3. Bölüm

3

Elifsu Tekin
elfstkn

Bir önceki bölümün sonu:

Bizim sokağa gelene kadar hiçbir şey konuşmamıştık. Ve sokağın sessizliği eklenince işin içine korkum daha da artmıştı. Bu mahalleye tek gelemememin sebeplerinden birisi kalbim. Çünkü mahallede belli bir saati geçince ölüm sessizliği gibi bir şey oluyor. İçimden bunları düşünür düşünmez yanımızdan birinin geçtiğini gördüm.

"E-Edis... Y-Yanımızdan biri geçti."

"Ben görmedim. Sana öyle gelmiş olabilir."

"H-Hayır. Gerçekti. Gölge görd..." cümlemi tamamlayamadan bayıldım. Kalbim sağolsun.

Edis'in ağzından;

"Beren ne saçmalı... Beren!" Beren'in bir anda kucağıma bayılmasıyla yere oturmamız bir oldu. Bu kızın ne sıkıntısı vardı? Neden olmayan bir şey yüzünden bayılmıştı? O sıra da telefonu çalmaya başladı. Beklemeden telefonu alıp açtım.

"Beren! Sen nerede kaldın? Bu saatte dışarıda olmanın senin için ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorsun! Cevap ver bana, çabuk!"

"Şey... Ben Beren'in arkadaşıyım. Bugün ki kavganın cezasından dolayı geç çıktık. Kendisi bu mahalleden tek geçemediği için birisinin onunla gelmesini istedi. Ben de kabul ettim. Buraya gelince gölgeler gördüğünü söyleyip bir anda bayıldı. Şimdi hastaneye götüreceğim. O arada bana Beren'in ne sıkıntısı olduğunu söyler misiniz?"

Dıt... Dıt... Dıt...

Telefonu yüzüme kapatmasıyla Beren'i kucağıma alıp en yakındaki hastaneye götürdüm.

"Acil! Yardım edin!"

"Beyefendi sakin olun. Hemen yatağa yatırıp müdahaleye başlamalıyız. O sıra da bize ne olduğunu anlatır mısınız?"

"Çok yakından tanım..."

"Ben anlatırım." Arkadan gelen sesle şaşırmıştım. Bizden max bir yaş büyük bir oğlan gelip demişti bunu.

"Peki efendim. Şuradan."

"Edis?"

"Evet benim."

"Çok mu istiyorsun Beren'in rahatsızlığını."

"Yani... Öğrenirsem ona zarar gelmeyecek şekilde konuşmak, davranmak isterim."

"Peki... Şimdi öğrenmeye hazır olsan iyi edersin."

Kafamı salladıktan sonra Beren'i yatırdıkları odaya gittik. Dikkatimi çeken tek şey ise tüm müdahalenin kalbine yapılıyor olmasıydı.

"Evet efendim, kalbinde delik var ve son bir hafta içinde delik daha da açılmış." Doktor bize döönüp;

"Son zamanlarda garip şeyler gördüğünü söylemiş miydi?"

"Evet sıklıkla rastlardı. En son iki hafta önce olmuştu ama..." bana dönüp;

"Bugünde görmüş sanırım." Doktor da bana dönüp neler gördüklerini anlatmamamı istedi. Başından sonuna kadar neler olduğunu anlattım.

"Hmm... Anladım. Şu anda duycakların için küçük gibisin. Beren'in de öğrenmesinin sakıncası var. Rica edersem dışarı da bekleyebilir misin?"

"T-Tabi."

Odanın kapısını çok hafif açıktı. Ne diyecekti de beni odadan çıkarmıştı ki? Beni görmeyecekleri şekilde kulağımı kapıya yaslayıp ne konuştuklarını dinlemeye baladım.

"Bu söyleyeceklerim sizleri üzebilir. Biliyorsunuz Beren üç yıldır kalp hastası. Ve kalbinde delik var. Son zamanlarda her ne kadar mutlu olursa olsun bu işe yaramayacak. Eğer kalp nakli olmazsa ölme riski çok yüksek. Kararı size bırakıyorum. Umarım kabul etmiş olarak yanıma gelmiş olursunuz. Beren iki gün daha burada kaldıktan sonra taburcu olabilir. Geçmiş olsun."

Hızla oradan gittim. Duyduklarım beni şoka uğratmıştı. Oysa hiç belli bile etmiyordu. O gülümsemesi, konuşması... Umutsuzluklarını yok ediyor gibiydi. Daha fazla düşünmeyi bırakıp doğruca eve gittim.

Yarın;

Sınıfa geldiğimde bizimkileri bir arada gördüm fakat hiçbirinin yüzünde mimik oynamıyordu.

"Yüzünüzden düşen bin parça. Hayırdır, bir şey mi oldu?" Burak;

"Nedense yakında kötü bir haber alacakmış gibi hissediyorum."

"Ağzını hayra aç!" Zeynep;

"Çabuk yarın olsa da Beren'i görsem..."

Beren'in adını duyunca direkt olarak dün akşam yaşananlar geldi aklıma. Hastane... Hastalığı... Dersleri asıp hastaneye gittim. Tek duam abisinin orada olmamasıydı. Şanslıydım sanırım görünürde yoktu. Evet unutmayın jet hızıyla geldim.

Kaldığı odaya girdiğimde kimse yoktu ve uyanıktı da.

"Şey... Nasıl oldun diye merak ettim. İyi misin?"

"Hıhı iyiyim. Teşekkür ederim."

"Ne için teşekkür ediyorsun?"

"Dün bayıldığım da hastaneye sen getirmişsin beni. Teşekkür ederim."

"Rica ederim. Kim olsa aynısını yapardı."

"Sanmam. Eğer o gün tek olsaydım yaşama ihtimalim en aza düşerdi. Kimse hastaneye getirme gibi zorluğa kalkışmazdı. Bunun için tekrardan teşekkür ederim."

"Dün istemeden doktorunun konuşmasını duydum."

"N-Ne duydun?"

"Boşver. Üzülme sadece." Odadan çıkacağım sıra;

"Edis?"

"Efendim."

"Sınıftan biri hastanede olduğumu biliyor mu?"

"Hayır, söylemedim."

"Şey... Bilsinler istemiyorum. Zamanı gelince söylemeyi düşünüyorum zaten. Rica etsem bu durum şu anlık aramızda kalabilir mi?"

"Tabi. Şimdi gitmeliyim. İstersen okul çıkışında yanına gelebilirim."

"Aslında gerek yok ama abim bugün gelmeyecek sanırım. Gelmen iyi olabilir."

"Peki küçük hanım."

"Ya sabır. Ben seni uyarmadım mı bana bir daha küçük deme diye sırık." O bana atıp tutarken odadan hızlıca çıkıp okula gittim.

Okula geldiğimde herkes dersteydi. Şu anda girip azar işiteceğime kantine gidip bir şeyler yemenin daha iyi olacağını düşünerek direkt kantine indim.

Zil çaldığında sınıfa çıkıp yerime oturdum. O sıra da Burak ve Kerem yanıma geldi.

"Edis son iki gündür çok garipsin. Yok ya bir şey?"

"Boşverin ben uyuyacağım. Siz gidin."

"Bu çocuk iyi değil ya. Neyse gidelim biz hadi." O sıra da yanımda bir kıpırtı hissettim. Kafamı kaldırdığımda sorularla gelmiş olan Elif vardı yanımda.

"Evet Edis, dün ne olduğunu anlatacak mısın?"

"Hayır."

"Neden peki?"

"Kendisi size zamanı gelince anlatacağını söyledi zaten. Ama öğrendiğinizde vereceğiniz tepkiden korkuyor sanırım."

"Neden?"

"Öğrenince anlarsınız."

"Görende kalp sıkıntısı çekiyor sanacak." Şok olmuş gözlerle ona bakarken dediği şeyin daha yeni farkına varmıştı.

"Yoksa..." Fısıldayarak;

"Gerçekten kalbinde sıkıntı mı var?"

"Burada konuşamayız. Okul çıkışı yanına gideceğim. Eğer gelirsen sana anlatabilir." İç çektikten sonra;

"Peki. Okul bittikten on dakika sonra çıkalım."

"Peki." Yanımdan gittikten sonra başımı tekrardan sıraya koyup okul bitene kadar yattım.

"Edis... Pışt... Uyansana be!" birinin bağırmasıyla yattığım yerden sıçradım.

"Ne bağırıyorsun be!"

"Beren'in yanına gidecektik unuttun mu?"

"Ah! Evet. Hazırsan gidelim."

"Ohooo işimi bile hallettim ben."

"İyi o zaman." Elifle beraber okuldan çıkıp hastanenin yolunu tuttuk. Sadece benim geleceğimi biliyordu. Elif'i görürse ne tepki verirdi gram fikrim yoktu. Hastaneye geldiğimizde Elif'e dönüp;

"Elif, önce ben gireyim yanına. Sen otur bekle. Sonra alırım seni olur mu?"

"Peki."

İçeri girdiğimde makinelere bağlı bir Beren beklemiyordum.

"Doktor bey, ne oldu?"

"Bilmiyoruz. Bir saat önce gayet iyiydi. Bir anda fenalaştı."

"Hastalığıyla ilgili bir durum olabilir mi?"

"Yüksek ihtimal." Direkt olarak dışarı çıktım. Elif'in yanına gidip;

"Elif sanırım şu anda sana bir şey söyleyemez."

"Neden ama?" O sırada duyduklarım ve gördüklerim ikimizi de şoka uğratmıştı.

"Hemen ameliyathaneyi hazırlayın! Acil ameliyat olması gereken hastamız var!"

Elif'i de olaya dahil ettik. Sıra da diğerleri kaldı😂
Sizce Edis ve Elif diğerlerine de haber edecekler mi?
Sizi seviyorum... Yeni bölümde görüşmek üzere... Hoşçakalın 💜

Bölüm : 29.08.2024 13:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Elifsu Tekin / Lahanalı Turşum - Yarı Texting (✓) / 3
Elifsu Tekin
Lahanalı Turşum - Yarı Texting (✓)

6.23k Okunma

510 Oy

0 Takip
15
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...