9. Bölüm

9. Bölüm: HASTANE

Elif Koçan
eliff.4_

 

HERKESE MERHABA

 

YENİ BÖLÜME HOŞ GELDİNİZ

 

İYİ OKUMALARRRR :)

 

 

 

Sabah uyandığımda kerem yanımda yoktu, yataktan kalkıp işlerimi hallettim ve odadan çıkıp aşağı indim. Henüz kimse uyanmamıştı, içeri geçip bir bardak su aldım suyu içerken dışarda çardakta oturan keremi gördüm bardağı bırakıp üzerime vestiyerden hırka alarak dışarı çıktım ve yanına gittim.

 

"Günaydın" sesimi duymasıyla irkilerek bana döndü beni görünce yüzündeki ifade yumuşadı ve yerini bir gülümsemeye bıraktı

 

"Günaydın karıcım" durduğum yerden hareketlenip yanına geçtim ben oturunca o da kolunu omzuma atarak beni kendine çekip kafamı göğsüne yasladı. Bir süre öylece durup sessizliği dinledik. Kafamı kaldırıp ona baktım, içinde bir şeyler düşündüğü çok belliydi. Dün akşam bir şeyi yoktu nolmuştu ki birden

"Kerem?"

"Efendim"

"Neyin var?"

"Bir şeyim yok neden?"

"Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun, ne bu yüzünün hali?" yüzünü bana çevirip derin bir nefes aldı

"Gerçekten bir şey yok güzelim, öylesine düşünüyorum işte"

"Neyi düşünüyorsun?"

"Kaç çocuk yapacağımızı" söylediği şeyle hemen ondan ayrılıp koluna vurdum o bu halime kahkaha atarken ben kaşlarımı çatmış ona bakıyordum

"Ne ya olmasın mı bi üç-dört tane hatta üç değil dört olsun iki kız iki erkek, bence mükemmel fikir" ben gözlerimi irileştirip ona bakarken hala kendi kendine çocuk sayısını yükseltip ya da bu kadar olsun, yok bu kadar olsun diyip duruyordu

"Kereem!" sonunda planlarını bitirip bana döndü

"Efendim karıcım"

"Napıyorsun sen?"

"Geleceğimizi planlıyorum hayatım"

"Futbol takımı kuruyoruz da beni mi haberim yok" kahkaha atarak beni kendine çekti ve saçlarımı öperek oynamaya başladı

"Sen yeter ki iste hayatım onu da kurarız" tekrar koluna yumruk atınca gülerek ellerini havaya kaldırdı

"Tamam tamam sen ne dersen o" bende gülümseyerek ona sarıldım, biraz daha orda durup sonra içeri geçtik.

Herkes yavaş yavaş uyanıyordu, kerem yukarı üzerini değiştirmeye çıkınca bende yardım için mutfağa geçtim. Gamze ablayla beraber sofrayı kurduk, o sırada da herkes yavaş yavaş masaya toplanıyordu.

 

Kahvaltımızı yaparken sevdanın bakışlarının yine keremin üzerinde olduğunu farkettim kendi kendime sakinleşmeye çalışıp önümdeki yemeğe odaklandım. Kerem yine bütün masayı tabağıma yığdığı için oflayarak ona taraf döndüm ne demek istediğimi anlayınca gözleriyle "Bitecek o tabak" dermiş gibi tabağı işaret etti, ona göz devirerek önüme döndüm.

 

Kerem ve mehmet amca işe gidince bizde sofrayı topladık, Ayfer teyzeler kahve isteyince yapmak için mutfağa geçmiştim ki sevda ben yaparım diyip peşimden içeri geldi, bu ani çıkışına şaşırsam da bir şey demeden mutfaktan çıkıp salona geçtim.

 

Biraz sonra sevda elinde kahvelerle gelip hepimize dağıttıktan sonra onlar kendi aralarında sohbet etmeye başladılar bende sadece kahvemi içip onları dinliyordum. Kahveler bittikten sonra boşları toplayıp makineye doldurdum bir anda midem bulanır gibi olunca mutfaktan çıkıp banyoya gittim elimi yüzümü yıkayıp kendime gelince banyodan çıktım.

 

Salona inmek için merdivenlere yönelmişken aniden başımın dönmesiyle olduğum yerde kalakaldım. O kadar şiddetli bir şekilde dönüyordu ki önümü puslu görüyordum elim trabzanları ararken bir anda birinin arkamdan itmesiyle merdivenlerden yuvarlandım. Bilincim kapanmadan önce son duyduğumda gamze ablanın adımı bağırarak yanıma koşmasıydı.

 

 

KEREMDEN

Odamda işlerime gömülmüş çalışırken telefonumun çalmasıyla Duru olduğunu düşünerek elime aldım ama arayan duru değil ablamdı aramayı cevaplayarak kulağıma götürdüm.

"Efendim abla"

"Kerem! kerem çabuk gel" ablamın ağlayan sesini duyunca kaşlarımı çattım

"Abla sakin ol noldu?"

"Duru-" durunun ismini duymamla hızla ayağı kalktım

"Noldu duruya! abla bir şey söyle noldu!"

"Bir anda merdivenlerden düştü, kafası çok kanıyo. Ambulans çağırdık yolda kaza olmuş ne zamana gelir bilmiyorum. Kerem çabuk gel çok kan kaybediyor"

"T-tamam ben hemen geliyorum" telefonu kapatıp etraftaki bakışları umursamadan koşarak aşağı indim ve hemen arabaya binip son gaz eve sürdüm.

Eve gelince ani frenle durup içeri koştum merdivenlerin altında kanlar içinde yatan duruyu görünce "DURU!" diye bağırarak yanına koştum hızlıca kucağıma alıp evden çıktım arka koltuğa yatırıp şoför koltuğuna geçtim ablamda hızlıca durunun yanına oturunca hızla hastaneye sürdüm.

 

"Duru hadi kuzum uyan bana bak, hadi" ablam ağlayarak duruyu uyandırmaya çalışırken bende bir yola bir duruya bakarak arkamdan çalınan kornaları umursamadan iyice gaza bastım.

 

Hastaneye gelince "SEDYE!" diye bağırıp duruyu kucağıma aldım ve gelen sedyeye yatırdım doktorlar hızla içeri götürüp yoğun bakıma aldılar bende girecekken hemşire durdurup giremezsiniz diyince o koridorda öylece kaldım.

Gözyaşlarım peşpeşe akarken duvarın önünde yere çöktüm başımı ellerimin arasına alıp belki bir-iki saat hareket etmeden sadece oturdum.

Babamın geldiğini duymuştum yanıma gelip bir şeyler dese de dediklerinin hiç birini anlamadım.

Bir süre sonra içerden doktor çıkınca hızla ayağı kalktım.

"Doktor Bey duru nasıl?"

"Hastanın neyi oluyorsunuz?"

"Kocasıyım, karım nasıl bir şey söyleyin"

"Hastamız zehirlenmiş."

"Ne?"

"Evet midesini yıkadık fakat düşme esnasında kafasını çok sert vurmuş kafasında zedelenmeler var, onun dışında da kolunda kırık var yani bir süre kolunu kullanamaz. Şu an uyanmasını beklemekten başka bir şey yapamıyoruz maalesef, önümüzdeki 24 saat çok önemli. Geçmiş olsun."

 

(Arkadaşlar bu arada tıpla alakalı bilgim yok o yüzden yazdıklarımda yanlış olan bir yer varsa kusura bakmayın lütfen)

Doktor yanımızdan ayrılırken yoğun bakım camının önüne yürüdüm, kafamı cama yaslayıp duruyu izlemeye başladım. Ona bunu kimin yaptığını en kısa zamanda öğrenecektim ve öğrendiğim zaman da elimden çekeceği vardı.

 

"Sevgilim... nolur uyan. Bırakma beni... Ben napıcam ki sensiz... yapma bunu bana." gözyaşları içinde duruyu izlerken koridorda Mustafa babamla Burak'ın sesini duydum ama gözümü sevdiğimden ayırmadım.

"DURU!"

"KIZIM! KIZIM NEREDE?"

"Mustafa durun bir sakin olun"

"Nasıl sakin olalım Mehmet amca nerede kardeşim?"

"Yoğun bakıma aldılar"

Ben duruyu izlerken bir anda yüzüme inen yumrukla sendeleyerek geri çıktım. Burak yakama yapışıp duvara çarparken diğerleri de ayırmaya çalışıyordu.

"NAPTIN LAN KARDEŞİME, BİZ ONU SANA EMANET ETMEDİK Mİ LAN"

"B-ben bilmiyorum işteydim. Ze-zehirlenmiş sonra da merdivenlerden düşmüş, ne oldu kim yaptı b-bilmiyorum ama en kısa zamanda öğrenicem" burak bir hışımla beni yere yatırıp ardı ardına yumruk atarken karşılık vermeden vurmasına izin verdim haklıydı, ben onu koruyamamıştım

"Oğlum dur! bırak!" Mustafa babam burağı zorla üzerimden alınca ablam ve babam kalkmama yardımcı olmak için bana yöneldiler ikisini de durdurup ayağı kalktım bir şey söylemeden tekrar camın önüne geçip duruyu izlemeye devam ettim.

"Baba bırak! biz duruyu bu adama emanet ettik! daha kaç gün oldu evleneli kız hastanelik oldu! zehirlendi diyor ya zehirlendi diyor! kim yaptı lan bunu kardeşime!"

 

"Çocuk evde bile değilmiş oğlum, görmüyor musun halini? ben ister miyim kızımı böyle görmek şu an tek yapmamız gereken durunun iyileşmesini beklemek. Sonra zaten kimin yaptığını öğrenip cezasını vericez ama şu an senin kereme saldırman hiç bir şeyi değiştirmeyecek. Duydun mu beni kardeşin için sakin olacaksın"

Burak babasının tuttuğu kolunu bir hışımla geri çekip sakinleşmek için kenarda duran koltuklardan birine oturdu herkes sessizce oturmuş gözyaşı dökerken ben yorgun bir şekilde duruyu izliyordum.

Babam ablamla beraber kantinden su almaya inerken Mustafa babam ayağı kalkıp yanıma geldi, bir süre o da benim gibi gözyaşları içinde yatakta hareketsiz uyuyan kızını izledi onun da içinin nasıl yandığı belliydi. Biraz sonra bana dönüp elini omzuma koydu

"Evlat git bir elini yüzünü yıka da gel kıpkırmızı olmuşsun, yüzüne de diyelim bir pansuman yapsınlar"

Yüzüne bakmaya utandığım için gözlerimi durudan çekmeden cevapladım

"Gerek yok, iyim ben böyle"

"Hadi ama oğlum bak tamam elini yüzünü yıkamaya gitmiyorsun bari söyleyelim yüzüne pansuman yapsınlar"

Konuşmadan sadece kafamı olumsuz anlamda salladım. O da çok uzatmadan "Peki oğlum" diyerek kızını izlemeye devam etti.

 

 

 

*******

 

 

 

Saatlerdir aynı pozisyonda duruyu izlemekten başka bir şey yapmıyordum en ufak bir uyanma belirtisi göstermesi için en başından beri umutla bekliyordum. Burak da yanımda aynı şekilde kardeşinin uyanmasını bekliyordu. Bana karşı hala mesafeliydi, bu olanlardan beni suçluyordu. ki haksız değildi. Bende kendimi suçluyordum. Mustafa babamın tansiyonu düşünce babam koltuğa oturttu ne kadar ısrar etse de doktora görünmeyi istemedi.

Biraz sonra doktor gelip içeri kontrole girdi. Kontrol bittikten sonra odadan çıkınca hepimiz başına toplandık.

"Kızım nasıl doktor bey?"

"Durumunda herhangi bir değişiklik yok hayati tehlikeyi tam olarak atlatması için uyanması gerekiyor. Bundan sonrası tamamen hastanın elinde"

Bir umutla hemen söze atladım

"Görebilir miyiz peki?"

Doktor bir süre tereddütte kalsa da en son kafasını sallayıp "Hemşie hanımı size yönlendiriyorum, ama lütfen teker teker girin. Hastamızı yormayalım"

Doktor yanımızdan ayrılırken saatler sonra ilk kez yüzümde ufak bir gülümseme oldu, en azından yanına girebilecektim.

Hemşire yanımıza geldiğinde önce Mustafa babam ve burak girmek istedi onlar sırayla girince bende koltukta oturmuş bekliyordum babam işi çıktığı için şirkete gitmek zorunda kalmıştı. Ablamda yanımda oturmuş bana destek olmaya çalışıyordu.

Mustafa babam ve burak çıktıktan sonra ablam girdi ben en son girmek istemiştim. Ablamda çıkınca hızla ayaklandım hemşirenin verdiklerini hızla üzerime geçirdim ve kapıyı açıp içeri girdim hemşire sadece beş dakika diyip çkmıştı. O çıktıktan sonra gözümü duruya çevirdim, zamanımın kısıtlı olduğu aklıma gelince orda durmadan yanındaki sandalyeye oturup buz gibi olan elini tuttum.

"Sevgilim... ben geldim." avucunu çevirip uzunca öptüm

"Uyan artık be güzelim. Bak hepimiz seni bekliyoruz. Hadi aç o güzel gözlerini bak bana" gözlerim dolarken kendimi toparlayıp devam ettim.

"Seni çok özledim. Bana bakışını, konuşmanı, gülmeni, bana kızmanı... Her şeyini çok özledim. Beni sensiz bırakma. Lütfen, seni ilk gördüğüm andan beri sana öyle bir bağlanmışım ki bunu bugün daha iyi anladım. O kadar çaresizim ki elimden hiç bir şey gelmiyor. Sana bunu kimin yaptığını öğrenicem, bedelini çok ağır ödeticem söz veriyorum cezasını çekecek" kafamı avucuna yaslayıp gözlerimi kapattım gözyaşlarım sessizce akarken mırıldmırıldandım.

"Seni çok seviyorum... Nolur uyan, yalvarırım"

"Bende seni çok seviyorum" duyduğum sesle birlikte hızla kafamı kaldırdım. Duru uyanmıştı. Uyanmıştı ve gülümseyerek bana bakıyordu. Gözyaşlarım içinde gülerek ayağı kalktım eğilip anlına derin bir öpücük bıraktım ve alnını alnıma yasladım.

 

"Şükürler olsun Allahım. Uyandın, bırakmadın beni." Kapı açıldı, süremin bittiğini söylemeye gelen hemşire durunun uyandığını görünce hemen gidip doktor çağırdı. Biz hala o konumdayken doktorun beni geri çekmesiyle istemeye istemeye ayrıldım. Hemşire beni dışarı çıkarırken yüzümdeki gülümsemeyle dışarı çıktım.

Benim çıkmamla herkes ayaklandı

"Oğlum, noldu doktor niye öyle hızla girdi içeri?"

"Uyandı. Duru uyandı."

 

Herkesin yüzü anında aydınlandı. Herkes sevinçle birbirine sarıldıktan sonra hep beraber camın önüne geldik doktor kontorllerini yaparken duruyla göz göze geldik o bana yorgunca gülümserken bende kocaman bir gülümsemeyle karşılık verip ona doğru fısıldadım.

"Seni seviyorum"

Dediğimi anlayarak o da anı şekilde dudaklarını oynattı.

"Bende, bende seni seviyorum"

 

 

 

 

BÖLÜM SONU

 

NASIL BULDUNUZ BÖLÜMÜ?

 

SİZCE DURUYU KİM ZEHİRLEDİ VE ONU AŞAĞI İTEN KİMDİ?

 

OY VERMEYİ VE YORUM YAZMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN

 

BİR DAHAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE

 

Bölüm : 19.02.2025 18:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...