NOT: UZUUUUUN BİR ARADAN SO RA HERKES MERHABA BİLİYORUM ÇOK BEKLEDİNİZ AMA ANCAK YETİŞTİREBİLDİM ÇÜNKÜ RAMAZAN,BAYRAM FİLAN DERKEN ÜSTÜNE BİRDE HASTALANINCA BAYA YAZAMADIM AMA MERAK ETMEYİN BUNDAN SONRA DAHA DİKKAT EDÎCEM
ŞİMDİ BÖLÜME GEÇEBİLİRSİNİZ İNŞALLAH BEKLEDİĞİNİZE DEĞECEK BİR BÖLÜM OLMUŞTUR VE BEĞENİRSİNİZ KEYİFLİ OKUMALAR
(Tahir kapıyı açtı,gördüğü isim karşısında gözleri kocaman oldu,hem mutluluk hemde şaşkınlık vardı bakışlarında...)
(Ananesinin sesini duyan Hifa tezgahın üzerinden inip koşarak onun yanına geldi)
Mahbub:Oy Ananesinin guzusu...
(Hifa hemen ananesine sarıldı, Tahir ise tebessüm ederek onlara bakıyordu)
(Bir süre sarıldıktan sonra bıraktılar, Hifa'ya sarılmak için eğilen Mahbub doğrulunca tebessüm ederek izleyen Tahir'in kafasının arkasına hafifçe vurdu, Tahir irkildi bir anda)
Mahbub:Leeen bakıp duma alıvesene valizimi
(Hümeyra ve Tahir aslında teyze çocukları olduğu için Tahir'de ona teyze diyiyordu ama aralarındaki bağ çok kuvvetliydi çünkü Mahbup Tarık, Tahir ve Fatih'e annelerini erken yaşta kaybettikleri için kendi annelerinden daha çok annelik yapmıştı. Tahir'in bu tepkisine Hifa eliyle ağzını kapatarak gülmeye başladı)
Tahir:Sen babaya mı gülüyorsun haa, sen babaya mı gülüyorsun, sen şimdi görürsün...
(Ellerini gıdıklayacak gibi yapıp, gülerek Hifa'nın üzerine doğru gitmeye başlayınca, Hifa salonda koşmaya başladı, Tahir'de arkasından onu yakalamaya çalışıyordu, Mahbub ise onların bu haline kahkaha atıyordu. )
Hayriye:😄 Allah iyiliğinizi versin emi
(Tahir, Hifa'nın peşinden koşarken Mahbub'a seslendi)
Tahir :Sen geç teyzecim geç, ben alırım bavulu
(Mahbub içeriye geçti, Hifa ve Tahir ise koşturmaya devam ediyordu)
1 SAAT SONRA HASTANE - ERVA'NIN ODASI
(Erva sedyede oturur pozisyondaydı, yanında ise Sarp ve Asaf vardı. Asaf koltukta otururken, Sarp'da Erva'nın baş ucunda sandalyede oturuyordu ve Erva'ya meyve yediriyordu)
Erva: Baba su verebilir misin?
Sarp : Oh vallaha Erva hanım keyfin yerinde seni kendi elleriyle besleyen bir abin var. Böyle bir abin olduğu için ne kadar şükretsen az bence... (Güldü)
(O sırada Asaf, Erva ya suyu getirdi )
Erva:Çok şükür, iyi ki varsın abicim ama bence sende benim gibi bir kız kardeşe sahip olduğun için şükret (tebessüm etti.)
Sarp : Ben her gün şükrediyorum zaten, kaybedicem diye çok korkmuştum, Allah seni bize bağışladı, iyi ki varsın güzelim
Asaf : İkinizde iyi ki varsınız 🙂
Sarp,Erva :Sende iyi ki varsın baba
(Hep birlikte tebessüm ettiler daha sonra Erva şöyle dedi )
Erva : Abi zahmet olmazsa şu yastığımı düzeltir misin?
(Sarp (Buğra) tatlı bela seni bakışları atıyordu Erva'ya sonra sırtındaki yastığı düzelterek konuşmaya başladı)
Sarp (Buğra) : Güzelim sende hastayım ayaklarına iyice Babanneme döndün haa (Sarp ilk önce güldü sonra ne dediğinin farkına varınca eyvah dercesine duraksadı, Erva bu sözlerine sibirlenmişti her zamanki asi tavrıyla cevap verdi)
Erva : İyi ben düzeltirim o zaman
Sarp (Buğra) : Tamam ya kızma asi çiçek
Erva : Bu arada babannem demişken nerede o , niye hiç gelmedi beni görmeye haa baba?
(Asaf ve Buğra çaresiz gözlerle birbirine bakıyordu, ikisinşnde sessizleşmesi Erva'yı endişelendiriyordu her ikisinede sırayla bakarak konuşmaya başladı )
Erva : Niye sustunuz, bir şey desenize...
(en son Asaf a çevrili olan kafasını tekrar Buğra' ya çevirdi)
Erva : Ney abi... (Erva endişeyle bağırdı) Ya niye susuyorsunuz cevap versenize
(Asaf, söyleyemeyeceğini düşünerek şöyle dedi)
Asaf : Oğlum ben bi hava alıp gelicem
(Asaf ' ın bu şekilde söyleyip odadan çıkması Erva' yı dahada çok sinirlendirmiş ve endişelendirmişti gözleri dolan Erva bağırarak şöyle dedi)
Erva : Abi noluyo, babam niye birşey söylemeden gitti biriniz birşey diyin yaa...
Sarp (Buğra) : Abicim babannem patlamadaaa
(Erva noldu dercesini başını sağa çevirdi, bakışlarında korku, hüzün ve endişe vardı, Sarp'ta çaresizce başını öne eğdi)
(Mahbub ve Tahir salonda koltukların birinde yan yana oturuyordu Hifa ise odasına çıkmıştı)
Tahir : Teyzem hangi rüzgar attı seni buralara ya
Mahbub : Ne va leeen torunlamı görmeye gelemez miyim ben
Tahir : Olur mu teyzem hiç öyle şey başımızın üstünde yerin var her zaman sadece şaşırdım beklemiyordum
Mahbub : Sürpriz yapam dedim...
Tahir : İyi yapmışsın teyzem vallaha Güneş gibi doğdun evimize
Mahbub : Hadi len odan dalgamı geçiyon sen benlen
Tahir : Yok teyze vallaha çok sevindim geldiğine, arada bi uğra buralara özletiyorsun kendini Mahbub sultan 😁
Mahbub : Merak etme gari, buraladayım bir süre
(Tahir bir sevinçle cevap verdi)
(Mahbub gülerek karşılık verdi)
(Gözü birden vitrinde duran fotoğrafa takıldı, fotoğrafta gözünden sakındığı, bebekler gibi büyüttüğü onun için herşey yaptığı dünyalar güzeli kızı vardı. Tahir bunu fark edince hüzün ve özlem dolu bakışlarla Mahbub a baktı Hümeyra'yı çok özlüyordu canı yanıyor, içi parçalanıyordu, haykırmak istiyordu birşeyler söylemek istiyordu ama olmuyordu. Çocukları için dik durmak zorundaydı ama bunu ne kadar başarabilecekti bilmiyordu, çünkü gerçekten artık dayanacak gücü kalmamıştı, Mahbub kendi evladı gibi büyüttüğü oğlunu çok iyi tanıyordu, bu bakışları çok iyi biliyordu ve araya girdi)
Mahbub : Guzum ben evladımı vedim toprağa ama bak dayanmaya çalışıyom sende dayan gari bırakma kendini dik dur emi oğlum. Hümeyram gitti ama sene 4 dene pılanta gibi evlat bırkıvedi
(Bunu demesiyle Tahir'in gözü Hümeyra'nın fotoğrafının yanında duran diğer fotoğrafa takıldı. O fotoğrafta ise çocukları vardı burukça gülümsedi)
Tahir :Pırlanta gibiler ama hayat sanki onlara acı çektirmek için var. Hepsinde bir sıkıntı...Ali, Alperen, Yağmur hele Hifam... Çok küçük teyzem daha 9 yaşına bile girmedi.İyice içine kapandı, konuşmuyir geceleri kâbuslarla uyanıyor napıcağımı şaşırdım ,Alperenim desem belli etmemeye çalışıyor ama içi parçalanıyor,Yağmuuur nebiliyim işte teyze çok zor
Mahbub : Hep birlikte atlatıcaz guzum. Dedim ya ben artık buraladayım. Hem bak Filistin'e, ne haldele el gada
bebekleri öldürüyola aç, susuz dolanıp duruyola evleri gidiyo yinede sabrediyola... Ben özlemiyom mu sanıyon yavumu özlüyom, can parçamdı o benim uyuyamadığım kaçıncı gecem bilmiyom ama imtihan işte yavum imtihan Allah onlardaki dayanma gücünden, sabrından bizleede vesin...
Mahbub:Sende eğme sakın boynunu o alçakların yaptıkları yanına mı galır sanıyon sen, galmaz...Yavruların için dik dur guzum ben senin için durmaya çalışıyom, sende onlar için durmaya çalış
(Tahir bir kere daha tebessüm etti, Mahbub'da ona tebessüm etti. İkisininde bakışlarında hüzün vardı. Sonra birlikte atlatıcaz bu zor günleri dercesine birbirlerine sarıldılar, birbirlerine kentlendiler, gerçekten atlatabikecekler miydi bunu zaman gösterecekti...)
(Gençler okul bahçesinde okulun giriş kapısına doğru yürüyordu Erva hariç bütün sekiz köşe bir aradaydı Eren, Alperen'i sürüyor Akın ve Selim ise Eren 'in her iki yanında yürüyordu. Yağmur ve Nil ise erkeklerden bir iki adım önde kol kola yürüyordu Selim biraz endişeli, birazda hüzünlü bir şekilde Eren' e döndü ve şöyle dedi)
Selim : Kardeşim Erva nasıl oldu dün akşam konuştum sesi iyi geliyor gibiydi ama bir yandanda değildi sabah tekrar arayacaktım fakat uyuyordur diye rahatsız etmek istemedim
Eren : İyi yapmışsın ama endişelenme biraz daha iyi hen Erva kolay atlatır...
(Erva gerçekten kolay mı atlatırdı yoksa onlar mı öyle biliyordu, burası meçhuldü ama Selim, Erva yı çok iyi tanıyordu o canı yansada belli etmezdi ve çok güçlü biriydi belkide onun tanıdığı en güçlü insanlardandı ve garip bir şekilde Erva'nın canı yandığı zaman onunda yanıyordu, bunu hissediyordu şimdi ne kadar üzgün olduğunu anlayabiliyordu ve bir an önce okuldan çıkmayı bekliyordu çünkü okul biter bitmez onun yanına gidecekti, Eren'in kolay atlatır cümlesinede cevap verememişti yalnızca başını öne eğmekle yeltenmişti içinden inşallah diye geçiriyordu. Eren ise Alperen'i sürmeye devam ediyordu bir anda tekerlekli sandalyenin yerde duran bir taşa takılmasıyla fren yapar gibi öne doğru hafif kalkması bir oldu ve Alperen sarsıldı ayakları ise koyduğu yerden kaydı mecburen durdular. Alperen sinirlenmişti)
Alperen : Ulan bu kocaman taşın yolun ortasında ne işi var ya
(Sinirle elleriyle sağ bacağını
Tutup kaldırarak yerine koymaya çalışıyordu fakat çok sinirli olduğu için ayağı tekrar kaydı, üstelik saçıda ani hareketlerinden dolayı hafif dağılmış ve alnı terlemişti.Gözleri doldu)
Alperen : L*n (Derin bir nefes vererek iki gözünüde kırptı)
Selim : Kardeşim tamam sakin ol, şimdi hallederiz
(Selim Alperen'in sağ bacağını yerleştiririken, Akın'da sol bacağını yerleştiriryordu Alperen çaresizce bakıyordu amcaoğullarına ve utanıyordu)
Alperen: Oğlumm, ben hallederdim ya
Selim : Ha biz ha sen ne fark eder...
(Alperen'in ayaklarını düzelttikten sonra ikiside ayağa kalktı, Selim, şefkatle Alperen'in dağılan saçlarını düzeltip, hafif terleyen alnını sildi, merhamet dolu ses tonuyla şöyle dedi)
Selim: İki dakikada yıprattın kendini, sakin ol tamam, bak hallettik işte...
Alperen : Sizin hakkınızı nasıl ödiyicem ben, çok mahcubum,musura bakmayın
Akın : La hevla vela guvvete başlatma mahcubiyetini ne var l** mahcup olucak, bizim senin üzerinde bi hakkımız yok kardeşim varsa senin vardır bu zamana kadar her derdimizde, her sıkıntımızda bir an bile bizi yalnız bırakmadın bazen seni darlatıyorduk yinede bırakmıyordun derdimize ortak oluyordun biz seni bırakır mıyız l*n şimdi o yüzden asıl sen hakkını helal et,birdahada bu şekild ekonuşma
(Alperen'in yine bir anda gözleri doldu ve başını sağa çevirip öne eğdi kimseye göstermemeye çalışsada Nil fark edebiliyordu ve Alperen'in bu hali onu çok üzüyordu moral vermek için ona doğru eğildi çenesinden tutup yüzünü kendine doğru çevirdi ama Alperen in başı yine öne doğru eğikti)
(Yine bakmadı bu sefer Nil hafif sesini yükselterek kızar gibi şöyle dedi)
(Alperen bu sefer bir anda, Nil'in yüzüne hatta gözlerinin içine baktı. Nil umut dolu gözlerle bakarak ona olan bütün inancıyla kocaman tebessüm etti ve yumuşak bir ses tonuyla şöyle dedi)
Nil : Herşey yoluna giricek ve sen tekrar yürüyeceksin tamam mı? Ben inanıyorum, asma o güzel yüzünü
(Alperen bu kadar içten olan Nil'e kocaman bir tebessüm etti sanki bütün gücü yerine gelmişti tekrardan enerji dolmuş gibiydi onlar tebessüm etmeye devam ederken Selim uyarırcasına boğazını temizlemesiyle ikiside bir anda silkindi Alperen bakışını başka yöne çeviriyorken, Nil ' de eteklerini çırparak ayağa kalktı. Selim yanıma gel dercesine kafasıyla yanını işaret etti, Nil' de göz devirip yanına geçince Selim kendi kendine sırıtarak mırıldandı)
(Diğerleride bu hallerine gülünce Yağmur gülmeyi bırakıp abisinin iyi olduğundan emin olmak için sordu)
(Birbirlerine tebessüm edip yürümeye devam ettiler okulun giriş kapısına yaklaşınca hemen kapının yanında asılı olan afişi fark etti Yağmur ve gözleri parladı )
Yağmur : Arkadaşlar şuna bakın
(Herkes tekrar durup, Yağmur'un parmağıyla işaret ettiği afişe baktı)
Akın : Bursluluk sınavı (hoşnutsuz bir ses tonuyla söylemişti bunu)
Eren : Bu senin istediğin okul değil miydi Yağmur
Akın : O da, bu okul taa Ankarada...
Yağmur : Öylede çok istiyordum bu okulu biliyorsun...
Akın : Evet ama ne gerek var, nesi var bizim okulun...
(Akın biraz huzursuz olmuştu ve bu yüzden ses tonu biraz sert çıkıyordu)
Yağmur: Bizim okulda harika bi okul ama bu okul başka daha...
Akın: Şurada kalmış iki sene gidip napıcaksın
Yağmur : 2 senede 2 senedir imkânım olsa giderdim
(Alperen, Akın ın tavrına sinirlendi, bastırarak şöyle dedi)
(Akın'da aynı lisanla cevap verdi )
Alperen : Bu bağırmamış halin mi, ses tonunu düzeltsen iyi edersin
Selim : Şşş tamam, noluyor ya kendinize gelin
Akın : Alperen ' e söyle sen onu
Yağmur : Of yeter uzatmayın, istesemde gidemem zaten bu kadar tepki vermenize gerek yoktu.
(Yağmur'un gözleri doldu ve hemen yanlarından ayrıldı)
Alperen : Aferin Akın aynen böyle devam et
Alperen : Daha napıcaktın acaba bağırıp duruyorsun
Akın : Bağırmadım dedim Alperen sesim biraz sert çıktı ama bağırmadım
Alperen : Görmesem, inandırıcaksın bağırmadığına
Akın : O zaman gözlerin kör, bağırmadım
(Selim iyice sinirlenmip bağırmaya başladı)
Selim : L** yeter noluyor size haa noluyor. Yani sizin şu halinizi görende Yağmur iyileşti, sınava girdi ve şimdide gidiyor zanneder kafayı mı yediniz oğlum siz ortada olmayan birşey için birbirinizi yiyiyorsunuz farkında değil misiniz? Tamam zor günler geçirdik ama aklımızıda yitirmedik değil mi? Kendinize gelin ya delirtmeyin beni Allah Allah
(Selim sinirlenip gitti, ikiside durgunlaşıp, pişman oldu)
Eren: Yani konuşmiyim konuşmiyim diyiyorum ama Selim haklı olmayan birşey için niye birbirinizi kırıp döküyorsunuz ya
Alperen : Haklısınız gereksiz yere yükseldim kusura bakmayın, sende kusura bakma amcaoğlu
Akın : Önemli değil, asıl sen kusura bakma haklıydın sanırım biraz fazla tepki verdim, öfkemi kontrol edemedim yine hepinizden özürdilerim
Alperen : Tamam l** uzatma , biz senin yüreğini biliyoruz oğlum hem sende kendince haklıydın...
Nil : Ayrıca sen eskiye nazaran, öfkeni daha çok kontrol edebiliyorsun o yüzden üzülme bu kadar
( Alperen, Nil'e bakıp şöyle dedi )
Alperen :Niil seninde maşallahın var haa, morali bozuk olan herkesi anında güldürüp,sakinleştirmeyi başarabiliyorsun sanki panzehir gibi helal sana
(Hep birlikte güldüler sonra Akın bir anda durgunlaştı ve masumca şuanda sınıfta olabileceği Yağmur'u düşünerek sınıflarının penceresine baktı, bakmaya devam ederken Alperen neden baktığını anlamış olmalı ki araya girdi)
(Akın bu sefer masum bakışlarını Alperen' e çevirdi bir süre baktıktan sonra olumlu bir şekilde başını salladı ve tebessüm edip gitti)
(Yağmur, sınıfta tek başına düşünceli, durgun ve birazda sinirli, kollarını bağlamış bir şekilde oturuyordu. Tam o anda enerji dolu ses tonuyla, Akın içeriye girdi ve şöyle dedi)
Akın:Duydum ki kızgın bir çiçek varmış aslında çok naif bir çiçekmiş ama birileri onu kızdırmış belkide kırmış nerede olduğunu sordum burayı gösterdiler. Doğru mu gelmişim efendim.
(Yağmur hafif sesli bir şekilde tebessüm etti)
Yağmur : Doğru gelmişsin, hayırdır nedir sebebi ziyaretin
Akın: Sebebi ziyaretim kendisiyle konuşmak istiyorum da mümkün mü acaba?
(Yağmur tekrar durgunlaşarak üzgünce başını öne eğdi. Akın'da öyle görünce üzülüp ağzından nefes verdi)
Akın:Yağmur ben özürdilerim, öfkemi kontrol edemedim yine, fazla tepki verdim
Yağmur:Niye bu kadar tepki verdin anlamadım ama önemli değil üzülme. Hem gidemem zaten...
(Akın bir kaç adım atarak Yağmur'un önünde bulunan sıranın sandalyesine oturdu)
Akın:Bende bilmiyorum iç güdüseldi herhalde gerçek aileni bulup onların yanına gitmen gerektiğini öğrendiğimde de böyle olmuştum. Sanırım gitmeni istemedim Yağmur ve bir an sağlıklı düşünemedim ne gerek var filan dedim ama şimdi düşünüyorumda o seni mutlu edicekse bence dene, gir sınava hastalığını düşünme... Belki kazanırsın bir mucize olur ve donör bulunur iyileşir gidersin...
(Akın tebessüm ederek konuşmaya devam etti)
Akın:Dediğim gibi onları düşünme, takma kafana, akışına bırak herşeyi küçükken öyle yapmıştım ve geçti yine öyle yap. Uzun lafın kısası sen yaşamaya bak ve duanı eksik etme yeter. Derdi veren Allah dermanınıda verir, sabret... Hem biz her zaman senin yanındayız. 🙂
Akın:🙂 Rica ederim,kızgın değilsin hâa değil mi??
Yağmur :Değilim, önemli değil dedim ya
Bende abim adına özürdilerim senden, kusura bakma anlamaya çalış olır mu?
Akın:Amcaoğlumla biz hallettik sorunumuzu yani senin özürdilemene gerek yok . Hem merak etme anlıyorum zaten öyle büyük birşey yapmadı. Yapsada haklı abin o senin. Hiç bir abi en yakın dostuda olsa hiç kimsenin, kardeşine ufacık bile sesini yükseltmesine müsade etmez .
Yağmur:Evet ama abim eskiden böyle değildi Akın yani ufak tefek şeylere sinirlenmezdi. Şimdi aksine en ufak şeye bile çabucak sinirleniyor belli etmemeye çalışıyor ama canı çok yanıyor
Akın:Farkındayım ve bu çok normal, zamanla atlatır hatta yürür bile benim.amcaoğlum sıkma canını
(Tam o anda zil çaldı, bir kaç saniye sonra herkes yavaş yavaş sınıfa girmeye başladı)
Akın : Off şimdi kim kalkıp yerine geçicek ya, keşke burası olsaydı benim yerim
Yağmur : Derse girmeyecek olsak bende hiç istemezdim kalkmanı ama derse giriyoruz o yüzden yerine geçsen iyi olur yoksa ikimizde azar işiticez ☺️
(Erva keyifsiz bir şekilde oturuyordu bir anda kapı açıldı ve cıvıl cıvıl sesleriyle Ceren ve Oğuzhan içeriye girdi, onların o halleri bir kaç dakikalığına Erva'yı bir nebzede olsa mutlu etmeye yetmişti... )
(Erva da bir sevinçle onları karşıladı, koşup sarıldılar,Erva ikisinede sımsıkı sarılıyor ve başlarından öpüyordu bir süre öyle kaldıktan sonra bitmişti sarılmaları)
Oğuzhan : Haya çok ösledik seni
Oğuzhan : Sen neden bu kadar uzun uyudun haya çok mu yolulmuştun
Erva : Evet halacım çok yorulmuşum
Ceren : Birdaha uyanmıyıcaksın sandık çok korktuk hala...
Erva : Artık korkmanıza gerek kalmadı uyandım ve çok iyim🙂
Ceren : Ne zaman dönüceksin eve
Erva : Bilmem Doktor amcalar ne zaman derse
Sarp : Vallaha abicim sen uyandığın günden beri başımın etini yediler ne zaman gidicez diye işten, güçten anca fırsat bulabildim
(Oğuzhan sinirle kollarını bağladı ve tatlı bir ses tonuyla şöyle dedi )
Oğuzhan : Dünde getilebilildin baba
Ceren : Ablacım konuştuk ya dün çok kısa bir zamanı vardı tekrar karakola gitmesi gerekiyordu
Oğuzhan : Dün kalakola gidelken bizi bulaya bılakabilildi ama
Ceren : Tamam sen kazandım bu sefer haklısın birşey diyemiyicem
Sarp ( Buğra) :Sende yangına körükle gidiyorsun babacım sakinleştirmen gerekmez mi? Hani ablasın ya
Ceren : Napiyim baba, bu sefer haklı çocuk
Asaf : O çocuk sende kocamansın herhalde demi güzel kızım
Ceren : Gülmeyin ya ben ablayım, büyüdüm yani
( Erva dalgaya vererek şöyle dedi)
Erva : Tabi tabi kocaman oldun ...
Erva : Tamam kızma birşey demedim ya
Sarp (Buğra) :Halası kılıklı napıcan, aynı sana çekmiş alış bu hallerine Erva hanım
(Taner müzik odasındaydı ve Akın sayesinde müzik yarışmasına katılmayı kabul etmişti ve dersleri boş olduğu için izin alıp prova yapmak için müzik odasına gelmişlerdi yanlarında ise Yiğit,Tuğçe ve Yağmur vardı)
Taner : Yok ya ben yapamıyıcam
( Tam gidiyordu ki, Akın durdurdu)
Akın : Saçmalama istersen, hadi
(Taner olumsuz bir şekilde başını salladı )
Taner : Olmaz dedim Akın olmaz
( Akın' ın sabrı taşmıştı ve sinirle bağırdı)
Akın : L** delirtme beni olur dediysem olut ( gitarı eline alıp, Taner ' e uzattı) Al şunu sahneye çık ve başla
Akın : Evet zorla,hani kabul etmiştin
Taner:Etmiştim.işte artık istemiyorum
Akın:Bal gibide istiyorsun,hâlâ korkuyorsun demi
Yiğit : Az bi sakin mi olsak gardaşlar
(Akın derin bir nefes alıp sakinleşti, Taner' in bu hali onun canını çok yakıyordu duygusal ve yanında olduğunu belirten, masum bir ses tonuyla şöyle dedi)
Akın : Oğlum niye yapmıyorsun l**
Bak bu senin hayalin çalınmasına izin verme,hem geçen sene sınıfta çalmıştın
(Taner'in gözleri doldu ve titreyen bir ses tonuyla cevap verdi)
Taner : O zaman bir anda oldu işte ama olurkende o gün gözümün önündeydi zil çaldığı gibi dayanamayıp çıktım zaten şimdi hiç olmuyor babamın sözleri sürekli kulağımda gitarı sırtımda parçalayarak söylediği sözleri şimdi o sözler gitarı sırtımda parçalıyormuşçasına canımı acıtıyor benim o hetmiyor birde kurşun gibi saplanıyor beynime yapamazsın,edemezsin (durup yutkunarak başını olumsuz bir şekilde sallayıp sözüne devam etti.Olmaz birader ben yapamam,gidip yarışmadan kaydımı sildiricem
(Tam gitmeye yeltenmişti ki bu sefer Tuğçe durdurdu)
Tuğçe : Ya duur yaparsın babamın yaptıkları yüzünden hayalinden vaz geçemezsin,nolur bi kere dene belki olucak
Taner : Nasıl olucak ,sözleri kafamın içimdeyken nasıl olucak haaa,ben hâlâ o anı dünmüş gibi hissediyorken nasıl olucak tuğçe söylesene
Akın : Olucak kardeşim bak baban burada yok sadece biz varız biz( Biraz duraksadı sonra Taner'e yaklaştı başını avuçlarının arasına aldı ve gözlerinin içine bakarak tekrarladı) Biz varız olum dostların var, biz inanıyoruz sana denemen için yeterli değil mi?
( Taner'in gözleri hâla dolu doluydu,kendini zor tutuyordu )
Yağmur :Bak Taner sana yemin ederim canının ne kadar yandığını anlayabiliyorum elin kolun bağlanıyor, yüreğine birşey oturuyor ama bak geçti o gün bitti üzerinden yıllar geçti...
(Taner'in gözleri dolu doluydu hâla ve titreyen bir ses tonuyla şöyle dedi)
Yağmur : Biliyorum ama sende şunu bil sen şimdi bu gitarı eline almazsan bir daha alamayıcaksın bu kadar yaklaşmışken geri adım atma atarsan tekrar ileri gitmen şu andan daha zor olucak ve inan bana sen eline gitarı aldıktan sonra sahneye çıkıp şarkıyı söylemeye başladığın anda hepsi geçicek... İçinden ne geliyorsa, hangi parçayı söylemek istiyorsan onu söyle yaşadığın acıyı dök kelimelere o ana bırak kendini gör bak hepsi geçicek
Akın : Yani sen yaşamaya bak diyiyor Yağmur, (Yağmur'a döndü) demi 😉
Yağmur : Aynen öyle, bak biz buradayız herkes senin yanında, Aslı öğretmen, bizimkiler, hepimiz senin yanındayız güven bize (Tebessüm etti ve eline gitar alıp Taner'e uzattı)
Yiğit : Hadi, başarabileceğini hepimiz biliyoruz
(Taner biraz rahatlamıştı ve yüzündeki hüzünle karışmış tebessüm ile Yağmur'un ona uzattığı gitarı alıp yavaşça sahneye doğru yürümeye başladı. Bu halini gören Akın sevinçle Yağmur'a döndü gurur dolu bakışlarıyla sessizce şöyle dedi)
Akın : Bravo Yağmur ikna ettin onu
Yağmur:Birlikte ikna ettik ( Oda tebessüm etti sonra ikiside bakışlarını sahnedeki sandalyede gitar çalma pozisyonunda oturan Taner'e yöneltti, Taner hüzün dolu bakışlarla gözlerini kapattı ve kendini ana bırakarak şarkı söylemeye başladı)
- Senelerdir fark etmeden mecburiyetler biriktirdim
Kopamadım hiç birinden kimse kırılmasın istedim,üzerine eklendikçe daha da zor geldi günler
Ama konuşunca kendimle aslında ben kötü biri değilim
Konuşunca kendimle aslında hiç kötü biri değilim
Kaç kelime kaldı ki içimde bana ait, iyiye dair
İnan çok kelime bulurum içimde bana ait, iyiye dair...
~
(Sarp ve çocuklar gitmişti birtek Asaf oradaydı Erva'nın yine pek keyfi yoktu, Onu ise tahlil sonuçlarını konuşmak için oraya gelmişti)
Onur : Anladığım kadarıyla hastamızın pek bir keyfi yok ama benimde güzel haberlerim var
Onur : Son yaptığımız tahlile göre sonuçlar gayet iyi, tedavide tamamlandı yani Erva'yı artık taburcu edebiliriz
(Erva sadece buruk bir tebessüm etmişti, Asaf ise bir sevinçle sordu)
Asaf : Sahi mi, kızım artık tamamen iyileşti taburcu olabilir mi yani
Onur : Evet usta gözünüz aydın
(Erva'nın umursamadığını ve keyfinin yerinde olmadığını fark edince teselli etmek isteyen Onur şöyle dedi)
Onur : Üzgün olduğunu biliyorum - ki çok haklısın Hafize teyze eli öpülesi bir kadındı
Erva : Siz tanıyor musunuz babannemi?
Onur : Kısmen onunlada ilgilenen bendim 1 hafta tedavi gördü ama çok iyidi konuşuyorduk, sohbet ediyorduk ömrümde hiç tatmadığım anne şefkatimi sadece 1 haftada tattırdı bana biliyor musun?
Erva : Öyleydi babannem bizede tattırmıştı
Onur : Ben sadece 1 hafta hissettim sevgisini, şefkatini, çok muhabbetli bir kadındı sen yine şanslıaın 15 sene bakmış sana annen olmuş ama bana anne olan hiç kimse çıkmadı, hiç annem olmadı benim, gerçi bi ailem yoktu ki annemde olsun
Erva : Nasıl yani sizin aileniz yok mu?
Onur : Maalesef hiç kimsem yok yetimhanede büyüdüm ben
(Asaf ve Erva dolu gözlerle birbirine baktı sonra tekrar, Onur'a döndüler)
Asaf : Peki ailen yani niye yetimhanede büyümüşsün, nolmuş onlara
Onur : Bebekken kaçırılmışım sonrada yetimhaneye bırakılmışım
Erva: Böyle alçakça birşeyi kim neden yapar... Hadi yaptı diyelim aileniz hiç aramamış mı, sormamış mı?
Onur: Detayını bilmiyorum ama ailemin o zamanlar bu kasabada oturduğunu öğrendim onlar için geldim buraya bir gün bulucam inşallah
Onur: Yani demek istediğim sen vefaat eden babannen için üzülüyorsun ama hala bir ailen var, seni çok seven bir baban var, abin var, yeğenlerin, kuzenin var ama bak bana kimsem yok
Ailem hayatta mı kimler, beni aramamışlar mı hiç birşey bilmiyorun
Onur: O yüzden üzülme olur mu? Babannenin vazifesi bu kadarmış gitti ama ailenin geri kalanı burada hem bence Hafize teyzede öyle isterdi yani üzülmeni istemezdi
Erva : Teşekkür ederim Onur abi,söylediklerin iyi geldi
Onur : Rica ederim,üzülme tamam mı?
(Erva tamam dercesini başını salladı daha sonra Onur gitti tam o anda Selim Umut ile birlikte içeriye girdi,elinde ise kardelen buketi vardı )
Selim : Kusura bakma Erva, okuldan aldım oyalanıyordu hızlı ol Erva ablanı görmeye gidicem dedim tutturdu bende gelicem diye
(Erva sarılmaya devam ederken bir yandanda Umut'un başını okşayarak Selim'e cevap verdi)
(Selim tebessüm etti sonra görüşmek için Asaf'a doğru yürüdü)
(Selim elini öptü, Asaf ta başını okşayarak karşılık verdi sonrada sarıldılar)
Erva : Nasılsın bakalım kıvırcık
Umut : İyim Erva abla sen nasılsın
Erva : İyim bende, hoş geldiniz Selim
Umut :Erva abla abimin saçlarıda kıvırcık sen neden sadece bana kıvırcık diyiyorsun onada desene1
(Asaf onların bu tavrına hafiften gülmüştü, Selim'de konuya değiştirmek için elindeki çiçekleri Umut'a uzattı)
Selim : Abicim sen Erva ablanın çiçeklerini versene
Selim:Ben vericektim zaten sen ben verebilir miyim diye ısrar ettin ya ondan dedim
(Selim güldü,Umut ise çiçeği alıp Erva ya uzattı)
Umut: Al Erva abla bu çiçekler senin için abimle aldık
Selim : Çiçekler pek ilgini çekmiyor biliyorum ama bence bu çiçeği seviceksin çünkü anlamı çok güzel, tam olarak seni anlatıyor
Erva :Beni mi anlatıyor neymiş ki anlamı
Selim : Anlamı sabır ve fedakarlık olarak biliniyormuş . Ama bence eksik. Bana sorarsan cesaret ve gücüde temsil ediyor sonuçta o kadar kar şartlarına dayanıp narin olabilmek her çiçeğin harcı değil bunu başarabilmek için büyük bir güç gerekir. Yürek ister, emek ister... Sabır , fedakarlık, cesaret, güç bunların hepside sende fazlasıyla var.
(Erva gülümsedi ve gözlerini kapatıp çiçeğin kokusunu içine çekti. Normalde çiçekleri pek sevmeyen Erva bu çiçeği çok sevmişti anlaşılan)
Asaf : Gerçekten seni anlatıyormuş kızım
(Erva koklamayı bitirip Selim' e baktı)
Erva : Çok teşekkür ederim Selim
Selim : Rica ederim ne demek 😉
(Birbirlerine bakıp tebessüm ettiler, Erva'yı böyle gülerken görmek Asaf'ıda çok mutlu etmişti ve şöyle dedi)
Asaf : Yüzün hep gülsün güzel kızım
Umut : Bencede, gülmeyi en çok hak edenlerden biri sensin Erva abla
Erva : Öyle mi bak seen kim öğretiyor sana bu cümleleri
(Selim uyarırcasına boğazını temizledi, birazda utanmıştı)
Selim : Abicim ben ne zaman öyle birşey dedim ya
Umut : Dedin abi hani Erva abla Buğra abiyi öğrendiği zaman bir kere bize gelmişti ya,dersiniz vardı onun keyfi yoktu bu yüzden üzgündü sende üzülme Erva bu hayatta gülmeyi en çok hak edenlerden biri sensin demiştin
Selim : Maşallah abicim hafızanda zehir gibi ben niye hatırlamıyorum
Umut : Nasıl hatırlamıyorsun yaa
(Selim hatırlıyordu fakat hatırlamıyormuş gibi yapıyordu,çünkü Asaforadaydı ve çok utanmıştı)
Erva : Ben hatırlıyorum o günü Oğuzhan a bağırdığım günün ertesi günü ya da bir kaç gün sonrası olması lazım bende şimdi tam hatırlamıyorum ama Güneş hoca bi proje ödevi vermişti o zamanlara denk gelmişti. Birlikte eşleşmiştik size gelmiştim pek keyfim yoktu sende destek olmak adına moral veriyordun bana konuştuk bayada Umut'un aklında nedense bi orası kalmış
Umut : Yoo diğerlerinide hatırlıyorum ki sonra,ben her zaman...
(Selim Umut'un ağzını kapattı)
Selim:Şşş, şş tamam tamam abicim bende hatırladım anlatmana gerek yok
Erva : Anlatsın ya sanki ne konuştuk
Selim : Olsun yinede gerek yok ikimizde hatırladık sonuçta demi hem artık gidelim biz Umut'un çenesine bu gün yağ sürmüşler anlaşılan anca gideriz zaten
Asaf : Oğlum rahat bırak çocuğu hem ne bu acelen oturun biraz daha gidersiniz
(Selim rahat konuşmak için Umut'a şöyle)
Selim : Abicim sen kapının önünde bekle beni geliyorum şimdi
Selim : Yok hocam gidelim biz Umut'u gördünüz geldiğinden beri hiç durmadı Erva nın dinlenmesi gerek
Erva : Ya durun işte hem iyim ben Umut'un birşey yaptığı yokki
Selim : Bende çok isterim amaa
Erva : İtiraz istemiyorum! Haa eğer sen diyiyorsanki ben sıkıldım eve gitmek istiyorum,sen bilirsin
Selim : Yok canım ne âlakası var ben senin yani sizin için dedim
Erva : Eğer gerçekten beni düşünüyorsan o zaman biraz daha kalırsınız gerçekten çok sıkılıyorum
(Selim gülümseyerek cevap verdi)
Selim : Peki tamam sen nasıl istersen öyle yaparız1
(Erva'da gülümseyerek karşılık verdi)
Kaç kelime kaldı ki içimde bana ait, iyiye dair
İnan çok kelime bulurum içimde
(Taner şarkının son yerini söyleyip bitirince gözlerini kırpmasıyla gözünden son damlalarda akmıştı sonra gözlerini açıp başını kaldırınca hepsinin gururla ve bir sevinçle Taner'i alkışladığını gördü ama çok şaşırmıştı çünkü onlardan hariç bir 5,6 öğrenci daha vardı...Aslı öğretmen, Güneş hoca, Ömer hoca, Alperen, Nil ve Eren'de oradaydı herkes coşkuyla Taner'i alkışlıyordu bravo, harikasın nidaları salonu inletiyordu Taner çok mutlu oldu. Alkışlar bitince Akın koşup dostuna sarıldı
Güneş : Ne güze söyledin öyle yüreğine sağlık
Aslı : Çok gururlandırdın bizi Taner, çok güzeldi
Yiğit : Gerçekten mi ne gardaşım tüylerimiz diken diken oldu
Eren : Yiğit haklı, ne cevherler varmış sendede bizim haberimiz yokmuş
Nil : Unuttun mu Eren korodaydı
Eren : Tabikide unutmadım ama uzun zaman olmuş dinlemeyeli
(Taner tebessüm etti ama gözlerindeki yaşlar hala yanaklarında duruyordu, Tuğçe yanına gidip ikizinin göz yaşlarını sildi, sonrada sımsıkıca sarıldı)
Tuğçe : Harikaydın, başardın işte ben ayrıca gurur duyuyorum seninle iyi ki benim ikizimsin
(Herkes tebessüm ederek onları izlerken Alperen bir anda bravo diyip tekrar alkışladı o alkışlayınca diğerleride alkışladı ve Taner dostları sayesinde tramvasını atlatmak için girdiği bu sınavdan başarıyla çıkmıştı)
(Nihayet akşam olmuştu Ayşe ve Fatih salonda oturuyor ve birlikte çay içiyorlardı, Umut odasındaydı Nil ve Selim ise kırtesiyeye gitmişti. Fatih düşünceliydi)
Fatih : Abimleri düşünüyordum çocukların başına gelen bizim çocukların başına gelseydi napardık diye
Ayşe : Allah korusun ben Selim ve Erva'nın neredeyse harabe olmuş o evin içinde olduğunu duydum ya aklımı yitiricektim daha fazlasını kaldıramazdım herhalde. Yavrumun sırtı hâla morluklarla dolu, kaburgası hâlâ kırık her akşam kremini sürerken o halde görünce bile içim parçalanıyor
Fatih : Haklısın ve o şe*****izler hâlâ ortalıkta dolanıyor
Ayşe : Kim bunlar Fatih ne istiyorlar bizden
Fatih : Filistin meselesi canım onlar bizim peşimizdeler akıllarınca bizi yok edip kendi amaçlarını gerçekleştirecekler
Ayşe : Şiraziler diye bahsettiğiniz alçaklar bunlar o zaman
Fatih : Evet dahası ve en önemlisi 3. Fatih ve emanetçinin peşindeler
Ayşe : Birdakika emanetçi mevzusunu biliyorum, görevinide, Asiltürkler'in amacınıda biliyorum ama 3.Fatih hikayeside mi gerçekmiş?
Fatih : 3. Fatih'i henüz söyleyemem ama emanetçiyi söyliyebilirim istersen
Ayşe : Tamam emanetçi kim peki?
(Ayşe şaşırmıştı ama şaşıran sadece o değildi Nil ve Selim'de gelmiş ve konuşulanları duymuştu)
(Fatih ve Ayşe çocukların sesini duynasıyla eğili duran başlarını kaldırıp
endişeli ve şaşkın gözlerle önce birbirine baktı sonra ikiside kapının önünde duran ikiliye döndü)
1:Sizce Selim ve Nil duydukları karşısında ne yapacak?
2:Sizce Yağmur sınava girmeyi kabul edecek mi?
(Gibi sorularınızın cevabı ve daha fazlası haftaya yeni bölümde olacak, takipte kalın)
☆ Bu arada en sevdiğiniz sahne hangisiydi?
☆ Duygulandığınız ya da komik bulduğunuz bir sahne oldu mu? Olduysa hangileriydi ?
☆ Taner'in gitar ile olan imtihanı sonrasında çalıp söylemesi nasıldı? Söylediği şarkıyı sevdiniz mi? Bence tam olarak onu anlatıyordu sizce ?
Vee son olarak yeni bölümde bizi neler bekliyor olabilir?
(Kendinize iyi bakın hoşçakalın )
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
884 Okunma |
274 Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |