25. Bölüm

25. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

Bölüm-25

***

Sevmek, aşık olmak, aşkına karşılık bulmak, çok güzel değil mi alaca kuş....*

 

* Evet gelincik. Tıpkı bir çiçek gibi, yeryüzünde hiç bir eşi benzeri olmayan bir çiçek gibi....*

 

* Bizim gibi gelincik....*

 

***

 

Aşk bir yakar top gibiydi. Kimi nasıl yakacak nereden gelecek kimse bilemezdi. Kaçmak istersin, kaçmasın! Gitmek istersin fakat gidemesin!

 

Silvan hanım ve ailesi o akşam Ağaoğlu konağında kalıp akşam gece geç saatlerde kalkmıştı. Her ne kadar Halime hanım kal ısrarı etse de Silvan hanım kabul etmedi.

 

Bugün İslim doktora gidecekti. Kontrol günü bugün olduğu için, erken saate alınmıştı kontrolü.

 

Sabah kahvaltısından sonra üstünü giyenen kadın, aşağı indi. Kocası konağın kapısının önünde arabada bekliyordu.

 

Arabaya binen kadın ile hastaneye gitmişlerdi. Hastaneye gelen karı koca içeri girip sıra numarası alıp beklemeye geçmişlerdi.

 

Kısa süre sonra içeri giren kadın doktorun yönlendirmesiyle sedyeye yattı.

 

" Evet bebeğimiz çok iyi." Dedi doktor. Günler çok çabuk geçtikçe heyecan da dorukta idi. " Annede gayet iyi öyle değil mi?" Doktor hanım kadına gülümseyerek baktı. Mutlu bir kadın iyi bir anne demekti. Ne kadar mutlu olursa bebeğin sağlığı da iyi olurdu.

 

" Gayet iyiyim." Dedi İslim. İyiydi, iyi olmaz mıydı? Ailesi, kocası ona çok iyi bakıyordu.

 

" Güzel, artık yedi aylıksin İslim, bu dönemde sırt ağrıları olabilir, ayakta şişme olabilir. Bu yüzden arada bir yürüyüş yapabilirsin." Doktorun her dediğini tek tek dinleyen kadın aklına not alıyordu.

 

Doktor çıkışı arabaya doğru giden kadın ön koltuğa oturmuş emniyet kemerini takmıştı. Yola koyulan araba ile yolculuk başlamıştı.

 

İslim yola bakıyordu, kocası ani bir manevra ile başka bir yola sapmisti. İslim'in kaşları catilmis gözleri kocasına kaymıştı.

 

" Nereye gidiyoruz?"

 

" En çok istediğin, güzel bir yere." Dedi adam gülerek. Arabayı sakince kullanıyordu.

 

İslim anlamadı. En çok istediği yer neresiydi ki? İslim düşünmeye başladı. Fakat hiç bir yer gelmedi.

 

" Hayır bulamadım." Dedi İslim. Neresi olduğunu harbiden merak ediyordu. " Söylesene neresi?"

 

İbrahim alt dudağını ısırıp güldü. Bu kadın merak ettikçe daha da bir güzelleşiyor gününe renk getiriyordu.

 

" Sabırlı ol o zaman!" Dedi adam karısına bakmadan. " Çok merak iyi değildir."

 

İslim kocasına yapma dercesine baktı. Zaten hamilelik hormonları kadını esir altına almıştı. Birde kocası onu nereye götüreceğini de söylemiyordu. İş miydi bu şimdi.

 

" Ama İbrahim, merak ediyorum.." birden kafasını sirkeledi. " Yani merak ediyoruz, söyle hadi!" Kocasına omuzunu tam dönmüş ona bakıyordu.

 

" Oğlumu ortaya katma hatun!" Diye minik bir uyarı verdi. Hamile olmasından mütevellit herşeyde oğlunu sunması iyi değildi.

 

" Eee, yalan mı ama, merak ediyoruz işte!" Kocasına cemkirmden rahat durmazdi. Zira kocası çok pis kasiniyordu.

 

" Az kaldı, biraz daha dayan sık dişini!" Yola devam eden adam hiç durmaksızın arabayı sürmüştü.

 

İslim nereye gideceğini bilmeden kendini arabanın koltuğuna yaslamış ellerini ise göğsüne koymuştu.

 

" Biliyor musun bazen çok pis kaşınıyorsun!" Gözleri önde yola bakarken, sözleri ise kocasından idi.

 

İbrahim tek kaşını kaldırıp yandan yandan kadına baktı. Bu kadın ciddi ciddi bunu mu söylemişti.

 

" Bana mı dedin güzelim!" Tekrar o sözü duymak istedi. Yaşlı olmadığına göre yanlış duymamıştı.

 

" Ahh, hayır tabiki de sana dedim. Senden başka kaşınan var mı ki?"

 

İbrahim başını salladı. Sırf onu güzel bir yere götürüyor diye yemediği laf kalmamıştı. " Gittiğimiz yerde de inşallah bunu söylemesin!" Diye uyarı mayetinde uyarı başlıklar attı.

 

Kısa süre sonra araç bir evin bahçesine girmişti. İslim gözleri ile etrafı kolacan etti. Arabadan inerken yavaş yavaş kocası ile birlikte bahçeye doğru adımını attı.

 

Bahçe içi büyüktü. Taş duvarlar ile örülmüş krem rengi boya ile boyanmıştı. Üstünde ise her on adımda bir aydınlatma vardı. Bahçe girişi iki taneydi. Biri otopark biri de normal giriş idi.

 

Arkasında kalan eve döndü İslim. İki katlı bir evdi. Her odada bir tane balkon vardı. Burası çok güzeldi.

 

" İbrahim burası çok güzel." Beğeni dolu gözlerle tekrar inceleme altına aldı.

 

İbrahim kadına bakıp güldü. Aylar önce kız kardeşi çiftliğe gitmek istediğini söylemişti. O zamanlar çiftlikte rastrasyon aşamasında idi. İşlem bitince karısı ile gelmek istedi.

 

" Aylardır, gelmek istediğin yer burası." Dedi İbrahim. " Seni o zaman neden getirmediği anladı mı?"

 

İslim kocasına döndü. Ne diyecekti bu adama şimdi, zaman şu gibiydi. Daha dün gibi aklındayadi o gün, kocası onu çiftliğe götürmedigi için onu sevmediğini, ona değer vermediğini düşünmüştü.

 

" O zamanlar bana değer vermediğini sanıyordum." Dedi İslim. Elini kocasının eliyle tutup kocasına baktı. Parıldayan gözlerine, atan kalp ritmini bile duyabiliyordu.

" Bilirsin ya, berdel yolu ile evlendik. Beni sevmesin benden nefret edersin, belki de asla beni karın gibi görmesin sanmıştım." Dil ihanet erdirdi belki, seviyorum dese de aslında sevmediğini bir kez gösterirdi. Ama kalp ve göz öyle değildi. O iki eleman asla yalan söylemezdi.

 

" Gel hadi içeri girelim." Kocası ile el ele tutuşup içeri girdi. Uzun bir koridor onları karşıladı. Sağ tarafta küçük aile yeri olan salon vardı. Diğer carpazinda ise büyük bir salon vardı. Orası ise önemli bir misafir gelirse karşılamak içindi.

 

Küçük olan salona girdiler ikisi. Büyük bir sofra kurulmuştu. Çeşit çeşit mezeler yemekler vardı. Gün daha batmamıştı, fakat İslim çoktan acıkmışti.

 

" Ya yemek!" Dedi gözleriden adeta kalp çıkıyordu. " Hemen elimi yıkayıp geliyorum.." İslim kocasının elini bırakıp salondan çıktı. Daha iki adım atmıştı ki banoynun yerini sormayı unuttu. " Banyo ne tarafta." Dedi kapının peravzina yaslanmış kocasına bakarken.

 

İbrahim üstündeki ceketi indirip kadına döndü. " İleride solda."

 

İslim hızla ileriye doğru yürüdü. Sol taraftaki kapıyı açıp içeri girdi. Banoynun ışığını yakıp ellerini yıkadı. Yüzünü kaldırıp aynadan kendisine baktı. Yüzü adetta parlıyordu. Yanaklarına ise kırmızılık gelmişti. Bunlar hep sevilmektendi.

 

İşi biten kadın banyodan çıkıp salona geri döndü. Kocası da gömlek yakasını açmış yukarı doğru çıkarmıştı.

 

" Elimi yıkayıp geliyorum." İslim başını sallayıp yavaşça ve dikkatli bir şekilde oturup sofraya şöyle bir göz attı.

 

Herşey vardı. İçli köfte çorba ara sıcak yemekler, tatlılar... Bir şey eksikti... Ah tâbi ki de kocası...

 

İbrahim sofraya geri döndüğünde kadına baktı. Sofraya oturmuş fakat yememisti.

 

" Neden yemedin?" Dedi adam sofraya otururken.

 

" Seni bekledim." Dedi kadın sirinlik yaparken, " Baktım, baktım bir şey eksik dedim. Tâbi ki de kocamdi." Kocasına karşı gülümsedi.

 

İbrahim de kadına güldü. Karısı hep güldukce onunda gulesi geliyordu. Bu kadın ona ne yapıyordu bilmiyordu ama hiç iyi şeyler olmadığı kesindi. Bu kadın ona... Nasıl dese çok.. çok iyi geliyordu. Nasıl bir Türk kahvesi içmeden bir insan duramiyorsa, İbrahim de kadını görmeden gülüşünü görmeden duramıyordu.

 

Bu aşka da neydi böyle!

 

Yemek yemeye başlayan çift kısa süre sonra tatlıya geçmişti. İslim bir iki çatal ağzına tatlı atmıştı. Yemekte közlenmiş biber yemişti ve ağzı çok yanıyordu.

 

" Gülme ya.." elini yeplaze gibi ağzına yeliyor, arada bir kocasına ters bakış atmayı da unutamıyordu.

 

" Sana dedim ama, o biber acı diye. Sen beni dinlemedin!" Dedi kocası elinde çay bardağı ile kadına baktı.

 

" Nereden bilim bu kadar acı olacağını, ya ağzım yanıyor." Sahteden ağlamaya başlamıştı.

 

" Tatlını ye geçer." İbrahim kadına bakıyordu. Elini yalpaze gibi yapıp ağzına doğru yeliyordu.

 

İslim bir çatal daha tatlısını alıp ağzına attı. Yavaş yavaş çiğniyordu.

 

İbrahim kadının yediği her lokamasina bakıyordu. O kadar iştahlı tatlı yiyordu ki daha fazla dayanamadı. Elini kadının ensesine götürüp kendine çekti. Dudağı kadının o güzel dudağına değdiği anda dünyadan soyutlandi adam.

 

Bir anda öpülmesi ile şurunu kaybeden kadın, ağzının içinede inledi. Gözleri birden kapanmıştı.

 

Kısa süre sonra geri çekilen adam ile kadın kocasının gözlerinin içine baktı. Bu neydi şimdi böyle? Kalbî o kadar hızlı atıyordu ki opulmeten dolayı. Aklını nasıl toplayacak bilmiyordu.

 

" Bu... Bu neydi şimdi." Kocasına bakan gözleri, arzu doluydu. Kocası öpüşünü biraz daha uzatsaydi, büyük ihtimalle bunun sonu....

 

" Önümede öyle yemek yersen, dayanamam tabi!" Diye cemkirdi adam.

 

İslim alt dudağını ısırdı. " Bunun için mi öptün beni?"

 

" Aslında bunun için değil." Dedi adam kadının yanağını okşuyordu.

" Seni öpmek için vakit koluyordum."

 

Kadın baya baya şaşırdı. Kocası onu öpmek için böyle bir yol seçmişti. Ve bu his çok farklı olmuştu. Böyle opulmeyi beklemiyordu.

 

" Bu öpücük benim için çok farklı oldu."

 

" Neden?" Dedi adam kadına bakarak konuştu.

 

" Bir anda şap diye öptün, neye ugradigimi şaşırdım." Dedi kadın. Bunu söylerken bile yüzü gözü mora çalmıştı. " Ve böyle opulmek de.." başını eğip tekrar dudağını ısırdı.

 

" Böyle opulmek ne?" İbrahim bunun sonunu bekliyordu. Karısı böyle opuldugu zaman ne hissetmişti bilmek istiyordu.

 

" Ya boşver onda bende kalsın."

 

" Söyle bana, hemen!" İstiyordu işte. Cevabını istiyordu.

 

" Ya boşver dedim!"

 

" İslim eğer soyelmesen.." dedi adam ve sustu.

 

Kadın kafasını kaldırıp kocasına baktı. O niye susmustu ki?

 

" Ne, ne olur?" Dedi kaşını oynatıp kocasına merak içinde baktı.

 

" Boşver." Dedi adam karısı gibi. Madem karısı böyle bir yol seçiyordi oda secerdi.

 

" Ya ama hile yapıyorsun işte." Diye cemkirdi. O yapıyor diye illa kocası da mı yapmak zorundaydı..

 

" Ha yani senin ki hile değil?" Dedi kocası kadına takılırken.

 

" Hiçte bir kere, ben sadece utandığımdan söylemedim." Dedi kadın.

 

Kocası gülüp başını salladı. Bunda utanılacak bir şey yoktu ki. Sonuçta ikiside karı kocaydi, böylelikle birbirine özel güzle şeyler soyebilirlerdi.

 

" Utanılacak bir şey yok ki bunda." Kadının yanına iyiyce girdi. " Bana ne istediğini söyle."

 

Kadın kocasının dibine gelişi ile birden ağırca yutkundu. Kalp atışı yine ve yine rakora imza atar gibi koşuyordu.

 

" Söyle İslim, söyle. Utanma çekinme." Kadının yüzünden başlayıp yanağına yavaş yavaş boyununa doğru gezinti yaptı. Dudağı sadece kadının tenine değiyordu. Opmuyordu. Dokunuyordu ve dokundukça da kadını delirtiyordu.

 

" Beni böyle öpmen beni delirtiyor İbrahim. Tekrar beni böyle öpmeni istiyorum." Kalbindeki herşey bir anda takir takir çıkmıştı ağzından.

 

Kocası başını kaldırıp kadının gözlerinin içine baktı. Gözleri kararmış başlıkları ise arzu dolmuştu. Hızla ayağa kalktı. İslim kocasına baktı aşağıdan, ne olduğunu anlamamıştı.

 

Kocası kadını kucağına hızla aldı. İslim düşmemek için kollarını kocasının boyununa doladı.

 

" İbrahim ne yapıyorsun indir beni!"

 

Fakat adam indirmedi. Salondan çıkıp yukarıya doğru çıktı. Kadının onun gözlerinin içine kadar bakıyordu, etrafı incelmesi imkansız olan kadın sadece kocasına bakıyordu.

 

Odaya giren adam ayağı ile kapıyı kapatıp yatağa doğru götürdü. Yatağın kenarına gelip kadını yavaşça bıraktı.

 

Yavaşça kadının üstüne uzanıp ağırlığını vermeden, kadının yüzünden başlayıp boyunundan aşağıya doğru öpücükler kondurdu. İslim gözlerini kapatmış, elleri ise beyaz gomeliginin kollarını sıkıyordu.

 

Başındaki tülbentini çıkarmış saçını sökmustu. Açılan saçı ile güzelliğini güzellik katmıştı. Kocası onu soyarken, kadın ona yardımcı olmuştu.

 

" Çok güzelsin İslim." Geceyi bu güzel söz ile başlamıştı. Kocası onu güzel buluyordu, ki bulunmayacak gibi değildi.

 

Kadının bacak arasına giren adam kadının gözlerinin içine bakarak konuşmuştu. " Bu gece gözlerini gözlerimeden asla ayırma! Seni görmek istiyorum."

 

***

Kocasının koyununda kıvrım kıvrım yatıyordu İslim. Karının büyümesi artık daha da rahat yatamamasina neden oluyordu.

 

Kocası onun saçını eli ile okşayıp arada bir saçının dibine parmağını sokuyordu.

 

" Yorgun musun?"

 

İslim hızla başını salladı. " Hayır değilim." Geceden bu yana yakaktan çıkmayan çift hiç yorgun değildi.

 

İbrahim kadının bedenini kapatacak kadar çekmiş olduğu çarşafı yavaşça üzerinden attı. İslim doğrulup kocasına bakarken, İbrahim kadını yatağa boylu boyunca yatırıp elini karınına götürdü.

 

" Oğlum, paşam." Büyümüş olan karınıni sevip okşuyordu.

" İyimsin orada?"

 

İslim kocasına baktı. Parmağı ile karınıni hafifçe çiziyordu. Ki kadın huylansa bile sesini çıkarmıyordu.

 

" Tekme atma vaktin gelmedi mi?" Hareket etsin istiyordu. Bebeği babasını duysun, ben buradayım desin istiyordu.

 

İkili bir müddet bekledi. Beklediği tepki gelmediği sanan adam, avuç içine gelen tekme ile güldü.

 

" Aslanım burdasın demek." Tekme attığı yere bir öpücük kondurdu.

İkinci bir tekme daha gelmişti. Oğlu babasını mutlu ediyordu.

 

İbrahim gözlerini kadına dikti. Onu izleyen ve gülen kadını görünce yavaşça yukarı doğru çıktı.

 

" Beğendin mi burayı?"

 

İslim başını salladı. " Evet çok beğendim. Kaç gün kalacağız?" Yanında hiç bir elbise yoktu. Yarın gidecekse üzgün olurdu. Zira kocası ile ilk defa baş başa başka bir yerde kalıyordu. Keyfini çıkarmak istiyordu.

 

" Bir gün daha buradayız, sonrasını düşünürüz."

 

İslim daha da mutlu oldu. O mutlulukla kocasının yanağından tutup hızla kendine çekmiş dudağına yapışmıştı. Kocasının dudaklarını sömürürken kendini de kocasına bastırmadan duramıyordu. İbrahim daha fazla dayanamadı, kadının bacak arasına tekrardan girmişti. Kadın onu bu şekilde öperken kayıtsız kalmazdı.

 

Kadının dudağından ayrılan adam kadına baktı. " Bu gece bizim için uyku olamayacak desene."

 

" Uyumak isteyenen mi var?"

 

Adam güldü. " Bu gece çok tutuklusunuz hanımefendi!Bu tutku nereden geliyor?"

 

İslim hiç düşünmeden cevabını verdi.

" Kalbimi esir alan adamdan geliyor, çok sevdiğim ömürmu sevdiğim adama adadigim adamdan geliyor."

 

Ve güzel bir gece daha kadın adama adam kadına yaşamıştı....

 

Bölüm : 17.01.2025 17:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...