
BÖLÜM 6-
Çok ağrıyordu. Nedenini bilmiyordum. Karnımın ağrısı bacaklarımı güçsüzleştirdi ve tam yere düşecekken Victor elindeki oku fırlattı ve beni tuttu.
“Prenses! İyi misiniz?” diye sordu. Değildim. Hiç iyi değildim. Sanki karnıma bir bıçak saplarcasına ağrıyordu. Victor’a cevap veremeyecek kadar karnım ağrıyordu.
Bu sırada Victor beni kucağına aldı ve uyku tulumumun üstüne koydu. Victor “Asher! Regina’yı hızlıca kontrol et. Karnı çok ağrıyor” dedi.
Asher doktor muydu? Bunu bilmiyordum. Asher hızlıca yanıma geldi ve eliyle beni muayene etti. Birkaç tane soru sordu. Yarısını cevaplasam da yarısını cevaplayamadan bayılmıştım.
Uyandığımda yanımda sağ tarafımda Asher sol tarafımda Victor vardı fakat ikisi de uyukluyorlardı. diğer askerler ise yoktu. Karnımın ağrısı tam olarak geçmese de ciddi miktarda azalma göstermişti.
Hava kapanmıştı. Üstümüzde yağmur bulutları vardı. Neredeyse yağmur yağacaktı.
Yağmurun yağmasıyla birlikte fırtına da gelebilirdi bu yüzden kapalı bir yere geçmemiz iyi olacaktı.
Onları uyandırmak istemesem de tedbir almak için uyarmam gerekiyordu. Elimle Victor’u uyanması için uyardım. Ufacık bir dokunmadan korkmuş olacak ki sıçrayarak uyandı.
“Prenses, yani Regina bir sorun mu var?” diye sordu.
“Hayır, bir sorun yok fakat yağmur yağmak üzere ve fırtına çıkabilir. Bu yüzden kapalı bir yer bulsak iyi olacak.”
Bu sözlerimin ardından Victor yukarı baktı. “Haklısın. Kapalı bir yer bulmalıyız” dedi ve sonra Asher’i uyandırdı. Asher de durumu anladıktan sonra diğer askerleri de uyandırıp durumu anlatana kadar bende yola çıkmak için yavaş yavaş toplanıyordum.
Diğer askerlerde hazırlandıktan sonra atlarımıza binip yola çıktık. Önümüzde kapalı herhangi bir alan yoktu. Gök gürüldüyordu. Yağmurun başlaması yakın olmalıydı. Çok susamıştım. Nehre su doldurmaya gittiğimde bayıldığım için su dolduramamıştım.
Riley yanımdaydı. Atını ne olur ne olmaz diye yanımdan sürüyordu.
“Riley, hiç suyum kalmamış ve çok susadım. Bir şişe su verebilir misin?”
“Tabii ki veririm.”
“Askerler! 5 dakikalığına mola veriyoruz” dedim. Herkes durdu. Riley çantasından su alırken bir şey dikkatimi çekmişti. Bir kişi yoktu. Normalde 8 ama şimdi 7 kişiydik. “Hey! Bir kişi eksik” dedim.
Emin olmak için gözlerimle tekrar saydım fakat yine 7 kişiydik. Kim eksik diye baktığımda Daxton yoktu.
“Daxton yok”
************
“Ama bu nasıl olur? Herkesin bizimle geldiğinden eminim.” Dedi Breckin. “O zaman nereye gitmiş olabilir?” diye sordu Axl. Nerede olabileceğine dair hiçbir fikrim yoktu. Belki de yolu kaybetmişti.
Daxton olmadan yola devam edemezdik fakat yağmur başlamak üzereydi. Fırtına çıkması ise an meselesiydi. Bir yere sığınmamız gerekiyordu. Fakat Daxton olmadan gidemezdik. Başına bir şey gelebilirdi. Ya da gelmişti.
“Ne yapacağız?” diye sordum.
“Ben, Asher ve Otto Daxton’u aramaya çıkacağız ve siz üçünüz güvenli bir yer bulun ve sığının.” Dedi Victor.
“Böyle bir şeyi kabul edemem. Bizde geliyoruz.”
“Hayır Regina siz hiçbir yere gelmiyorsunuz.”
“O zaman Asher, Riley ve Axl ile kalacak ben sizinle geleceğim.” Dedim. Onlarla gitmek istememin sebebi güvende olmalarını görmek ve başlarına bir şey gelmeyeceğinden emin olmaktı.
Victor ısrarlarıma daha fazla dayanamadı ve kabul etti.
“Tamam. Asher sen onlarla kal ve güvenli bir yerde sığının. Biz sizi bulamasak da yağmur geçtikten sonra elbet buluruz. Regina, Otto bu taraftan”
Geldiğimiz yoldan geri döndük. Daxton daha uzağa gitmiş olamazdı. 5 dakika geçmeden yağmur yağmaya başlamıştı. Karnım yine ağrıyordu. Islandıktan sonra hastalanmaktan çok korkuyordum.
Umarım Riley, Asher ve Axl sığınacak güvenli bir yer bulmuştur.
Yağmur çok hızlanmıştı. Bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Yağmur damlaları üzerime düştükçe gök gürüldüyordu. Daxton ne yapmıştı? İyi miydi? Islanıyor muydu? Tek düşündüğüm şey iyi olmasıydı.
“Yağmur gittikçe hızlanıyor. Fırtınada başlayacak. Daxton’u hemen bulsak çok iyi olacak. Durup arayacağız. Regina sen sağdan git, ben soldan ve sen Otto ortadan git. En son burada buluşuruz. Dedi Victor.
“Ben yalnız mı gideceğim?” diye sordum korkuyla. Hala orman fobim son bulmamıştı.
“Ah, orman fobinizin olduğunu unutmuşum. O zaman sizde benimle gelin. Daha sonra o tarafları tekrar ararız.” Dedi.
İçim rahatlamıştı. Sonuçta siyah varlıklar beni bulabilirlerdi. Bulurlarsa da çok iyi şeylerin olacağını söylemem mümkün değildi. Beni öldürmeye çalışıyorlardı. Kafamı öne geriye hafifçe salladım. Otto orta yoldan yürümeye başladı. Biz de ilk sağdan gitmeye karar verdik.
Korkuyordum. Gök gürültüleri ve yağmur sesi ormanlardan hoşlanan kişiler için güzel ve huzurlu hissettirebilirdi fakat ben ormanlardan nefret ediyordum ve bu sesler benim için hiçte huzur verici değildi.
10 dakikadır aynı yolda yürüyorduk fakat Daxton hiçbir yerde yoktu. Tüm ümidim diğer yolda olmasıydı yada Otto’nun onu bulmuş olmasıydı. Yolu tamamen bitirdikten sonra geldiğimiz yönden geri yürümeye başladık.
“Onu hiçbir yerde bulamazsak ne yapacağız?” diye sordum çünkü çok endişeleniyordum.
“Onu bulacağız.”
“Umarım.”
“Bu arada Regina, sana ve Otto’ya bağırdığım için özür dilerim. Onları yakalamayı çok istiyorum. Hırsıma yenik düştüm.”
“Ah, önemli değil. Onları yakalamayı hepimiz istiyoruz. Hem ben de senden özür dilerim. Ben de biraz sert çıkıştım.”
“Önemli değil.”
***************
Yol bitmişti. Geri döndüğümüzde Otto çoktan diğer yolu bitirmiş bizi bekliyordu. Sırılsıklam olmuştuk. Yağmur gittikçe hızlanıyordu. Daxton ise hala yoktu. Başına bir şey gelme ihtimalinden korkuyordum.
“Haydi bir de bu yoldan gideceğiz.”
Yürümeye başladık. Çok yorulmuştum. Ayrıca çok ta ıslanmıştım. Hasta olmaktan korkuyordum. Karnım hala ağrıyordu. Asher bana ne vermişti bilmiyordum fakat biraz da olsa ağrımı hafifletmişti.
5 dakikadır yürüyorduk. Ağaçlardan düşen damlalar yüzüme damlıyordu. Yolun sonunda neyle veya kimle karşılaşacağımızı bilmeden yürüyorduk.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |