
Eruto
Uzun koridorda Sensei ve Erifu'yu bulmak için koşuyordum.
Uzun koridorun sonunda karşıma geldiğim dev salon çıktı.
Salonda gözlerimi gezdirdim yirmiden fazla koridor vardı.
En iyisi beklemekti illaki buraya tekrar döneceklerdi.
Beklerken fazla dikkat çekmemek için elime bir toz tüyü aldım ve tabloları süpürmeye başladım.
Karşımdaki koridordan koşma sesleri gelmeye başladı.
Kafamı o yöne doğru çevirdim ve beş adet muhafızın çıkış kapısına doğru koştuğunu gördüm.
Muhafızlar kapıdan çıktıktan sonra çan sesleri çalmaya başladı.
Korku ve tedirginlik içinde arkamda yerleri silen temizlikçi kıza doğru yöneldim.
"Bakar mısınız? " Dedim kibar bir sesle ve elimi havaya kaldırıp tam omuzuna dokunacaktım ki kız korkuyla elleriyle yüzünü kapattı ve yere yatıp küçüldü.
Birazcık ürkerek" korkuttuğum için özür dilerim" Dedim.
Kız ellerini suratından çekti ve bana baktı.
Erifu ile yaşıt olmalıydı.
Ellerini suratından tamamen çekince saçları geriye doğru düştü ve suratı tamamen görünür hale geldi.
İnanmıyorum!
Kızın suratında yeni olmuş yanık ve kesik izleri vardı!?
Dehşet ve hüzünle kıza "Ne oldu sana? " Dedim.
Kızın gözlerinden yaşlar akıyordu fakat konuşmuyordu.
Omuzuna dokunup kararlı bir sesle "Bunu sana kim yaptı? " Dedim.
Kız kafasını kaldırdı ve yüzüme baktı.
"U-Urashi ,efendim" dedi titreyen sesiyle.
Öfke ile doğruldum o adamı gördüğüm yerde parçalara ayırmak istiyordum.
"Peki nasıl yaptı bu yara izlerini? "Dedim.
Kız "özür dilerim ama eğer anlatırsam beni öldürürler" dedi titreyerek.
Kızın elinden tuttum ve ayağa kaldırdım ardından rastgele bir koridora doğru koşmaya başladım.
Kız şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Sakin bir yere geçip "şimdi anlat bakalım nasıl yaptı bu yaraları " Dedim.
Kız yere çöktü ve titreyen sesi ile anlatmaya başladı.
"Urashi ona çay götürmem için beni odasına çağırttı odasına gittiğimde yine yer zamanki gibi haremindeki kızlarla vakit geçiriyordu"
"Bana döndü ve " Masaya bırak! "diye bağırdı.
"Korku ile elim ayağıma dolaştı ve yalnışlıkla çayı en sevdiği cariyesinin üzerine döktüm"
"Çay hiç sıcak olmamasına rağmen yine her zamanki gibi kötülük olsun diye bağırmaya başladı"
"Ayaklarına kapanıp özür diledim"
"Urashi öfkeyle bana doğru geldi ve bana tekme attı"
"Acı ile yere düştüm ardından masasının üzerindeki kızgın yağı yüzüme döktü"
"Gerisini hatırlamıyorum uyandığımda mahsende hemşireler yanımdaydı"
Bunları duyunca dehşete kapıldım.
Urashi bunun cezasını çekmeliydi!
Cebimden Erifu'nun verdiği iyileştirme merhemini çıkardım ve kızın yüzüne sürdüm.
Kız korktu fakat canının yanmadığını fark edince durdu.
Yüzü saniyeler içinde iyileşti.
Gerçekten sevimli ve güzel bir kızmış.
Şaşkınlık ile suratına dokundu ve bana baktı.
Yanaklarının kızardığını fark ettim.
Gülümseyerek titrek ve ince bir sesle "Teşekkürler" Dedi.
Kıza dönüp gülümsedim ve "şimdi söyle bakalım çan neden çaldı? " Dedim.
Kız zengin kraliyet bölgesinde bir ruh sivile saldırıp yaralamış " Dedi.
Neee burayada mı giriyordu bu şerefsizler!?
Kız "keşke herkes güvende olsa... " Dedi.
Gülümseyerek "merak etme bu dertten de kurtulacağız " Dedim.
Kız, yanakları kızararak tebessüm etti ve o sırada Sensei ve Erifu'nun koşarak geldiğini fark ettim.
Kız teşşekkür etti ve işinin başına döndü.
Sensei ve Erifu'ya dönerek "Urashi bizim varlığımızın farkına varmış buradan hemen çıkmalıyız! " Dedim.
Sensei ve Erifu şaşkınlıkla bana baktılar.
"Urashi konuşurken duydum Son darbe klanından ve iki farklı kılıç ustasının sarayda dolaştığından bahsediyordu! " Dedim.
Sensei Beni takip edin yine mutfaktan çıkacağız "dedi.
Erifu ile kafamızı salladık ve sensein peşine düştük.
Hızlı adımlarla mutfağa vardık
öğle arası olduğundan bütün aşçılar dışardaydı bu sayede çok rahat davrandık.
Yakalanma olasılığımız olduğundan giysilerimizi değiştirmedik.
Kapıdan tam çıkacaktık ki Sense'in olmadığını fark ettik.
Sensei! Sensei!
Diye kısık sesle bağırmaya başladık biraz aradıktan sonra mutfak tezgahının arkasından bir ses geldiğini fark ettik.
Sese doğru ilerledik ve tezgahın arkasına baktık birde ne görelim!
Sensei yere oturmuş beş duyu organı klanından dil taşıyıcılarının senede 100 adet ürettiği özel tatlıları yiyor!
Şaşkınlıkla Sensei ye baktık ve sensei ağzı dolu bir şekilde bize döndü.
"Sensei hemen buradan gitmeliyiz " Dedik Erifu ile.
Sensei ağzı dolu ve takmaz bir tavırla "tamam tamam kalkıyorum" Dedi.
Mutfağa doğru yaklaşan ayak sesleri duyduk.
Erifu ile sensein yanına çöktük.
İçeri giren kişi Urashi ve bir grup muhafızdı.
Of Sensei Of! Ne yapıcaktık bu adamla yaw.
Urashi "Burada bir yerde olmalılar çabuk bulun!" diye kükredi Muhafızlarına.
Muhafızlar etrafa bakınırken Urashide bakınıyordu.
Hiç bir muhafız bizim olduğumuz yere doğru gelmedi fakat şansımız budur ya Urashi bize doğru gelmeye başladı.
Sensei Erifu ve beni arkasına aldı.
Urashi'nin adımları git gide yaklaşıyordu.
Ses iyice yaklaştı ve Urashi'nin soğuk suratı ile karşılaştık.
Urashi tam bağıracaktı ki sensei elindeki kurabiye kutusu Urashi'nin suratına fırlattı.
Urashi acıyla burnunu tuttu.
Sensei bizi alıp koşmaya başladı.
Urashi "Muhafızlar çabuk yakalayın onları!" Diye bağırdı.
Sensei muhafızları tekmeleriyle yere serdi tam mutfak kapısından bahçeye çıkacaktık ki şok edici bir şey oldu.
Kapının önünde bir anda kocaman bir elmas yığını oluştu.
Artık buradan çıkamazdık elmaslar buz sarkıtı gibi çok keskin ve sivri bir şekilde kapıya siper olmuştu.
Urashi gülerek "Nereye gittiğinizi sanıyorsunuz" dedi.
Ardından Erifu'ya dönüp " Kraliçemi geri getirin" Dedi pis pis gülerek.
Erifu tiksinti ve korkuyla Urashi'ye doğru baktı.
Lan bu kıza göz koymayan kalmadımı!
Sensei öfke ile baktı ve salon kapısına doğru yöneldi.
Urashi ve muhafızlar arkamızdan geliyordu.
Yollarımızı sürekli elmaslar kapatıyordu.
Sensei gülümseyerek "en azından Urashi'nin gücünü öğrenmiş olduk" dedi.
Anlamaz gözlerle Sensei ye baktım.
Sensei " Urashi elmas taşıyıcısı " Dedi.
Neee inanamıyorum her yer bu yüzden elmastı demekki!
Urashi önümüzü elmaslar ile kesiyordu.
Bir koridora doğru koşmaya başladık.
Urashi ve adamları bütün güçleriyle peşimizdeydiler.
Uzun koridorun sonunda bir çıkmaz sokağa girdik.
Sağ ve sol tarafımızda ki kapı dışında Kaçacak hiç bir yerimiz yoktu ikiside kilitliydi.
Sağ tarafımızdaki kapı bir anda açıldı.
Urashi ve adamlarının gölgeleri yaklaşıyordu.
Hiç düşünmeden kapıdan içeri girdik.
Karşımızda sabah gördüğüm hizmetçi kız duruyordu.
Bize tebessüm ederek "beni takip edin" dedi.
Şaşkınlık ile kızı takip etmeye başladık.
Kız bir kitaplığın önünde durdu ve bir kitabı çekti.
Ohaa sanki bir filmin içindeydik.
Kitaplık sola doğru açıldı ve aşağı doğru inen merdivenleri gördük.
Kitaplıktan içeri girer girmez kız kitaplığı bir tuş sayesinde geri kapattı.
Kıza dönüp "Bu gizli bölmeyi nasıl buldun? " Dedim.
Kız "şatoyu avucumun içi gibi bilirim" diyip tebessüm etti.
"Bu ilginç Urashi sizin şatonun içinde gezmenize müsade ediyor muydu? " Diye atıldı Sensei.
Kızın yüzü soldu.
Erifu ile Sensei'ye öfkeli bir bakış attık.
Sensei mahcup olup sırıttı ve kafasına dokundu.
Kız "Ben aslında Urashi'nin kızıyım" dedi.
Neee!! Nasıl lann!!
Kız " Çocukken sarayın içinde çok fazla oynardık "dedi tebessümle.
"Peki sonra ne oldu? " Dedim hüzünle.
Kız "Urashi'nin en sevdiği cariyesi annemi öldürdü... " Dedi kısılan sesi ile.
"O günden sonra ona baba dememi yasakladı ve bütün temizlik işlerini bana yıktı" Diye devam etti.
Gerçekten çok üzücüydü.
Kızın gözlerinden yaşlar akmaya başladı Erifu kızın yanına gidip sarıldı.
Kızda Erifu'ya sarıldı ayrıldıkrtan sonra "Teşekkürler beni ilk defa düşünen birilerini görmek beni mutlu etti sizi üzmek istememiştim" dedi.
Üçümüz tebessüm edip kıza baktık.
Kız "peki siz kılıç Ustası mısınız? " Dedi.
Biraz ürpererek "evet ama sen nereden duydun" Dedik.
Kız göz kırparak "sır" Dedi.
Kız durdu ve "Bu yolun sonu fakir kraliyet bölgesine çıkıyor umarım tekrar görüşürüz" dedi ve el salladı.
Bizde aynı şekilde el salladık ve yolu takip etmeye başladık.
Yolun sonunda Fakir kraliyet bölgesinin çıkışına yakın bir yerden çıktık.
Erifu "aaa unutmadan verdiğimiz zararı da ödeyelim" dedi.
Ah tabi ya devirdiğinizi karpuzların ve çarşafın parasını ödemeyi unutmuştuk.
Sensei "Eşyalarımızı alıp konforlu vagonumuza koymaya gidiyorum siz yetişirsiniz" dedi ve gitti.
Umalımda o vagonu görevliler kapatmamış olsun.
Erifu ile önce çarşafın parasını koymaya gitti sonra da karpuzların parasını.
İstasyona giderken yerde çocukların tebeşir ile çizdiği resmi fark ettik.
Kaslı kılıçlı bir adam, beyaz pelerinle uçan bir kız ve karpuz fırlatan bir çocuk.
Kim olduklarını hemen hemen anlamıştık.
Erifu bana bakarak güldü.
Lan insan benim elime de kılıç verir karpuz ne amk.
Erifu "Eruto sen bide benim çizimime bak paraşütle atlıyor gibiyim" Dedi gülerek.
Bende gülmeye başladım istasyona kadar birbirimizle dalga geçtik.
En sonunda geldiğimiz vagonun yanına geldik.
Hiç muhafız gözükmüyordu bu sebeple rahattık.
Kaldığımız vagon geldiğimiz gibi boştu sadece içine süpürgeler koymuştular.
Sensei kırıp pencereyi açtı ve ikimizide camdan içeri aldı.
İlk geldiğimiz gibi özel gücüyle yeniden hayalet zincirler oluşturdu ve kapıyı kapattı.
Tren beş dakika sonra kalkacaktı.
Eşyalarımızı yerleştirdik ve trenin kalmasını bekledik.
Tren kalktı ve evimize doğru yola koyulduk.
***
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 3.11k Okunma |
312 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |