36. Bölüm

36. Bölüm : Yarım Kalan Mesele

Elif Özen
elifozen.224

Kouhin

 

Herkesin çözemediği bir meselesi vardı. Benim çözemediğim meselem ise kendimi kaybetme korkusuydu.

Beyaz saçlı kızı yakaladığım gibi duvara dayadım .

Urashi öldürme emri verseydi eğer büyük bir zevkle kişisel zevklerimin yanında kızı bin parçaya ayırıp ölmek için yalvarmasını izlemeyi çok isterdim.

Bu aptal kurallar yüzünden kıllarına bile zarar veremiyordum fakat şuanda öyle bir kuralın geçerliliği kesin midir tartışılır.

Ne olur ne olmaz bu ikisini öldürmemem gerekiyordu. Urashi'nin sağı solu belli olmadığından güçlerimi bir süre daha üzerlerinde deneyemeyecektim.

Özel gücümü hafifçe kullandım ve kızın üzerinden çekilip gölgeler ile kollarından yakaladım.

Kız havada çırpınmaya başladı.

Hayatımda hiç bu kadar güzel bir göz görmemiştim.

Aslında hiç bir kızın benim ilgimi çekmesi imkansızdı ama bunda başka birşey vardı.

Hiç normal olmayan bir şey!

Bunu efendi Urashi'ye kesinlikle bildirmeliydim.

Kız duvarı tekmelemeye başlayınca kendime geldim.

Gücümü kullanıp bacaklarından da sıkıca tuttum.

"Ses çıkarmaya devam edersen seni bin parçaya ayıracağım" Dedim hırçın bir hayvan gibi.

Kız öfkeli bir şekilde bana bakıyordu ve gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.

Bu gözlerinin güzelliğini daha da arttırmıştı.

Bir anda kafamı hızlıca salladım ve kendime geldim.

Bu kızla aynı ortamda daha fazla kalmamalıydım kulak taşıyıcısı olduğundan algılayamadığım frekansta sesler gönderiyor olabilirdi.

Ve bu gerçekten ağzıma almak istemediğim türden tuhaf hayallere dalmama neden oldu.

Kız gölgeden elini kurtarıp kılıcına salisaniyede uzandı ve sert bir frekans gönderdi.

Frekans kılıma bile birşey yapamadı fakat uyuyan çocuk ve yanındaki uyanmışa benziyordu.

Yakalamaya çalıştığım çocuk büyük bir hışımla ayağa kalktı ve kılıcını çekti.

"Sen! " Diye bağırdı şaşkınlığını gizlemiş ve öfkeli bir şekilde.

"Demek yine karşılaştık" Dedim gizemli çıkan boğuk sesimle.

Yanındaki suratı görünmeyecek kadar uzun kapüşon takan eleman ayağa kalktı ve "Sende kimsin! " Dedi soğuk bir sesle.

Şapkasındaki simgeden anladığım kadarıyla ahtapot taşıyıcısı olmalıydı.

Tamam bu savaş hayal ettiğimden daha da eğlenceli olacağa benziyordu.

Artık bütün gücümü salabilirdim bu böceklere.

Ahtapot taşıyıcısı bir adım yaklaştı.

Beyaz saçlı kızın üzerinden gölgelerimi çektim ve ensesinden tutup havaya kaldırdım.

"Kızı mı istiyorsunuz gelinde alın " Dedim pis pis sırıtırken.

Hiç beklemediğim bir anda o oruspu evladı çocuk üzerime atladı ve dengemi kaybedip arkamda duran ucu bucağı görünmeyen boşluğa düşmeye başladık.

Lanet olsun bu Urashi'ye!

Onun yüzünden bu aptala saldırmam yasaktı.

Çocuk üzerimde ben altta hızla aşağı düşmeye devam ediyorduk.

Görmeyeli boyu baya uzamış ve aşırı derecede kaslanmıştı.

Suratındaki korkunç ifade ölümlerden ölüm beğen tarzındaydı.

Çocuğun midesine sert bir dirsek geçirdim ve nefesini kestim.

Ardından özel gücümü kullanıp tam yere çarpacakken ikimizide havada yakaladım.

Çocuğa sert bir tekme geçirdim ve onu duvarın köşesine attım.

"Bu kadar oyun yeter! " Diye kükredim öfkeyle.

Çocuk yerden doğruldu kılıcını sıkıca kavradı.

Öfke ile dudağından akan kanı sanki bundan zevk alırcasına sildi ve doğrudan üzerime koşmaya başladı.

Bu iki piçde de hızla ilgili bir şey olmalıydı.

Gerçekten ya onlar çok hızlıydı yada ben aşırı derecede kaslı olduğumdan hareketlerim yavaşlamıştı.

Kılıcını bir anda ateşe verdi ve göğsüme değmeyecek fakat kıyafetimi eritecek bir çizik attı.

Sendeleyerek geri gittim.

Çocuk daha da hırçınlaştı ve üzerime tekrardan hamle yaptı.

Kılpayı kılıcından kaçtım ve kendi silahımla hamle yaptım.

Gerçekten çok rahat blok alma kapasitesi vardı.

Bütün hamlelerimi savuruyordu.

Kılıcımın onun kılıcının sıcaklığı karşısında eridiğini görünce hemen uzaklaştım ve havada ters takla atıp tepedeki kayanın üzerine atladım.

"Eh kendini biraz geliştirmişsin görüşmeyeli " Dedim.

Çocuk hiç bir şey söylemeden sanki avının en küçük hareketini bekleyen bir kurt gibi pusuda duruyordu.

Ayağa kalktım ve "Yadigar kılıçları aldıktan sonra sen ve o yanındaki kızı efendi Urashi'ye götüreceğim" Dedim korku salan sesimle.

Çocuk biraz ürkmüş olacakki duruşundaki ciddiyeti bir saniye bozdu.

Psikolojik olarak üstünlük benim en güçlü silahlarımdan biri olmuştur. Bunun sebebi kullandığım her savaşı zafer ile bitirmem olmuştu.

Çocuktan gözlerimi ayırmadan dik dik bakmaya devam ederken.

Karşıdaki kayalığın üzerinden, iki çocuğu kılıç ustaları bölgesinde yakalamaya çalışırken karşıma çıkan gizemli maskeli kız çıktı.

"Ne kadar geniş bir hayal gücün var" dedi elindeki bıçağı havaya atıp tekrar yakaladıktan sonra.

Ardından kayalığın üzerinden atladı ve çocuğa yaklaştı.

"Görmeyeli baya değişmişsin" Dedi çocuğu süzerken ardından çocuğun etrafında döndü ve suratına yaklaştı.

"Sırrın nedir? " Diye fısıldadı.

Çocuk geri çekildi ve "Seni ilgilendirmez " Dedi eli ayağı birbirine girmiş bir biçimde.

Kız sırıttı ve "Gerçekten merak ettim " Dedi.

O sırada arkadaki karanlığın içinde yukarıda tuttuğum kız ve ahtapot taşıyıcısı çıktı.

Beyaz saçlı kız "Ben çalıştırdım " Dedi psikopatça gülümserken.

Maskeli kız surat ifadesini ciddileştirip kıza doğru baktı ve kılıcını çekti.

Kılıcının etrafında yıldırıma benzer şeyler parlamaya başladı ve büyük bir hızla kıza doğru saldırdı.

Kıza vardığında ahtapot taşıyıcısı eleman arkasından beş adet dev ahtapot kolu çıkardı ve önlerine siper etti.

Maskeli kız bir anda etrafına değişik siyah renkli bir toz yaydı ve bir anda ahtapot taşıyıcısı gence dönüştü.

"Bu kollar kör ninem de olsa o da bu kadar güçlü olur" Dedi arkasından çıkardığı dev kolları havaya kaldırıp hareket ettirirken.

Ardından bütün şiddetiyle dev kollara yıldırım yükü yükledi ve beyaz saçlı kız ile ahtapot taşıyıcısı gence vurdu.

Beyaz saçlı kız ahtapot taşıyıcısı genci bütün gücüyle kenara itti fakat kendisi dev elektrik yüklü kolun tüm ağırlığı altında ezildi.

Kol yere çarpar çarpmaz güçlü bir voltraj ateş yaydı ve yer simsiyah oldu.

Eyvah! Urahi umarım bu olandan beni sorumlu tutmazdı.

Yakalamaya çalıştığım çocuk büyük bir sesle "Erifu!" diye bağırdı ardından kılıcında siyah keskin bir ateş ile maskeli kıza daldı.

Hayatımda hiç böyle bir ateş gördüğümü hatırlamıyordum!

Kız kılıç darbesinden kurtuldu ve çocuğun darbesi yüksek kayalıklara sertçe çarptı.

Bunun etkisi ile kayalıklar büyük bir şiddetle sallandı ve yıkılmaya başladı.

Maskeli kız eski formuna girip hemen yüksek bir yere atladı.

Eski haline dönüşünce kolunun altında kalan kızın üzeri açılmış oldu.

Kız yerde yanmış baygın bir şekilde yatıyordu.

Ahtapot taşıyıcısı genç kollarını kullanıp kızı yerden kaldırdı ve boş bir alana uzaklaştı.

Sarı gözlü ateş gücü olan çocuk ateş gücünü kullanıp üzerine düşen tüm kayaları havada eritirken.

Ahtapot taşıyıcısı genç kızı ahtapot kolları ile sarmış tuhaf ve anlayamadığım hareketler eşliğinde bir şeyler yapıyordu.

Hayır Bu olmaz!

Yenilenme özelliğini kullanıp kızı iyileştirmeyi planlıyordu.

Buna izin veremem!

Büyük bir hızla onlara doğru koşmaya başladım fakat üzerime dev kayaların gelmesinden dolayı yetişmem neredeyse imkansız hale geldi.

Önüme gelen kayaları sert darbelerle ayırmaya başladım fakat nafile ahtapot taşıyıcılarının iyileştirme gücü neredeyse deri taşıyıcıları kadar hızlıydı.

Özel gücümü kullanıp arkalarındaki gölgede belirdim ve gence hızlıca bir kılıç darbesi geçirdim.

Genç refleks olarak ahtapot kolları ile kendini savunmaya başladı.

Ne kadar kesersem keseyim bu amına koyduğumun kolları hemen iyileşiyordu.

belimden şok tabancamı çıkarıp kollarına ateş ettim.

genç acı içinde haykırdı ve kızı alıp yüksek bir noktaya çıktı.

hay ananı sikeyim ben senin!

kız eskisinden daha iyi bir hale gelmişti ve yavaş yavaş ayılıyordu.

saldırmaya tam atak yapacaktım ki bir anda bulunduğumuz yere büyük bir ışık hüzmesi yayıldı.

o tarafa döndüğümde yıkılan kayalıklar arkasında gizlenmiş olan Yadigar kılıçları fark ettim.

şok ve hayret içinde oraya bakakaldım.

sadece ben değil yanımdaki herkes oraya kilitlenmişe benziyordu.

En az 7 tane Yadigar kılıç vardı orada!

Şok içinde bakarken birden bütün kılıçlar havada sanki bir şeyin içine girer gibi kayboldu.

Herkes hayret içinde bakarken ahtapot taşıyıcısı genç "Hassiktir yinemi!? " Dedi.

Tam o anda yavaş yavaş tıpkı ahtapot taşıyıcısı genç gibi giyinen fakat bu sefer şapkasında bukalemun simgesi bulunan bir kız belirdi.

Beyaz saçlı kız tamamen uyanmış ve kılıcını eline almıştı bile.

Bukalemun taşıyıcısı kız "Benim için Yadigar kılıçları bulmanız ne büyük bir incelik" Diyerek güldü ve Yadigar kılıçları koyduğu çantayı sıkıca kapattı.

Büyük bir hışımla herkes bukalemun kıza doğru saldırıya geçti fakat tam o anda şiddetli bir depremle hepimiz farklı yerlere savrulduk.

Hayatımda hiç bukadar şiddetli bir deprem hissettiğimi hatırlamıyordum!

Sanki fay hatlarının üstünde değilde içindeydik!

Kayalıklar az öncekinden on kat daha fazla şiddetle yıkılmaya ve sallanmaya başladı.

Beyaz saçlı kız ve Sarı gözlü vahşi çocuk bukalemun kıza saldırıya geçti ve torba havada savrulup içindeki kılıçları dört farklı bir yere saçıldı.

İlk gözüme takılan Gölge ruhu kılıcı ve Taklidi değişim kılıcına kaydı. Bana doğru savrulmuşlardı.

İkisinden biri kesinlikle benim olmalıydı!

Hemen kılıçların savrulduğu yöne koştum ve tam o anda çok şiddetli üzerime gelen kaya yığınları altında kaldım.

***

 

 

 

 

Bölüm : 30.11.2024 18:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...