7. Bölüm

Bölüm 7

Elif Duran
elfmisiimyaaa_123

 

 

-BÖLÜM 7-

Korkuyordum. Ormanda olmaktan, gök gürültülerinden ve her yerin karanlık olmasından korkuyordum. Sis çökmüştü. Göz gözü görmüyordu. Zaten beni korkutan onca şey varken bir de sis çökmüştü.

“Hey şuraya bakın! Ağacın altında bir şey var” diye bağırdı Otto. Üçümüz birden yanına koştuk. Bu Daxtondu. Yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Neden bayıldığını bilmiyorduk.

“Neden bayılmış olabilir?” diye sordum onlar onu yerden kaldırmaya çalışırken.

“belki de bayılmamıştır” dedi Otto. Ne dediğini anlamak istemiyordum fakat anlamıştım.

“ölmüş olamaz. Olamaz değil mi?”

Otto hemen nabzını kontrol etti.

“Nabzı var. Bayılmış”

Derin bir nefes aldım. Gerçekten çok korkmuştum. Umarım biz Axl, Riley ve Asher’i bulana kadar hayatta kalırdı.

“Onu nasıl taşıyacağız?” diye sordum.

“bBlmiyorum. Atların yanına kadar yerde sürükleyemeyiz. Sırtıma alacağım.” Dedi Victor hızlı bir şekilde. Otto’dan yardım alarak Daxton’u sırtına aldı. Yürümeye çalışıyorduk. Yağmur çok hızlanmıştı ve sisten hiçbir şey gözükmüyordu.

Yolun yarısı olduğunda Victor Daxton’u sırtından indirdi. Çok yorulmuştu.

“Bu böyle olmayacak. Daxton çok ağır. Yağmur yürümemi zorlaştırıyor. Sığınacak bir yer bulup yağmurun bitmesini ve Daxton’nun uyanmasını beklemeliyiz.”

Haklıydı. Sırılsıklam olmuştuk.

“Yakınlarda bir yerlerde bir mağara biliyorum. Babamla keşfe çıktığımız zaman göstermişti.” Dedi Otto. Küçük bir sessizlik olmuştu. Daha sonrasında Victor’da bu fikri onaylayınca mağaraya doğru yürümeye başladık.

Bulunduğumuz yerden mağara yaklaşık 15 dakika sürmüştü. Bu sırada Victor Daxton’u tek başına taşıyamadığı için hep beraber taşıyorduk. Ben Daxton’nun sağ bacağından, Otto sol bacağından ve Victor ise ellerinden tutuyordu.

Karşıdan çok komik gözüktüğümüze yemin edebilirdim. Gülmemek için kendimi çok zor tutuyordum. En son dayanamayıp kahkahalı bir şekilde güldüm. Victor ve Otto’da sanki benim gülmemi bekliyormuş gibi gülmeye başladılar.

Mağaraya vardığımızda yağmur hala yağıyordu. Geçmesi çok uzun sürecek gibi gözüküyordu. Umarım hemen buradan çıkabilirdik. Ayrıca Axl, Riley ve Asher’in ne yaptığını da çok merak ediyordum.

“Sizce diğerleri sığınacak bir yer bulabildiler mi?”

“Bence bulmuşlardır. Fakat sorun o değil. Biz buradan çıktıktan sonra onları nasıl bulacağımız.”

“İlk önce buradan çıkmalıyız. Onları nasıl bulacağımızı sonra düşünürüz.” Dedi Victor.

10 dakika sonra sadece yağmur sesi vardı. hepimiz çok yorulmuştuk. Daxton hala uyanmamıştı. Otto ve Victor bir köşede uyukluyorlardı. Bense ne zaman yağmurun biteceğini düşünüyordum. Korkuyordum. Orman fobim yine canlanmıştı. Ağaçlar ıslakken daha korkunç gözüküyordu. Üzerime geliyorlarmış gibi hissediyordum.

Buraya geleli neredeyse 3 hafta oluyordu ve bu zamana kadar ailemden hiç kimse bana ulaşmamıştı. Zaten beni istemediğim bir göreve zorla yollayan kişilerden ne beklenirdi ki.

Bu göreve gelmek istemiyordum. Çünkü ormanlardan çok korkuyordum. Ve eğer ormana gidersem saniyesinde ölecekmiş gibi hissediyordum. Fakat öyle olmadı. Asher, Daxton, Victor, Riley, Axl, Otto ve Breckin bana çok güzel yardımcı olmuşlardı.

Öylece oturup yağmuru izliyordum. Önüme düşen yıldırımla irkildim. Yüksek sesli bir şekilde önümdeki ağaca yıldırım düşmüştü.

******************

Ağaca yıldırım düşmesiyle Victor ve Otto irkilerek uyanmışlardı. Bense oturduğum yerden dizlerimin yardımıyla kendimi geri ittiriyordum.

“Neler oluyor?”

Bu ses Daxton’a aitti. Uyanmıştı.

“Yıldırım düştü!” diye bağırdım.

“Sakin ol Regina.” Dedi Victor. Sakin falan olamazdım çünkü düşen yıldırım mağaranın girişindeki ağacı yakmıştı ve bu mağaradan çıkışımızı engelliyordu.

“Buradan nasıl çıkacağız?”

“Bilmiyorum. Fakat bir yolunu bulacağım.”

Kül kokusundan nefret ediyordum. Nefes almamı engelliyordu. Yağmur ağacı söndüremez miydi?. Bilmiyordum. Hepimiz panik olduğumuz için Daxton’nun nasıl olduğunu soramamıştık. Şuan tek derdimiz buradan sağlıklı bir şekilde çıkmaktı.

Otto yavaşça ağacın yanına doğru hareket etti.

“Otto sakın bunu yapma. Bu çok tehlikeli” dedi Victor. Haklıydı.

Yağmur yavaş yavaş ağacı söndürmeye başlıyordu. Fakat eğer yağmurun ağacı söndürmesini beklersek burada ölecektik. Ağaçtan çıkan dumanlar nefes alamamamıza neden oluyordu.

Öksürmekten gözlerimden yaşlar geliyordu. Otto ise ağacı söndürmenin bir yolunu arıyordu.

“Herkes çantasından bütün suları çıkarsın!” diye bağırdı Otto.

“Çantamızdaki sular bu ağacı söndürmeye asla yetmez.”

“Zaten ağacın üst bölümlerini yağmur söndürüyor. Bizde alt taraflarını söndüreceğiz. Herkes sularını çıkarsın!”

Otto’nun dediğini yaparak çantamızdan sularımızı çıkardık. Otto çıkardığımız suların hepsini alarak ağaca doğru fırlatmaya başladı. İşe yarıyordu. Ama birazına. Tamamen söndürmek için yetersizdi.

Şehirden dumanlar neden gözükmüyordu? Neden kimse yardıma gelmiyordu? Şehirden dumanların gözüktüğüne emindim. Şehirden gözükmese bile saraydan gözüküyordur diye düşündüm.

Otto hala ağacın sönmesi için uğraşıyordu. Victor da ona yardım etmeye çalışıyordu. Bense öksürmekten öğürmeye başlamıştım. Ağacın bir kısmı sönmüştü. Bir kısmı ise hala yanıyordu.

Bir süre sora Otto ve Daxton’un elindeki sular bitmişti. Artık yapabilecekleri bir şey yoktu. Ya yetkililer gelecekti ya da yağmurun söndürmesini bekleyecektik.

“Artık yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Bekleyeceğiz.” Dedi Victor.

Ben hala öksürüyordum. Dumanlar hala çıkıyordu. Ne zaman buradan çıkacaktık? Riley,Axl ve Asher ne yapmışlardı? Onlar iyi miydi?. Aklımı kemiren bu soruları bir kenara bırakarak öksürüğümü geçirmeye çalıştım fakat hiçbir işe yaramadı.

Daxton hala uyanıktı. Victor onunla ilgileniyordu. Dumandan bir tek beni etkilemişti.

“Neden sizde benim gibi öksürmüyorsunuz?” diye sordum öksürmekten öğürürken.

“Biz duman için ayrı bir eğitim aldık prenses. Etkilenmiyoruz.” Diyerek sorumu rahatlıkla cevapladı Otto. Bu eğitim her neyse saraya ilk döndüğümde alacaktım. Öksürmekten kusmak üzereydim.

“Ne zaman buradan çıkacağız?”

“Bilmiyorum. Ağaca değmeden çıkamayız. Çıksak bile ağacı bu şekilde bırakamayız. Yani nereden baksak bu ağacın sönmesini beklemek zorundayız.”

Haklıydı. Ağacı bu halde bırakamazdık. Başka ağaçlara sıçrayabilirdi.

1 saat sonra ağaç tam olarak sönmüştü. Dumanlar gitmiş ve öksürüğüm geçmişti. Fakat biz hala bekliyorduk çünkü hala tutuşma ihtimali vardı. Dikkatlice mağaradan çıktık. Ağacı da kontrol ettikten sonra oradan ayrıldık.

Yağmur dinmişti. Kıyafetlerim de kurumuştu. Daxton’nun atı yoktu. Bu yüzden Victor onu arkasına bindirdi. Giderken de sohbet ettik.

“Şimdi nereye gidiyoruz?”

“Bilmiyorum. Önce çocukları bulmalıyız. Sonrasında ise ormanda dolaşıp varlıkları arayacağız.”

“Daxton, sana ne oldu? Varlıklar sana bir şey mi yaptı?” diye sordu Otto. Saatlerce aynı mağarada kalmış olmamıza rağmen bu soruyu yeni soruyorduk.

“En son sizinle geliyordum ve arkamdan bir kişi eliyle burnumu kapattı ve nefes almamı engelledi. Sonrasında attan düştüm ve bayıldım. Atımında nerede olduğunu bilmiyorum çünkü korkup kaçtı. Daha sonrasında beni bir şekilde uyandırıp sizin nerede olduğunuzu sordular. Bilmediğimi söyledim.”

“Şuan iyi misin?”

“Evet fakat sadece başımın ağrıdığını hissediyorum. Bu arada diğerleri nerede?”

“Seni bulmaya onlarla çıkmak istemedik. Yağmur yağmak üzereydi. 3 kişi ile seni bulabilirdik. O yüzden onlara güvenli bir yer bulmalarını ve bizi beklemelerini söyledik. Şuan neredeler bilmiyoruz.” Diyerek durumu açıkladı Victor.

“Umarım başlarına bir şey gelmemiştir.” Dedim. En büyük temennim buydu.

Yağmur tekrar başlamak üzereydi. Victor diğerlerini bulunca varlıkları aramaya çıkacaklarını söylemişti. Yağmur yağarken nasıl çıkacaklardı bilmiyordum.

“Victor, yağmur yağmak üzere. Nasıl varlıkları aramaya çıkacaksınız?” diye sordum.

“Islansak da yine de çıkacağız. Bu iş çok uzadı. Onları bir an önce bulmalıyız.” Dedi. Kafamla onayladım.

Ağaçlar üzerime geliyormuş gibi hissediyordum. Yağmurun ıslattığı dalları aşağıya doğru sarkmış bir şekilde duruyordu. Bu onları daha korkunç yapıyordu. Ağaçlara bakarken 3 hafta önce gördüğüm manzaranın aynısını görüyor Ağacın arkasından bana bakıyordu.

Bölüm : 05.01.2025 18:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...