44. Bölüm

43. Bölüm

Elif Aytaç
elf_01_

Barlas'ın açtığı kapıdan içeri girdim ve koltuğa oturdum. Kapıyı kapatmadan önce yanağımı öptüğünde kocaman gülümsedim. Böyle küçük şeyler bile midemde ki kelebeklerin halay çekmesine neden oluyordu.

"Teşekkür ederim hayatım"

Bana bakıp o da güldü ve başını 'önemli değil' şeklinde sallayıp kendi koltuğuna geçti. Gülümsememin arasında derin bir nefes verdim. Barlas'la birlikte akşam yemeğine çıkmıştık. Şu sıralar nişan telaşı yüzünden, yanlız kalıp birbirimize vakit ayıramıyorduk. Bu yüzden de boşluğumuzu yakalayıp hemen buluşmuştuk.

Ben güzel geçen günümüzü düşünürken Barlas çoktan arabayı çalıştırmıştı. Gülümsememi yüzümden silmeden ona döndüm ve yüzünü izlemeye başladım. Yakışıklıydı yani şimdi, yalan yok. Maşallah boylu poslu bir sevgilim vardı, yani geçici sevgili yakında bu beyefendi kocam olacaktı.

Yandan bana bakıp sırıtarak ve bariz bir alayla,

"Ne o, yakışıklı suratıma mı daldın bebeğim?" dediğinde yüzümü buruşturdum.

"Çok egolusunuz beyefendi. Hiç yakışıyor mu size? Bana sorarsanız hayır"

Saçımı havalı bir şekilde geriye atıp gözlerinin içine baktığımda, alaycıl bir şekilde gülüp şöyle bir süzmüştü.

"Sana sormadım zaten"

Yüzümdeki havalı ifade kaybolduğunda gözlerimi kısıp ona baktım. Daha yeni onu övmüş müydüm, unutun onu. Canı gerçekten dayak istiyordu bu adamın. Bakışlarımı gördüğünde yüzündeki alaycıl ifadesini hemen silmişti.

"Barlas'cım sanırım evliliğimizin ilk haftası canın koltukta yatmak istiyor"

Gözleri büyürken bana bir bakış atıp hemen yola döndü. Yapacağımı biliyordu, inadım uğruna herşeyi yapardım ben. Ben Delfin Kiraz Işık'tım. Kolay lokma değildim.

"Sevgilim, müstakbel karıcım. Ben sana o sözleri eylememiş idim. Lütfen af eyleyin"

Birden şivesi değiştiğinde güldüm. Güldüğüm için rahatladığını fark ettiğimde hemen tekrar ciddileştim. Parmağımı ona doğru sallayıp,

"Kocam adam, akıllı ol tamam mı? İnadım tuttuğunda ne olduğunu en iyi sen bilirsin canım benim" dedim.

Sinirlendiğini gördüğümde rahatlayarak arkama yaslandım. İşte sabahtan beri görmek istediğim yüz buydu.

"Bilmez miyim yavrum bilmez miyim"

Tıslar gibi konuştuğunda hatırladığım anı ile ağzımdan küçük bir gülücük kaçtı. Barlas hemen bana baktığında kaşlarımı kaldırdım. Sanırım benimle aynı şeyi düşünüyordu.

"Niye öyle bakıyorsun ki? Çok komik bir olaydı, gülmem normal"

"Çok komikti çok komik. Benim ne ecel terleri döktüğümü bir Semih biliyor zaten!"

Tekrar gülecek gibi olduğumda elimle ağzımı kapatıp kendimi tutmaya çalıştım. Ah gelin de size ne olduğunu anlatayım. Herşey aslında Yıldız Teyze'nin gittiği güne beni ve kızları da çağırması ile başlamıştı...

-Flashback-

Ağzıma bir tane daha sarma attıktan sonra etrafa göz gezdirdim. Şu an kaçak sarma yiyiyordum ve eğer yakalanırsam bu evde olan 50 kadın ve Suzan teyze beni çiğ çiğ yerdi. Çünkü yediğim sarmalar sunumluk sarmalardı. Umarım fark etmezlerdi.

Ama ne yapayım! Biraz daha istediğimde Yıldız teyze yüzünden vermiyorlardı! Bende çözümü böyle buluyordum.

Yanıma çektiğim Selen'i kalkan olarak kullanıp çaktırmadan elimdeki tabağa beş, on tane daha sarma atmıştım. İşim bittikten sonra önde oturan teyzelere göz gezdirdim. Tam sırayla ilerliyordum ki Ahu teyze ve Yıldız teyze ile göz göze geldim.

Ahu teyze bana gülümseyerek önüne dönse de Yıldız teyzem öldürecekmiş gibi bakıyordu. Zorla gülümsemeye çalışıp elimi havaya kaldırdım ve hafifçe salladım. Bana gözleri kısık bir şekilde baktığında ağzımdaki sarmayı sert bir şekilde yutmuştum. Arkadaşlar sanırım benim yarın cenazem olacaktı.

Selen'i sırtından ittirip dikkatini üzerime aldıktan sonra gülümseyerek elimdeki tabağı kaldırdım ve ayaklarımı hafifçe yere vurdum. Evet bu benim sevinç dansımdı.

Selen de benimle aynı şeyi yaptıktan sonra Yıldız teyzenin delici bakışları ile boğazımızı temizleyerek hareketlerimizi durdurduk. Ayşe'nin yanına gidip sarmaları tekrar bitirdiğimizde asıl merasim şimdi başlayacaktı.

Suzan abla elimizdekileri toplayarak telefonundan, altın günü klasiği olan mezdekeyi açtı. Tabi hemen tüm kadınlar da ortaya çıkıp dans etmeye başlamıştı. Onların dansına gülerken hemen boşalan koltuğa oturduk. Yerde oturmaktan bacaklarım uyuşmuştu.

Biz bacaklarımızın ağrısını gidermeye çalışırken yanımda oturan ve ismini bilmediğim teyze hemen önüme bir adamın fotoğrafını getirdi. Siyah beyaz fotoğrafa bakarken gülümsedim ve teyzeye dönüp,

"Kocanız mı? Maşallah teyzeciğim" dediğimde kadın gülümsedi.

"Yok yavrum oğlum o benim, istersen eğer aranızı yaparım ben"

Zaten beklediğim cevap geldiğinde zorla gülümsedim.

"Yok teyze benim başım bağ-"

"Yüksek mertebe komutandır oğlum"

"Kaç yaşında?"

Yaptığım U dönüşü ile yanımda oturan Ayşe gülmüştü. Tabi işin goy goyundaydık. Ben avukat beyimi kimseye değişmezdim. Ama bu bizim kızlarla olan altın günü geleneğimizdi. Böyle fotoğraf gösterenlere önce beğenmiş gibi yapıp sonra 'nişanlıyım ben teyze' diyip dalga geçiyorduk. Eğlenceli oluyordu.

"32 yaşında ama bir görsen gencecik"

Anladım diyerek başımı olumlu anlamda salladım. Maşallah çok da gençmiş. Karşımızda oturan teyze kaş göz yaptığında yanımdaki teyze hemen başka bir erkeğin fotoğrafını çıkartıp bu sefer Ayşe'ye gösterdi.

"Bak kızım bu da Samet, senin için"

Ayşe uzarsa kurtulamayacağını bildiği için direkt olarak reddetmişti. Bende nişanlı olduğumu söyledikten sonra başka kızlara sarmaya başlamışlardı. Derin bir nefes verdim ve kızları da alıp ortada dans etmeye başladım.

Kendimden geçmiş gibi dans ederken, Ayşe'nin ve benim telefonum aynı anda çalmaya başlamıştı. Yüksek ses ve kendimizi kaptırmamız sonucu çalan telefonu açmamıştık. Tekrar çalmaya başladığında oflafım ve cebimden ses tuşuna basıp sessize aldım.

Geçen beş dakikanın ardından tekrar arandığımızda sinirle telefonu açtım. Benimle aynı anda açan Ayşe ile beraber yine aynı anda,

"Alo",

"Alo" dedik sinirli bir şekilde.

"Hemen aşağıya in"

Barlas'ın sinirli sesini duyduğum zaman gözlerim kocaman olmuştu ki telefon hemen suratıma kapandı. Benimle beraber Ayşe de aynı şekilde kalakalmıştı.

"Neler oluyor?"

-Back of the future-

Gülmeye başladığımda Barlas sinirlenmişti. O günkü hali hala aklımdaydı. Kıskançlıktan kudurmuştu resmen. O gün de canım arkadaşım Selen videomuzu çekip tüm herkesin olduğu gruba atmış ve 'kızlarımız evleniyor' diye göndermişti. Tabiki biraz olay olsun diye yaptığını hepimiz biliyorduk. Ama sonra gelip özür dilemişti. Mühim değildi, kötü niyeti olmadığını biliyorduk zaten. Hem ben olsam bende aynısını yapardım.

"Komutanmış amına koduğum, bir'de"

Sinirle söylendiği sırada çoktan Barlas'ın evine gelmiştik. Bugün onda kalacaktım. Ben hala gülerken o arabadan inmiş ve gelip benim kapımı da açmıştı. Başını içeriye doğru uzatıp,

"İnecek misiniz Delfin Hanım" dediğinde hala sinirli olduğunu anlamıştım.

Kemerimi açıp arabadan indim ve karşısında geçtim. Sakin dursa da gözlerinde belli bir sinir vardı. Bana karşı değil, beni istemeye kalktıkları o adama karşıydı.

Kollarımı kocaman açıp ona sarıldım. Dudağından kısaca öptüm ve yanağına da sulu bir öpücük bıraktım.

"Hayatım artık sinirlenmesen diyorum, sonuçta üstünden üç hafta geçmiş"

Kollarını belime sarıp bana sarıldığında gülümsedim ve kollarımı daha da sıkılaştırdım. Bu Barlas'ın dilinde tamam demekti.

"O piçi öldürmek istiyorum"

Kulağıma sinirle soluduktan sonra benden ayrılmıştı. Elimi tutup eve gireceğimiz zaman gördüğüm şeyle onu durdurmak zorunda kaldım.

"Ay dur!"

Hemen bana döndüğünde elimdeki çantayı kucağına attım ve önümdeki şekere doğru adımladım. Bembeyaz tüyleri kirlenmiş olan yavru kediyi ürkütmemeye çalışıp kucağıma aldım.

"Ay sen ne tatlısın minnoşum"

Kediyi sevmeye başaldığımda Barlas'ta beni izliyordu. El kadar olan şey avucumda bile sanki yok olmuş gibiydi. Hemen kedinin sağına soluna baktığımda hiçbir tasma görmemiştim. Hevesle Barlas'a dönüp,

"Yeni evcil hayvanımız hayırlı uğurlu olsun!" dediğimde hemen başını iki yana salladı.

"Annesi olabilir Kiraz'ım, o daha küçücük"

"Annesi olsaydı böyle sokakta dolaşmazdı ama değil mi? Lütfen Barlas lütfenn"

Kediyi yüzümün yanına getirip dudak büzdüğümde hafifçe gülümsedi.

"Hayır dedirtemiyorsun ki adama"

Kabul ettiğini anladığımda neşe ile güldüm. Hep evcil hayvanım olmasını istiyordum ama satın almak da istemiyordum. Sokaktaki kedi ve köpekler de vahşi olduğu için bu isteğim sürekli içimde kalıyordu. Ama şimdi küçük bir kızçem vardı.

"Duydun mu Melody, baban seni kabul etti"

"Ne ara isim buldun?"

Şaşkınca sorduğunda gülümsedim ve koluna girip eve doğru yürütmeye başladım.

"Zaten aklımda vardı, neyse boşver onu. Kedi maması lazım ve kaplar, ha bir de yatağı ve kumu olmalı. Veterinere de götürmeliyiz..."

Yürürken bir yandan da yapacaklarımızı söylüyordum. Kapıdan girene kadar susmamıştım ve Barlas da beni ilgi ile dinlemişti.

Eve girdiğimizde Melody için hemen bir yatak hazırlamış ve mamasını vermiştim. Ne yiyeceğini bilmediğim için biraz sucuk ve salam vermiştim ve şansıma beğenip hepsini yemişti.

O uykuya dalana kadar onu izlemiştim. Banyo etmiş ve pis tüylerinden arınıp bembeyaz bir kedi olmuştu. Onun tatlı haline güldüm ve ayağa kalkıp Barlas'ın odasına doğru gittim. Şuan duş alıyordu.

Kendimi yatağa atıp telefonumla oynamaya başladım. Eşya kurcalanmasını sevmezdim bu yüzden de odasını o yokken kurcalamayacaktım.

"Neden yatmadın?"

Arkamdan geldiğinde korktuğum için kısık bir çığlık atmıştım. Hemen arkamı döndüğümde, altında siyah eşofman ve üstsüz bir Barlas görmüştüm.

Ağzım kocaman açıldığında ıslık çalıp hemen fotoğrafını çekmiştim. Ne, arada girip bakacaktım alt tarafı. Özlediğim için yoksa daha neler canım.

"Sapık olduğunu unutmuşum yavrum"

Sırıta sırıta yanıma gelip yatağa oturduğunda olduğum yerde dikleştim. Gözlerimi kocaman açıp,

"Ben sapık mıyım Barlas? Neyimi gördün de öyle diyorsun!" diye çemkirdiğimde bana inanamıyormuş gibi baktı.

"Her yanına böyle geldiğimde ya da fırsatını bulduğun her anda çıplak fotoğrafımı çeken kim acaba"

Haklı olması ile birlikte yüzüm düştü. Galerimin yarısı onu üstsüz fotoğrafları ile doluydu. Ama bu benim suçum değildi. Böyle kas yapmasaymış o da!

"Yani...ben değilim, yalan atıyorsun"

Yorganın altına geçip yüzümü kapattığımda güldü ve benim gibi yaparak bana sıkıca sarıldı. Başını boynuma gömdüğünde bende onun saçlarını okşadım.

"Haklısın karıcığım"

Sözleri ile yarım ağız güldüm.

"Aferin kocacığım, böyle hanımcı ol. Yakışıyor sana"

 

🌸

Son bir kaldı, heyecanlandım.

Okurken oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

İyi okumalar.

Bölüm : 24.05.2025 00:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...