11. Bölüm

11. Bölüm : Kraliyetin Gerçek yüzü

Elif Özen
elifozen.224

Erifu

Uyandığımda vagondaydık.

Sensei ve Eruto kalkmıştı ve sohbet ediyorlardı.

Tozlu penzecereden gökyüzüne baktım güneş daha doğmamıştı çok erken uyuduğumuzdan olsa gerek.

Kafamı şişme yastığa koydum kendime gelebilmek için.

Sensei çantaların birinden yiyecek birşeyler çıkardı ve yere koydu.

Şişme yataktan kalktım ve cama doğru yaklaştım.

Kraliyetin ışıkları çok güzel görünüyordu.

Bir saate orda olurduk herhalde.

Eruto ve Sensein yanına gidip oturdum Sensei yemeğe başlamıştı bile.

Fakat Eruto'nun trenin sallanmasından kaynaklı pek iştahı yoktu sanırım.

Benimde iştahım yoktu.Tren bütün gece beşik gibi sallanmıştı ve ray sesleri bir yerden sonra insana zulüm ediyordu.

Sensei "Biraz yiyin kendinize gelirsiniz " Desede yiyemedik.

Kraliyet bölgesine varmıştık .

Hiç hayal ettiğim gibi bir yer değildi.

Bütün evler topraktan yapılmıştı, her yerde dilenci ve yoksul insanlar vardı ve en kötüsü kraliyet muhafızları insanlara işkence ediyordu.

Kafamı yukarı doğru kaldırdım ve dev altınlarla kaplı kocaman bir duvar gördüm.

Tam kraliyet bölgesinin ortasına yapılmıştı . Duvarın arkasını göremiyordum fakat Urashi'nin sarayı görünüyordu.

Sensei "Hadi hazırlanın çocuklar iniyoruz " Dedi.

Sensei bütün çantaları sırtına aldı.

Yardım etmek istedik fakat izin vermedi.

Pencereyi sonuna kadar açtı.

İstasyona girmiştik conductor'lerden önce trenden inmeliydik bizi yakalarsalar kellemizi uçururlardı.

Sensei bizi kucağına aldı ve çanta larla birlikte trenden atladık.

Sensein Hulk olmasından şüphe ediyorduk. Gerçekten çok güçlüydü.

Trenden atladığımız gibi kraliyet muhafızlarını gördük.

Gelen yolcuları denetlemek için Trenin kapısının önünde bekliyorlardı.

Tam o sırada bir Şovalye bizi fark etti.

"Hey durun! " Diye gür bir sesle bağırdı.

Sensei koşmaya başladı.

Üstünde o kadar yük olmasına rağmen bizim on katımızdan fazla koşuyordu.

Eruto'ya baktım ve "Eruto üç diyince atlıyoruz" Dedim.

Eruto kendinden emin bir şekilde kafasını salladı.

Saymaya başladım " 1...2...3 "

Sensein kucağından atladık. Sensei panikle bize döndü ve bağırdı "Ne yapıyorsunuz! " Diye.

Eruto "Sensei koşun size yetişeceğiz" Diye bağırdı.

Sensei nefes nefeseydi bize uzun ve endişeli bir bakış attı ve koşmaya başladı.

Muhafızlar baya hızlıydı Eruto ile iki farklı yola ayrıldık.

İki muhafız benim peşimden iki muhafızda Eruto'nun peşinden koşmaya başladı.

Harabe yolda koşarken kılıcımı çektim ve yolda asılı olan bir çamaşır ipini kopardım.

Kopardığım gibi bir çarşaf kaptım geri kalan çamaşırlar ise muhafızların üstüne düştü.

***

Eruto

 

Peşimdeki muhafızlar çok hızlıydı.

Harabe sokak aralarında zikzak atarak koşuyordum hala peşimdeydiler.

Kılıcımı kınımdan çıkardım ve bir karpuz fıçısınının halatını kopardım.

Karpuzlar yola saçıldı buna mecburdum çok yaklaşmışlardı.

Söz veriyorum kraliyeti terk ederken hepsinin parasını ödiyecektim.

Koşarken çok fazla kalabalığın beni izlediğini fark ettim.

Sol tarafta bir yol vardı.

Oraya gidicektim. Arkamdaki muhafızlar deli gibi bağırıyordu "Onları yakalayın! " Diye.

Yönümü tam sağ taraftaki yola çevirmiştimki biri ayağıma çelme taktı.

Benim yaşlarımda bir kız.

"Defol burdan kılıç ustası! " Diye bağırdı.

Dengemi kaybedip yere düştüm muhafızlar "Sonunda ne inatçı şeymişsin sen" Diyorlardı.

Kaçıcak hiçbir yerim yoktu.

Tam o anda muhafızların üstüne çatıdan elinde çarşaf olan biri atladı.

Bu Erifu idi yine tam zamanında gelmişti.

Elindeki beyaz dev çarşafı açarak muhafızları altına aldı sonrada elindeki siyah plastik ipi etraflarında doladı.

"Erifu iyisin" Dedim sevinçli bir sesle.

Erifu bana bakarak gülümsedi ve beni yerden kaldırdı.

Tam herşey bitti derken etrafımızı beş adet muhafız sardı.

Muhafızların arkasındada sinirli halk vardı.

Tamam artık işimiz kesinlikle bitmişti.

Birbirimize yaklaştık ve kılıçlarımızı çektik.

Halk ellerindeki yanan odunlar ve tırmıklarla bağırıyordu.

Muhafızlar bize daha da yakınlaştı.

Tam o sırada çatıdan biri daha atladı Artık şaşırmıyordum.

Bu Sensei di Sensei bize döndü ve bana bakarak.

"Erifu benden birkaç hareket kapmışsın bakıyorum" Dedi gülümseyerek.

Erifuda büyük bir şaşkınlıkla gülümseyerek karşılık verdi.

Sensei havada en az 4 metre boyunda dev bir hayalet kılıç yarattı.

Hiç istifini bozmadı ve dev kılıcı şövalyelerin tam ortasına sapladı.

Sonra havada sayamadığım kadar çok hayalet kılıç yarattı ve hepsini şovalyelere doğrulttu.

Hepsi çığlık atarak kaçışmaya başladı.

Bir dakika içinde mahşer alanından farksız meydanda sinek bile uçmuyordu.

Gözlerimiz açıldı ve büyük bir hayranlıkla Sensei ye baktık.

Sensei bize döndü ve suratındaki korkunç ifade anında kayboldu ve gülmeye başladı.

Lan az daha bizde çığlık atıp kaçıcaktık.

Sensei hayalet kılıçları yok etti ve "hadi gidelim" dedi.

Kraliyet bölgesinin tam ortasındaki duvara yakın bir yolda yürüyorduk.

Tam o anda çok şiddetli ve yüksek bir Burğa sesi yükseldi.

Kraliyet bölgesinde eğer Burğa üflenirse bütün ordu harekete geçerdi.

Sensei korkuyla "çabuk beni takip edin "dedi.

Bir eve koştuk ve kapıyı çaldık.

Kapıyı yaşlı bir kadın açtı.

Sensei " Efendim lütfen bizi içeri alın yardıma ihtiyacımız var" dedi.

Öyle demesiyle birlikte kadın bağırmaya başladı.

"Aaaa Kılıç Ustaları imdat! " Diye.

Sensei kadının köpürcük kemiğinin olduğu yere hafifçe dokundu ve kadın bayıldı.

Sensei "Hadi girin çabuk! " Dedi.

Kucağına yaşlı kadını aldı ve çantaları yere bırakarak kadını koltuğa uzattı.

Kapıyı sonuna kadar kilitledi.

Köydeki her ev gibi bu evde harabe içindeydi.

Erifu ile endişe içinde "teyze iyimi Sensei ? " Dedik.

Sensei kormayın "Şimdi uyanır" dedi rahat bir sesle.

Yaşlı kadın çok zayıf ve yoksul görünüyordu.

Evine bir göz gezdirdim.Evi tek odaydı ve iki katlıdı.

mutfağı örümcek ağlarıyla kaplıydı, duvarlarındaki topraklar yıkılmak üzereydi ayrıca bir dilim ekmek bile yoktu.

Bu yüzden bu kadar zayıf olsa gerek.

Kraliyet bölgesini hiç böyle hayal etmemiştim.

Sensei'ye dönüp "Sensei Kraliyet neden bu kadar kötü bir halde? " Dedim.

Sensei "Burası fakir Kraliyet bölgesi " Diye yanıtladı.

"Ne yani kraliyet iki bölümden mi oluşuyor " Dedim merakla.

Sensei "evet şu gördüğünüz dev duvar arkasında da zengin Kraliyet bölgesi var biz oraya gireceğiz" Dedi.

Tam o sırada yaşlı kadın uyandı .

Korkuyla bağırmaya başladı "lütfen beni öldürmeyin" Diye .

Sonrada öksürmeye başladı boğazı kurumuş bir şekilde ardından yere çöktü.

hemen çantaların birinden su çıkartıp kadına uzattım.

Kadının şaşkınlıktan gözleri açılmıştı sanki hayatında ilk defa şu görüyormuş gibi.

Kadın suyu aldı ve kana kana içti.

Biz bile baya şaşkındık kocaman bir termosu bitirmişti.

Kadın nefes nefese ağzını sildi ve termosu geri bana uzattı.

Kadın ürkerek "Teşekkürler " Dedi ve ardından "Benden ne istiyorsunuz? " Dedi.

Sensei "sizi bayılttığım için üzgünüm efendim sizden yardım istiyoruz bu gece burada kalabilirmiyiz?" Dedi.

Kadın bize korkarak bakıyordu "siz kılıç ustası mısınız ? " Dedi keskin kılıçlarımıza bakarken.

Sensei " Evet efendim fakat bizden neden bu kadar korktunuz" Dedi.

Kadın "Yüceler Yücesi Kralımız Urashi sizin Terörist olduğunuzu söylüyordu. Önüne gelen herkesi öldürüyormuşsunuz " Dedi.

Şok içinde kadına baktık.

Sensei " Hayır efendim biz asla masum insanlara zarar vermeyiz bizim yaşama amacımız kötü yönetimi ve ruhları yok etmek"dedi.

Kadın "kötü yönetim ne alaka şimdi bizim Kralımız bize cennet gibi bir hayat sunuyor " Dedi.

Daha fazla dayanamayarak Kadına "o yüzden mi bu kadar iğrenç bir hayatınız var! O yüzden mi mutfağınız bomboş!" dedim .

Kadın hiçbir şey söyleyemedi ve gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

"Aslında biraz haklısınız" dedi karnı guruldayarak.

Erifu çantadan vagonda yemediği yemeği çıkardı ve kadına uzattı " aç mısınız?" Dedi üzgün bir sesle.

Kadının gözleri suyu gördüğü zamankinden daha da büyüdü ve dayanamayarak kafasıyla çekinerek onayladı.

Erifu yemeği kadına uzattı.kadın bir yandan ağlıyor bir yandan da yemek yiyordu.

Erifu "Efendim neden Krala karşı gelmiyorsunuz? " Dedi kendini tutamayarak.

Kadın Ağlayarak "bizi anında asarlar" dedi.

Sensei "üzülmeyin bu yönetime bir son vereceğiz ve bu hayatı bir daha rüyanızda bile görmeyeceksiniz" dedi.

Kadın tebessüm ederek "umarım oğlum,umarım" Dedi.

Kadın "yiyecek için çok teşekkürler en son üç gün önce küflü bir ekmek yemiştim" dedi.

Kadının gözlerinden tekrar yaşlar inmeye başladı.

Sensei " İyimisiniz " Dedi.

Yaşlı kadın " Bir hafta önce oğlum açlıktan öldü" Dedi.

Eruto şoka girmiş bir şekilde ağzını kapattı.

Kadın bir yere doğru dalmış bakışlarını kaldırdı .

"Size yatak hazırlıyım" Dedi ve yukarı çıktı.

Üçümüzde kadının haline çok üzülmüştük ve bundan daha kötüsü köydeki herkes bu haldeydi.

Kadın bizi yukarı çıkardı üst kat dört odaydı.

Bir odasında odunlar vardı.

Bir odasında da tuvalet ve banyo bembeyaz olması gerekirken pas tutmuştu.

Diğer odası kiler gibiydi.

Ve en son odasıda yatak odasıydı.

Yerde dört adet yatak vardı normal bir insanın asla uyumiyacağı bir yerdi fakat üçümüzde çok sevimli bulmuştuk.

Eşyalarımızı o odaya koyduk ve çok şiddetli bir kapı çalma sesi geldi.

Kadın gidip kapıyı açtı bizi ispiyonlamasın diye dua etmeye başladık.

Kapıyı çalan Urashi'nin muhafızlarıydı.

Bir anda bir tanesi bağırdı.

"Yaşlı bunak üç adet Terörist bölgeye sızmış onları gördünmü"diye kükredi.

" Yaşlı kadın hayır evladım malesef görmedim " Dedi.

Rahat bir nefes aldık.

Daha sonra bir tanesi " O lanet haydutlar köyü birbirine katmış onlar yüzünden Yüce Kral Urashi'nin töreni ertelendi "dedi.

" Görürseniz hemen haber verin yoksa olacakları biliyorsunuz değilmi" Dedi bir diğeri tehdit edercesine.

Kadın "Tamam oğlum hemen bildiririm" dedi.

Şovalyelerden biri "Bu arada yaşlı bunak Yüce Kral Urashi'nin vergisini de almaya geldik" dedi.

Yaşlı kadın "ama evladım sizinde bildiğiniz gibi benim hiç bir şeyim yok her gün vergi topluyorsunuz " Dedi.

Şovalye "eeh yeter be" diyip kükredi ve yüksek bir tokat sesi geldi.

Kadın acıyla bağırdı ve ardından tekme sesleri gelmeye başladı.

Hemen aşağı atladık ve saldırıya geçtik.

Şovalyeler şoka girdiler.

Sensei etraflarına dev bir hayalet zincir çekti ve sıktı.

Ardından hepsinin boynunun altına kılıç tuttu.

Yaw ama sensei biz ne işe yarıyorduk.

Gene çok işe yaramaz hissettik kendimizi Erifu ile.

Koşup kadını ayağa kaldırdım.

Kadın muhafızlara doğru baktı.

Sensei "çabuk özür dileyin!"diye kükredi.

Muhafızlar korkuylar her bir ağızdan " Özür dileriz "dediler.

Sensei muhafızları kapıdan çıkardı ve zinciri havaya yükseltti.

Muhafızlar bağırmaya başladı. Sensei mancınıkla fırlatır gibi adamları alıp Ruh bölgesine fırlattı.

Sensein güçleri karşısında her seferinde şoka giriyorduk daha neler görücektik acaba"

Kadın "çok teşekkürler" Dedi mutlulukla.

Sensei "Rica ederiz" dedi göz kırparak.

Hava kararmaya başlamıştı erken kalkacaktık nede olsa o yüzden erken yatmaya gittik.

Yer yataklarımıza uzandık ve uzun bir günün yorgunluğuyla birlikte uykuya daldık.

 

                             ***

 

 

 

 

 

Bölüm : 16.10.2024 20:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...