
Tekrar bize baktı tebessüm edip
-Ben bir aşağıya inip millete bakayım çocuklar
Dedi ve odadan ayrıldı. Ateş’in eli belimde biz de yürüyerek alt kata indik babamlar gelmişti hızla koşarak onların yanına gittim ve bolca hasretimi gidererek sarıldım. Sıra Seher’e gelmişti ona da zorla sarıldım o da benimle sarılmaya pek istekli değildi ama Ateş’e gelince hızlıca boynuna atladı. Ateş bir anlık şok ile hafifçe Seher’i ittirdi ve elini uzatarak hoşgeldiniz dedi. Bu adama neden aşık olduğumu tekrar ve tekrar anlamıştım. Ama bu Seher işte yılışık, yalaka, iki yüzlünün önde gideni sürekli Ateş’e yakın olmaya çalışıyor onunla ortak noktaları olduğunu beyan ediyordu tam yolmalık kız. Biraz daha sohbet ettik ve annemler gitti biz de akşam olduğu için odaya çıkıp uyuduk. Sabah olunca erkenden kalktım gri renkli şık bir tulum giyip saçımı at kuyruğu yaptım biraz da makyajımı yapıp Ateş’i uyandırmak için yanına gittim kafasını kaldırdı
-Günaydın karıcım nereye böyle?
-Şirkete hayatım
-Senin o hayatım diyen ağzını yerim ama daha tam iyileşmeden gidemezsin
-Abartma Ateş hasta değilim zaten küçük bir şeydi
-Olmazzzz
-Bal gibi de olur
-Bera hayır dedim
-Ben de evet dedim
-Gelemezsin hayatım daha
-Ge-ki-rim
-İyi tamam madem gel inatçı karım benim
-Yes bee, hadi ben aşağıdayım hazırlan gel
Odadan çıkıp aşağıya indim Eşref baba vardı sadece
-Günaydın baba
-Günaydın kızım Ateş yok mu?
-Yeni uyandı gelir şimdi
-Tamam madem bu gün ortaklık işini bir sorun çıkarmadan halletsin
-Tamam babacığım söylerim
Masaya oturdum ben de kahvaltı etmeye başladım Ateş’de geldi kısa bir süre sonra çıktık ve şirkete geldik.
Artık evrakların yenilenip tekrar bir toplantı ile imzalanması gerekiyordu.Tüm herkes toplantı salonuna geldi sorunsuz bu işin hallolması için bildiğim bütün duaları okuyordum içimden. Sonunda ortaklar, Asya, Kenan, Ateş ve Savaş imzalarını attılar ve el sıkışıp yavaş yavaş dağılmaya başladılar. Derin bir oh çekip ben de kafeteryaya gittim kendime latte Ateş’e de espresso alıp odaya doğru yola koyuldum odanın kapısında Caner duruyordu beni görünce yanıma yaklaşıp
-Hadi gel seninle kafeteryaya gidip biraz dertleşelim
-Biz ne alaka Caner git Asya ile konuş
-İyi de Asya güzel değil ki
İyice yılışık tavırları vardı ve koluma, saçıma dokunmaya başlamıştı
-ATEEEEŞ !
Hemen odanın kapısı açıldı ve telaşlı gözlerle beni arayan karizmatik kocamı gördüm ve bütün neşem yerine geldi yanıma geldi olanları biraz anlamış gibiydi Caner’e sinirli ve ölümcül bir şekilde bakarak
-Karımdan uzak dur !
Caner hızla odadan çıktı bir anda neşem tekrar kayboldu az önce ben neye uğramıştım düşündükçe gözlerim doluyordu beni kendisine çekti ve sarılarak yatıştırmak ister gibi beni kollarıyla sardı
-Şşş sakin ol sana hiçkimse hiçbir şey yapamaz ayrıca espresso sevdiğimi neren biliyorsun ?
-İnsan kocasının en çok hangi kahveyi sevdiğini bilmez mi?
-Bu benim repliğimdi sanki küçük hanım
Deyip göz kırptı odaya geçtik
-Benim çok az işim kaldı onları da yapayım da gidelim.
-Tamam
Ben de köşeye oturdum telefona bakarak kahvemi içtim.
Yarım saat sonra şirketten çıktık eve doğru yola koyulduk ama eve gitmeyi hiç istemiyordum çünkü o deccal kadın hâlâ oradaydı içime her ne kadar büyük bir sıkıntı otursa da belli etmek istemedim.
Eve sonunda vardık içeriye girdim yemek hazırdı üzerimizi değiştirmeden direk yemek masasına oturduk Rojda cadısı artık sessizdi ama bakışları daha da ölümcüldü bu kadın neden böyle korkunç tam bir canavar. Sohbet ederek yemeğimizi yedik Ateş müsade istedi ve yukarıya dinlenmek için çıktık. Makyajımı temizledim bir eşofman takımı giydim saçlarımı topuz yayıp balkona çıktım hafif hafif rüzgar esiyordu telefonumu alıp salıncağa oturdum Ateş de duşa girmişti. Telefona bakarken salıncakta uyuyakalmışım sanırım Ateş beni kucağına almış içeriye götürüyordu gözlerimi açtığımda .
-Özür dilerim hayatım soğukta hasta olursu-
Dudaklarına yapıştım birkaç dakika sonra ayrıldım hala Ateş’in kucağındaydım
-Bu kadar düşünceli bir eşe sahip olmak ne kadar güzel, kırk yıl düşünsem berdele kurban gittiğim adamın beni bu kadar sevebileceği aklıma gelmezdi.
Beni yatağa yatırdı küçük bir öpücük kondurdu kulağıma eğildi
-Evimizin tamamen hazır olmadı için son nir hafta yarın görmeye gideceğiz
Göz kırptı
-Çay saatine kadar dinlen
Odadan çıktı. Sanki kalbim de yerinden çıkacak gibiydi sadece bize özel bir alan, hayatımın aşkıyla bir ömür geçireceğim evimiz hazır mıydı yani bu düşünceler ile tekrar uykuya daldım
Bir sat sonra uyandım yüzümü yıkayıp çardağa indim daha çay saati başlamamıştı gidip sessizce annemin yanına oturdum.Herkes gelmeye başladı bu neden zorunluydu ki ?
Saat on ikiye kadar oturuldu sohbet edildi şikayetçiydim bu durumdan ama sohbet sarmıştı çünkü Ateş’in çocukluk anılarını anlattılar çocukluğuna bile aşık olabilirdim bu adamın…
Yavaş yavaş dağılmaya başladılar biz de çıktık ve uyuduk. Sabah erkenden uyandım heyecanlıydım hemen hazırlanmaya başladım beyaz ip askılı bir crop üstüne pembe gömlek ve altına da yine aynı tonlarda pembe bir palazzo pantolon giydim saç makyaj takı derken Ateş de uyandı o da hazırlandı kahvaltımızı hızlıca yapıp çıktık ve kendi evimize geldik.
Rüyalar aleminde gibi hissediyordum gerçekten çok güzel dizayn edilmiş geniş ferah bir evdi her evlenmek isteyen her genç kızın hayali olan ev bizim evimizdi heyecanla Ateş’in boynuna atladım uzun süre sarıldık boynuma eğildi kokumu içine çekti. Mırıldanıyordu tam anlayamıyordum ama seni çok seviyorum gibi cümleler çıkıyordu sanırım. Oradan ayrıldık şirkete gittik el ele şirkete girdik yine herkesin gözleri üzerimizdeydi ben lavaboya gittim Ateş de odasına çıktı rujumu tazeleyip çıkacaktım ki karşımda Caner’i gördüm kapıyı kilitledi anahtarı arım üstüme doğru yürümeye başladı lanet olsun alıp kafasına geçirebileceğim hiçbir şey yoktu ve bu gün inadına uzun ipleri plan düğümlü topuklu ayakkabılarımı giymişti ne kadar uğraşsam da çıkmıyordu tek çare geriye doğru kaçmaktı ama nereye kadar kaçabilecektim ki telefonumu da kaptırabilirdim o yüzden hızlıca Ateş’i aradım ama konuşamadım sadece git gelme üstüme Caner diye bağırabiliyordum Ateş bunu duyunca hızla koşmaya başladı ikimizin de telefonu hala açıktı yolda Asya cadısı durdurdu sürekli belgeler gösteriyor Ateş’i bir türlü bırakmıyordu en son sinile Ateş , Asya cadısını ittirdi ve koşmaya devam etti sonunda gelmişti kapıyı zorladı açılmayınca kırdı ve içeri girdi Caner iyice bana dokunmak için çabalıyordu ittiriyordum ama nafile hızla koştu ve Caner’İ üstümden çekip yere fırlattı üstüne çıkıp yumruklar atmaya başladı hiç ayırma diye bir niyetim yoktu birkaç kişi koşup geldi ayırmaya çalışıyorlardı Asya cadısı da geldi Ateş’i kolumdan tutup durdurmaya çalışıyordu ben de ağlayarak onu aldım ve saçını başını yolmaya başladım millet kimi önce ayıracağını bilmiyordu önce Ateş’i ayırdılar çünkü Caner ölmek üzereydi Ateş hala sinirle bağırıyordu Caner’i görürdüler arkasını dönünce beni gördü be birden kahkaha atmaya başladı diğerleri de bizi ayırınca birlikte odaya gittik. Korkudan ağlamaya devam ediyordum sarıldı sakinleşmem için bişeyler söyledi uzun süre öyle kaldık eli kan içindeydi hafif kaşı açılmıştı ve boynunda tırnak izi vardı
Hiddetle sordum
-Bu tırnak izleri kimin
-Piç gay gibi tırnak uzatıyor adam gibi dövüşmek yerine tırnaklamayı seçti oç.
-Emin misin
-Aşkım daha odanın kapısını yeni kapatmıştım sen aradın koştum geldim sence hangi ara olmuş olabilir hem istersen kamera kayıtlarına bak
-Tamam tamam gel revire gidelim
-Gerek yok boşver sen öp geçer
-İyi madem ben malzeme getireyim burada yapalım pansumanını
Malzemeleri alıp geldim hemen pansuman yapmaya başladım birbirinize çok yakındık birden öptü ve gülümsedim
-Dizilerdeki gibi
-Ama bizim sonumuz kötü bitmeyecek
Göz kırptı ve tekrar öptü
İşim bitmişti malzemeleri yerine koyup geldim yine yanına oturdum
-Eee sen nasıl dövdün Asya’yı
-Haketti
Kollarımı birleştirdim
Beni kendine çekip sarıldı
-Şaka yaptı şaka kızma hemen bencede haketti ben gelirken durdurmaya çalışıyordu sürekli beni sinirle ittirdim bir de
-Zaten o yüzden dövdüm
-Ellerine sağlık karıcım
Biraz daha oturup eve gittik Kenan ;
-Abi şirkette bari yapmasaydınız odan her ne kadar ses yalıtımlı olsa da
Gülüyordu sadece
-Saçma sapan konuşma Kenan yemekte anlatırım
Utançtan kıpkırmızı olmuştum koşarak odaya çıktım duş alıp hazırlandım Ateş de hazırlandı ve yemeğe indik
Herkes Ateş’in boynuna bakıp gülüyor ve başını yere eğiyordu
Utançtan yerin dibine girmek istiyordum
Ateş de farketmiş olmalı ki hemen konuya el attı olanları anlatınca herkes gülmemek için kendini zor tutuyordu. Ben de biraz olsun rahatlamıştım çünkü artık benim yapmadığımı biliyorlardı
Günü tamamladık ve uyumak için odamıza gittik öpücük kondurup uykuya daldım.
Geç attığım için özür dilerim ama nedenini yorumunda belirttim sizi seviyorum ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |