
-6 Ay Sonra-
Üstüme giydiğim kınalık ile bekleme odasında bekliyordum. Evet sonunda o gün gelmişti. Bugün kınam yarın ise düğünüm vardı. Heyecandan bayılacaktım resmen. Öyle ki, ellerim bile titriyordu.
Düzenli bir ilişkimiz vardı. Semih ve Ayşe hala sevgili, Murat ve Eza ise nişanlanmışlardı. Selen'in şuan aşk hayatına ayıracak vakti olmadığı için işi ile ilgileniyordu. Bulut'un ise, aşık olduğu bir kadın vardı. İki ay önce karşı binaya bir aile taşınmıştı ve Bulut'ta o ailenin kızına kafayı takmıştı. Allah var kız bir içim suydu ve de iyi anlaşıyorduk.
Kapım tıklanmadan hemen açılınca, bakışlarım hızla o tarafa döndüğünde Barlas'ın geldiğini gördüm. Nefes nefese kapıya yaslanmış soluklanmaya çalışıyordu. Düğün alışverişinden dolayı neredeyse bir haftadır yüz yüze gelememiştik. Telefondan konuşmak da yetmiyordu artık.
Yanına yaklaşıp yüzüne dikkatlice baktım. Üzerini giyinmiş saçını yapmıştı, ancak koştuğundan dolayı saçı biraz bozulmuştu.
"Barlas ne oluyor?"
Nefesi hafiften düzene girdiğinde, üzerimdeki kıyafetin izin verdiği kadarıyla hemen bana sarılmıştı.
"Şükürler olsun lan"
Sıkı sıkı sarmaladığında gülerek bende ona sarıldım.
"Ne oldu, neden nefes nefeseydin?"
"İki yüzünü göreyim diye odadan çıkarken bu orus- pardon güzelim, bu canım arkadaşlarım hemen gitmeyeyim diye peşimden geldi. Onlar gelince de ben de koşmaya başladım"
Onun bu haline gülerken o,
"Çok özlemişim sana sarılmayı" dedi.
Boynuna doladığım ellerimi sıkılaştırdım ve kokusunu içime çektim. Mis gibi kokuyordu bu adam.
"Bende seni çok özledim. Neredeyse bir haftadır hiç yüz yüze gelemedik"
Boynuma bir öpücük kondurup geri çekildi. Bir iki adım geri atıp kıyafetime bakmaya başladı. Gözleri hayranlıkla parıldadığında utangaç bir şekilde güldüm. İki yıldır beraber olsak da hala utanmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
"Çok güzel olmuşsun Kiraz'ım, adına yakıştığı gibi kırmızı renk sana çok yakışıyor"
"Teşekkür ederim hayatım, sende çok yakışıklı olmuşsun"
Gülümsediğinde bende gülümsedim. Heyecandan kalbim küt küt atıyordu. Tam birşey diyeceği sırada kapı çalmıştı. Gel komutu verdiğimde içeri Oktay amca girmişti. Barlas ile bana bakıp gülümsedi ve içtenlikle,
"Maşallah, çok yakışıyorsunuz kızım" dediğinde ona kısaca teşekkür ettim.
Yanıma adımlayıp Barlas'a kısaca baktı.
"Bizi biraz yalnız bırakır mısın damat"
Barlas hemen amcamı onaylayarak son kez bana baktı ve kapıya doğru adımladı. Tam çıkacağı sırada bana havadan bir öpücük attığında sırıtmamak için kendimi zor tuttum. Amcamın kapıya arkası dönük olduğu için fark etmemişti. En sonunda amcamla odada yalnız kaldığımızda gözlerimin içine baktı. Neler diyeceğini az çok kestiriyordum ve bu konuşma kesinlikle bol ağlamalı olacaktı. Neyse ki makyajım suya dayanıklıydı.
"Peri kızı gibi olmuş benim güzeller güzelim"
Yanaklarımı tutup anlıma küçük bir öpücük kondurduğunda titrek nefesini hissetmiştim. Bir amcadan ziyade bana hep baba olmuştu. Ve şimdi bu önemli günümde yanımda durması beni olduğumdan daha duygusal yapıyordu.
Elimi tutup odada bulunan koltuğa oturttu ve kendisi de yanıma yerleşti. Elimi bırakmadan sıkı sıkıya tutuyordu.
"Bunca sene seni her zaman kızım olarak gördüm, ne Bulut'tan ayırdım ne de Yıldız'dan. Hala küçüklüğünüz aklımda, birbirinizi her zaman kolladığınız o günleri de hatırlıyorum. Şimdi yaşlılıktan dolayı çoğu şey hafızamdan silindi ve zamanla belki daha fazlası da silinecek. Ama yine de mutluyum çünkü iki tane gül gibi çocuk büyüttüm.."
Gözlerim dolduğunda hafifçe gülümsedim. Benim de bazı anılarım hafızamdan siliniyordu, ne kadar istemesem bile anne ve babamın yüzleri artık rüyalarımda soluktu.
"Amca"
Konuştuğumda elimi daha fazla sıkıp birşey dememi engelledi. Sabahtan beri eğdiği kafasını kaldırdığında gözlerinin aynı benimki gibi dolu olduğunu gördüm.
"Sen benim canım kızımsın, her zaman da öyle olacaksın. Yiğit'in yokluğunu belki tam dolduramıyorumdur ama eksikliğini hisettmemen için elimden gelen her şeyi yapacağım. Şuan anne ve babanı yanında istediğine eminim kızım ama bunu sana veremem. Ama en azından ikinci baban olarak bu özel gününde hep yanında olacağım. Yıllardır olduğu gibi bir sorun olduğunda hemen bana koşuyorsun tamam mı? Önce kocana gidersen bozuşuruz"
Dolu gözlerle konuştuktan sonra son cümlelerini gülmem adına alayla söylemişti. İşe yaramıştı da. Kısıkça gülerek iki elimle ellerini tuttum. Yanağımdan bir damla yaş akarken konuşmaya başladım.
"Evet babamı yanımda istiyorum, annem benim gelin olduğum halimi görsün istiyorum ama bunların imkansız olduğunu artık biliyorum. Eskiden yaptığım şeyleri ilk babama göstermek istesem de yanımda yoktu. Ama sen vardın Amca. Matematik dersinde yüz aldığımda benimle beraber heyecandan ağlamanı ben hala hatırlıyorum. Ya da bisiklete bindiğim ve düştüğüm zaman ilk yanıma sen koşuyordun. Belki babam kadar onun yerine geçemediğini hissediyorsun ama inan bana %90 babamın o eksik yerini dolduruyorsun. Aynı şey Teyzem içinde geçerli, o da annemin yerini güzel bir şekilde dolduruyor. Belki içimde hala eksikler olsa da yine de siz benim için vazgeçemediğim ailemsiniz"
"Kızım benim"
Bana sıkıca sarıldığında bir süre ağlamaya devam ettik. Konuşmadan sadece sessizce göz yaşı döktük. Teyzemle de bu akşam konuşacaktım. Onun da benim için özel olduğunu söylemeye ihtiyacım vardı.
"Delfin, birazdan giriş yapacağız"
Ne ara odaya girdiğini anlamadığım Barlas konuştuğunda, yavaşça amcamdan ayrıldım. O da son kez yanağımı öptü ve sessizce odadan çıktı.
Bugün o ve Teyzem için güzel bir süprizim vardı. En azından onları mutlu edecek bir şey söylecektim.
Barlas yanıma geldiğinde hemen gözyaşlarımı silmiştim ancak beni durdurdu. Tatlı bir tebessümle bana baktığında dolu gözlerle yüzüne baktım.
"İstediğin kadar ağlayabilirsin bugün bebeğim. Senin için zor olduğunu biliyorum. O yüzden kendini tutma, ben her zaman göz yaşlarını silmek için yanındayım"
Sözlerinin ardından daha çok ağlama isteğim gelmişti. Ve öyle de oldu da. Yanıma oturan Barlas'a sarılıp ağlamaya başladım.
--------------------------------------------
Salonun tam ortasına koydukları sandalyeye yanımda Barlas ile beraber oturmuştuk. Benim yüzümde kırmızı bir örtü, onun omuzlarında ise yeşil bir örtü vardı. Etrafımız tanıdığım mahalleli ve tanımadığım Barlas'ın akrabaları ile çevriliydi. Arkadaşlarımız ise hemen arkamızda duruyorlardı. Ama benim gözüm Yıldız Teyze ve Oktay amcayı arıyordu. Bir anda ortadan kaybolmuşlardı.
Yanımda dikilen sanatçı veya adı her neyse, elinde mikrofon olan adamın kolunu hafifçe çekip bana bakmasını sağladığım. Sesimi duymak adına biraz eğildiğinde,
"Annem ve babamı çağırır mısınız? Henüz gelmediler" dediğimde hemen doğrulup etrafına baktı.
Bende baktığımda karşıdan kol kola girmiş bize doğru yürüyen ikiliyi gördüm. Onlara gülümsediğim sırada yanımdaki adam,
"Gelin hanım anne ve babasını istiyor, onları buraya alabilir miyiz?" diye mikrofona bağırdığında Teyzem ve amcamın yüzündeki şaşkın ama mutlu olan ifadeyi görmüştüm.
Onlara daha önce hiç bu şekilde seslenmemiştim. Bunu dememi istiyorlardı biliyordum ama hiç cesaret bulup da söyleyememiştim. Barlas'ın ve diğerlerinin bana baktığını hissettsem de hiç birine bakmamıştım.
Teyzem elini ağzına kapattığında gözünden bir damla yaş akmıştı. Oktay amca ise dolu gözleri ile gururla bana bakıyordu. Tamamen yanıma geldiklerinde teyzem bana hızla sarıldı. Ona karşılık verdiğimde kulağıma kısıkça fısıldadı.
"Teşekkür ederim kızım"
Bu bir mutluluk teşekkürüydü. Minnet içeren duygu yüklü, ağır bir teşekkürdü. Teyzem benden ayrıldığında Oktay amcaya baktım ama o sadece iki gözünü açıp kapatmıştı. İnsanların içinde ağlamak istemediğinden evde konuşmak istiyordu. Bende aynı şekilde ona cevap verdiğimde gülümsedi.
Kına şarkım çalmaya başladığında Teyzem hemen kınayı yapmaya başladı. Dolu gözlerle onu izlediğimde aklımdan binlerce küçüklük anım geçiyordu. Zaman ne ara bu kadar çabuk geçmişti.
Ben düşüncelere daldığımda o çoktan kınayı bitirmişti. Önümde diz çöktüğünde elimi sıkıca yumruk yaptım. Dün akşam Teyzem beni uyarmıştı, elimi altın gelene kadar sakın açmayacakmışım.
"Gelin hanım elini açmıyor kayınvalide"
Adam eğlenir bir tonda koşutuğunda Ahu Teyze gülerek yanıma gelmişti. Elindeki keseden koca iki reşat altın çıkarttığında ağzımı kocaman açmamak için zor durmuştum. Ben bu altınlar ile ömür boyu yaşardım.
Hemen elimi açtığımda güldü ve altınları elime yerleştirdi. Teyzem altının üstüne kınayı koyup elimi kapattığında aynı şeyi Barlas'a da yapmıştı. Daha sonrasında elini silip saçma sapan bir kına tepsisi aldı eline. Etrafımdaki kalabalık geriye gittiğinde yapacakları şeyi anlamıştım. Arkadaşlarım teyzem ve Ahu teyze eline aldıkları şeylerle etrafımda dönmeye başladılar. Şarkı da değiştiğinde işte şimdi ağlayabilirdim. Bu şarkıyı seviyordum çünkü anlamı çok büyüktü.
(Şarkı De Bıra Be)
Gözyaşlarım yanaklarımdan süzüldüğünde herkes ağladığım için sevinmişti. Ulan burada ben ağlıyorum onlar seviniyordu. Benim için zor geçen bir kaç dakikanın ardından Barlas'ın uzattığı peçete ile gözyaşlarımı sildim. Ayşe ve Selin hemen yanıma gelip beni halaya kaldırdıklarında ise şok olmuştum.
Ne ara müziği değiştirdiniz abi. Hem ben hala ağlama modundan çıkamamıştım ki.
İyi ya da kötü kınamı yapmıştık. Eksikleri ve artılarıyla hayatımın en güzel anlarını yaşıyordum. Sevdiğim adamla bir yuva kuruyordum.
Barlas ile göz göze geldiğimizde ikimizde güldük. Hikayemiz bitmişti. Hemde çok güzel bir şekilde...
🌸
DUYURUUU!!!
Kitabın son bölümünü yazmak evet biraz içime oturdu ama iyisiyle kötüsüyle bitti. Baştan sona okuyan ve kitabımı beğenen herkese teşekkür ederim. Lafı çok uzatmak istemiyorum.
Yeni bir kitap yazmayı planlıyorum ancak daha hiçbir şey belli değil. Kitapsız kalmayın diye sizin için wattpad'te önceden yayınladığım diğer kitabımı paylaşacağım. Yeni kitabımın şuan belli olan tek şeyini yani adını söyleyebilirim. Hazır mısınızzzz....
"Geçmiş'in Kader'i"
Ay yazdım gitti. Ne zaman yayınlarım veya yazmaya başlarım bilmiyorum. O yüzden please sormayın mdmdmdm.
O zaman kitabımızın bitiş tarihini yazalım değil mi?
Başlangıç 20/08/2024
Bitiş 28/05/2025
İyi okumalar...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 25.09k Okunma |
1.26k Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |