

Bölüm-21
***
Bir ağaç kökünden kopar yerle yeksan olurdu. Bir insan gibi, dimdik duracağım dese de kader yıkamak için eliden geleni yapardı.
Sabahtan beri banyoda, klozetin kapağını kapatıp üzerine oturmuş bir vaziyette bekliyordu. On dakika önce test çubuğu almış test yapmıştı. Fakat hâlâ bakamamisti.
Gözlerini kapatıp Allah'a dualar ediyordu. Bir bebeği olsun o kadar çok istiyordu ki, anne olsun o kadar istiyordu ki...
Ayağa kalkıp lavabo tezgahının üstüne duran test çubuğuna baktı. Yüzü düştü. Tek çizgi vardı. Yani, olamamıştı!
Sinirle çubuğu alıp çöpün içine attı. Nerdeyse beş ay olmuştu. Neden hâlâ hamile değildi, korku baş göstermeye başlamıştı.
Banoydan çıkan kadın, hüzünlü gözlerle yatağa oturdu. İsmail sabah erkenden işe gitmişti. Eğer çift çizgi çıksaydı kocasına sürpriz yapacaktı.
Parmaklarini birbirine katıp derin iç çekti. Eğer hamile olsaydı belki bir umut bir annesi ile kocasının arası da duzelirdi.
Bu oturamak pekte sağlıklı değildi. En iyisi mi aşağı inemli hiç bir şey olamamış gibi davranmalı idi.
***
Hastanede bekleme koltguna oturan kadın, ara sıra kocasına bakıyordu. İkisinin de yüzünde mutlu bir his vardı. Bebeği artık yüzünü göstersin istiyordu.
Doktorun kapısı açılmış kadın ve kocası içeri girmişti. Hiç beklemeden hemen sedyeye yatan kadın gomeligini yukarı kaldırıp çıplak ve büyümüş gobusunu doktora göstermişti.
Bayan doktor Şule hanım İslim'in bebeğine baktı.
" Bebeğimiz sağlıklı." Gözleri cihazda, elinde ise prop vardı. İslim kocasına bakıp gülümsedi.
" Cinsiyet belli mi peki?" Heyecan dolu gözlerle bakıyordu kadın. Artık öğrenmek istiyordu, minik bir cadı mi geliyordu yoksa minik bir afacan mi bilmeliydi.
Doktor cihaza baktı. Ağzı kademe kademe gülerek açıldı.
" Evet, minik agamiza merhaba deyin." Dedi doktor.
" Erkek mi?" Teyit etmek istedi.
" Evet." Diyen doktor, yeni anne baba adayına müjdeli haberi verdi.
İslim heycan sevinç karşımı içinde gülerken, İbrahim ne diyeceğini bilemedi. Şimdi erkek babası olacaktı. Minik bir afacan gelecekti. Onun veliahti geliyordu. Soyunun devamı geliyordu. Şimdi bu kadına ne dese ne yapsa azdı.
Kalp atışını da dinleten doktor yeni verdiği müjdeli haberden sonra yanlarından ayrılmış anne babayı kısacık da olsa baş başa bırakmıştı.
" Ayy duydun İbrahim, bana benzeyecek bir erkek çocuğumuz olacak." Şaşırmış bir nida içinde kocasına söylemiş bulundu.
İbrahim sedyenin kenarına oturdu. Kadına sen iflah olmasın bakışını fırlattı. Erkek diye illa çocuk anneye mi benzeyecekti.
" Malzemeyi sana veren benim hatun!"
İslim kocasına yandan bakış attı.
" Üretici de benim." Dedi elindeki peçete ile karınıni silerken. " Hem artık yavaş yavaş başlamam lazım!"
Genç adam anlamadı. Neye başlayacaktı? " Neye?"
" Ayy neye olacak ağam. Tâbi ki de bebeğin patigine çorabına.." bebeğin cinsiyetini ogrenmden yapmak istememişti. Madem ki artık belliydi, o zaman kollarını sıvama zamanıydı.
" Kendini fazla yorma." Diye uyardı adam. " Hem hazır da alırız."
İslim kaş çattı. " Hazır da alırız, bende yaparım. Hem ben kendi elimle yapmak istiyorum, ona sevgimi katarak yapicam." Yüzündeki gülümseme daha da arttı.
Kocası ile biraz daha konuştuktan sonra doktorun yanına geçtiler. Doktor İslim'e yeni yeni ek bilgiler vermişti. Bol bol su içecek, ve bol bol da yürüyüş yapacaktı. İslim doktorun söylediği herşeyi kafasına not edip çıktı.
Konağa gelene kadar kocası atisip içeri girmiş kocası da şirkete gitmişti. İçeri giren kadın hem mutlu hemde bebeğin erkek olduğunu söylemek için sabırsızlanıyordu.
Merdivenleri çıkan kadın, yukarı katta doğru çıkıp salona doğru girmişti. Ela yoktu Zeynep ve Halime hanım vardı.
" İslim gel kızım." Kaynanası onu yanına çağırmış genç kadın da çağırmasına uyup yanına gelmişti.
" Nasıl geçti doktor kontrolü? İyimi torunum?"
İslim başını salladı. " İyi dayê, ikimiz de gayet iyiyiz."
Halime hanım kadının elini bir anne edası ile tuttu. İslim'in hamileliği boyunca fazla kilo almamasına rağmen, yine çok güzel gözüküyordu.
" Cinsiyet belli mi?"
İslim alt dudağını ısırdı. Ayy ne heyecanlı yere gelmişti. Derin derin nefes alıp ona bakan iki çift göze bakıp başını hızla salladı.
" Allah kısmet ederse, bir paşa geliyor."
Halime hanım mutluluktan uçacak duruma gelmişti. Zeynep de çok mutlu olmuştu. Cinsiyet işi de belli olduğuna göre artık çorap patik işine başlayabilirlerdi.
" Yaşasın!" Diye cirladi Zeynep.
" Ağabeymin bir erkek çocuğu olacak, zaten hep diyordu bir oğlum olsun diye."
İslim gorumcesine bakarken, genç kızın farkında olmadan bir gerçeği itiraf etmişti. Demek kocası bir erkek bebek istiyordu. Daha önce bunu hiç dile getirmemişti kocası.
Yinede bozmadı kendini, sonuçta hastanede iken kocası ona bol bol teşekkür etmişti.
Halime hanım da kızı gibi aynı şeyi yaşıyordu. Nihayet oğlunun oğlu olacaktı. Beş ay sonra dünyaya gözlerini açacak, çığlıkları ile konağı ayağa kaldıracak, annesini illah ettirip Babasına da şikayet edecekti.
İslim odaya kaynanasinin izni ile çıkmıştı. Odaya giren kadın derin bir oh çekti. Allah bugünleri de yaşatmıştı. Daha ne isterdi ki!
Yatağa giren kadın sırtına yumuşak yastık koymuş ayağını da uzatmıştı. Biraz böyle kalsa iyi olurdu. Hamilelik son aylara doğru iyiyce yoracakti onu.
Çok şükür mide bulantısı durmuştu.
Kadın gözünü kapatacagi sırada telefonu çaldı. Gözlerini açıp komodinin üstüne duran telefonu alıp ekrana baktı. Arayan annesi idi.
" Alo dayê."
" İslim keckamin, iyisin rahatsın değil mi?"
İslim güldü. " İyiyim dayê iyiyim. Doktordan geldim, şimdi odamdayim."
" İyimsiniz peki? Doktor ne dedi, bebek iyi mi?"
" Evet oda iyi bende. Bu arada dayê torunun için kolları siva." Dedi gülerek.
" Cinsiyet belli mi?" Telefonun ucundan bile heyecanı vardı kadında.
" Evet, çok yakında bir küçük ağam olacak."
" Vaaa, essah."
" Essah yâde."
Hacer hanım duydukları ile mutlu olmuştu. Kızının karınındaki bebeği erkekti. Allah kızına erkek bebek nasip etmişti.
" Kendine de oğluna da iyi bak kızım. Buraya da gelirsin değil mi?"
" Çok mu özledin beni dayêmin."
" Ere keckamin ere."
" Bir kaç güne gelirim yâde."
Annesi ile konuşan kız sonunda telefonu kapattı. Gözlerini kapattı. Sadece biraz uyusa yorgunluk adına bir şeyi kalmayacaktı.
***
Vücuduna giren bir sancı ile gözlerini hızla araladı. Ne oluyordu böyle? Bu.. bu sancı da neyin nesiydi?
Daha doğuma vardı. Daha dördüncü ayında olan kadın korkudan olsa gerek göğüsü inip inip kalkıyordu.
Gözlerini karınına çeviren kadın, gördükleri ile şok oldu. Gözleri ardına kadar açılmıştı. Karnı yoktu, şişlik yoktu. Ve en önemlisi bebeği yoktu. Sadece kuru bir sancı vardı.
" Bebeğim..." Eli ile karınıni tuttu. Düz olan karınına elini gezdirdi. Bebeği neredeydi? Oğlu, can parçası neredeydi?
" Oğlum.. oğlum nerdesin! Annem!" Can havliyle bağırdı. Bebeğini bulmak istiyordu.
Neredeydi bebeği? Oğlu paşası neredeydi? Daha koklamdan kollarının arasına almadan bebeği nereye gitmişti.
" İbrahim.. İbrahim oğlum.. oğlum yok.. oğlum nerdesin?" Yataktan kalkan kadın odanın içinde fır fır dolaşıyordu. Delirmye ramak kalmıştı.
" İslim!" Dış kapıdan ses gelmişti. İslim koşarak kapıyı açmış dışarı çıkmıştı. Kocasının sesi geliyordu ama kendisi nereyedi?
" İbrahim nerdesin.." deli gibi etrafını dönüyordu. " Nerdesin.. kurban olayım bir cevap ver!"
Ses tamamen kesilmişti bu sefer. Bir Allah'ın kulu bile yoktu. İslim aşağı koştu, bahçeye çıktı, yine kimse yoktu.
Bebek ağlama sesi geliyor kadını mahvediyordu. Oğlu ağlıyordu ama kendisi yoktu.
" Oğlum!"
" İslim.. İslim uyan!" Kan ter içinde uyandı kadın. Derin nefes alırken, eli ile karınıni tuttu. Yutkunmaadi. Gözleri direk korkuyla karınına kaydı.
" Bebeğim." Şiş olan karınıni görünce bir nebzede olsa ferhalamisti.
" İyimsin.. sancin mi var?" Kocası korku dolu gözlerle kadına bakıyordu. Odaya girdiğinde kadının sayikladigini fark etmiş kadının yanına gelmişti.
Kadın kafasını şiddetle salladı. Sancı lafını duyamk dâhi istemiyordu şunda. " Hayır!" Kafasını ısrarla salladı. " Sancı değil, kâbus!" Diyebildi.
Adam kadına baktı. Karısı hâlâ iyi değildi. Komodinin üstüne duran sürahiden bir bardak doldurup kadına uzattı. İslim suyu kana kana içti.
" Nasıl bir kâbus?" Kadını bu kadar korktuğuna göre baya büyük bir kâbus idi.
" Çok.. çok kötüydü İbrahim! Öyle böyle değil!" Daha fazla dayanamadı hüngür hüngür ağladı. Göz yaşları göz pınarlarindan şelale gibi akıyordu.
" Sancım vardı ama oğlum yoktu. Senin sesin geldi bana, beni çağırdın oğlum sesi vardı. Ama.."
Anlamıştı adam. Kadını kendine çekip gosgusne sarıp sarmalamisti. Eli ile belini okşamiş, kadınıni yatistirmisti.
" Sakin ol sadece bir kâbus. Allah'ın izni ile sana da bebeğimize hiç bir şey olmayacak."
" Çok kötüyüdü!"
" Biliyorum güzelim." Dudağını kadının saçına bastırıp opmustu.
Kadın yavaşça geri çekilip adam baktı. " Sen ne zaman geldin?"
" Az önce." Dedi adam kadına bakarken.
" Vakit o kadar geçti ki ya." Kol saatine takılı kalan kadın gözlerini büyüttü.
" Ya hayır ya, çok uyumuşum!" Diye veryansın etti. Yine çok uyumuştu.
" Bir şey olamaz." Dedi adam." Sen hamilesin, uyuya kaldın dert etme bu kadar."
" Olsun." Dedi İslim yataktan sürüne sürüne çıkıp ayağa kalktı. " Hem açım da yemek yiyeceğim."
İbrahim kadına bakıp güldü. " Sen ne zaman doydun ki!" Diye kadını utandıracak en büyük suçu yapmıştı. İslim adama gözlerini kısrak baktı.
Tam aklındaki sözü söyleyecekti ki kocası hızla devraldı.
" Kendim için değil bebeğim için yiyorum, çünkü o benden besleniyor." Kaşını ukalaca kaldırdı, öyle değil mi dercesine.
" Akıl kocam benim, nasılda beni tanıyor." Elini karınına götürdü. " Evet doğru bildin bebek için yiyorum, o yüzden tutma beni daha fazla açım ve şuan seni bile yiyebilirim!" Gözlerini büyüterek kocasına bakıp kapıya doğru ilerledi.
" Gece beni yersin. Önce şu karının gurultsunu durdur!"
İslim kocasının son sözü ile hızla ona dönmüş kocasına öldürücü bakışlar atmıştı. " Hiçte bir kere, benim karnım guruldamiyor!"
İbrahim katıla katıla gülerken, kadın ayağını yere vura vura kapıyı açıp çıktı. Kapıyı kapatmadan önce de Kocasına cemkirmden de duramadi.
" Sen benim halimden ne anlarsın camiş!"
Burununu dik tutup yavaş yavaş merdivenleri indi. Minigi ve midesi eylem yapmadan önce yemek yemeli idi.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 124.49k Okunma |
6.11k Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |