
Uzun bir aradan sonra bölüm yazdım.
Umarım bu bölümü beğenirsiniz.
Hepinize iyi okumalarrrr🌸🤗
Çalan alarmımın sesiyle yatağımdan kalkıp dolabıma doğru yürüdüm.
Dolabın kapağını açıp bir şort ve sporcu atleti alarak üstümü değiştirdim.
Üzerimden çıkardığım pijamaları banyoya götürüp kirli sepetine attım.
Banyodan çıktıktan sonra, makyaj masamın üstünde duran tarağı alıp saçlarımı taradım ve dağınık bir topuz yaptım.
Ardından odadan çıkıp arka bahçeye yöneldim.
Bahçede, ayakta beni bekleyen Marcus’u gördüm ve yanına gidip gülümsedim.
“Günaydın, Marcusssss!”
Benim seslenişimle Marcus yüzünü buruşturdu, çatık kaşlarıyla beni baştan aşağı süzdü.
Bakışlarından sıkılıp tekrar konuştum.
“Hadi, eğitimimize devam edelim.”
Sözlerimden sonra Marcus nihayet konuştu.
“Bugün diğer eğitimi yapacağız.”
“Diğer eğitim ne, Marcus?”
“Eğitimin ne olduğu seni ilgilendirmez, omega. Sen sadece sana söyleneni yap.”
İçimden söylenmeden edemedim: Yani söylesen ölür müsün? Ne bu gizemli haller…
Tabii bunu dışımdan söyleyecek cesaretim yoktu. Sonuçta canımı da yerden bulmadım.
“Tamam Marcus, hadi ne yapacaksak yapalım.”
Marcus, “Beni takip et,” deyip yürümeye başladı.
Ben de hemen peşine takıldım.
Yaklaşık on beş dakikalık yürüyüşün ardından büyük bir kapının önünde durduk.
Marcus kapıyı açtı ve eliyle bana içeri gelmemi işaret etti.
İçeri girdiğimde hayranlıkla etrafa bakmaya başladım.
Burası devasa bir kütüphane odasıydı.
Raftaki kitapları incelerken birden kulağımın dibinde Marcus’un sesini işittim.
“İncelemen bittiyse, şuradaki masaya otur.”
Başımı onaylar şekilde sallayıp masaya geçtim, bir sandalye çekip oturdum.
Yaklaşık beş dakika sonra Marcus, elinde bir sürü eski, kalın kitapla yanıma geldi.
Kitapları gürültülü bir şekilde masaya bıraktı.
“Buradaki kitaplarda tüm kralların ve kraliçelerin yaşamları, krallık için yaptıkları her şey yazıyor. Bunların hepsini okuyup ezberle.”
Şokla ona baktım.
“Hepsini mi?”
“Hepsini, omega.”
“Ama Marcus, bunları ezberlemem bir asır sürer! Kitapların büyüklüğünü görmüyor musun?” dedim.
Sözlerim onu hiç etkilememişti.
Bana son kez soğuk bir bakış atıp odadan çıktı.
Ben ise önümdeki kitaplara düşünceli bir şekilde baktım.
Gerçekten de, dediğim gibi, bunları ezberlemek bir asır sürerdi.
Daha fazla düşünmeyi bırakıp kitaplardan birini önüme çektim, kapağını açıp okumaya başladım.
---
20 dakika sonra:
Vay be...
Eski Kral Valentino eşi Kraliçe Diana için neler yapmış.
Adam, sadece karısı için büyük bir savaş bile başlatmış.
Hatta Diana için sayısız yapıt inşa ettirmiş.
Sayfayı çevirdiğimde, bu kez Kraliçe Diana hakkında bilgiler vardı.
Kraliçe Diana da tıpkı benim gibi bir omegaymış.
Ama buna rağmen, krallığı öylesine iyi yönetmiş ki çoğu krallık onun zekasına ve liderliğine hayran kalmış.
Kraliçe Diana hakkında daha fazla bilgi okumaya dalmıştım ki, birden ensemin dibinde sıcak bir nefes hissettim.
Kafamı çevirmek istedim ama arkamdaki kişi buna izin vermedi.
“Uslu dur, küçük omega. Ve okumaya devam et.”
Bu ses… Kral Armando’ya aitti.
Kralın dediğini yapıp kitabı okumaya devam etmeye çalıştım ama onun yakınlığı yüzünden hiçbir şeye odaklanamıyordum.
Nefesi ensemi yakarken, eli ise şortumun açıkta bıraktığı baldırımımdaydı.
Parmakları derim üzerinde geziniyor, sonra sıkıca kavrıyordu.
İstemeden sesli bir şekilde yutkundum.
Bu hareketinden dolayı… ıslanmıştım.
Neyse ki o farkında değildi. Fark etseydi, utancımdan yerin dibine girerdim.
Tam bu düşüncelerle boğuşurken, bu kez ensem de dudaklarını hissettim.
Yavaşça sol kulağıma doğru ilerledi.
Üst dişimle alt dudağımı ısırdım.
“Hiç söz dinlemiyorsun, küçük omegam,” dedi alaycı bir tonda.
Ne sözünden bahsettiğini anlamamıştım, beynim şimdilik düşünmeyi reddediyordu.
“Ne sözünden bahsediyorsunuz, kralım?” diyebildim zar zor.
Kral, bacağımı yeniden avuçlayıp sıktı.
“Bir daha şort giymeyeceksin, demedim mi sana?”
İçimden söylenmeden edemedim: Dağ ayısı! Derdin buymuş yani!
“Evet, yasaklamıştınız kralım. Ama bir kral olarak bizim giydiklerimize karışma gibi bir lüksünüz yok. O yüzden siz ‘giymeyin’ deseniz de ben giyeceğim,” dedim cesurca.
Bu sözlerim üzerine Kral Armando, sol kulak mememi ne çok sert ne de çok yumuşak bir şekilde ısırdı.
“Giydiğin kıyafetlere istediğim kadar karışabilirim, küçük omega,” dedi.
“Ne sıfatla karışabilirsiniz ki, efendim?”
“Kral sıfatımla, omega.”
Bu sözleri söyledikten sonra elini bacağımdan, dudaklarını ise kulağımdan çekti ve odadan çıktı.
Gerizekâlı adam… Hem omegayım diye beni küçümse, eşin olarak isteme, sonra da gelip bana dokun ve giydiğim kıyafete karış!
Elbet bir gün, sana bu laflarını yedirmezsem ben de Lara değilim.
BÖLÜM SONU
On altıncı bölüm de görüşmek üzere o zamana kadar kendinize iyi bakinnn🫡
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |