
Kitappad Yayın Tarihi: 21.02.25
*******
Merhaba!
Buralarda yeniyim de biraz bana yardımcı olacak var mı acaba? Mesela ben size mahallemin dedikodularını aktarsam siz de bana bir kavalye bulsanız, nasıl olur? Kabul mü? Harika! O zaman başlıyorum. Hem de en başından..
Ben Cemre Erçetin. 24 yaşındayım. Yarışmaya İstanbul'un güzide ilçelerinden Arnavutköy'den katılıyorum. Ve hemen hikayemin asıl temellerinin atıldığı üniversite sınavı faciama geçiyorum.
Yıllar önce girdiğim üniversite sınavından çakıp mezuna kalmak tabiki de beklentilerim içinde değildi desem yalan söylemiş olurum. Çünkü barajı geçmiş olmama bile sevinmeliydim. Fakat istediğim şehirde, yaşadığım şehirde hiç bir üniversiteye girememiş olmak öyle üzüyor ki beni o güzel üniversiteleri kazanan sınıf arkadaşlarıma inat hırslanıyorum. Haklıyım öyle değil mi? Onlarda benim kadar haylazlık yaptılar dönem boyunca. Fakat atladığım bir şey var. Onlar ders de çalıştılar. Bense herhalde ÖSYM başkanını amcamın oğlu sanmış olmalıyım ki hiç ders çalışmadım. Bu kadar salmış olmamın başka bir açıklaması olamaz, yeni farkına varıyorum.
Sınav sabahına kadar gizli bir gönderen adı altında cevapların bana geleceğinden emindim. Ama annem cırlayarak başıma gelip geç kaldığımı söyleyince sanırım kendimi yataktan attım. Belki de o esnada bütün çalışmalarımı bir hafıza kaybı ile unutmuş da olabilirim. Zar zor yetiştiğim sınavda sorularla sanki yeni bulunmuş bir yaşam formunu inceliyormuşcasına bakışmamızın başka açıklaması olmamalı.
Ama var! Çalışmadım. Hemde hiç. Ve sınav günü amca oğlunun beni sattığına karar vererek bilmediğim soruları boş bırakma taktiğiyle süreyi tamamladım. Ama şunu hiç unutmayacağım canlarım, görevli öğretmenin bir bana bir de optik forma bakışı vardı ki görseniz ‘keşke hiç girmeseydin sınav parası cebine kalırdı.’ dediğini anlayabilirdiniz.
Yine de ben umutluydum. Ne de olsa umut fakirin ekmeğiydi. Ama bana o ekmeği çok görmüşlerdi. Dediğim gibi yaşadığım şehirde bir üniversiteye yerleşememiştim.
Ama sorun değil. Çıkar yol her an bulunabilir. Bulmam da uzun sürmedi. Çok şanslıydım çok!
Karşı komşumuzun oğlu Ulaş abi İngiltere'den dönmüşü. Canım annemse hemen benim halimi ona yetiştirmişti. Sinir olmamak elde değil dostlarım. Benden Ulaş abiye ne? Değil mi ama...
Fakat Ulaş abi rahat bir şekilde bana yardım edebileceğini söylemiş ve annemin yüreğine su serpmişti. Bak sen şu işe! Yersen.
O sene bana çokça yardımcı olmuş ve üniversite sınavından harika bir derece almama ön ayak olmuştu. Hakkını yememek lazım.
Ulaş abi İstanbul Üniversitesinde Metalurji Mühendisliği okumuştu. Bunu duyan herkes gibi bende ilk duyduğumda onu meteoroloji ile karıştırmıştım. Ama emin olun ki uzaktan yakından bile alakası yok. Meteoroloji atmosfer olayları ile alakalı bir dal, metalurji ise metal bilimi demekti ki çalışma alanı geniş bir mühendislikti. Otomobil sanayiden tencere üretimine kadar uzayan bir alan. O derece!
Üniversiteden sonra İngiltere'ye gitmiş, dil eğitimi almış ardından da Almanya'da iki yıl süren bir lisans programına katılmıştı. Ve nihayet yabancı bir gelin getirmeden ülkesine dönmüştü. Başta annesi ve bütün mahallenin en korktuğu şeydi bu. Hayır gönül bu, Türk veya yabancı diye ayrıştırarak seçecek değildi ya. Ayrıca üstünde de Bütün arkadaşların evlendi, çocuk çoluğa karıştı. Sen hala okuma derdindesin. Baskısı vardı ve haklı bir şekilde bıkmıştı. Belki evlenmek istemiyordu. Olamaz mı? Adam iyi bir şirkette yıllardır çalışıyordu. Kariyerden başka bir şey düşünmediğini anlamak çok mu zordu...
Ben de bu sıralarda onun sayesinde kazandığım ve kendi emeklerimle devam ettiğim üniversitemin mezuniyetine yaklaşıyordum. İnşaat mühendisi oluyordum. İnanılacak şey değildi ama doğruydu işte.
%75,4 ile erkek egemen bir meslek olsa da ben severek okumuştum. Ve harika arkadaşlıklarım olmuştu. Üniversite yıllarım benim için unutulmaz bir serüvendi.
Ve yılın son problemi de kavalyesiz kalmış olmamdı. Dediğim gibi erkek egemen bir bölüm olduğundan benim ile birlikte dört kişi olan kız arkadaşlarım birer erkek arkadaşa sahipti. Ben ise lisede aldığım dersten sonra o işlerden uzaklaşmıştım. Ders çalışmaktan önümde sıraya geçenleri gözüm görmemişti, ya da ben salağa yatmıştım.
Ama sanırım son dönem bir erkek arkadaşım olsa fena olmazmış. Kavalyelik görevinden sonra onu kovardım. Fakat bunun için çok geçti. Haftaya balo vardı. Teklif etmeyen yok değildi ama tanımadığım biri ile o günümü berbat etmek istemiyorum.
Son çare yakın arkadaşım Asaf'a teklifte bulunsam da işe yaramamıştı. Çünkü Asaf çoktan kendisine eşlik edecek bir prenses bulmuştu. Ve anlaşılacağı üzere ortada kalmıştım.
"Anne ben çıkıyorum." Diye seslendim son defa aynadan kendimi incelerken.
"Nereye kız?" Diyerek odasından çıkan canım abim Ersin'e merhaba deyin. Ona kısaca Cemre'nin belası da diyebilirsiniz tabi.
"Dedim ya dün abi, Merve ile alışverişe çıkacağız diye." Derken kapıyı açmış elimdeki ayakkabıları yere koyuyordum.
"Bu Merve ismi hiç bana güvenilir gelmiyor ama..." Dedi şüpheli gözlerle beni incelerken. Bense kıkırdayarak eğildiğim yerden doğruldum.
"Sosyal medyanın dolduruşuna fazla geliyorsun abicim.Her seferinde aynı şakayı yapma artık" Dedim pat pat omzuna vururken. "Hem sen niye evdesin hala? Gitsene işine."
"Esin açtı eczaneyi bugün, ben birkaç saat sonra gideceğim."
"Bana bak arkadaşımı yorma." Dedim tehditkar bakışlarımı abime yollarken. Esin mahallemizde yaşıtım olan tek kız arkadaşımdı.
"Yük taşıtmıyoruz ya. Oturuyor masa başında."
Tam o esnada ellerini mutfak bezine kurulayan annem çıkageldi. "Erken gel Cemre'm. Babana da uğra o da erken gelsin. Serap teyzenler gelecek akşam biliyorsun."
"Merak etme Sultan'ım çok geç kalmam ben."
Anneme el sallayıp, abimin ise arkamdan bağırmalarını umursamadan bahçeden çıktım. Konuşmalarımızdan da az çok anlamışsınızdır ki abim eczacı. Bizim bu güzel mahallemizde bir eczanesi var. Tabi babam destek çıkmasa orayı alamazdı ya neyse.
Gözlerim karşı binanın camlarında dolandıktan sonra umduğunu bulamamışcasına tekrar yoluna döndü.
Karşı ev akşam bize misafir olacak Serap teyze ve ailesine aitti. Dolaylı olarakta şu, bana üniversite sınavımda yardımcı olan Ulaş abinin.
Evin alt katı Serap teyzenin eşi Mustafa amcanın güzel bakkalıydı. Gerçi bakkal sözcüğü artık pek de kullanılmıyor. Zaten onlar da tabelasına 'Kurt Market' yazdırmışlardı. Bizim sokak genel olarak alışverişini oradan yapar. Marketin hemen üstü Serap teyzelerin, bir üstü Ulaş abinin abisi Uraz abinin, en üst katta Ulaş abinin. Kısacası bina onlara ait bir aile apartmanı.
Sokağın sonunda sağa doğru dönünce meydan beni karşılıyor. Döner kavşaktan arabalara dikkat ederek karşıya geçip taksi durağına ilerliyorum.
Fakat etrafta hiç araba yok. O esnada taksi durağının karşısında olan kuaförden Nermin abla çıkıyor.
"Cemre kuzum nasılsın?"
"İyiyim ablam taksiye binecektim ama..." Diyorum gülümseyip boş taksi durağını gösterirken.
"Gelir birazdan biri bayağıdır boş orası. Gel bir çay vereyim istersen yeni demlediydi Şule." Diyor dükkanı göstererek.
"Yok abla sağol. Gelmezse fazla beklemem aşağıya otobüs durağına inerim."
"Tamam canım. Hadi annene selam söyle."
"Söylerim. Hayırlı işler sana." Diyorum el sallayarak.
Tam o arada da bir taksi görünüyor yolun başında. Neyseki çok beklemeyeceğim. Ben taksiye bakarken yanımda çalınan korna sesi ile bir an sıçrıyorum yerimden. Arkama döndüğümde Ulaş abinin olduğunu farketmek gülümsetiyor.
Gülümseyerek yaklaşıp açtığı camdan eğiliyorum göz teması kurmak için.
"Korkuttun valla Ulaş abi." Diyorum kızar gibi.
"Sende korkacak yer arıyormuşsun kızıl peri." Diyor kıkırdarken. "Nereye böyle?"
"Arkadaşımla buluşacağım da. Malum mezuniyet yaklaşıyor, elbise bakacağım."
"Ben bırakayım seni gideceğin yere."
"Yok abi sağol, taksi geldi zaten." Diyorum durağa yanaşan arabayı göstererek. Tam o esnada gelen bir kadın arabanın arka koltuğuna oturunca somurtarak tekrar Ulaş abiye dönüyorum.
"Gel hadi gel." Diyor o da benim halime gülerek. Ben de sırıtarak canıma minnet biniyorum arabaya. Eh bedava yolculuğa kim hayır der.
"Ee sen nereye?" diyorum emniyet kemerimi takmışken.
"Arkadaşlar çağırdı. Onların yanına gidecektim." Diyor arabayı sakince caddeye çıkarırken. "Alışveriş merkezine değil mi?"
"Hı hı."
"Ersin söyledi yanına arkadaş bulamamışsın." Dedi gözlerini yoldan ayırmadan. Önce anlam veremedim ama sonra yıl sonu balosundan bahsettiğini anladım. Aslında abime teklif etmiştim ama o gün kız arkadaşının ailesi ile tanışmayı planlıyordu. Herkese bu konuda isyan ettiğim için arkadaş ortamlarında konuşulmuş olmalıydı.
"Evet ya. Abimden bir kerelik abilik yapmasını istedim onda da sattı beni." Dedim hafif bir serzenişle. Sözlerim onu gülümsetti.
"Eh ona da hak ver. Ersin için önemli bir gün." Başımı sallamakla yetindim. Yıllardır tanışıyorduk ama ekstra olarak fazladan vakit geçirdiğimiz olmamıştı hiç. Konuşacak pek şeyimiz yoktu anlayacağınız.
Nihayet alışveriş merkezi önünde araba durduğunda emniyet kemerimi çözdüm ve gülümseyerek Ulaş abiye döndüm. "Teşekkür ederim Ulaş abi, zahmet oldu sana da."
"Olur mu hiç, zaten merkeze inecektim." Dedi küçük bir tebessümle. Ben de aynı gülümsemeyle kapıyı inip arabadan indim. Tam kapıyı kapatıyordum ki seslendi tekrar.
"Kızıl Peri!" Bana böyle seslenmesi saçlarımın doğal kızıl renginden kaynaklanıyordu. Ve itiraf etmek gerekirse hoşuma gidiyordu. Başka böyle seslenen yoktu bana. İlk ve tek ondan duyuyordum.
"Efendim?" Dedim bende gülerek eğilirken.
"Eğer hala kavalye bulamazsan haber ver, kızıl periyi yalnız göndermek olmaz baloya." Dedi ve göz kırptı.
Sözleri gülümsememin kocaman sebep olurken başımı salladım. "Aklıma yazdım bunu."
Kapıyı kapattığımda iki defa kornaya basıp hızlanarak uzaklaştı benden. Bende hala arkasından bakarken arkamdan dürtülmemle döndüm. Tabi ki bu Merve'ydi.
"Sanırım kavalyemi buldum."
"Ulaş mı?" Dedi kıkırdayarak. Aramızda ona abi demeyi es geçiyorduk. Başımı salladım.
"Eğer kavalye bulamazsan söyle seni tek göndermeyeyim dedi." Dedim gülerek koluna girerken o da hemen beni alışveriş merkezinin kapısına doğru çekiştirmeye başladı.
"Ayy hadi seni balonun en güzeli yapalım." Dediğine ben de gülerken ona uyup adımlarımı hızlandırdım. Böyle eğlenceli bir arkadaş... Cidden güzel hissettiriyor.
Teşekkürler Ulaş abi, beni yalnız bırakmadın. Yani şey, baloda.
———
Tarih: 15.03.19
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |