5. Bölüm

Bölüm 5

Elif Duran
elfmisiimyaaa_123

-BÖLÜM 5-

Nefes alamıyordum. Bağırıyordum fakat bir tek ben duyuyordum. Otto paniğe kapılmış hem beni, hem de Riley’i kurtarmaya çalışıyordu. Bir yandan da yardımçığlıkları atıyordu.

Nefessizlikten ölecektik. Başka bir seçenek yok gibi görünüyordu. Ayaklarımı zorlayarak kaldırdım ve siyah varlığı tekmelemeye başladım. Şuan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

Karnına doğru vuruyordum. Ellerini boğazımdan çekti ve geriye doğru savruldu. Bende bu sırada ayağa kalkma fırsatı buldum. Ayağa kalktım ve yüzüne bir tekme attım.

Karnını tekmelediğim için nefessiz kalmış gibi görünüyordu. Benim de henüz nefes alışverişlerim düzelmiş değildi.

Güçlükle de olsa derin bir nefes almaya çalıştım. Siyah varlık henüz Riley’in boğazını bırakmamıştı. Siyah varlığın arkasına geçtim ve boğazından ellerimi geçirdim. Sıkabildiğim kadar sıkı tutmaya çalıştım. Sonunda Riley’i bırakmıştı.

O Riley’i bıraksa da ben onu bırakmayacaktım. “Otto ellerini tut!” dedim. Otto ellerini tutunca bende şapkasını açmaya çalıştım.

Açamamam için kafasını sağa sola sallıyordu. Şapkasını tutmak çok zordu. Çırpınıyordu. Boğuk bir sesle “izinipeh miğecerüdlö!” diye bağırdı. Ne dediğini anlamamıştım. Farklı bir dil konuşuyordu.

“Ne dediğini anlamadım fakat elimden kurtulamayacaksın!” Dedim. Sesini kesmek için şapkasını bıraktım ve boğazını tekrar tutup daha sıkı bastırdım. Diziyle karnıma bir tekme attı.

Yediğim tekmeyle geriye doğru savruldum. Siyah varlık bana attığı tekmeden sonra Otto’ya da tekme atıp ellerini bıraktırmasını sağlamıştı. “idmiş arıs edneb” dedi.

Cebinden çıkardığı bıçağı bana doğru doğrulttu. Ucu oldukça sivriydi. Eğer bedenime girerse kan kaybından ölecektim.

“ Beni öldürmemen için sana yalvarmayacağım. Ama eğer öldürürsen şunu bil ki eninde sonunda yakalanacaksın. Ve yakalandıktan sonra yaşayacağını düşünüyorsan düşünme. Sonun her türlü ölüm olacak.” Dedim.

Dediğim cümlelerin sonunda sinirle bıçağı bana daha fazla yaklaştırdı. Bıçağa değil yüzüne bakıyordum çünkü korktuğumu anlamasını istemiyordum. “Reğer neb mesrülö ednes niskecelö.” Dedi.

Otto neden hala bir şey yapmıyordu? Bana burada bıçak doğrultulmuştu ve Otto hala tekmenin etkisinden çıkamamıştı mı? Bir an önce beni kurtarmalıydı yoksa geri dönemeyenlerden birisi de ben olacaktım.

Hızlıca ayağa kalktım ve bileğini bükerek elindeki bıçağın yere düşmesini sağladım. Yeterli bir hamle olmuştu ve elindeki bıçak yere düşmüştü.

Otto yediği tekmenin etkisinden çıkarak beni de hatırlamıştı ve siyah varlığın arkasından gelerek elindeki bezle onu bayılttı. Olduğu yerde bayılmıştı.

“Otto, sen iyi misin?” diye sordum. “Evet, iyiyim. Fakat Riley pek öyle gözükmüyor.” Dedi.

Riley yerde bilinci kapalı bir şekilde yerde yatıyordu. Riley’in yanına koştum ve dizlerimi yere koydum. “Riley! Lütfen uyan ablacım!” diye bağırmaya başladım.

****************

Gözlerimden akan habersiz damlaları elimin tersiyle bir kenara ittirdim. “Otto! Bir su şişesi getir! Belki su içirirsek uyanır!” dedim. Aklıma o anda başka bir şey gelmemişti.” Hemen getireyim.” Dedi ve hızla ayağa kalktı.

Fakat arkasını döndüğünde yürüme sesleri kesilmişti. “Regina, burada görmen gereken bir şey var” dedi. Arkamı döndüğüm de az önce bayılttığımız siyah varlığın ve beni boğmaya çalışan başka bir varlığın boş olan yerini gördüm. “Kahretsin!” diye bağırdım.

Onları yakalama fırsatını elimden kaçırdığım için kendimden nefret ettim ve suçlu hissetim.” kahretsin! Kahretsin! Kahretsin!” diye art arda kelimeleri sıraladım.”Otto ben Riley ile kalacağım. Fazla uzaklaşmış olamazlar. Yakın civarları aramanı istiyorum.” Dedim.

Başını öne geri salladı ve ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladı.

Atının yanında duran yayını oklarını alıp ormanın içine girdi. Bende bu sırada sırt çantamın yanına doğru gittim ve içinden su alarak Riley’in yanına geri döndüm. Elimle biraz su alarak Riley’in yüzüne döktüm. Bu işlemi birkaç kez yaptım.

Riley uyanmıştı. Söylediği ilk kelime beni çok duygulandırmıştı. “Abla, sen misin?” dedi. “Riley, sana bir şey olacak diye çok korktum.” Dedim ve ona sarıldım. O da aynı şekilde bana sarılmıştı. “Ben iyiyim” dedi.

Kollarımı ondan çektim ve elimdeki su şişesini içmesi için ona doğru uzattım.

Su şişesini alıp birkaç yudum aldı ve geri uzattı. “Şimdi daha iyi gözüküyorsun” dedim. Sadece gülümsedi. “Otto! Otto nerde? O siyah varlık ona bir zarar mı verdi yoksa? Biliyordum. Kötü bir şey olacağını biliyordum!” dedi.

“Hayır, hayır. Öncelikle siyah varlık artık iki tane. Ve Otto’ya zarar vermediler. Biz seninle ilgilenirken onu bayılttığımız ilacın etkisi geçti ve kaçtılar. Otto onları arıyor” diyerek Riley’e açıklama yaptım.

****************

“Siz? Siz onu bayılttınız mı? Bu nasıl oldu? Ve nasıl iki tane oldular?” diyerek sıra sıra sorular sıraladı. Bütün sorularını cevapladım.

”Abla, bu siyah varlık, yani varlıklar neden bizim peşimizdeler?” dedi Riley.” Yüksek bir ihtimalle birinden intikam almak için bunu yapıyorlar.” Dedim. “Bu intikam alacakları kişi ben olmalıyım. Çünkü az önce beni boğmaya çalıştılar. Ben onlara hiçbir şey yapmadım. Beni öldürmek için uğraşıyorlar.” Dedi.

“Hayır, hayır, hayır. Asla böyle düşünmemelisin. Seni boğmaya çalışmaları senden intikam almaya çalıştıklarını göstermez. Belki de bir yakınının intikamını senin üzerinden alıyorlardır. Dedim.

“Ama benim hiç yakınım yok. Sadece çocuk esirgeme kurumundaki teyzeler var. Onlarında intikam alınacak bir sebepleri yoktur. Hepsi çok iyi insanlar.” Dedi.

“Belki de senin tanımadığın bir yakınındır? Bunu bilemeyiz. Neyse ki sen iyisin.” Dedim. Onaylarmış gibi başını hafifçe öne doğru salladı.

Konuşmamızın sonunda diğer askerler geri döndü. Otto hariç.

“Her yere baktık. Fakat hiçbir yerde yok.” Dedi.

“Bulamamınız normal. Çünkü buradaydılar” dedim. “Bir saniye, buradalardı ne demek, başkası da mı var?” dedi Victor.

“Evet maalesef ki başkası da var. Artık uğraşmamız gereken bir değil iki tane siyah varlık var.” Dedim.

“ Peki ya burada ne yapıyorlardı? Yanınıza geldiler mi? Size bir şey yaptılar mı?” dedi art arta. “ Buraya geldiler uzun zamandır peşinde olduğumuz o siyah varlık Riley’i boğmaya çalıştı. Ben de onu kurtarmaya çalışırken öbür siyah varlık da benim boğazıma yapıştı.”

Diyerek olayı anlattım. “Siz iyi misiniz?” dedi. “ikimizde iyiyiz. Sadece Riley kısa zamanlı bir bilinç kaybı yaşadı.” Dedim. Otto’nun geldiğini görmediğim için arkamdan “Regina, hiçbir yerde yoklar” cümlesinden geldiğini anlayabilmiştim.

Victor “Nasıl? Şimdi onlar burada değiller mi?” diye sordu.

**********

“Hayır değiller. Otto onları elindeki bez ile bayıltmıştı. Fakat..” dedim. “Fakat??” diyerek cümlemi tamamlamamı bekledi Daxton.

“Burada değiller çünkü biz onları bir yere bağlamamıştık ve Riley ile ilgilenirken kaçtılar. Diyerek cümlemi tamamladım. Victor “Kahretsin!” diye bağırdı.

“Neden onları bağlamadınız! Eğer onları bağlasaydınız şuan evimize geri dönebilirdik! Diye bağırdı Victor. Hızla ayağa kalktım. “ Eğer anneni çok özlediysen şehre geri dön!” diye bağırdım. “ Ama biz bu insanları gereksizce katleden canavarları almadan geri dönmeyeceğiz!” diyerek cümlemi devam ettirdim.

En başında bu göreve gelmemek için yalvarsam da bu iş bir ölüm kalım meselesine dönmüştü.

Orman fobim olduğu için bu kadar ısrarcı davranmıştım. Hala orman fobim vardı ama ormana alıştığım için burada durmak eskisi kadar ürkütücü gelmiyordu.

Victor bu sözlerimin ardından bir kez daha “kahretsin!” diye bağırdı ve yere çöktü. Ellerini yüzüne koydu. Aslında dediklerinde haklıydı ama belli etmedim çünkü isteyerek yaptığımız bir şey değildi.

5 dakika olmuştu. Sessizliğimizin 5. Dakikası. Kimse bu ürkünç sessizliği bozmuyordu. Ben de bozmak istememiştim çünkü konuşacak herhangi bir konu yoktu.

Bu uzun sessizliği bozan kişi Breckin olmuştu. Sessizliği bozanın o olmasına çok şaşırmıştım çünkü Breckin genelde hiç konuşmazdı. “Bugünkü planımız nedir?” diye sordu.

Planları kuran kişi genelde Victor olurdu. Bu yüzden konuşanda o olmuştu.

“Bilmiyorum. Nereye kaçmış olabilirler? Bu iş çok uzadı. Bir an önce yakalamalıyız. Bir tane olsaydı hemen yakalayabilirdik. Fakat artık iki taneler.”

Bu sefer haklıydı ve haklı olduğunu belirtmek için hafifçe başımı salladım. Keşke bir tane olsalardı.

***************

Kim olduklarına dair hiçbir fikrim yoktu. Açıkçası kim olabilirlerdi diye de hiç düşünmemiştim. Şuana kadar kimseden de şüphelenmemiştim. Yakınlarımdan yada benim tanıdığım kişilerden olmasına imkan yoktu.

Karnım feci şekilde ağrıyordu. Ağrının nedeni yediğim tekmeden dolayı olmalıydı. Askerlere söylemek istemedim çünkü benden daha önemli işleri vardı. zaten bir azdan geçerdi.

Yani umarım.

Az önce yaşadığım şeyler beni susatmıştı. Çantamdaki sulardan birini çıkarmak için çantamı açtığımda hiç suyumun kalmadığını gördüm. Aslında saraydan çıkarken yanıma fazlaca su almaya çalışmıştım fakat işe yaramamıştı. Suyum bitmişti.

Yanımızda bir nehir vardı. geçen gün karşımda yine o siyah varlığı gördüğüm o nehir. oradan dolduracaktım. Çantamdaki boş şişelerden birini alıp nehre doğru yürümeye başladım. Victor arkamdan

“Nereye gidiyorsunuz?”

Diye sordu. “Suyum kalmamış nehirden dolduracağım” diyerek sorusunu cevapladım.

“Ben size verebilirim” dedi. “Hayır, kendim dolduracağım” dedim ve yürümeye devam ettim. “O zaman ben de sizinle geleceğim.” Dedi ve okunu alarak ayağa kalktı.

“Gelmenizi istemiyorum. Kendimi koruyabilirim.”

“Ama gelmek zorundayım. Çünkü eğer siyah varlık. Yani varlıklar eğer size zarar verecek olurlarsa yanınızda sizi daha koruyabilirim.”

Dedi. Önüme geri döndüm ve yürümeye devam ettim. nehrin yanına ulaştığımda şişeyi doldurdum ve birkaç yudum aldım. Tam ayağa kalkacakken karnıma fena bir kramp girdi.

Bölüm : 05.01.2025 18:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...