2. Bölüm

1.BÖLÜM-GEÇMİŞİN DÖKÜNTÜLERİ

Elzembooks
elzem_books

"Zaman Herşeyin İlacı;

sözündeki ilaç Parol galiba1

gram etkisi yok."

(HASTANE ODASI)

Hastane odasının camından manzarayı izliyordum.Kendimi çıkınılmaz bir karanlıkta hissediyorum.Odanın dışından gelen sesler,doktorlar,hastalar her gün gördüğüm şeylerdi.

Ama ben güçsüz olmak istemiyordum.Aksine güçlü olmak istiyordum.Benim ismimin anlamı Çilay;"Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler." anlamına geliyordu.Ama ben o lekeleri karartmak istemiyordum.Aksine dediğim gibi renklendirmek istiyordum.

Annem koymuştu benim ismimi, renkli lekeler demişti bana ama zamanla kendisi kararttı beni fakat farkında bile değildi.

Şuan 22. yaşın lanetini yaşıyordum.Ama 23. yaşımda yaşadığım yaşın 23. yaşın bana getirdiği kurtuluş olsun istiyordum.Ben inanıyorum ki öyle de olacaktı.

Ben güçsüz olmayacak, herkese örnek olacak,hayatımı yaşayacaktım.Daha doğrusu buna inanıyordum.Ve inanmaya devam edecektim.

Kendimi düşüncelere bırakmışken kapı çaldı ve içeri hemşire Aysel abla geldi.

"Nasılsın canım?" diye sordu.

"İyiyim Aysel ablacım biraz ağrım var." dedim.

Gülerek "Parol ister misin?" diye sordu

Bunalmış gibi bir İç çektim herkes bilirdi Paroldan nasıl nefret ettiğimi.

"Kusura bakma Aysel abla ama geçenlerde sosyal medyada dolaşırken bir sözle karşılaştım.Şöyle diyordu sözde;"

"Zaman herşeyin ilacı;

sözündeki ilaç Parol galiba1

gram etkisi yok."

Aysel abla kısa bir kahkaha attı.

"Ay çok komiksin vallahi Çilay kusura bakma kendimi tutamadım."

"Sorun yok Aysel abla şimdi müsade edersen dinlenmek istiyorum."

"Bende zaten serum takmaya gelmiştim.Hadi geç yatağına."

Aysel abla serumu takıp odada beni yalnız bıraktı.Onu çok seviyordum,bu hastanenin en güzel yönü onun gibi bir hemşireye sahip olmalarıydı.

Keşke benim annemde Aysel abla gibi olsaydı, merhametli,çocuğuna düşkün,eksiklerimi tamamlayan biri olsaydı.Fakat o öyle değildi yapamadığım şeyleri öğretmek yerine ayıplıyordu.

Beni hep küçük düşürmüştü,kızına renkli lekeler diyen bir anne kendi çocuğunu kendisi karartmıştı.Ben halâ o günlerdeydim,geçmişte hiç bir zaman geçmişin izlerinden kurtulamamıştım ki.

Babam ile annem ayrıldığı için babam arada bir geliyordu ve asla küçükken görememişti benim acılarımı.

Annemde,babamda aile ortamı yaşatamamıştı bana bir tek annesi ile babası ayrı olan ben değildim.Ama başka ayrı olan çiftler çocuklarının mutluluğu için her şeyi yapıyorlardı.Ne acı değil mi? Başkalarının hayatına özenmek,imrenmek.Bu özelliği ailem sayesinde kazanmıştım.

Beni hiç bir zaman düşünmemişlerdi ki,annem hiç bir zaman teyzem gibi olamamıştı,babamda eniştem gibi olamamıştı,hep işleri olduğunu söyleyip beni geçiştiriyorlardı.

Teyzem ile eniştem bana her zaman merhamet gösterirdi,beni kendi çocuklarından ayrı tutmazlardı.

Geçmişin acılarıyla, izleriyle mücadele etmek çok zordu.Ben küçükken kendimi teselli edip kalbimin kırılmış yerlerine yarabandı yapıştırmış gibi hissederdim.Sonra annem yâda babam gelir o yarayı tekrar kanatırdı,hep bunu hissetmiştim kalbimde.Yara kabuk bağlardı sanki yavaş yavaş dökülürdü,hayatımın dökümü gibi.

Hayatımı bir gözden geçirdim,şuan bulunduğum hastane odasında ki beyaz duvarlar,beyaz perdeler,beyaz yatak,siyah beyaz karışık bir koltuk.

Her şey beyazdı ,tertemiz.Bende odadaki koltuk gibi karışıktım,koltuğu kendime benzetmiştim,hayatım kendimi koltuğa benzetecek kadar karışıktı.

Ruhum,acılarım,kalp kırıklıklarım nasıl geçerdi bilmiyordum, hayatın acılarından biraz da olsa kurtulmak için yatağın kenarında duran,siyah kablosuz kulaklığımı elime aldım ve kulağıma taktım.

Müzik dinlemek, kitap okumak,şiir yazmak, bana terapi gibi geliyordu.

Yüzyüzeyken Konuşuruz’dan Kazılı Kuyum dinlemeye başladım.

“Kalan olmadın,”

“Giden olmadın,”

“Bana bir kere ,”

“Gülen olmadın...”

Şarkının huzurlu sesiyle gözlerimi kapadım ve uykuya daldım.

(Bir, iki saat sonra)

Gözlerimi yüksek bir konfeti sesiyle araladım.Karşımda kuzenim Begüm duruyordu. Elinde, üstünde mum olan çikolatalı bir pasta ve beyaz ama çokta yeni gibi durmayan bir ayıcık vardı ama bu ayıcık bana bir yerden tanıdık geliyordu.

"Ne oluyor kuzen?" diye sordum şaşkınca suratına bakıyordum.

"Doğum gününü kutlayamadık,bende küçük bir süpriz yapmak istedim."

Begüm,teyzemin kızıydı.Çılgın bir ruha sahipti benim aksime, parlak olan sarı saçlarına fön çekmiş,düz sarı bir crop giymişti.Altına düz beyaz kumaş bir şort giymişti,beyaz Converse’leri ile kombinini tamamlamıştı.

"Çılgın ve oldukça tatlısın, biliyorsun değil mi?”

Parlak sarı saçlarını savurarak;

“Çılgın demek,ben demek.Biliyorsun.” Dedi.

“Bilmez miyim?” Dedim.

İkimizde kahkaha attık.

“Teşekkür ederim,çılgınım.”

“Lafı mı olur,kuzen.”

“Pastayı üflesene?”

Pastaya bakıyodum.Bu pasta 22. yaşımın pastasıydı.Hastalığımı getiren,hayatımda bir kere olan o güzel günü mahveden bir yaştı.Benim aklımda hep 22. yaşın laneti olarak kalacaktı.Gerçi hangi yaşım lanetsizdi ki?

"Hu hu, kuzen burda mısın?"

Öyle bir dalmıştım ki,pastayıda,mumuda unutmuştum.Begüm’ün sesiyle irkildim.

“Aklıma bir şey takıldıda,hadi üfleyelim."

Bütün lanetine rağmen o pastayı üfledim.Çünkü ben kendime bir söz vermiştim.Güçlü olacak,herkese örnek olacaktım.

“Doğum günün kutlu olsun , balımm.”

“Teşekkür ederim,canım.”

Modum düşüktü ama Begüm gelince azda olsa yükselmişti.

“Aaa balımm,modun niye düşük senin?” Dedi,Begüm.

“Hastalığım,aile sorunları, içtiğim ilaçların etkileri...”

Begüm,elini omzuma koyarak ;

“Balımm,yapma ama böyle,düzelecek merak etme.Sen güçlü bir kızsın.”

Hüzünle gülümsedim.

“Güçlü olmak,omuzlarımda ki yükü daha fazla arttırıyor.Duygularım,göz yaşlarım her gün daha çok yük oluyor bana.”

O an gözümden bir yaş süzüldü.Begüm’ün de duygulanıp, gözlerinin dolduğunu fark ettim.

Begüm gözyaşı akan mavi gözleriyle;

“Seni, mutlu etmemi ister misin?

“Nasıl?”

Meraklı gözler ile Begüm’ü izliyordum.

“Al, bakalım.” Dedi.

Elinde beyaz,çokta yeni gözükmeyen o ayıcığı bana uzatıyordu.

Aklımın bir yerlerinde o anı canlandı.

2009-Ankara, Polatlı

(Yazar’ın Anlatımıyla)

Çilay,hafif kızıl olan saçlarını tepeden toplamış, üzerine uzun kollu mavi bir üst giymiş,altınada beyaz bir pantolon giymişti.

Bugün kuzeni Begüm’ün doğum günüydü,Begüm’ü çok seviyordu.Hayalinde ona çok güzel bir oyuncak almak vardı. Fakat annesi çok işi olduğunu söyleyip onu oyuncakçıya götürmemişti.O da daha 5 yaşındayken mahalleden bir erkek arkadaşının ona taşınırken verdiği, beyaz,orta boylarda olan ayıcığı ona hediye edecekti.2

Çilay bu ayıcığı çok seviyordu, veren erkek arkadaşının ismi hafızasından silinmişti.Ama kumral saçlarını, kahverengi gözlerini hiç bir zaman unutamamıştı.Daha çok küçüktü o zamanlar ve aşkın bile daha ne olduğunu bilmeden aşık olmuştu.

Ayıcığını aslında vermek istemiyordu ama verecekti çünkü Begüm onun için çok değerliydi.

Annesi ile beraber Begüm’lere gitmek için kırmızı bir dolmuşa bindiler.

Yaklaşık 15-20 dakika sonra Begüm’lerin 2 katlı olan apartmanlarına girdiler.Kapıda teyzesi karşıladı onları.

Çilay meraklı gözler ile etrafı inceliyordu.Oldukça kalabalık,duvarlar papatya desenleri ile süslenmiş,masaya papatyalı pileli bir örtü serilmişti.Masada papatya desenli tabaklarda çeşitli yiyecekler vardı.

Begüm’ün parlak saçlarına ince bir maşa yapılmıştı.Üstüne papatya desenli bir elbise giymiş ve ayakkabı olarak da sandelet tercih edilmişti.

“Hoş geldin,Çilay.”

Çilay ile Begüm birbirlerine sarıldılar.

“Hoş buldum, minnoşum.”

Çilay ile Begüm biraz oyun oynadıktan sonra pasta kesme zamanı gelmişti.

Begüm yerini almış yanında anne ve babası vardı,Çilay’da onunla ilgilenmeyen annesinin yanında durmuş onları izliyordu.

Begüm mumları üfledi ve herkes aldığı hediyeleri vermeye başladı,Çilay’ın annesi Alya,Begüm’e pembe, etrafı çiçek desenli bir kol saati almıştı.Çilay bunu kıskanmamıştı ama annesi doğum gününde ona hiç bir şey almamıştı,hatırlamamıştı ki.

Çilay okul kantininden aldığı çikolatalı bir kekin üzerine uzun bir çubuk kraker dikmiş, doğum gününü kutlamıştı.

Herkes dağıldıktan sonra Çilay Begüm’e beyaz çokta eski olmayan ayıcığı vermişti.

Begüm kaşlarını çatarak;

“Çilay bu ayıcık senin için çok değerli, kimseye vermezsin ki?”

Çilay Begüm’ün ayıcığı geri vermemesi için yalan söyledi.

“Ben sevmiyorum artık o ayıcığı,senin olsun.Çok özür dilerim, hediye alacak vakitim yoktu.”

“Çilay çok teşekkür ederim, hediye benim için hiç önemli değil.Sen düşünüp değer verdiğin bir oyuncağı bana getirmişsin,,özür dilemene ya da mahçup hissetmene gerek yok.Söz veriyorum ki bu ayıcığa çok iyi bakacağım.”

“Söz mü?” Diye sordu ,Çilay.

“Söz tabi kii,canım kuzenim.”

İki kuzen birbirlerine sıkı sıkı sarıldı.

Doğum günü bittiğinde Çilay ile annesi eve gitmek için kırmızı dolmuşa binip eve döndüler.Çilay’ın aklı halâ ayıcığındaydı,Begüm’ün ona çok iyi bakacağını biliyordu.Fakat Çilay yaklaşık iki senedir ayıcıksız uyumamıştı.

Herkese göre sıradan bir ayıcıktı ama o ayıcık Çilay için çok değerliydi.

Çilay yatağının kenarında ki eski pencereden dışarıya göz attı.Çevredeki evlerin ışıkları yanıyordu, Çilay’ın evlerinin ışıkları yansa da o hep karanlık hissetmişti.1

(GÜNÜMÜZ ÇİLAY’IN ANLATIMIYLA)

Dolmuş gözlerimle;

“Begüm, gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum.Çok teşekkür ederim, iyi ki varsın.”

Sıkıca sarıldım Begüm’e.

“Ne demek Balım,ben sana söz vermiştim.Senin için ne kadar değerli olduğunu biliyordum,sende olması gerek diye düşündüm.” Dedi,Begüm.

“Tekrardan teşekkür ederim.”

“Rica ederim,Çiloş’umm.”

Begüm ile saatlerce sohbet ettik, sonra o gitti ve ben tekrar kendi karanlığıma daldım.

Yıllar önce mahalleden adını hatırlamadığım ama kumral saçları ve kahverengi gözlerini hiç bir zaman unutmadığım çocukluk aşkım vermişti, Begüm’ün bana getirdiği ayıcığı.Daha doğrusu ben aşk sanıyordum.Hiç bir zaman karşılaşamamıştık o çocukla.

Karanlığımı ve yükümü biraz hafifletmek adına beyaz kablosuz kulaklığımı elime aldım ve kulağıma taktım.

Nazan Öncel’den Beni Hatırla şarkışını dinlemeye başladım.

“Resimlere bak

Mektubumla avun

Şarkılar tut”

“Kendinden vazgeç

Yastığına sarıl

Korkular tut”

“Dağılsın kalbin

Öl hatta orda

Lanetler yağdır

Beni hatırla”

“Her telefona sen çık

Her kapıya sen koş

Beni hatırla”

Ve şarkının sözleriyle uykuya daldım.

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 31.08.2024 23:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...