7. Bölüm

7

Elifsu Tekin
elfstkn

1 ay sonra;

"Evet çocuklar dersimizin sonuna geldik. Vakit de ne kadar çabuk geçiyor. Her neyse, size söylemek istediğim bir şey var. Bu yıl üniversite gezilerine gideceksiniz. Her ay bir üniversite. Bu yüzden şimdi sizlere bir form vereceğim ve bunu ailenizle birlikte doldurmanızı istiyorum. Başkan, formları dağıt. İyi dersler."

"İyi dersler hocam." Edis'e dönüp;

"Gezilere katılacak mısın?"

"Tabi küçük. Şimdiden nereye gideceğimi netleştireyim ki hedefim de belli olsun. Hem ilerde evlenip çocuk çoluğa karıştığımda aileme iyi bir şekilde bakmam gerekecek."

"Tabi orası öyle."

"Eee sen katılacak mısın?"

"Katılmayı hem istiyorum hem de istemiyorum." Elini yanağına koyup;

"Nasıl yani?"

"Yani şöyle, üniversite okumak güzel ama ben gitmek istemiyorum. Çünkü hayalim hobilerimle ilerlemek. Geçen gün bize geldiğinizde demiştin ya 'evin çoğu yerinden boncuk, ip çıkıyor' diye işte ben kendi dükkanımı kurup çalışmak istiyorum. Sat kazan işi yapmak istiyorum."

"Vay be. Küçüğün hayaline bak. E o zaman ilerde seni öyle görmek nasip olur inşallah."

"Ay inşallah Edis ya. Çok istiyorum."

"Şey... Beren."

"Efendim."

"Olur mu bilmem ama bana özel bir şey yapar mısın? Yaparsan haftaya bugün ver."

"Neden?"

"Nedenini sorma yapar mısın yapmaz mısın?"

"Yaparım da nedenini söyleseydin daha iyi olmaz mıydı?" o sırada kalkıp sınıftan çıkmaya başlamıştı. Peşinden koşarak;

"Ya! Edis! Söylesen ölür müsün?"

"Evet küçüğüm ölürüm." Deyip göz kırparak erkekler tuvaletine girdi.

Bende orda beklemeyip abimin sınıfına gittim. Gerçi bu sınıfa girmek var çıkmak yok desem az kalır. O ne öyle ya. Sanırsın savaş alanındasın. En iyisi mi girmeden abimi çağırmak. Telefonumu alıp abimi aradım.

"Ne var lan hıyar?"

"Sana da merhaba abicim. Ha bir de telefon 'ne var lan hıyar ' diye değil alo diye açılır. Öğretemediler mi sana?"

"Üf, uzatma. Ne istiyorsun?"

"Sıkıldım da bahçede dolaşalım mı diyecektim."

"Edis yok mu?"

"Tuvaletini yapmakla meşgul."

"Tuvaletini yap- ulan Beren. Ben de düzgün bir şey diyecek diye bekliyorum. Çıktığı zaman çıkın dolaşın. Beni meşgul etme hıyar."

Dıt... Dıt... Dıt...

"Ulan abi eve gidince elbet görüşeceğiz!"

"Beren! Çekil orad- Ah!" üzerime koşa koşa gelen bir adet sırık vardı. Kaçmama kalmadan üzerime çullandı.

"Ah! Ne diye üzerime düşüyorsun orangutan suratlı sırık! Kemiklerim kırıldı sanırım!" Ayağa kalktığımda üzerime düşen kişinin kim olduğunu gördüm.

"Ulan kertenkele surat! Arkandan atlı mı kovalıyor da üzerime düşecek kadar hızlandın!"

"Aaa ayıp oluyor. Bu bebeksi surata kertenkele surat demek oldu mu hiç?"

"Tabi oldu. Az bile oldu sırık." Ayağa kalkıp üzerimi başımı düzeltmeme kalmadan o ses duyuldu. Sesin gelmesiyle birlikte Edisle küçük bir bakışma yaşayıp arkamızdan atlı kovalarmışcasına koşmaya başladık.

Kapıya geldiğimizde güvenlikçinin olması bizim için ölüm demekti. Çünkü müdür bizi yanlış anlamıştı ve ceza vermek için bütün çalışan görevlileri uyarmıştı. Edis'e dönüp;

"Edis! N'apıcaz şimdi sırık? Senin yüzünden gereksiz yere koşup duruyoruz!"

"Benim mi oldu şimdi suç küçük? Orada direk gibi dikilen de sendin unutma küçük hanım!"

"Bak bak bak... Yine ben mi suçlu oldum hı? Arkasından atlı kovalayan kimdi? Neden üzerime düşmek için bahane arıyorsun sırık?"

"Aaa! Ne kadar da ayıp. Ben ne diye küçük birinin üzerine düşmek için bahane arayay-"

"AH!"

"AH!"

"Merhaba sevgili öğrencilerim."

"Merhaba hocam. Acaba kulaklarımızı bıraksanız da öyle mi konuşsak hı?"

"Benden kaçmasaydınız belki evet ama siz ne yaptınız, kaçtınız. Şimdi bu halde direkt odama. Hadi naş naş."

Müdürün bizi kışkışlamasıyla birlikte odasına doğru yol almaya başladık. Sinirli bir şekilde yandan yandan Edis'e bakıp içimden geleni saydım. Çok ayıba kaçtığı için sizlere diyemiyorum ama anladınız siz.

1 saat sonra;

Edis önde ben arkada okuldan çıkmış eve gidiyorduk. Sinirli bir şekilde ona baktığımı anlamış olacak ki arkasını dönüp bana baktı.

"Hayırdır? Arkam çok mu güzel de bakıp duruyorsun anca?"

"Yürü git. Senin arkanla ne işim olur benim. İnsanı sinir hastası etmekten başka bildiğin bir şey yok. Hem ben ne diye seninle dolaşıyorum iki buçuk aydır? Sıkıldım be!" Sinirli bir şekilde arkasını dönüp;

"Beni yanında istemediğini daha güzel bir dille söyleyebilirdin Beren. Tamam bir daha seninle konuşmayıp yanına dahi gelmeyeceğim. İstediğin buysa." Deyip beni orada bırakıp gitmeye başladı.

"Edis! Öyle demek istemedim. Beni burada bırakıp nereye gidiyorsun hem! Ya baksana!" Ne kadar bağırsam da fayda etmemişti. Gerçekten bu sözlerime alınmasını beklemiyorum. Dediğim şeyler daha sonra aklıma hücum etmesiyle utançla eve gittim. Umarım yarın gönlünü almayı başarabilirim.

Sabah mutsuz bir şekilde uyanmıştım. Sanırım dünün etkisinden dolayı idi. Bu kadar alınacağını bilseydim cümlelerimi daha düzgün kurardım. Düşüncelere dalmış bir şekilde hazırlanırken odama birisinin dalmasıyla kafamı kapıya çevirdim.

"Turşu canavarı? Hadi bugün sizi ben bırakayım."

"Bence sadece beni bırakacaksın gibi hissediyorum."

"Gene ne haltlar yedin benim gerizekalı kardeşim?"

"Yok bir şey. Hadi yürü geliyorum."

Abimle birlikte arabaya doğru ilerlerken Edis'i görüp yanına koştum. Ama beni takmayıp abimin yanına gitti.

"Ooo kimleri görüyorum böyle? Akşam çağırıyoruz işim var diye gelemem diyor. Hani birbirimizi yalnız bırakmayacaktık? Verdiğimiz sözlere ne oldu?"

"Ya oğlum valla işim vardı. Eve de geç gelince senle takılma işi yattı anlayacağın."

"Hayırdır. Gece gece ne yapmış olabilirsin de eve geç gelmiş olabilirsin. Dur bi' dakika. Gözlerin neden şiş?"

"Akşam annemin kalp rahatsızlığı tekrar etti eve geldiğimde saat 4 sularıydı."

"Geçmiş olsun kardeşim. Şimdi iyi mi peki?"

"Bilmiyorum. Bugün gelmeyecektim aslında bir şekilde annem tarafından mecbur bırakıldım. Kadın hasta hasta bunları düşünüyor."

"Kardeşim sen eve geç dinlen o zaman. Bir günden bir şey olmaz. Hadi Beren gidelim."

"Tamam abi."

Arabayla bir süre gittikten sonra abim bana dönüp;
"Siz neden konuşmadınız? Oğlana bir şey falan mı dedin?"

"Nereden anladın?"

"Orasını boşver. Nasıl anlamışım orası seni ilgilendirmez. Anlat bakayım."

"Ya abi. Neyse boşver ya."

"Dökül!"

"Of tamam. Okulda Edisle birlikte müdüre yakalandık. Ama suç sadece onundu. Hani seni aradığım zaman var ya. Hah tam o sıra. Neyse, eve giderken 'sıkıldım yeter artık bir aydır yetti' dedim ona alındı sanırım. Konuşmuyor benle."
"Kardeşim kusura bakma ama sen sıçmışsın!"

Cidden ne yazacağımı bilemedim. Saçmalamış da olabilirim. Siz öyle değilmiş gibi okuyun. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere 😽

Bölüm : 29.08.2024 21:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Elifsu Tekin / Lahanalı Turşum - Yarı Texting (✓) / 7
Elifsu Tekin
Lahanalı Turşum - Yarı Texting (✓)

6.23k Okunma

510 Oy

0 Takip
15
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...