35. Bölüm

35. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

Bölüm-35

* Bir güneşin batışı, birde yanında duran kalbini ısıtan biri....*

~~~

Her kelime, her sözcük aşkın en büyük kanıtıydi. Elini tuttuğun insanın, hayatına renk katması kadar incelikler verirdi insana...

 

Sabaha karşı uyanan İslim bir hayli yorgun ve uykusuzdu. Oğlu dün gece hiç uyumamışti annesi ve babasını. Gaz sancısı varsa eğer bebekler şöyle dursun, uyumamak için savaş bile verirdi.

 

Uyuyan oğlunu beşiğine koyan kadın yorgun gözler ile yatağa girdi. Sabah daha beşti ama oğlu ancak uyuyabilmisti.

 

Çarşafı üzerine çeken kadın kafasını yastığa koyar koymaz uyumuştu. İbrahim yedi gibi uyanmış uyuyan oğlunu ve karısını rahatız etmeden yataktan kalkıp üstünü giyindi. Sabah öpücüğunu de verip çıkmıştı.

 

Merdivenleri yavaş yavaş inen İbrahim kahvaltı tepsisini taşıyan kardeşinin yanına geldi.

 

" Rajbas ağabey." Kardeşinin yanağından bir makas alıp " odaya gitme yengen dünden beri uyumadı."

 

Ela tedirgin dolu gözlerle ağabeyine baktı. " Ne oldu ki?" Diye sordu.

 

" Egemen'in gaz sancısı vardı. Ancak uyuttuk."

 

Ela anladım dercesine başını salladı. Ağabeyi çıkıp gitmişti. Ela da kahvaltı sofrası hazır etmişti. Öğleye doğru kalkan kadın oğlunun hâlâ uyduğunu gördü. Kendisi de uyumak istese de midesi protesto ediyordu.

 

Üstünü değiştirip banyoya girdi. Yüzünü yıkayıp saçını tarayıp odadan çıktı. Vakit öğleye gelmişti.

 

" Günaydın yenge."

 

" Günaydın gülüm." Yorgun nedenini masaya bıraktı. Hamile kalmak, doğum yapmak birde üstüne çocuğa bakmak cidden zor işti. Allah tüm annelerin yardımcısı olsun!

 

Tandır ekmeğinin arasına kahvaltılık koyup yedi islim.

 

" Yenge kahve içer misin?"

 

" Olur valla çok iyi olur."

 

Ela cezveyi alıp içine kahve koyup ocağa koymuş pişirmişti. Fincana koyduğu köpüklü kahveyi yengsine uzattı. İslim içeceği sırada odadan gelen çığlık sesi aglayisi duyunca yerinden kalkıp odaya koştu. Ahh başlıyordu maraton.

 

Odaya girip oğlunun beşiğini yanına geldi. Oğlu uyanmış ağlıyordu.

 

" Uyandın mı sen paşam?" Oğlunu kucağına aldı. Burununu poposuna götürüp kokladı. Narkotik şube köpeği gelse bu kokudan bayılırdı. " Oğlum doldurmuşsun bezini." İnce sitem edip oğlunu yatağa yatırıp altını değiştirdi. Havalar sıcak olduğu için pişik kremini ihmal etmiyordu.

 

Oğlunun altını temizlemiş, üstünü giydirip aşağı inmişti. Mutfağa giren kadın masaya oturdu.

 

" Ela sen egemeni al bende süt yapayım." Ela'ya uzattı.

 

Ela yeğenini almış sevmeye başladı.

" Sen halaya mı geldin. Sen aciktin mi?" Egemen parmakları ile Elanin dudağını cirmalamya çalışıyordu.

 

İslim oğlunun sütünü hazır edip biberona koydu. Biberonu sallaya sallaya oturup kucağına almış sütünü vermişti.

 

" Yenge.." dedi Ela.

 

Oğluna sütünü verirken gorumcesine baktı. " Efendim."

 

" Sence ablam ne yapıyordur?" Düşünmeden edemediği bir günü bile yoktu. Acaba ne yapıyordu?

 

" Bilmem.." dedi İslim. " Kocası beraberdir, tatil yapıyordur."

 

Sonuçta Zeynep evlenmişti. Artık evli barkli kadındı. Tatilde yapardı çocukta.

 

" Belki çocuk da yapıyordur." Dedi İslim. Gülümus, gülerken de oğlu sütünü icemeyi yarıda kesip oda güldü. İslim kafasını eğip oğluna baktı. " Dimi annem, oyy kurban olurum senin gülüşüne." Parmakları ile oğlunun yanakları sıktı.

 

" Aman yenge ya... Ben ne diyorum sen ne diyorsun!" Elini çenesinin altına koymuş ana oğula bakıyordu.

 

" Eee, yalan mı?" Dedi İslim. " Evli yani, ne yapacaklar kardeş kardeş yatakta yatacak hâlleri yok!"

 

" Dimi yenge! Siz gibi olacak hâlleri yok. Maşallah daha ilk ayında hamile kaldın!"

 

" Yavrum, sen böyle düşünüyorsun da yarın bir gün evlendiğin zaman, kocan seni rahat bırakacak değil!" Tek kaşını kaldırıp kıza baktı. O gün olamsa başka bir gün muhakkak olurdu.

 

Ela burun büktü. " Onu o gün geldiğinde konuşuruz yengem." Konuyu kapatmak Ela için en büyük şanstı.

 

" Kaç sen kaç!" Oğlu doydugu gibi biberonu masaya koymuş oğlunun gazını çıkarmıştı. Birazdan kaynanasi, çağırirdi.

 

Akşam yemeği için oğlunu Halime hanıma telsim etmiş Ela ile birlikte yemeği hazır etmişti. Salatayı doğrayan ela, İslim ise dolmayi kontrol etti. Pişmiş olan dolmanin altını kapatıp beklemeye aldı.

 

" Yenge." Arkasını dönüp gelen kayinina baktı. " Egemen mi ağlıyor."

 

" Yok ağabeyim geldi, odada seni bekliyor."

 

İslim başını sallayıp elini yıkamış, mutfaktan çıkmıştı. Odaya gideceği sırada Halime hanım çağırdı. Salona giren kadın oğlunun uyduğunu gördü. Kucağına alıp odasına geçti.

 

Kocası odada durmuş bekliyordu. Oğlunu beşiğine koyup üstünü örtmüş beşiğin tulunu de kapatmıştı.

 

" Buyur ağam."

 

" Gel!" Dedi emir vermişti.

 

İslim yatağa girdi. Kocası elindeki iki tane küçük kağıt parçasını karısına verdi. İslim anlamadı.

 

" Bu ne?"

 

" Üstüne bak!"

 

İslim üstüne baktı. Fakat yine anlamadı. Oğlana bakmaktan işine bakmaktan dolayı kafa gitmişti.

 

" Vallahi anlamdım."

 

" Tatile gidiyoruz."

 

Tatile gidiyoruz!

Tatile gidiyoruz!

Tatile gidiyoruz!

 

Beynine inen her söz kadının gözünü irice açmıştı. " Ne?" Dedi İslim.

 

" Nereye gidiyoruz nereye gidiyoruz dedin?"

 

Kocası karısına baktı. Heyecandan olsa gerek küçük dilini yutacak kıvama gelmişti.

 

" Antalya güzelim Antalya!"

 

İslim kocasına ne dese azdı. Bu tatil ona çok iyi gelecekti. Evde kalmaktan epey sıkılmıştı.

 

" De kuranima."

 

" Küçük bir balayı diyelim." Elleri alkış tutmuş deli gibi gülmeye başlamıştı. Ahh şuanda dünyanın en mutlu kadını olarak kedini layık görüyordu. Mutluluk bir tatil kadar yakındı.

 

" Ayy heyecanlandım."

 

" Bence de heycanlan." Dedi İbrahim. Karısı ile deniz manzaralı bir evde baş başa kalmak, oğlu ile vakit geçirmek istiyordu. En uygun zaman da bu zamanlardı.

 

" Nereden esti bu fikir." Merak etmişti doğrusu.

 

" Aslında çoktandır vardı bu fikir, ama Zeynep'in düğünü doğum derken vakit hızlı geçiyor. Şimdi oğlumuz da büyüyor ona ve sana çok güzel hatıralar bırakmak istiyorum."

 

Ne güzel seviyorsun be adam! Karısı ve oğlu için herşeyin en iyisini düşünüyordu. Bu adama aşık olamasin da ne yapsın!

 

" Ne zaman gidiyoruz?"

 

" Yarın."

 

İslim hızla ayağa kalktı. " Ah be adam şimdi mi söylüyorsun! Hemen bavul hazır etmem lazım."

 

Dolaba doğru giden kadın telaş içinde bavulu alıp yatağın üzerine koydu. Tek tek ne giyeceğine karar veren kadın kocası ve oğlu için bavulu gece içinde hazır etmişti. O kadar hızlı davranmıştı ki nefes nefese kalmıştı.

 

Karı koca yatağa girdiğinde baya yorgundu.

 

" Güzel bir tatil olacak!"

 

" Aaay sus, uyamam yoksa!"

 

***

 

Gül renginde dün doğarken

Boğazdan gemiler usulca geçerken

Gel çıkalım bu şehirden

Ağaçlar ve Toprak uyurken

Dolaşım kumsallarda

Çılgın kalabalık artık uzaklarda

 

Şarkının güzelliği mi yoksa kocası ile birlikte Antalya tatilinin güzelliği mi bilemedi. Arabada çalan bu şarkı o kadar güzeldi ki, sanki ikisinin anlatıyordu.

 

İbrahim kadına bakıp şarkının sözlerini söylemeye başladı.

 

Belki üstümüzden kuş geçer

Kanadından bir tüy düşer

İner döne döne gökyüzünden

Hiç bir yüz güzel değil senin yüzünden....

 

Bu aşk değilde neydi peki? Kocasının sesi bu kadar mı güzel olurdu? Bir insana kadifemsi ses bu kadar mı yakışırdı!

 

" Sana her gün aşık olmam suç olmalı!" Dedi İslim. Kocasının elini tutarken. Kucağında uyuyan oğlu ile araba ile eve doğru gidiyordu.

 

" Ben her gün suç işliyorum!" Dedi İbrahim. Karısına çapkın bir ifade attı. " Müebbet yemem gerek!"

 

Şuan oğlu olmasa, kocasının o haşin dudaklarını öperdi.

 

" İstanbul'a niye gitmedik?"

 

" Oraya hep gittim. Bekarken de gittim,"

 

" Ama benimleyeken hiç gitmedin!"

 

" Herşeyimin bir ilki seninle olsun istedim. Ben de Antalya ya hiç gelemedim."

 

İslim tekrar mest oldu kocasına. İlk tatil, ilk bir yer keşfi, ilk kocası ile farklı bir dünya....

 

Herşeyin ilkini kocası ile yaşıyordu. Bu nasıl böyle diyete girip aylarca tatlı yemeyen, ve aylar sonra ilk defa tatlı yiyip sevinen bir kadının sevinci kadar güzeldi.

 

Nihayet eve gelmişlerdi. Otomatik kapı açılmış Mercedes arabası içeri girmişti. İslim oğlunu kucağına çekip arabadan indi. Havanın sıcaklığı kadının yüzünü yalayıp geçmişti.

 

Gözü eve döndü. İki katlı krem rengi boyanmış muhteşem bir evdi. Evin bahçesi çimenlik bir alandı.

 

Eve giren kadın evin içini görünce ağzı şok içinde kaldı. Evin içi ferahti. Ön yüzü denize bakıyordu. Allah'ım buradan gitmek istemiyorum!

 

" Çok... Çok güzel bir yer!"

 

" Kendim dizayn ettim." İslim kocasına döndü. " Vay be benim kocamda ne marifetler varmış."

 

İbrahim güldü. " Eh yapıyoruz bu işleri."

 

İslim gülüp kocasının dudağına kaçmak bir öpücük kondurdu. Fakat İbrahim yetinmedi.

 

Ağzının içinede nicaladi. " Ben bu öpücüğü mü hak ettim?"

 

" Oğlumuz var!" Diye uyardı. Oğlu uyanmış oda tıpkı annesi gibi merak içinde eve bakıyordu.

 

" Yukarı birinci katta, oğlum için oda var. Uyusun biraz paşam."

 

İslim dönerli merdivenleri çıkıp odalara tek tek baktı. Bebek odasını bulup oğlunu emzirmek için bejere oturdu. Göğsünü açıp oğlunu emzirdi.

 

Oğlu sütünü içer içmez uymuş oğlunu beşige koydu.

 

İşini bitirip aşağı indi. Hem geziyor hem görüyordu. Ki kolundan tutulup duvara yapışmış dudağı kocasının dudağı ile buluşmuştu.

 

Kocası bir hırçın gibi dudağını öpüyor ısırıyor, emiyordu. Elleri ise kadının giydiği elbisenin kenarınıdan tutup yavaş yavaş yukarı çekiyor çıplak bacaklarını şehvetle okşuyordu.

 

Kadını aniden kucağına alıp koltuğa geçip oturdu. Kadın kocasının sertliğine oturmuştu. Kolları adamın boyununa dolanmış elleri saçlarına girmiş çekiyordu.

 

İbrahim karısının kalçasını elleri ile sıkıyor, sertliğine surtunuyordu.

 

İkisde nefes nefese kalmıştı.

 

" Yanlızdan kastın bu muydu?" Dedi şehvetden dolayı sesi kısık çıkmıştı.

 

" İnemlerini dinlemek istiyorum!" Tekrar dudağına yapışmıştı. Zevkle arzu ile kadını opmustu. " Zevkin doruklarına çıkmak istiyorum!" Tekrar öptü dudağını. " Sana doymak mümkün değil be kadın!" Doğum yapsa bile vücut hatları daha da farklı olmuştu. Kalçası ve göğüsleri, verdiği kilolar bu kadın onu hiç bir zaman doyamzadi.

 

" Bu yaşıma kadar işkolik biri iken şimdi karısıni düşünen biri haline geldim!" Dedi İbrahim karısının dudaklarına doğru konuşuyordu.

" Sen bana ne yaptın?"

 

" Sadece sevdim... Sana sevgimi ve aşkımı hediye ettim."

 

" Ah ulan sen beni bu aşktan öldüreceksin."

 

" Yaşa bizim için, benim için yaşa!" Bu sefer ise kadın kocasının dudağına yapışmıştı.

 

Daha tatil onlar için yeni başlıyordu....

 

Bölüm : 27.01.2025 15:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...