
Yazardan
"Oğlum gel otur şuraya biraz" poyraz babasını dinlemeden koridorda dönmeye devam etti. Derin bir nefes alırken nefesinin ciğerlerinde sıkıştığını hissediyordu. Sevdiği kız orada can çekişirken nasıl oturabilirdi. Bunu ona kimin yaptığını görememişti ama eninde sonunda o kişiyi bulup canını okuyacaktı.
Ameliyathaneden çıkan doktoru görünce hepsi beraber doktorun etrafına toplandılar.
"Zorlu bir ameliyattı, kurşunu çıkarmayı başardık ancak bir süre yoğun bakımda gözetim altında tutmamız gerekiyor. Geçmiş olsun"
Doktor gittikten sonra ameliyathanenin kapıları açıldı hemşireler maviyi yoğun bakıma alırken Serap ve murat melekten ayırmadıkları kızlarının, kuzey, koray ve melek ablalarının, poyraz ise sevdiği kadının bu hastaneden sağ salim çıkması için dualar ediyorlardı.
"Kuzey, Koray siz annemleri eve götürün ben size haber veririm"
"Yok olmaz gitmem ben, kızımın oradan çıktığını görücem önce"
"Annem, zaten bu kadar kişiye izin vermezler burda siz gidin ben haber vericem size"
"Oğlum ben ya da ikizlerden biri kalsın yanında"
"Gerek yok baba ben tek kalırım merak etmeyin siz, buradan Maviyle beraber çıkıp gelicez."
Zorlu uğraşların sonunda poyraz herkesi eve göndermiş yoğun bakım camının önünde sevdiği kadını izliyordu. Önce onu buradan sağ salim çıkaracak sonra da bunu yapanı bulacaktı.
Hemşireler içeri girdiğinde poyraz onları dikkatle izliyordu. Biraz sonra çıktıklarında poyraz onlara doğru yöneldi.
"Hemşire hanım durumu ne"
"Henüz değişen bir şey yok bir süre daha beklememiz gerekiyor."
Poyraz sadece başını sallayarak hemşireyi onayladı.
"Peki yanına girebilir miyim?"
"Bu çok uygun değil aslında ama-"
"Lütfen çok kalmam, belki beni yanında hisseder. Lütfen"
"Ben bir doktor beyle konuşayım"
"Tamam bekliyorum"
Hemşire yanından ayrıldıktan sonra umutla beklemeye başladı. Biraz sonra hemşire gelip içeri girebileceğini söyleyince vakit kaybetmeden verilen kıyafetleri giyinip yoğun bakım odasına girdi.
"Sadece 5 dakika lütfen" diyerek uyana hemşireyi kafasıyla onaylayarak sevdiği kadının yanına doğru ilerledi. Odayı monitörden gelen kalp atışı sesleri dolduruyordu. Poyraz yakınlaştıkça sevgilisinin yüzündeki solgunluğu daha net gördü ve bu daha çok içini sızlattı. Kenardaki sandalyeyi çekerek yatağın yanına iyice yaklaşıp oturdu.
"Sevgilim, ben geldim" Yanında duran elin alıp avucuna bir öpücük bıraktı.
"Seni böyle görmek bana o kadar ağır geliyor ki sanki bir kaç saattir değil de yıllardır burada yatıyormuşsun gibi, yıllardır sesini duymuyormuşum gibi."
Gözleri dolunca hisseder de üzülür diye hemen kendini toparlayıp gülümsedi.
"Bizim daha yaşayacak çok zamanımız var. Daha evlenicez, çocuklarımız olucak, onları beraber büyütücez. Ben seninle yaşlanmak istiyorum, kavga da etsek günün sonunda yine aynı yatakta uyumak, sabahları beraber uyanmak istiyorum."
Avucundaki eli daha sıkı tutup ufak bir öpücük daha bıraktı.
"Beni duyuyorsun biliyorum. Lütfen geri dön sevgilim. Beni burada yalnız bırakma."
"Süreniz doldu"
Ayağı kalkıp son bir kez sevdiğine baktıktan sonra yavaş adımlarla odadan dışarı çıktı. Üzerindekilerden kurtulup kendine gelmek için elini yüzünü yıkamaya gitti. Maviyi görmek bir nebze olsun ona iyi gelse de o halde görmek canını yakıyordu. Lavabodan çıkıp tekrar yoğun bakımın önüne geldi ve saatlerdir yaptığı gibi yine sevdiğini izlemeye devam etti.
Poyraz gözünü bile kırpmadan sevdiği kadını izlerken parmaklarını hafifçe oynattığını gördü. Heyecanla yerinde dikleşti, doğru görüp görmediğine emin olmak için pür dikkat parmaklarına odaklandı.
"Hadi, hadi"
Tam o anda mavi tekrar parmağını kıpırdattı, hemen sonra da yavaşça gözlerini açtı. Poyrazın gözleri parlarken hemen doktoru çağırdı. Doktor maviyi kontrol ederken poyraz da dikkatle onları izliyordu. Doktor odadan çıkınca hızla yanına gitti.
"Doktor bey, nasıl durumu?"
"Hastamızın durumu gayet iyi merak etmeyin birazdan normal odaya alıcaz. Geçmiş olsun"
Doktor oradan ayrılırken poyraz heyecanla tekrar camın önüne geçti. Mavinin karşısında ona gülümseyerek el sallamasına sevinçle karşılık verdi. Canına can gelmiş, yeniden doğmuş gibi hissediyordu. Sevdiğini ona bağışladığı için Rabbine bin kere şükürler etti.
MAVİ
Uyanalı bir saate yakın olmuştu. Bu sürede polisler gelmiş ifademi almışlardı bunu kim yaptı bilmiyorum ama umarım en kısa sürede bulunurdu. Poyrazın nasıl endişelendiğini yüzündeki yorgunluktan anlıyordum. Onu böyle üzgün görmek istediğim en son şey bile değildi. Şimdi de iyi olduğuma ikna olmamış olmalı ki yanımda telaşla bi taraftan yastığımı düzeltiyor diğer taraftan 5 dakikada bir iyi misin diye soruyordu. Tam ayaklanıp doktor çağırmaya yeltenmişken bileğinden tutup durdurdum.
"Poyraz artık sakince şuraya oturur musun? Gerçekten iyim, biraz ağrım var ama o da normal, sakin ol"
Sonunda beni dinleyip yatağın yanında duran sandalyeye oturmuştu.
"Elimde değil ki mavi, senin o halin gözümün önünden gitmiyor. Sana bir şey olacak diye çok korktum" ellerimi ellerinin arasına alıp uyandığımdan beri yaptığı gibi avucuma derin bir öpücük bıraktı.
Kapının açılmasıyla doktor içeri girdi. Poyraz oturduğu yerden ayaklanırken bende yatakta biraz dikleştim. Doktor yanıma gelip kontrollerimi yaparken poyrazla beraber sessizce onu izliyorduk.
"Doktor bey bir sorun var mı?"
"Hayır merak etmeyin eşiniz gayet iyi sadece bugün burada kalması gerekiyor. Eğer yarın da herhangi bir sorun çıkmazsa taburcu olabilirsiniz. Tekrardan geçmiş olsun."
"Teşekkürler"
Doktor odadan çıktıktan sonra poyraza döndüm
"Bak gördün mü endişelenecek bir şey yokmuş" bana doğru eğilip saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı.
"Senin tamamen sağlıklı ve ayakta olduğunu görmeden tam olarak rahatlayamam"
Yatağımın yanına gelip oturdu beni göğsüne doğru çekip arkasına yaslandı, kafamı göğsüne koyup gözlerimi kapattım ve o saçlarımla oynarken ben de uyuyakaldım.
********
"Serap teyzecim iyim ben gerçekten, uyumak istemiyorum."
"Ben ne dersem o bu yataktan kalkmayacaksın. Hadi hadi yaslan bakiyim, iç şu çorbayı da."
Bu sabah poyrazla hastaneden çıktıktan sonra onlara götürecekti ama ne kadar ısrar etseler de neredeyse her gün onlarda olduğum için kabul etmedim. Serap teyze ve Murat amca kızsalar da daha fazla üstelemediler, şimdi de kendi evimde odamdayım sağolsunlar Murat amca, Serap teyze, Melek, ikizler ve Poyraz başımdan bir saniye bile ayrılmadılar. Bir süre sonra serap teyze herkesi göndermiş beni de yatağa yatırarak yaptığı çorbayı içirmeye çalışıyordu. Ben çorbamı içerken serap teyze doktorun verdiği ilaçlarla beraber tekrar yanıma geldi.
"Al kızım bu ilaçları da iç."
"Serap teyzecim sen çok yoruldun bak Meleği falan çağır o gelsin he"
Melek mi gelsin yoksa başka birileri mi?
Susar mısın?
"Yok ben bakarım sana kızım. Hiç anneler kızlarına bakarken yorulur mu?"
Anne...
Bu kelime bana o kadar yabancıydı ki. Benim öz annem bile beni bırakıp gitmişken Serap teyzenin bana öz kızıymışım gibi davranması asla tarif edemeyeceğim bir duyguydu.
Serap teyze çorbamı yedikten sonra yataktan çıkmamamı da sıkıca tembihleyip akşam onlara gelecek misafirler için hazırlıklarını tamamlamaya gitti. Gitmesinin üzerinden iki saat geçmişti ama ben asla uyuyamamış yatağın içinde dönüp durmuştum. Poyraz 10 dakikada bir arayarak ya da mesaj atarak nasıl olduğumu soruyordu. Buraya gelmek istemişti ama kaç gündür benim başımda beklediği ve bu yüzden de işleri aksadığı için gelmesini istemedim.
Yatakta boş boş dönmekten sıkıldığım için kalkıp aşağı indim, mutfağa girip bir bardak ıhlamur hazırlayıp oturma odasına geçtim, koltuğa uzandım ve televizyonu açıp kanallarda dolaşmaya başladım. Televizyon izlerken kapının çalmasıyla beraber kapatıp ayağı kalktım. Kapıyı açtığımda karşımda poyrazı buldum.
"Poyraz?"
"Hiç öyle bakma mavi sen böyleyken orada oturup çalışamadım. Hem sen niye ayaktasın annem sana yataktan çıkmaman gerektiğini söylemedi mi?"
"Söyledi ama ben yat yat sıkıldım napiyim gayet iyim. Hem ayağı kalkmadan kapıyı nasıl açabilirdim sence?"
"İyi hatırlattın bu evin yedek anahtarından bir tane de bana lazım bir an önce bu işi halletmeliyim. Şimdi, gel sen buraya"
Aniden beni kendine çekip kucağına almasıyla düşmemek için boynuna sarıldım.
"Poyraz! napıyorsun?"
"Seni odana götürüyorum bu kadar süre ayakta kalman bile yanlış."
"Ya ama benim uykum yok ki boş boş dönüyorum yatakta, aşağıda oturalım işte beraber film izleyelim"
"Peki madem ama koltuktan kalkmak yok"
"Anlaştık"
Merdivenleri geri inip kucağında benimle beraber oturma odasına geri döndü. Beni yavaşça koltuğa bırakıp mutfağa gitti, biraz sonra elinde içeceklerle ve atıştırmalıklarla beraber geri döndü. Elindekileri önümüzdeki sehpanın üzerine koyup kenardaki battaniyeyi aldı ve ikimizin de üzerine örtüp beni de göğsüne çekti. Bende kafamı göğsüne koyup yaramın izin verdiği ölçüde beline sarıldım, televizyondan rastgele açtığımız film arka planda akıp giderken poyrazın yanımda olmasının verdiği huzurla saatlerdir gelmeyen uykum bir anda bastırmıştı, o filmi izleyip bir taraftan da saçlarımla oynarken benimde gözlerim iyice ağırlaşmış ve uyuyakalmıştım.
BÖLÜM SONU
MERHABALAR, BİLİYORUM KISA BİR BÖLÜM OLDU YANİ BU KADAR UZUN BİR ZAMAN SONRA DAHA UZUN BİR BÖLÜM YAZMAK İSTERDİM AMA MAALESEF YAZAMADIM. YANİ BİLMİYORUM NASIL DEVAM EDECEĞİMİ BİLEMEDİM DİYEBİLİRİM UMARIM BUNDAN SONRAKİLERDE DAHA İYİ VE UZUN YAZABİLİRİM.✨️
UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENMİŞSİNİZDİR🎀
BİR DAHAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE KENDİNİZE ÇOK İYİ BAKIN 🫶🏻🫶🏻
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |