Bölüm 16

BÖLÜM 16

2 yıl sonra

Babamla beraber yaşamaya alışmıştım. Yeni hizmetçilerimizde olmuştu. Dışarda kar vardı. Şöminenin başında Küçük Prens* okuyordum. Ellie hala hapisteydi. Askerlerle hala arkadaştık.

Sarayın kapısı çalındı. Açtığımda askerler karşımda duruyordu.

“Hoş geldiniz.” Diyerek içeri girmelerini rica ettim.

“Biz girmeyeceğiz. Anılarımızı canlandırmaya gidiyoruz. Haydi sende gel.” Dedi Daxton. Bu fikir hoşuma gitmişti. Onlarla çok şey yaşamıştık. Hemen üstüme kalın bir palto aldım. Dışarıya çıkınca uzun zamandır görmediğim Lily’i görünce yanına doğru koştum.

“Lily! Ne kadarda özlemişim.” Dedim yelesini severken. Biraz sevdikten sonra ormana doğru yola koyulduk. Ormanın girişine gelince aklımdaki tozlu anılar canlanmaya başladı. Yavaşça içeri girdik. Yaşadığımız iyi ve kötü anılar aklıma gelmeye başlayınca kötü anıları silmeye çalıştım ama olmadı.

Kafamı çevirdiğim de adrenalin hormonlarım fazlasıyla salgılanmaya başlamıştı.

“Ağacın arkasında bir şey var!”

Asher, atından indi ve ağaca doğru yürüdü.

“Dikkatli ol.” Dedim. Birini daha kaybetmek istemiyordum.

Asher eline siyah şeyi aldı. Bu bir poşetti. Buruşturdu ve cebine koydu.

Atlardan inip yürümeye devam ettik. Aniden durdum.

“Yanıma gelin.” Dedim. Anında yanımda bittiler.

“Sonsuza arkadaş kalacağız. Söz mü?”

“Söz.” Dedi Victor.

“Söz.” Dedi Daxton.

“Söz.” Dedi Asher.

“Söz.” Dedi Otto.

“Söz.” Dedi Breckin.

Ve bende “Söz” dedim.

Riley ve Axl aramızda değillerdi fakat bizi duyup “Söz” dediklerine emindim.

SON…