20. Bölüm

20. Bölüm : Kimseye Güvenme

Elif Özen
elifozen.224

Erifu

 

Hemşirenin bana verdiği uyku ilaçları sayesinde acısız bir uykunun ardından uyanmıştım.

En son hatırladığım şey anka dağındaki mağarada gözlerimin bir anda kapanması ve kendimi hastanede bulmamdı.

He bide bir ara uyandığımda Eruto ve Sensein hemşire ile kavga edip siyahi adamlar tarafından götürülmesiydi.

Kafamı kaldırdım etrafıma bakındım.

Her yer oyuncak dolu ve rengarenkti.

LANNN! 18 yaşından küçük olduğum için beni bebe yoğun bakımına almışlarrr.

Buradan hemen çıkmalıyımm!

Ayyy kör oldum bu kadar çok renk gözlerimi acıtıyor!

Tepinmeye başlar başlamaz hemşireler odadan içeri daldı.

Nasıl lann!? Ses bile çıkartmamıştım ki. Muhtemelen hemşireler kulak taşıyıcısıydı veya içerde göremediğim alarmlar vardı.

Hemşireler yanıma gelir gelmez hal hatır sormaya başladı.

İyimisin? Bir yerin acıyormu? Bişeyler istermisin?

Ayy şımartmayın beni yaw yoksa hergün biyerimi kırıp hastaneye geleceğim.

Hemşirelere dönüp "Hayır Teşekkür ederim" Dedim.

Hemşirelerden biri tebessüm ederek doktoru aradı ve dışarı çıktı.

Ne konuştuklarını tam duyamadım ama zannedersem beni taburcu etmelerini söyledi.

Hemşireler yatağımdan tuttular ve beni dinlenme odasına götürmeye başladılar.

Lan daha ne kadar dinlenecektim.

Bir an önce Eruto'yu görmeliydim. Bayılmadan önce çok fazla derin yarası vardı.

Öldü mü kaldımı hiç bir fikrim yoktu.

Hemşireler beni odaya getirdi ve yatağımı birazcık havaya kaldırıp yeni yastık getirdiler.

Ardından bir şeye ihtiyacın olursan seslenmen yeter dedi bir hemşire ve göz kırpıp odadan çıktı.

Off en nefret ettiğim şeylerden biride bu hastanede beklemekti.

Keşke özel güçlerimiz bir an önce çıksada kendimizi koruyabilsek.

Kapı büyük bir şiddetle açıldı ve içeri Odayakana daldı.

Yanıma koşup hemen bana sarıldı.

"Erifu iyi misin? Senin için çok endişelendik" Dedi korku içerisinde.

Bende ona sarıldım ve "iyiyim abi" Dedim.

Odayakana geri çekildi ve suratına bakıp "Sensei ve Eruto nerede la" Dedim.

Odayaka'nın gözleri açıldı ve suçluymuş gibi gülmeye başladı ardından "şeyy uzun hikaye " Dedi.

"Ne oldu la anlatsana" Dedim meraklı gözlerle.

Odayaka "tamam anlatıyorum ama sakin olacaksın sözmü" Dedi.

Tebessüm ederek kafamı salladım.

Odayakana " Şimdii en son Aren ve Hwajin ile dinlenme odasındaydık ve Eruto ile konuşmaya çalışıyorduk.

"Hwajin'nin karnı çok aç olduğu için benden bir şey istedi"

"Ne istedi" dedim meraklı gözlerle.

Odayakana "Benim ateş gücüm ile bir şey pişirmek istediğini söyledi ve kocaman bir yumurta çıkartıp bana uzattı"

"Yumurtayı görünce şoka girdim ve bu yumurtayı nereden buldun? " Dedim.

Hwajin " İş dışlarında hayvancılıkla uğraşıyorum sanane ayol" Dedi.

"Yine çatlak çatlak işler peşinde olduğu düşündüğüm için fazla sorgulamadım ve yumurtayı bir parmak şıklatmada Haşladım"

NE Ne yumurtası lann!!

Odayakana " Hwajin yumurta haşların yaşlanmaz elimden kaptı soyup yemeye başladı"

"Eruto uyandı ve şeyyy o yumurtanın anka kuşu yumurtası olduğunu öğrendik"

NEEEEEĞĞĞĞĞ!!!!

Sensei Neredee!!!

Odayakana "Eruto sinir içinde bütün serumlarını kopartıp Sensein peşine düştü ve odadan koşarak çıktılar"

"Peşlerinden gittim fakat yetişemedim en sonunda Eruto'yu güvenliklerin yakalayıp yüz amelyathanesine götürdüklerini duydum"

"Senin taburcu olduğunu duyduktan sonra yanına geliyordum ki Hwajin'i kaslı siyahi adamların götürdüğünü gördüm daha sonra noldu bilmiyorum" Dedi.

Öfkeden deliye döndüm.

Eruto'nun elinden kaçmış olabilir fakat benim elimden kurtulamayacaktı!

Yataktan büyük bir hışımla kalktım ve kapıya yöneldim.

Odayakana "HAYIRR!! Dur lan! Bir Daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum!" diye arkamdan bağırmaya başladı.

Fakat çok sinirliydim. Sensei bu sefer elimden kurtulamazdı.

Lan biz o yumurta için az daha geberecektik!!

Hiç mi acımadı lan!!? Bu adamın aklından şüphe etmeye başladım artık!!

Odayakana peşimden koşmaya başladı.

Hızımı arttırdım ve güvenliğe doğru koştum Odayakana da arkamdan bağırıyordu hala.

Güvenliğe varınca masada oturan görevliye "Sensei nerede!?? " Dedim öfkeyle.

Görevli bile o anki halimden korkmuş olacakki " Sağdan dördüncü oda" dedi korku içinde.

Öfkeli adımlarla sağdan dördüncü odaya doğru yürümeye başladım.

Odayı gördüm ve büyük bir hışımla kapıya yöneldim.

Kapıda büyük bir şekilde "Girmek yasaktır " Yazıyordu.

Yasaksa yasak kurallar çiğnemek için vardır.

Kapıyı sert bir şekilde açtım ve içeri daldım.

İçerideki manzarayı görür görmez çığlık attım.

Arkamdan Odayakana da geldi ve oda Çığlık atmaya başladı.

İçeride beş adet siyahi adam ve Sensei vardı!

Siyahi adamların sadece iç çamaşırları vardı ve Sensei'yi de bağlamışlardı.

Utanç içinde yüzümü kapattım.

Siyahi adamlarda utanç içinde korktular.

Sensei fırsattan istifade elindeki kelepçeleri kopardı ve bağlandığı yerden kalkıp aramızdan kaçıp gitti.

Odayakana beni kenara çekti ve kapıyı kapattı ardından koşmaya başladık.

Adamlar çıplak olduklarından dolayı peşimizden gelemediler.

Sensei ile birlikte hemşirelerin beni yoğun bakımdan sonra götürdükleri odaya koştuk.

İçeri girer girmez Odayakana kapıyı kitledi.

Sensei bembeyaz olmuş ve çok korkmuş görünüyordu.

Sensei nefesini düzene sokar sokmaz yere eğildi ve bana sarıldı.

"Erifuu iyisin" Dedi sevecen bir sesle.

Lanet adam ya az önceki olaylar olmasa elimden kimse kurtaramazdı.

Sensei ayağa kalktı ve " Hayatımı kurtardınız çok teşekkürler " Dedi.

Of keşke gitmeseydik de siyahi adamlar gününü gösterseydi.

Sensei esnedi ve "karnım çok acıktı bişeyler mi yesek " Dedi.

Lan şimdi seni kimse elimden alamazdı.

Yatağımın yanındaki serum askılığını aldım ve Sensei'ye doğru koştum.

Sensei Çığlık attı ve korkuyla koşmaya başladı.

Kapıya koştu fakat kapı kilitliydi. Panik içinde Odayakana'nın arkasına koştu ve "Beni koru Beni koru" Diyip odayakana'yı çekiştirmeye başladı.

Odayakana korku içinde "Erifu dur" Dedi.

Tam o sırada kapı çaldı.

Odayakana kilitli kapıyı açtı ve içeri Eruto ile girdiler.

Eruto uyanıktı ve suratı harika görünüyordu. Yaralardan hiç bir eser kalmamıştı.

Hemşireler elimdeki serum askısını görünce korku ile birbirine baktılar.

Tebessüm ederek askıyı yere bıraktım.

Hemşireler Eruto'yu yatağımın yanına koydular ve çıktılar.

Hemen yanına koştuk .

Eruto "napıyonuz lan " Dedi.

Odayakana yumurta olayı kapansın diye " Hiç bişey " Dedi ve büyük bir içtenlikle Eruto'ya sarıldı.

Sensei "ee o zaman siz burada hasret giderin bende taburcu işlemlerini halledeyim " Dedi ve çıkıp gitti.

Odayakana "Bende gidip otoparktan

Araba'yı çıkarayım" dedi ve gitti.

Eruto "iyi olmana çok sevindim Erifu " Dedi tebessüm ederek.

"Bende iyi olmana çok sevindim Eruto" Dedim büyük bir içtenlikle.

Kapı çaldı ve içeri hemşire girdi.

"Sizi görmek isteyen biri var " Dedi kibar ve ince sesiyle.

İçeri anka dağında kurtardığımız kız girdi.

Hemşire "Siz rahat rahat konuşun bir şeye ihtiyacınız olursa seslenmeniz yeter " Dedi ve kapıyı kapatıp odadan çıktı.

Kız çok ince bir sesle "Merhaba " Dedi.

Tebessüm ederek bizde "Merhaba" Dedik.

Kız uzandığım yatağa yaklaştı ve "Erifu'ydu öyle değilmi? " Dedi.

Şaşkın bir şekilde kafamla onayladım.

Kız Eruto'ya dönüp "Sende Eruto'sun o zaman " Dedi.

Eruto'da baya şaşkın bir şekilde "evet " Dedi.

Eruto "Nereden öğrendiniz acaba? " Dedi.

Kız sevimli bir şekilde sırıtarak "sizin hakkınızda çok fazla şey biliyorum " Dedi.

Ne nasıl yani!?

Kız bana doğru daha da yaklaştı.

"Özel güçlerinizin hala ne olduğunu bilmiyor musunuz? " Dedi sırıtarak.

Eruto ile anlamaz şekilde kıza baktık.

Kız gittikçe bana daha da yaklaşıyordu ve bu çok rahatsız edici olmaya başlamıştı.

Kız "Ahh o güçleri bir elinize alın o zaman her şey çok güzel olacak" dedi.

Kız eliyle saçlarıma dokundu.

Elini hızlıca ittirdim. Masum bir şekilde yapsa asla yapmazdım ama içimde kötü bir his vardı.

Kız "Efendi Kurai sizi büyük bir hevesle bekliyor" Dedi ve kulağıma yaklaşıp "özelliklede seni" Dedi.

Eruto ayağa kalktı ve masanın üzerindeki kılıcını alıp kıza hamle yaptı.

Kız çok hızlı bir şekilde tavana çıktı ve kafasın 365° çevirip bize baktı.

"Unutmayın Efendi Kurai sizi her daim izliyor olacak. Sizi ele geçirmek için can atıyor " Dedi gitgide korkunçlaşan yüzü ile.

Kapı çok büyük bir şiddetle açıldı.

Bu Odayakana ve Sensei'ydi!

Odayakana kılıcını çekti. Sensei de özel gücünü kullanıp odanın çevresine kafes benzeri bir kalkan yarattı.

Ruh tavandan yere atladı ve dişlerini göstererek hırladı.

Odayakana kılıcını ruha doğrulttu ve "pes et kimsenin canı yanmasın" dedi soğuk sesiyle.

Ruh elleri ile yere vurdu ve Sensein oluşturduğu kafesi parçaladı.

Bu saniyeler içinde olmuştu.

Ruh yeri deldiği gibi alt kata atladı.

Odayakana ve Sensei de peşinden atladı.

Biz o kadar havalı olmadığımızdan dolayı merdivenden inmeye karar verdik.

Ruh hastanenin dev bahçesine çıktı.

Odayakana ve Sensei son sürat arkasındaydı.

Sensei ellerini yere koydu ve hastanenin etrafında dev bir kalkan oluşturdu.

Bu sefer oluşturduğu kalkan turkuaz değil mor renkteydi.

Okuduğum kitaplarda bu kalkanı kırmanın imkansız olduğu yazıyordu.

Sensei ellerini havaya kaldırdı ve havada sayamayacağım kadar çok kılıç yarattı ardından hepsini ruha doğrulttu.

Odayakana kılıcını havaya kaldırdı ve etrafa büyük bir ışık yayılmaya başladı.

Bu ışık mavi ve kırmızı renkteydi. Ateş ve şu gücünü temsil ediyordu.

Özel güçler doğan her kişiye 1 adet verilirken Odayakana'ya 2 adet verilmişti.

Bu olay imkansıza yakın bir şeydi sadece çok güçlü nadir savaşçılara veriliyordu.

Ruh yayılan ışığı görür görmez şoka girdi ve kükreyip benden 4 adet kanat çıkardı.

Ardından havaya yükseldi fakat Sensein kalkanından dolayı hiçbir yere gidemedi.

Ruh kükreyerek kendini klonlamaya başladı

 

***

 

 

Bölüm : 22.10.2024 16:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...