
Söylediğim gibi saat altıya yetiştirdiiiimmmm. İyi okumalarrrr...
Karakoldaydık.
Evet yanlış okumadınız karakoldaydık. Edisle abimin yüzünde tek bir çizik yokken Okan’ın yüzü kandan görünmüyordu. Üçü kavga etmeye başladığında yanımızdan geçen kırklı yaşlarında bir amcanın sizi polise şikayet edeceğim demesi üzerine polislerin gelmesi bir olmuştu. İçeride olan üçlüye bakıp;
“Aferin gerçekten size ya.” Okan;
“Şu an en mağdur benim Beren.”
“Sen kes sesini sen hak ettin. Ben sana değil diğer ikiliyle muhataplık kuruyorum.” O sıra da telefonum çalmaya başladı. Arayan Elifti.
“Efendim Elif.”
“Beren neredesin sen! Hocalar sorup duruyor. Hasta demek zorunda kaldım. Anca şimdi arayabildim. Ne oldu iyi misin?”
“Karakoldayım.”
“Ne? Ne oldu? Ediste yok. İyi olduğunuza eminsin dimi.”
“Karakoldayım Elif. Akşam okul çıkışı bana gel öyle anlatayım.”
“Tamam canım dikkat et.” Telefonu kapattıktan sonra Edis’e dönüp;
“Ya ben daha sabah demedim mi kavga ete diye karakolluk olursun diye. Ben gelecekten haber vermişim adamın umurunda bile olmadı.”
“Ama güzelim ne yapayım rahat vermiyor ki sülalesine sövdüğüm.”
Güzelim mi?
Güzel
Kimin.
Edis’in mi? Durun bayılıp geleyim şimdi. Zor da olsa kendimi toparlamış bir şey diyecektim ki abim olacak hıyar turşusu lafa daldı.
“Lan sen kime güzelim diyorsun it oğlu it.”
“Anneme babama laf yok hayatım. Seninle böyle mi anlaştık biz. Çok ayıp Muratcığım.”
“Edis ayağımın altına almadan uza öte tarafa hadi canım benim.”
“Sizinle uğraşılmaz gerçekten hava kararıyor ben eve gidiyorum. Sizi de iki üç saate salarlar diye düşünüyorum.”
“Köpek miyiz lan biz salarlarmış. Eve git hemen anneme bir şey çaktırma. Gelirsem hallederim ben.”
“Ama gelirsen işte abiciğim.” İçeriden çıkamayacağını bildiğim için böyle davranıyordum tabii bir de bunun akşamı vardı. Karakoldan çıktığım gibi evin yolumu tuttum. Çok uzak değildi zaten on beş dakikaya evde olurdum.
Binanın önünde Elif’i görmüştüm.
“Elif, ne yapıyorsun içeri niye girmedin.?”
“Seni merak ettim. Eve gittim annen daha gelmedi dedi.”
“Of Elif sorma eve geçelim de anlatayım.” Birlikte bizim kata çıkarken aklıma takılan bir soruyu sordum.
“Elif senin bu amcanda kalma işin ne oldu?”
“Kız sen benden ne kadar kopuksun. Geçen hafta anlattım ya kabul ettiler diye.”
“Haa unutmuşum ya kusuruma bakma.” Evin zilini çaldığımda kapıyı annem açtı.
“Beren, Elif hoş geldiniz.” Arkamıza bakınıp;
“Abin nerede?”
“Okuldan sonra biraz dolaştık sonra arkadaşları çağırdı ne zaman gelir bilmiyorum.”
“İyi öyle olsun bakalım. Hadi geçin kapıda kaldınız.” İçeriye geçip direkt benim odama çıktık.
“Evet Beren Hanım dökül bakalım.”
“Geçen senelerde çıktığım bir çocuk vardı bilirsiniz.”
“Okan mı neydi onu mu diyorsun?”
“Evet evet o. Sabah bilinmeyen bir numaradan mesaj geldi. Ben Okan acil buluşmamız lazım diye bende bunu engelledim. Muhatap olmak bile istemedim. Neyse geçen Edis gidip dövmüş bunu bize bir geldi eli yüzü yara bere içinde. Sabahta demesin mi geçen ki dayak yetmemiş diye. Bende uyardım karışma karakolluk olursunuz diye. Evden çıktık okula yaklaştık sırt çantamı biri çekti. Zaten çekmesiyle abimle Edis’in dalması bir oldu. Sonu da karakolda bitti işte.”
“Ay şaka gibi bu çocuk. Şerefsize bak ya hala ne yüzle seninle görüşmek istiyormuş.”
“Bende bilmiyorum ki. Karakolda da konuşmaya çalıştı ama ağzının payını verdim. Bir daha da sesi çıkmadı.”
“Geberip gitse keşke.”
“Ay neyse boş ver. Sen Burakla nasılsın. Sıra sende dökül bakayım.”
“Ay Berenim sorma. Sevgili gibi bir şeyiz.”
“Bir şeyiz ne kızım. Ya sevgilisindir ya da değilsindir.”
“Bilmiyorum ki. Çok çalkantılı ilerliyormuş gibime geliyor. Yerine göre normal yerine göre hızlı. Hediyesinden tut yemeğe kadar ilerledik. Kendisinin de zor durumda olmasını istemiyorum. Bilmiyorum ne yapacağımı?”
“Akışına bırak bebeğim endişelenecek bir şey yok ki.”
“Emin misin? Sonra da para göz diye damga yemeyelim de.”
“Ay saçmalama Elifim öyle biri olsa sana demezdim acele et peşinden koşanı çoktur diye.”
“Bir kendime geldim ya.“ Tam o sıra kapı çaldı. Abimle Edis’in sesini yanlarında da bir kadının sesi geliyordu. Elifle birbirimize bakıp hemen aşağı indik.
Karşımızda hemen hemen annemle yaşıt bir kadın vardı. Edis’in koluna girmişti. Sonrasında abime baktım abim ise Elif’e bakıyordu.
“Abi hayırdır arkadaşından erken dönmüşsün?” Başta anlamadı ama sonradan toparladı.
“Ah evet erken döndüm gelirken de Edisle karşılaştım. Dedim hadi bize gidelim. Zaten onlarda bize geliyormuş.”
“Ne büyük tesadüf abiciğim. Hoş geldiniz bu arada arkadaşım Elif.”
“Hoş geldiniz.” Annem araya girerek;
“Edis beni aradı konuşuyorduk annenle bize gel dedim o da beni kırmayıp geldi. Sultan Hanım gelin biz içeri geçelim çocuklarda odalara çıksın. Nasıl böyle güzel turşu yapıyorsunuz aklım almıyor vallahi.” Anneler içeri geçtikten sonra sesimi kısıp;
“Hadi hemen odama geçiyorsunuz. Bizde geliyoruz birazdan.” Deyip Elifle birlikte atıştırmalık almak için mutfağa gittik. Tepsiye hazırlayıp Elif önde ben arkada hemen odama geçtik. İçeriye girdiğimde abim yatağıma yatmış Edis ise döner sandalyeme oturmuştu. Tepsiyi çalışma masama bırakıp yatağın ayak ucu tarafına geçtim.
“Evet bu iki akıllı olacak insanlar ne yaptınız nasıl saldılar sizi oradan?” Abim ortaya atlayan balık gibi;
“Süre dolması lazımmış iki tarafta şikayetçi değilse. Bizde de süreyi beklediler o kadar.”
“Bu kadar mı yani? Olaylı dönersiniz diye beklemiştim yalan yok.”
“Geldik işte annem bir şey dedi mi?”
“Nerede olduğunu sordu sadece o kadar. Bende arkadaşı çağırdı dedim.”
“Heh tamam.” Elif bana dönüp;
“Berenim ben gideyim amcam mesaj attı şimdi de.”
“Tamam ben seni yolcu edeyim.” Elif’i gönderip tekrardan odama geldiğimde sadece Edis vardı. (Çocuklarım bir yalnız kalamadı ki dvövn) Annesi burada olduğu için daha gitmemişti.
“Abim gitti mi?”
“Telefonda birisiyle konuşacağını söyledi.”
“Kim ki?”
“Bilmiyorum. Sadece kalp gördüm o kadar.”
“NE! Ciddi misin Edis?”
“Kim olduğunu da gördüm de bilmemezlikten geldim yoksa beni vurur valla.”
“Saçmalama da kim olduğunu söylesen ne olur ki?” Ayağa kalkıp burnumun dibine kadar geldi. Sesi fısıltıdan öteye geçmiyordu.
“Söylemezsem ne olur? Abinin odasına mı dalarsın baskın yapar gibi.”
“Hımm belki birlikte yaparız baskını.”
“Çift gibi mi?” O sıra da yaydığı enerjiden çıkıp;
“Ay ne çifti gider adam gibi basarız. Sabahı ödeşmiş oluruz. Malum abim ya istediğim gibi girer çıkarım değil mi?”
“Tamam yürü gidiyoruz güzelim.” Güzelim mi, yine ve tekrardan dedi. Kalbim maratona koşmuş gibi atmaya başladı. Birinin sarsmasıyla kendime geldim.
“E hadi basmıyor muyuz abini?”
Eveeettt ben geldim yarın önlisans kpss sınavı var ve acayip gerginim buraya da ne yazdım ettim bilmiyorum üç saatte elimden anca bu kadarı geldi.
Neyse yeni bölümde görüşürüz balllarıııım. Yarın sınavdan geldiğim gibi buraya bölüm yazmaya geleceğim. Yine saat altıya kadar atmaya çalışacağım.
Kendinize çok çok iyi bakıııın.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |