22 yaşındaki Çilay’ın doğum gününde bir hastalığa yakalandığını öğrenmesiyle başlar. Geçmişin izleri, annesinin ilgisizliği ve babasının yokluğu onu duygusal olarak yıpratırken, hastalığı da hayatına bir yük olarak eklenir. Tam bu sırada Kerem ile tanışır ve aralarında yavaş yavaş bir aşk filizlenir. Ancak Çilay, Kerem’in aslında yıllar önce hiç unutamadığı çocukluk aşkı olduğunu bilmemektedir. Bu aşk, beraberinde büyük sırlar ve entrikalar getirir. Çilay, bir yandan hayatındaki gizemleri çözmeye çalışırken, diğer yandan hastalığıyla mücadele etmek zorundadır. Hayatın ona sunduğu bu zorlu yolculukta Çilay, yaşama tutunabilecek mi, yoksa mücadelesini kaybedip karanlığa mı yenilecek?

Parla Işık, 20 yaşında, enerjik ve hayat dolu bir genç kızdır. Ancak hayatı, her zaman mutluluk ve huzur içinde geçmemiştir. Beş yaşındayken, çok sevdiği annesini bir uçak kazasında kaybetmiş ve babası onu terk etmiştir. Anneannesi , Parla’yı tek başına büyütmeye çalışsa da kazadan sonra Parla yalnız kalır. Yedi yaşına kadar anneannesi ona bakmış, ancak onlar da yaşlı oldukları için vefat eder. Akrabaları tarafından kabul edilmeyen Parla, devletin kararıyla yetimhaneye yerleştirilir. Orada yalnızlıkla ta tanışır ve ruhuyla arkadaş olur. 13 yaşında, bir aile onu evlat edinir ve Parla, bu yeni ortamda büyüyerek müziğe ve spora ilgi duyar, başarılarını ödüllerle taçlandırır. Ancak, 18 yaşında evlat edinen anne ve babası trafik kazasında hayatını kaybeder, ve Parla tekrar yalnız kalır. Evde kaldığı süre boyunca maddi zorluklar yaşar, ancak bir piyano yarışmasında birinci olur ve kendi başının çaresine bakmaya başlar. Parla, tüm bu zorluklar ve kayıplar arasında kendi ışığını kaybetmeden ilerler. Ve bir gün, hayatının aşkı onun için beklemektedir, ama bu aşk, onu bir gitarın telinde bulacaktır.