13. Bölüm

13. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

Bölüm-13

***

Seni istiyorum....

​​​​​​

Kederde boğulmak kolaydı. Mühim olan kederden çıkmaktı. Ki İslim bunu kendi içinde başarmak için çaba sarf ediyordu.

Gece gece yine mide bulantısı yaşamıştı. Ara sıra kendini hissettiriyor ardından da rahatlıyordu. Kusma isteği geldiğinde rotasını yeniden banyoya çevirdi islim. Kusmaktan nefret eder hâle gelmişti.

Kusması bittiğinde ise elini yüzünü yıkayıp çıkmıştı. Banyoyu açıp çıkan kadın kocasını kapının eşiğinde durduğunu fark etti.

" Miden çok mu bulanıyor?" Kadının gözlerinin içine baktı. Biraz halsizlik vardı.

" İyiyim.. iyiyim bir şeyim, normal bunlar." Yavaşça yatağa oturdu.

Genç adam banyounun kapısının önünden ayrılıp kadının yanına geçti. " Yarın doktora gidelim mi istersen."

" Daha kontrolle var ki?" Daha kontrol gününe epey vardı.

" Olsun, hem belki bu mide bulantısına iyi gelecek bir ilaç falan yazar doktor."

İslim kocasına baktı. " İlaç alamam İbrahim," dedi genç kadın. Daha bebeği küçüktü.

" Niye?"

İslim derin nefes aldı. " Daha bebek küçük, doktor ilaç yazmaz. Bebeğe zarar gelebilir, o yüzden." Dedi islim.

İbrahim anlayış içinde başını salladı. Yani daha karısı bu mide bulantısıni çok çekecekti anlaşılan.

Yanına oturduğu kadının dibine girdi. Elini karınına koydu. Daha ufak ufak karnı çıkıyordu. Bir kaç ay sonra daha da büyürdü karnı.

" Sence ne olacak?"

İslim dudağını büzdü. " Bilmiyorum. Sağlıklı olsun da ne olursa olsun." Fakat içinden öyle demiyordu İslim.Tek istediğim senin gibi bir erkek evladım olsun istiyorum kendi içinden yakarmisti bunu. Şimdilik kocasının bunu bilmeye gereği yoktu.

" Ne zaman tekme atar? Ne zaman oynamaya başlar?" Eli hâlâ karininda yavaş yavaş avuç içi ile okşuyordu. Baba olacağını öğrendiği andan beri içi kıpır kıpırdi. Bir an evvel zaman geçsin ve bebeğini kucağına alsın istiyordu.

​​

" Daha o günlere var." Daha çok vardı.

" Bebeğim," kafasını iyiyice karınına doğru götürdü. " Anneyi fazla üzme tamamı, onu fazla yorma."

İslim kocası görmese de güldü. Kocası yeni yeni gelişen bebeğine anneyi üzme diyordu. Kendi üzdügünden habersiz.

" Sen annesini üzme de, miniğim annesini üzmez merak etme."

Kocası kafasını kaldırıp kadına baktı. Yüzüne bakmıyordu. O gün konuşmanın üstünden nerdeyse bir hafta daha geçmişti.

" Bana çok kırgın olduğunu biliyorum."

" Bilmen iyiymiş." Dedi islim umursuzca. Aslında bilmesi daha iyiydi. Kırılan bir kalp vardı ortada. Tamiri zorda olsa, izlerini yok etmesini istiyordu sadece. Bu o kadar da zor olmamalıydi.

" Kalbinin kırık olduğunu biliyorum."

" Ama onarmayi bilmiyorsun!" Dedi bu sefer. Haşin gözleri adamın gözlerine ateş gibi bakıyordu.

Adam iyiyden iyiye sinirleniyordu. Bu kadına laf yetiştirmek kaf dağına çıkmak kadar eş değerdi.

" Bazen benim ayarlarım ile iyi oynuyorsun!"

" Ahh ne tesadüf benimde ayarlarım var. Böyle sağdan soldan geliyorlar bana." Gözlerini büyüterek kocasına söyledi.

Kocasının ayarı varsa kendisinin de ayarı vardı. Hiç kimse kusura bakmasın bir kadının ayarları ile oynamayın vallahi carpilirsiniz.

Kadın kocasının yanından kalktı. Diğer tarafa geçerek yatağa girip uykuya daldı. En iyisi mi uyumakti.

Peki bu şartlar altında uyumak mümkün müydü? Hayır tâbi ki

Bana bak uyukum, beni cildirtma geleceksen gel, zaten yanımda ki dağ ayisina ayarim, birde sana ayar olmayayım.

***

Kahvaltı sofrası toplanmıştı. Bugün hafta içi olduğu için Ela okula Nurettin de okula gitmişti. Genç adam okula gitmeden evvel yengesi yanına çağırmıştı.

Öğleye doğru İslim odaya girmişti. Kıyafetlerini tek tek katlayıp dolaba koydu. O sırada ise telefonu çalmıştı.

Kocasına her ne kadar telefonu verse de kocası komodinin üstüne bırakmış

Bana istersen bağır çağır, fakat bu telefon senin. Bir daha böyle bir şey yapma bana.

Komodinin üstüne çalan telefonu yanına gidip bakmışti. Arayan ise annesiydi.

" Dayê.."

" İslim, keckamin nasılsın?" Sesi gayet iyi geliyordu.

" İyiyim yâde sen nasılsın iyisin?"

" Çok şükür keckamin, torunum nasıl iyidir, rahattır."

İslim güldü. Yatağa oturan kadın eli ile karınıni okşadı. " Gayet iyi yâde, sadece biraz mide bulantısı yokluyor beni o kadar."

" Olur kızım olur öyle şeyler. İslim?"

" Buyur yâde."

" Kulağıma bir çalıntı geldi ama doğru yanlış mı bilemedim."

İslim'in kaşları çatildi. Ne calintisi gelmişti annesine.

" Ne gibi dayê?"

Derin bir nefes sesi geldi telefondan. Anlaşılan o ki bu büyük bir şey olabilirdi.

" İslim kızım, kocan sana iyi davranmıyor mu? Sana kötü bir şeyler yapmıyor değil?"

İslim bir hayli şaşırmış ve sinirlenmişti. Hangi densiz bunu söylemişti? Kim bunu millete yaymişti. Kendini toplayarak, sesini sakin tutmaya çalıştı.

" Yok dayê öyle bir şey, vallahi yok. Çok şükür iyiyiz."

Fakat annesi inanmadı. Kızı her ne kadar iyiyim dese de saklaya bilir. Kimseye söylemek istemezdi.

" Doğruyu söyle, kızım benden saklama!"

Ha, şimdi gel annesine bu durumu inandır.

" Dayêmin, canamin, vallahi öyle bir şey yoktur." Dedi kadın. " Sanırım herkes beni kıskanıyor ya çekmiyor. Eh nihayetinde güzel kızım, kocam da yakışıklı olunca.." İslim sonuna doğru konuşup güldü.

Hacer hanım da gülmüştü. Kızı kendini nasıl da yükseltiyor kaf dağına çıkarıyordu.

" İyi o zaman kızım, madem dediğin gibi bir şey yok. Dediğin gibi olsun," dedi Hacer xanim, ama bir şey daha ekledi. " Ama eğer duyduklarım doğru ise İslim.." sustu kadın.

İslim annesinin ne diyeceğini merak içinde bekledi. Korku bir anda damarından akan kan gibi gün yüzüne çıkmıştı.

" O zaman kimse beni tutumaz kızım. Ne İbrahim'mi tanrım nede aşireti. Hayatı onlara dar ederim!"

İslim hafife güldü. " Yok dayê yok.. merak etme. Öyle bir şey yok!" Güç bela güldü.

Annesi ile biraz daha konuşup telefonu kapattı. Komodinin üstüne koyan kadın düşünmeye başladı.

" Hangi gerizekalı, dengesiz biri benim evliliğim hakkında yalan yanlış şeyler ortaya yayar!"

Kafası karışık, düşünmeye başladı. Şu son iki haftadır ne gelen vardı nede giden. İyi de kimdi ki annesinin kulağına kadar gitmişti.

" Neyse." Dedi İslim. " Elbet öğrenirim kim olduğunu."

İşini bitiren kadın, odadan çıktı. Akşam yemeği hazır olunca erkekler de gelince kurulmuştu. Yemek sonrası herkes çayını içerken Nurettin göz ucu ile yengsine baktı.

İslim anlamıştı. Hızla ayağa kalkıp odadan çıktı. Aşağı merdivenleri inip mutfağa girdi. Kısa süre sonra kayni da içeri girdi.

" Al bakalım yenge." Elindeki çikolatayı yengesine uzattı.

" Ayy Nurettin Allah senden razı olsun." Paketi hızla yırtıp ısırdı. Nefisti nefis.

" Yenge fazla yeme. Sonra mideye zarar verirsin." Dedi genç adam. Yengesinin bu hâline gülmemek için kendini zor tutuyordu.

İkinci kez ısırdı İslim. " Merak etme, bir şey olmaz bana." Ağzı dolu dolu iken konuştu.

" Ne oluyor burada!"

Kocasının bariton sesi ile titremis, ağzı çikolata ile öylece kalakalmisti.

" Ağabey yengem benden bir şey istedi de onu verdim."

İslim ağzı dolu bir şekilde kocasına baktı. Kocası genç adama bakmaktan çok ona bakıyordu. Kadını o hâlde yakaladığı için gülmek istese de şimdi sırası değildi. Şu anki hali çok farklıydı çünkü. Küçük bir çocuk gibi hâli vardı.

İslim biraz daha ağzındaki çikolatayı yutmasa öbür tarafa, gidecekti.

" Sen çık!" Karısına bakarak konuşmuştu. Nurettin'i ise mutfaktan kovarcasina göndermişti.

Nurettin çıkıp giderken İbrahim karısına, doğru ilerledi. İslim arka arkaya doğru gitmişti. Her gidişin de ise kocası üstüne üstüne geliyordu.

Kalçası tezgaha deyince, korktuğu şey başına gelmişti bile. Gözleri yuvalarından çıkacak kadar büyümüştü.

" Demek benden değil de Nurettinden istedin öyle mi?" Dedi tek kaşı havada. Bunun hesabını sonra soracaktı. Ancak istediği şey bambaşka bir şeydi. Gözleri kadının dudağındaydi.

Kocası dibine kadar girmişti. Ağzındaki çikolata ise erimişti.

" Ben.. ben." Kekelemeye başlaması ile daha kızardı kadın. Kocası ile bu kadar net yakın olmamıştı.

Kocası usluca parmağını kadının dolgun dudağına değdirdi.

" Şhh, sakın bir şey söyleme!" Gözleri usulca çikolata kokan dudaklara kaydı. Ne zamandır için tüketmek istediği, kana kana öpmek istediği o dudaklar.

Genç kadın, bir kocasına birde dudağındaki parmağa bakıyordu. Ne oluyor böyle neden, titriyordu. Neden kalbî hadiden fazla atıyordu ki.

" Bakalım o reklam da gördüğün çikolatanın tadı nasılmış?" Bunu söyler söylemez, anında dudağına yapışmıştı.

İslim'in gözleri açılmıştı. Kocası ise dudağını sömürmustu. Kadının ağzının açmasını istiyordu. O muhteşem tadı kendisi de almak istiyordu.

İslim su koyu vermiş ağzını açmıştı. Ağzını açması ile kocası dilini içeriye yollamıştı. O andan itibaren ray kopmuştu. Kocası ağzındaki tadı almak için keşfe çıkarken, kadın eriyip bitiyordu.

İkisinin gözleri kapanmış birbirini sanki tüketir gibi, öpmeye devam etmişti. İslim düşmemek için kocasının boyununa kollarını dolamışti.

Kadının tadını aldıkça adamdan gelen inlitiler kadını mest ediyordu. Adamın eli yavaş yavaş kalçasına doğru götürüp kemikli parmakları ile sıkmış hamileleginden dolayı yavaş yavaş büyüyen kalçası adamı çıldırtıyordu. Zaten kadınsı hatlara sahip bir kadındı, hamile kaldığından beri, daha da farklı bir hâle geliyor, adam çekilmeden duramuyordu. Kavgalar oldukça, bu kadına erişmesi zor oluyordu.

Zor bela ayrılmıştı kadın. Nefes nefese kocasına baktı.

" Mutfaktayiz.. yapma.." İstiyordu aslında, şuan kocasını o kadar çok istiyordu ki. Ama biri görse yerin dibine girerdi.

" Beni... Beni delirtiyorsun İslim!" Nefes nefese kadına bakıyordu. O dudakları tekrar tekrar öpmek İstiyordu. " Sen hep yanımda görmek istiyorum," kadının belinden tutup kendine doğru çekti. Kadının göğüsü adamın göğsüne çarpıyordu.

" Bana ne yaptın sen böyle, inanan ki, senin yüzünden aklımı kaybedeceğim!"

İslim kocasına baktı. Biliyordu ki kendisi kadar kocası onu istiyordu. Hele ki son zamanlarda yaşanan o kavgalardan sonra bu anı yaşamak, adrenalin hormonu ikisine de aynı anda etki etmişti.

Kocası yavaşça ondan ayrıldı. Fakat gözleri ise kadında idi.

" Birazdan odaya gel, işim var seninle." Kadını mutfakta bırakıp çıktı.

İslim çarpık bir gülümseme yaydi dudağına. Kocası bu gece onu istiyordu demek. O zaman ona istediğini verirdi. Tâbi önce ikinci kez özrünü aldıktan sonra...

Mutfaktan çıkan kadın yukarı salona girmeden önce yüzünü silip kendine geldi. İçeri girdiğinde ise Halime hanım ve Ökkeş Ağa yoktu. Zeynep ve Ela televizyona bakıyordu.

" Kızlar başka iş kaldı mı?" Gözleri etrafı taradı Nurettin de yoktu ortada. Kocası kardeşine ayıp etmişti.

" Yok yenge, sadece çay bardakları var biz hallederiz."

" Tamam o zaman ben çıkıyorum. Allah rahatlık versin size."

Kızlar aynı anda " sana da yenge." Demiş ve İslim çıkmıştı.

Yarın Nurettin'i bulur bulmaz konuşacakti. Çocuğu azarlar tonda kızmıştı, ki buna hakkı yoktu.

Odaya giren kadın kocasını gördü. Yatağın kenarına geçmiş telefonu şarj cihazına takmıştı.

Gelen kadını gördüğü gibi yüzünde inanılmaz bir zafer kazanmış gibi güldü.

" Çok bekletmedim değil mi?" Kocasına cilveli tonda sormuştu.

" Asıl ben seni çok bekletim."

İslim anlamadı. " Ne yönden?"

Kadının yanına gelip kolunudan tutup kendine hapis etti. Bu gece ikisinin gecesi olacaktı. Şehvet arzu ihtiras ne varsa...

" Her yönden, her anlamda.."

Kadının dudağına kapanan adam, kadının tekrardan tadını alır almaz geri çekilip nefesini kadının yüzüne doğru üfledi.

Kadın öyle bir mayismişti ki gözleri kapalı bir şekilde kocasını bekliyordu.

" Sana karşı kalbimde çok güzel hislerim var İslim." Kadının gözleri açılmış şaşkın ördek yavrusu gibi kocasına bakıyordu.

" Gerçekten mi?"

Kocası hızla başını salladı. " Evet."

" Bu ne zaman oldu bilmiyorum ama sen benim ayarlarım ile oynayan ilk ve tek kadınsın, kadın!"

İslim güldü. Hızla kocasına sarıldı. Bu sözleri duymak kadar hoş bir şey yoktu. Kocası onu yavaş yavaş seviyordu, sevecekti.

" Özür dilerim... Seni kırdığım uzudugum için.."

Daha fazla konuşmasına izin vermedi kadın. Hızla kocasının o eşsiz dudağına yapışmıştı.

Geceyi ise Şehvet itiras ve arzu yüklemişti. Küçük bir mutlu aile tablosu gibi gece geçmişti....

 

 

​​​​

Bölüm : 20.12.2024 14:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...