4. Bölüm

Bölüm 4

Elif Duran
elfmisiimyaaa_123

-BÖLÜM 4-

Victor “İyi misiniz” dedi. İlk defa “Prenses” demeden benimle konuşmuştu. Victor cevap vermediğimi görünce çantamı açarak içinden suyumu çıkardı. “Lütfen bunu için. İyi gelecektir” dedi. Yavaşça kapağı açtım ve titreyen ellerimle içmeye çalıştım.

Birkaç yudum aldım ve kapağını kapatmadan Victor’a verdim. Daha sonrasında yanıma Riley, Asher, Otto ve diğer askerler geldi. Şoku hala atlatamamıştım. Çok korkmuştum. Ayağımı kıvırdım ve kendimi arkamdaki ağaca doğru ittim ve ağaca dayandım. Başımı geriye yasladım ve gözlerimi kapattım.

Sonrasını hatırlamıyordum.

Gözlerimi açtığımda etrafın karadığını, akşam olduğunu fark ettim. Victor yanımda uyuyakalmıştı. Asher “Prenses, bu gece burada sabahlayacağız. Tabii sizin içinde uygunsa” dedi. Asında bu benim için hiç iyi bir şey değildi. o psikopat buralarda gezerken ben burada uyuyamazdım fakat Asher’e “uygun” dedim. ”Tamamdır” dedi Asher.

Riley çoktan ateşi yakıyordu. Otto sadece oturuyor, elindeki dal parçasıyla toprağı eşeliyordu. Ona üzülüyordum fakat yapabileceğim bir şey yoktu.

Ateş tamamen yakılıp bütün askerler işlerini bitirince –ki Otto hariç- ateşin etrafında toplandılar. “Ee bugün ne yapmayı planlıyorsunuz. 2 gün önce neler olduğunu biliyorsunuz. Korku hikayesi anlattınız ve bitince bir..” dedim ama cümlemi tamamlayamadım.

Victor başını yere eğdi ve Otto’ya doğru baktı. Ortalığı toplamak için konuyu değiştirdim.”

Askerler lütfen bana ismimle hitap edin. Bende size askerler demek zorunda kalmayayım. Sadece Regina demenizi istiyor ve rica ediyorum. Samimi olalım. Sonuçta bir süre daha buradayız gibi görünüyor.” Dedim.

Hepsi başlarını hafifçe öne eğdiler.5 dakikalık bir sessizlik oluştu. Bu sessizliği bozan da Asher oldu. “Regina siz Riley ile çok benziyorsunuz. Acaba kaçak kardeş falan olabilir misiniz?” dedi. Bana “Prenses” dememeye alışan ilk kişi olmuştu.

Sorusu ise yüzümde bir gülümseme oluşturdu. Victor “Evet prenses, yani Regina”

diye destekledi Asher’i . Riley’e göz gezdirdim. Gerçekten çok benziyorduk ama böyle bir şey imkansızdı.”

Kim bilir belki de öyledir” diyerek Asher ile dalga geçtim. Hafifçe kıkırdadı. Biraz daha konuştuktan sonra Lily’nin yemlerini tazeledim ve uyku tulumumu getirdim. Kendime rahat bir yer bulduktan sonra yere serdim. İçine girerek uyudum.

Ertesi sabah ilk defa çok geç kalkmıştık. Herkes uyuyordu. Güneşte doğmuştu. Ellerimi ve yüzümü yıkamak için yakınımızdaki bir nehri tercih ettim. Nehrin yanına çömeldim ve ellerimi buz gibi suya sokarak doldurdum. İlk önce ellerimi yıkadım.

Yüzümü yıkamak için gözlerimi kapattığımda bir sıkıntı yoktu fakat açtığımda yine onu görmüştüm. Önümde dün gördüğüm varlık vardı. Okunun ucu bana dönük olan bir varlık. Yine aynı kişi ve okun ucu yine bendim. Beni bir intikam için mi öldürmek istiyordu yoksa diğer insanlar gibi keyfi için mi bilmiyordum. Ellerimdeki suyu yavaşça nehre geri bıraktım.

“Neden bunu yapıyorsun?”

Sadece sustu ve yüzüme doğru baktı. Ok hiç hareket etmemişti.

“ İntikam için mi?”

diye sordum. Sadece sustu ve yüzüme doğru baktı. Ok yine hareket etmemişti. Bu sözlerim onu biraz da olsa yumuşatır sanmıştım ama hiçte öyle olmadı. Ok hala bana dönüktü. Arkamdan Victor’un esneme sesini duydum.

Uyanmıştı.

Hem de en çok istediğim anda. Varlık 1 santim bile hareket etmedi. Arkama dönemedim çünkü arkama döndüğüm anda beni vuracağını biliyordum. Victor ayağa kalkmıştı. Bunu yerden gelen çıtırtı sesinden anlamıştım. Nehre doğru yürümeye başlamıştı. Bizi görür görmez “Regina!” diye bağırdı.

Uyku tulumunun yanındaki oku aldı ve ucundaki oku varlığa doğru doğrulttu. Bunu yaparken beni de arkasına aldı. “Elindeki oku yavaşça yere bırak!” diye bağırdı.

Korkudan gözlerimi kapattım. Umarım o garip varlık Victor’a bir şey yapmazdı. Diğer askerler hala neden kalkmamıştı?. Victor az önceki cümlesini daha gür bir sesle tekrarladı. Neden hala gitmemişti?. Arkamızdan bir çıtırtı sesi gelmişti.

İkimizde o çıtırtının sebebine bakmak için arkamızda döndük.

Çıtırtının sebebi Daxton du. Victor tekrar önüne dönmüştü. döndüğü an “Kahretsin!” diye bağırdı. bende tekrar önüme döndüğümde o garip varlığın orada olmadığını gördüm. Kaçmıştı. Victor’un bağırma sebebi ise o garip varlığı yakalamak istemesiydi. Bense Victor’un aksine sevinmiştim çünkü kimseye bir şey olmamıştı. Victor elindeki oku bir tarafa fırlattı ve yanımızdaki nehirden yüzünü yıkadı. O da korkmuştu.

Daxton yanıma gelerek “Burada neler oluyor?.” Diye sordu. Kısaca olayı özet geçtim ve Daxton’un yanından ayrıldım. Uyku tulumumu topladım ve çantamdaki suyu çıkarıp birkaç yudum içtim. Havanın soğukluğundan buz gibi olmuştu.

Soğuk su iyi gelmişti. Suyu geri koyarken Ellie’nin vermiş olduğu ayıcığı gördüm ve o an Ellie’nin söyledikleri aklıma geldi. Ayıcığı çantamdan çıkardım ve sımsıkı sarıldım. Yanaklarımdan süzülen yaşlar ayıcığa geliyordu. 2 dakika boyunca ayıcığa sarıldım ve ağladım. 2 dakikanın sonunda kendimi daha rahatlamış hissediyordum.

***************

Gözlerimi açtığımda ise askerler toplanıp bir plan yapıyorlardı. Aralarına

katılmak istemedim. Nedeni yoktu. İstememiştim. Planlarını bitirip yanıma Riley’i gönderdiler ve Riley oluşturdukları planı detaylarıyla anlattı. Plan basitti. Bu gece burada kalmak çok tehlikeli olacağından başka bir yerde konaklayacaktık.

Askerler geceleri sırayla nöbet tutacaklardı. Plan buydu. Aslında bunlar her gece yaptığımız şeylerdi ve özel bir şey yoktu fakat başka bir planları daha vardır diye bir şey demek istememiştim. Yalnızca kafamla onayladım. Öğlen vakti geldiğinde askerler aralarından 5 kişi seçip ormana o garip varlığı aramaya gittiler. 2 kişi ise benimle kalmıştı.

Riley ve Otto. Otto benden uzak olsa da Riley yakınıma oturmuştu. “Riley, annen ve baban sence seni merak ediyorlar mıdır?” diye sordum. “sanmam” diye yanıtladı sorumu. Nedenini sorduğumda ise “ben çocuk esirgeme kurumunda büyüdüm. Bebekken bırakılmışım. Nedenini bilmiyorum. Sanırım hiç sevilmedim” dedi.

Bu soruyu sorduğum için kendimi çok suçlu hissetmiştim. Sanki eski anılarını deşmiştim.

“Senin adına çok üzüldüm. Ve bu soruyu sorup eskileri sana tekrar hatırlattığım için çok üzgünüm.” Dedim. Riley “ Ah, lütfen üzülme. İnsanlar bunu bana alıştırdı.” Dedi. Bunu duyunca daha çok üzülmüştüm çünkü alışmak çok zor olmalıydı. Riley benden 3 yaş küçüktü. Bende onu bu kısa zamanda kardeşim gibi görmüştüm.

“Şey, size abla diyebilir miyim? Küçükken hep bir ablam olsun istemiştim. Kabul etmezseniz de anlarım. Zaten bu soruyu sorduğum bir çok kişi bunu reddetti. Alışığım.” Dedi.

Onun bu sözleri karşısında çok duygusallaşmıştım.

Boğazıma bir yumru oturmuştu. Koca bir yumru.

Konuşamamıştım. Sadece “Tabi ki diyebilirsin” demiştim. Riley ise küçük bir çocuk gibi ellerini çırptı ve ani bir şekilde belime sarıldı. “Teşekkür ederim. Abla.” Dedi. Hep bir kardeşim olsun istemiştim. Riley kandan olmasa da candan bir kardeşim olacaktı.

Gözyaşlarım gözlerimi terk etmeye başlamıştı. Yavaş yavaş aşağıya düşerlerken Riley’e düşmemeleri için elimin tersiyle kenara ittim. Riley ise ağladığımı hissedip kollarını boynumdan çekti. “O zaman ben bir Otto’ya bakayım” dedi. Ayağa kalktı ve Otto’ya doğru yürümeye başladı. Hava bugün kapalıydı. Neredeyse yağmur yağacaktı ama henüz bir belirti yoktu.

Üşüdüğümü hissetim. Lily’nin eyerinden kıyafetlerimi koyduğum sepeti çıkarıp içinden koyu kırmızı pelerinimi bulmaya çalıştım. Aslında kıyafetlerimi hep düzenli tutarım ve bu sepeti hazırlarken de öyle yaparım fakat yolda hepsi yerle bir olmuştu. Biraz karıştırdıktan sonra buldum ve hemen sırtıma doğru attım.

Soğuğu tam kesmese de biraz hafifletmişti. Tam karşımda Otto ve Riley vardı. Riley, Otto ile konuşmaya çalışsa da Otto hiç konuşmaya cüret bile etmiyordu. Sadece elindeki sopayla toprağı çiziyordu. Onları izlerken arkamdan gelen ürpertici sesle arkamı döndüm. Ben orman korkumun geçtiğini düşünürken korkum yerinde duruyordu.

Tam olarak geçmemişti ama biraz hafiflemişti. En azından eskisi kadar korkmuyordum. Arkamdan bir ses gelmediğini anlayarak önüme geri döndüm.

Fakat önüme geri döndüğümde o siyah varlık Riley’in boğazını sıkıyor olduğunu gördüm. Otto ise siyah varlığı uzaklaştırmaya çalışıyordu.

2 saniyelik bir olayı anlama süresinden sonra yanlarına koştum ve siyah varlığın ellerini Riley’in boğazından kurtarmaya çalıştım. Ben onu kurtarmaya çalışırken

arkamdan bir el boynuma dokundu. Arkamı döndüğümde siyah varlıktan bir tane daha vardı. boğazımı sıkmaya başlamıştı. Nefesim kesilmişti.

Bölüm : 05.01.2025 18:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...