17. Bölüm

17. Bölüm : Ölüm ve yaşam arası

Elif Özen
elifozen.224

Eruto

 

Sensein verdiği haritayı alıp yola çıktık.

Amk bu anka kuşunun yuvası ta anasının dininde nasıl gideceğiz buraya hiç bir fikrim yok.

Yuvanın uzak olmasına karşın birde ruh bölgesinin hemen üstündeydi.

Akşam olmadan o yumurtayı alıp eve dönmeliydik yoksa ruhlardan birinin akşam yemeği olabilirdik.

Erifu'ya döndüm oda bir yandan haritayı inceliyor bir yandan yürüyordu.

Suratından anladığım kadarıyla oda benim gibi içinden sövüyordu.

Yürümeye devam ediyorduk bir yandan da nasıl gideceğimizi düşünüyorduk ki şans yüzümüze güldü.

Ağaca yaslanmış elindeki deftere bir şeyler karalayan Aren'i gördük.

Yanında da Jungle kıtasına ait değişik kanatları olan bir taşıt duruyordu.

Bildiğimiz kadarıyla Aren Karakin kıtasından değil Jungle kıtası sakinlerinden biriydi.

Çok uzun zamandır Kılıç ustaları bölgesinde olduğundan herkes onu tanırdı.

Çok yakışıklı ve gizemli olmasından kaynaklı olsa gerek.

Ahtapot taşıyıcısı olduğundan dolayı genellikle görünmez dolaşmayı tercih ederdi onu görmemiz gerçekten büyük şanstı.

Yanına doğru ilerledik ve sevecen bir sesle "Merhaba Aren! " Dedik.

Aren kafasını defterden kaldırdı. Bize doğru bakarak tebessüm etti ve "Merhaba" Dedi.

Erifu ile kanatları olan bir melek gibi bir ifade takındık yüzümüze.

Aren tek kaşını kaldırdı ve gülerek "gene ne derdiniz var? "dedi.

Tebessüm ederek "Aren bizi bir yere kadar bırakabilir misin? " Dedim.

Aren de tebessüm ederek "tabiki, peki nereye?" Dedi.

"Anka dağına" Dedim havalı bir şekilde.

Aren gözlerini açarak "Anka dağımı? Orada ne yapacaksınız saat öğleni geçiyor hava kararana kadar dönebilir misiniz?" Dedi.

Yine havalı bir ifade ile "devlet sırrı kardeşim devlet sırrı" Dedim.

Amk Sense'in bizi Anka kuşunun yumurtası için gönderdiğini bir öğrense götüyle gülerdi.

Aren "peki atlayın bakalım" Dedi ve araca bindik.

Karakin kıtasında bu araçlardan yoktu çünkü neredeyse hepimizin özel gücünde uçma vardı biraz gereksiz kalıyordu.

Jungle kıtasındaki bütün savaşçıların hayvan gücü vardı.

Taşıdıkları hayvan gücünün özelliklerini alıp savaşlarda büyük avantaj sağlayabiliyorlardı.

Aren'de de Ahtapot gücü vardı.

İstediği zaman görünmez olabiliyor ve pelerininin altından 8 adet bıçak fırlatabiliyordu.

Eminiz ki bu güçlerden daha fazlasına sahipti onu savaşırken hiç görmemiştik bildiğimiz tek güçleri bunlardı.

Aren uçan aracı daha da yukarı çıkardı ve "birazdan ineriz" dedi.

Buradan manzara çok güzeldi her yer görünüyordu Anka dağına gittikçe yaklaşıyorduk.

Dağın büyüklüğü karşısında şoka girdik.

Dağa yaklaştıkça Ruh bölgesi de görünmeye başladı ruh bölgesinide ilk defa görüyorduk.

Ruh bölgesinin girişi anlattıkları kadar ürkütücüydü.

Kurumuş ağaçlar , çatlamış kuru topraklar ve balta girmemiş siyah ağaçların arkasındaki korkunç yapılar insanı dehşete düşürüyordu.

Aren uçan aracı indirmeye başladı.

Yere indik ve bize dönüp "akşam olmadan geri dönün ve çok dikkatli olun " Dedi.

Erifu ile kafamızı salladık ve araçtan indik.

Gökyüzüne doğru baktık. Aren yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştı bile zaman kaybetmeden şu yuvayı bulmalıydık.

Neyse ki Aren bizi dağın üst kesimlerinden bir yere bırakmıştı.

Erifu ile haritayı açtık . Anka kuşunun yumurtası en tepe noktadaydı.

Bulunduğumuz patika yukarı doğru uzuzanıyordu hiç zaman kaybetmeden patikayı takip etmeye başladık.

Patikayı takip ederken ikimizin üzerinde de çok tuhaf bir his vardı.

Sürekli garip garip sesler ve taş tırmalama sesleri duyuyorduk buda bizi bir yerden sonra tedirgin etmeye başlamıştı.

Erifu'yu ürkütmemek için bir şey söylemedim ama yürürken kayaların arkasında siyah bir karaltının bize doğru baktığını gördüğüme yemin edebilirdim.

Patika neredeyse bitmek üzereydi havada tabiki rengini kaybetmek üzereydi.

Erifu ile tedirgin adımlarla yürümeye devam ettik ve en sonunda yuvayı bulduk.

Lan haritada bir tane yuva vardı burada ise 10,15 tane rahat vardı.

Anka kuşları gelmeden önce bir tane yumurta alıp kaçmalıydık.

Erifu'ya döndüm ve ayrılalım dedim.

Erifu'da kafasını salladı ve yumurta aramaya başladık.

Hava mavi rengini mora vermeye başlamıştı.

Hızlıca yumurta araken Erifu "Eruto buldum hadi gidelim" Dedi.

Oh be sonunda bulduk şu lanet yumurtayı artık gidebilirdik.

Patikaya yöneldik ve tam o anda gökyüzünden ateşe benzeyen parlak cisimler inmeye başladı.

Bunlar Anka kuşlarıydı!!

Gerçekten anlatılanlar kadar varmış bu ana şahit olduğumuz için çok şanslıydık.

Erifu'nun dürtmesi ile kendime geldim.

Erifu "Eruto hadi gidelim hava kararmaya başladı" Dedi.

Tedirgin bir şekilde havaya baktım hava gerçektende kararmaya başlamıştı.

Hiç zaman kaybetmeden koşmaya başladık.

Anka kuşunun yumurtası Erifu'nun elindeydi umarım eve kadar sapasağlam götürebilirdik.

Hava kararmaya devam ederken üzerimizdeki korku da artmaya başladı.

Sürekli hırıltı ve nefes sesleri duyuyorduk.

Aren'in bizi bıraktığı kesime ulaşmıştık bile acele etmeliydik.

Patika da koşmaya devam ederken dikkatimizi yerde duran kan izleri dağıttı.

Korkuyla bir iki adım geri attık bu izler yeniydi!

İzlere bakarken Erifu ben bir anda dev kayalardan birinin arkasına çekti.

Şok içinde ona doğru baktım.

Erifu işaret parmağını dudaklarına götürdü ve susmamı işaret etti.

Sessizlik içinde beklemeye başladık ve kulağıma sesler ilişmeye başladı.

Yeri tırmalayan pençe sesleri ve hırıltı sesleri ile pür dikkat sese kitlendik.

Biri yürüdüğümüz patikadan yukarı doğru çıkıyordu ve yanında da "bırak beni" Diye çırpınıp ağlayan biri vardı.

Erifu ile yerimizden kalktık ve yürüyen kişilere doğru baktık.

Nee! Amk bu bir ruh!! Ve yanında da genç bir kız var!

Erifu bana doğru döndü ve kılıcını kınından çıkardı.

Erifu'ya dönüp "o kızı kurtarmalıyız! " Dedim.

Erifu öfkeli bir surat ifadesi ile kılıcını daha da kavradı ve koşmaya başladı.

Bende hemen peşine takıldım ve yeri tırmalayan tırnak izlerini takip etmeye başladık.

Tırnak izleri bir mağaraya doğru gidiyordu.

Erifu ile mağaranın girişinde durduk ve içerideki sesleri dinlemeye başladık.

Bir erkek sesi "bana yaptığını beğendin mi!? " Diye bağırıyordu.

Kız "lütfen bırak beni! seni sevmiyorum" Diyordu.

Ardından erkek sesi yani gördüğümüz kadarıyla ruh "istesende istemesende benim olacaksın! " Dedi.

Kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Ruh "benden sonra gittiğin o piç ile eğlendin mi bari? " Dedi psikopat ve gülen bir sesle.

Kız "seni sevmiyorum anla bunu artık" demeye başladı bağırarak.

İçeriden çok şiddetli bir tokat sesi geldi.

Erifu dayanamayıp içerideki kayalardan birinin arkasına daldı.

Onu yalnız bıramadığım için bende içeri daldım.

Buradan kız ve ruhu görebiliyorduk.

Ruh bağırmaya başladı ve yerde olan kıza bir tekme attı.

Erifu tam atılacaktı ki tuttum.sinirle bana döndü ve işaret parmağım ile sus işareti yaparak onu sakinleştirmeye çalıştım.

Ruh yere eğildi ve keskin tırnakları ile kızın çenesini tutarak yüzünü kendi yüzüne çevirdi.

Kıza nefretle bakarak "istesende istemesende benim olacaksın! " Dedi öfkeli ve kararlı sesiyle.

Sonra kızın yüzünü bırakıp üstündeki kanlı dar tişörtü yırtıp kenara attı.

Ardından eli pantolonunun kemerine gitti ve açmaya başladı.

Erifu ile ne olduğu anlamaya çalışırken bir anda kafamıza dank etti.

AMK!!! Ne yapıyor lan bu!!!

Pantolonunun çıkartıp kenara attı kız korkuyla "Hayır Hayır! " Diye bağırmaya başladı.

Erifu çok hızlı ve öfkeli bir şekilde ayağa kalktı.

O kadar hızlıydıki hangi ara kalktığını ben bile fark edemedim.

Erifu öfkeli bir şekilde bütün hızını kullanarak koştu ve kılıcını ruhun beline sapladı.

Ruh şok ve acı içinde bağırmaya başladı ve ellerini beline götürüp parçalanan yere dokundu.

Erifu kılıcı çekti ve hızlı hareketler ile kızın önüne geçip siper oldu.

Bende olduğum yerden fırladım ve kılıcımı çekip Erifu'nun yanına geçtim.

Ruhun yarası iyileşmeye başladı ve gözleri büyük bir öfke ile bize döndü.

"Siz kimsiniz lan! " Diyip öfkeyle haykırdı.

Erifu "Ecelin " Dedi soğuk ve öfkeli sesiyle.

Ruh kaşlarını çattı ve hırlamaya başladı.

Kız yerde korku ile titriyordu. Kıza dönüp koşmasını işaret ettim.

Kız olduğu yerden kalktı ve koşmaya başladı.

Ruhun dikkati kıza yöneldi ve "Buraya gel! " Diye bağırıp kıza doğru koşmaya başladı.

Kız korkuyla çığlık attı o anda Erifu ruhun önünde belirip sert bir darbe ile ruhu mağaranın duvarına çarptı.

NEEE!! AMK BUNE!!! Erifu bunu nasıl yaptı?! Nasıl o kadar hızlı hareket etti!

Aklım almıyordu!!

Ruh kendinden geçmiş bir şekilde kafasını yerden kaldırdı ve öfkeyle doğruldu.

Ruh hırlamaya ve garip sesler çıkarmaya başladı ardından "Bu damlayı taşıran son darbeydi" Dedi öfkeli sesiyle ve Erifu'nun üstüne saldırdı.

Büyük bir hızla koştum ve Ruhun keskin pençelerini Erifu'ya değmeden dirsek kısmından kestim.

Ruh acıyla yere yığıldı.

Korkmuş halde olan Erifu'ya baktım ve "öldü herhalde" Diyip tebessüm edip kıkırdadım.

Ruh kafası yere çevrili bir şekilde doğruldu ardından kolu bir anda eski haline geldi.

Ruh kafasını bize doğru kaldırdı ve korkunç kırmızı gözleri ile gözlerim buluştu.

Ruh ayağa kalktı ve yüksek bir sesle korkunç bir ses çıkardı.

Ses o kadar yüksekti ki az daha kulaklarımız patlıyacaktı mağara duvarları bile sallanmıştı.

Ruh keskin pençelerini iki katına çıkardı ve pürüzsüz göğsünü derin bir şekilde kesmeye başladı.

Derisini keserken bir yandan da acı ile inliyordu.

Erifu ile insani bir duygu olarak suratlarımızı ekşittik .

Ruh kendini parçalamaya devam etti ve derisinden havaya değişik bir buhar çıkmaya başladı.

 

***

 

 

 

Bölüm : 20.10.2024 11:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...