"Selen şunları oradan kaldır!"
"Bir dakika Ayşe işim var!"
"Lan Bulut niye oturuyorsunuz orada?! Kalk yardım et kızlara"
"Almayın kankimi elimden dedikodu yapıyoruz"
Ortamda dönen kaosu sadece ağaca yaslanmış Barlas'ın, kollarının arasından izliyordum. Sesimi çıkartırsam yine oturduğumu anlayacakları ve beni şişe oturtma ihtimalleri yüksek olacağı için sadece tepki vermeden, sessizce izlemeye çalışıyordum. Çünkü sabahtan beri tek vasfım iş yapmadan oturmaktı.
Sabah ansızın bir kararla Barlas'ın arkadaşları ve bizim tayfa (+Eza) beraber piknik yapmaya karar vermiştik. Şahsen bunun pek iyi bir fikir olmadığı başından beri belliydi ve şimdi ise bu düşüncemin ne kadar doğru olduğunu sayelerinde görmüş oldum.
Bizim tayfa biraz deli gibiydi ama Arda'ların da onlardan pek bir farkı yoktu. İşte tam da bu yüzden buluşmamaları gerekiyordu. Ne demiş serdar abimiz iki deli bir araya gelmemeliydi. Aha! Şuan tam olarak bu sözü yaşıyordum.
"Barlas bizi böyle görürlerse bu sefer şişe dizerler gibi ha?"
Ortamda dönen kaosa bakıp dehşetle konuştuğumda gülmüştü ama ben çok ciddiydim.
"Yavrum sen merak etme ben gelmeden önce hepsini uyardım bize dokunmasınlar diye. O yüzden rahat rahat takıl"
Sözlerinin ardından gözlerimin parladığını hissettim. Hızlıca kafamı göğsünden kaldırdım ve heyecanla,
"Yemin et?" diye sordum.
"Yemin ederim"
Bizimkileri işaret ederek tekrar heyecanla,
"Şimdi ben gidip herkesin başını şişirsem ve ortalığı karıştırsam da bana birşey diyemezler mi?" dediğimde kahkaha attı.
"Kiraz'ım öyle birşey yaparsan seni ben bile kurtaramam şu delilerin elinden"
"O da doğru"
Heyecanım sönerken geri Barlas'ın göğsüne uzanarak tekrar kaosa baktım. Ayşe ve Selen neredeyse birbirine girecek kadar sinirli gözüküyorlardı. Eza melül melül Murat'ı izlerken, Murat dedikodu yapan Arda ve Bulut'un üzerine sıcak maşa ile yürüyordu. Metin telefonla konuşurken, Semih de telefonuna baksa da arada kafasını kaldırıp gözlerini bir yere sabitlediğini fark ettim.
Hemen bakışlarını takip ederek baktığı yere baktığımda Ayşe ve Selen'e baktığını gördüm. Bekle, neden kızlara öyle bakıyordu? Ya da kızlara değilde sadece birine öyle bakıyorsa? Gözlerim heyecanla büyürken bakışlarımı ikili arasından çekmedim. Kime baktığını bulmam gerekiyordu.
"O aklından ne geçtiğini sormaya korkuyorum ama yine ne gibi bir plan yapıyorsun sevgilim?"
Barlas saçımı okşamayı bırakarak alayla konuştuğunda gözlerimi yine üstlerinden ayırmadan elinin üzerine elimi koydum ve kafama bastırdım.
"Yok bir şey aşkım, sen işine dön"
Eli havada kalakaldığında onun bu haline sırıttım ve çöpçatanlık işime döndüm. Bunu da yeni keşfetmiştim, Barlas'a sevgi cümleleri kullandığım zaman beş dakika boyunca tepki vermeden donuyordu ve bu benim şuan olduğu gibi bazen çok işime geliyordu.
Selen masadan bir tane tabak alıp uzaklaştığı zaman hemen bakışlarım Semih'i buldu. Bakalım kimi kesiyormuş sabahtan beri.
Telefonla kısa bir süre oyalanıp yine başını kaldırdı ve Ayşe'nin olduğu yere baktı ve sonuç şuydu ki kafasını çevirmeden uzun süre salata ile boğuşan Ayşe'yi izlemişti. Gözlerim heyecanla büyüdüğünde hemen yerimde doğruldum.
Ayşe ve Semih mi?
Murat ve Eza'dan sonra yılın diğer çifti belli oldu!
"Ne dedin sen?"
Barlas yeni yeni kendine gelmeye başladığında hemen yanağına bir öpücük kondurup ayağa kalktım.
"Çok mutluyum!"
Önce onların kısa bir fotoğraf çektim ve seke seke Ayşe'nin yanına gittim. Bana garip bir bakış atıp tekrar salataya döndü.
"Hayırlı olsun Ayşe'm"
Anlamayarak kaşlarını çattı ve bana baktı.
"Ne hayırlısı be?"
"Yakında öğrenirsin aşkım!"
Yanağından makas aldığımda sorgulamadan başını olumsuz anlamda salladı ve eli ile hala kapta bekleyen yemekleri gösterdi.
"Boş boş durma da şunları tabaklara koy aslan parçası"
"Ben bu mutlulukla herşeyi yaparım zaten"
Kapları teker teker açmaya başladığımda Ayşe endişeli ve şok olmuş bir yüz ifadesi ile bana bakıp yanıma geldi ve ateşimi kontrol etti.
"Cidden yaptın mı? Delfin iyi misin? İçine cin falan kaçmadı dimi?"
"Ya kızım salak mısın, iki yardım ediyorum yine yaranamıyorum"
Ateşimi ölçmeyi bırakarak sinirle ellerini beline yerleştirip kaşlarını çattı.
"Sabahtan beri oturup sadece bizi izledikten sonra aniden kalkıp yardım etmen hayra alamet değil. Ne oldu çabuk söyle?"
Arkadan gelen Eza ve Selin Ayşe'nin son dediğini duymuş olacak ki merakla ikimize de baktılar.
"Ne oldu kızlar?"
Ayşe Eza'ya dönerek beni işaret etti ve sanki çok anormalmiş gibi,
"Bana yardım ediyor" dedi.
Eza anlamsızca baksa da Selen hemen yanıma gelip Ayşe gibi ateşimi ölçtü.
"Ee, ateşi de yok"
"Ya ben anlamadım"
Eza masumca üçümüze de baktığında Ayşe ve Selen'i önümden iterek Eza'nın yanına gittim.
"Bak görüyor musunuz yengemiz her normal insanın yaptığı gibi yaparak çok tepki vermiyor ama siz. Haşaa, anca yadırgayın ayıp ayıp"
"Yavrum sen normal insan değilsin ki, her yaptığın şey insan dışı varlıkların yaptığı şeyler gibi. Her pikniğe geldiğimizde aynı senaryo. Seni şu kadarcık tanıyorsam sabahtandır oturup bir anda yardım etmende bir bok vardır"
Selen şüphe ile konuştuğunda kaşlarımı çattım. Ben öyle biri değildim. Değildim yani. Öyle miydim? Sanırım öyleydim ama bu yine de benim üstüme gelmelerine karşı bir sebep değildi!
Dışarıdan bakınca kaşları çatık sinirli gibi dursam da içimde tedirginlik yaşıyor ve ne cevap verip işin içinden sıyrılsam diye düşünüyordum. Emin olmadan Semih'in Ayşe'yi seviyor diye adını çıkartmak bana göre değildi. O yüzden önce onunla konuşacak yeri geldiğinde de Ayşe'ye anlatacaktım.
"Kızlar bir tane daha tabak lazım buraya! Acil"
Barlas, Murat ve Metin mangalın başında, bizden tabak istediklerinde kurtulduğum için sevinmiştim. Hemen elime bir tabak alıp kızların arkamdan söylediklerine kulak asmadan mangalın başına koştum. Neyse bundan da şimdilik yırttım.
"Getirdim"
Murat elimden tabağı alırken alayla,
"Sen ayağa kalkar mıydın prenses" dediğinde bacağına tekme attım.
"Sen de sabahtan beri oturuyorsun ne bana laf atıyorsun?"
Metin ve Murat bana dehşet içinde bakarken Barlas sırıtıyordu.
"Lan bu sıcakta size oturup mangal yapıyorum yediğim hakaretlere bak"
Murat sinirle ve şaşkınlıkla konuşup Barlas'ın elindeki maşayı aldı ve pişen etleri, köfteleri tabağa koydu ama hala söyleniyordu. Haklı olmasına rağmen ona kulak asmadan parlayan gözlerle pişen etlere bakıyordum. Hayatımda en sevdiğim şey et olabilirdi.
Ben ağzım sulana sulana etlere bakarken Murat'ın siniri çoktan geçmiş ve yanındaki Metin ile sohbet etmeye başlamıştı. O sırada Barlas yanıma gelerek elini belime koydu ve sırtımı göğsüne yasladı.
"Acıktın mı?"
Sorusu karşısında başımı olumlu anlamda salladım. Saçlarımın üstünü öperek beni masaya doğru yönlendirdi. Yaptığı hareket karşısında güldüm.
"Bu sefer bizi gerçekten gebertecekler"
O da güldü ve elini boşver dercesine salladı. Boş veriyoruz da inşallah bugün buradan cesedimiz çıkmazdı. Masaya geldiğimizde karşılıklı olan banklara yan yana gelecek şekilde oturduk.
"Ben seni niye çalıştırıyım yavrum, biraz onlar çalışsın"
"Bu dediğini duymasınlar Barlas, ikimizi de mangalda sos döküp pişirirler"
Tekrar güldüğümüz sırada Barlas masaya konulan böreklerden birisini bana uzattı.
"Birazdan hep beraber yeriz Barlas, boşver"
"Yavrum açar mısın ağzını? O zaman tekrar yersin"
Çok aç olduğum için ısrara çok gelemeyerek ağzımı açtım ve börekten bir parça aldım. Barlas da ben ısırdıktan sonra küçük bir ısırık aldı ve etler gelene kadar bana ve kendine bu şekilde yemek yedirmeye devam etti.
On dakikanın ardından sonunda sofra tamamen hazır olmuştu. Herkes yerine geçtikten sonra birkaç anı fotoğrafı çekip yemeğe başladık. Şaka maka etler mükemmeldi. Ben bitirdikçe Barlas önüme yanisini koyuyordu. Aslında şikayetçi değildim işime geliyordu.
Arada ben ve Barlas'ın cilveleşmesi, Eza'nın Murat'la sohbet etmeye çalışması, Bulut Arda ve Selen'in süper güçlü dedikodu saati ve Semih'in bakışlarının sürekli Ayşe'ye kaçması ile güzel bir piknik yapmıştık.
Günün sonunda ise şaşırtıcı bir şekilde iki grupta iyi anlaşmışlardı. Murat, Semih ve Metin ile çok iyi anlaşmıştı. Bulut ve kızlar da Arda ile çok iyi anlaşmıştı.
Şimdi ise gecenin sessizliğinde çalan şarkıya, eşlik edenler arasında Barlas'a yaslanmış gökyüzünü seyrediyordum. Barlas beni iyice sarıp sarmalayarak başıma yaslanmış ve çalan şarkıya hafif mırıltılar ile eşlik ediyordu. Bir süre sonra gözlerimi kapatarak, kendimi huzurun ta kendisi olan adamın kollarının arasına bıraktım.
Ama ben de Delfin'sem Ayşe ve Semih'i yapardım!
🌸
Helloooo!!!
Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
İyi okumalar.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.09k Okunma |
1.26k Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |