

Bölüm-37
Buraya minik bir Ezo~ ve biricik annesi islim'mi bırakıyorum... Anne kızın güzelliği...
~ bazen öyle anlar gelir ki, vazgeçmek dâhi istemesin...
~~~~
Kök veren bir ağaç gibi yeşerip çiçek açmak, hele ki sevgi ile şefkat ile pekte nasip olmuyordu. Bunu nasibini almak ise her gelinin hakkıydi.
Tatil bitmişti. Karı koca güzel geçen günlerin ardından Urfa'ya dönmüştü. Dönemden evvel de hem Ela, Zeynep, Nurettin için güzel hediyelik eşyalar almıştı.
Doya doya geçirdiği tatilden sonra, eve dönmüş normal rutin işlerine girmişti.
Gün geçtikçe büyüyen oğluna bakıyordu. Artık yavaş yavaş emekliyor, ara ara oğlunu yere bırakıp emeklemesini sağlıyordu.
Mutfağa giren kadın bugün kocasının en sevdiği yemekleri yapacaktı. Uzun bir aradan sonra ilk defa kocasına evinde yemek yapıyordu.
Küçük soğanları kabuktan ayırmış suyun altına tutup temizlemisti. Kıymanın iç harcını hazır etmiş küçük soğanların arasına top şekline getirdiği kiymalari arasına doldurmuştu.
Hazır olan yemeği hızla fırına koydu. Ayarını yapmıştı. Daha sonra çorba ve yanında salata ve turşu hepsini tek tek çıkardı. Ela daha gelmemişti.
" Yenge." Elanin sesiydi bu. Bu kız ne ara gelmişti?
" Mutfaktayim." Diye bağırdı.
" Egemen ağlıyor."
Oğlu nihayet uyanmıştı. Elini yıkayıp mutfaktan çıktı. Merdivenleri hızlı hızlı çıkıp salona girdi. Yeni uyandığı için etrafı kolacan ediyordu.
" Uyandın mı küçük ağam?" Oğlunu kucağına aldı, almasına ama koku net bir şekilde geliyordu. " Anlaşıldı neden ağladığın."
Oğlunu alıp odaya çıktı. Kapıyı açıp içeri girmiş oğlunu yatağa yatırıp altını açmıştı. Oğlu baya baya altını kirltemisti.
" Yenge.." Ela da içeri geçip yanına geldi.
" Ela, sana zahmet şu dolabı açıp içinden pişik kremi versene."
Ela ayağa kalkıp dolabı açıp kremi eline alıp yengsine gösterdi.
" Bu mu yenge?"
Başı ile onay verdi İslim. Ela kremi yengsine uzattı. Kremi alıp oğlunun poposuna sürmüştü. Daha sonra yeni temiz bezi de bağlayıp üstünü giydirdi.
" Mis gibi oldu miniğim." Oğlu susmuş annesine gulmusyerek bakıyordu.
" Büyüyor halasının gülü."
" Büyüyor, büyüyor da bana da eziyeti kalıyor." Oğlunun pijamasini giydirmisti. Kolundan tutup yavaşça ayağa kaldırdı. Artık git gide ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyordu.
Ela bir yeğenine birde yengsine baktı. Şu kısacık zaman içinde çok şey değişmişti. Ağabeyi yengesini seviyordu. Hatta deli gibi aşıktı.
" Yenge.."
" Efendim."
" Eğer ağabeyim seni sevmeseydi ne olurdu?" Bu soruyu sormak istemezdi ama bunun cevabını da merak etmiyor değildi.
İslim dudağını büzüp kıza baktı.
" Bilmem, zehir olurdu belkide."
Düşünmek bir tarafa, aklına bile getirmek istemedi. İbrahim'in onu sevmediği benimsemedgini düşünmek...
" Yada seviyormuş gibi yapardık."
" Çekilmez olurdu." Diye belirtti Ela.
" Evet çekilmez olurdu. Sen akşama kadar kocanı bekle, o eve gelsin ve sana gram sevgi göstermesin." Başını salladı. " Bu durumu yaşayan bir çok kadın var Allah yardımcıları olsun."
Sevmek kolay değildi ama zorda değildi. Bir insan toprağı da severdi ama toprak kokusunu daha da çok severdi. Önemli olan en çok neyi sevdiği idi.
Oğlu ile biraz daha ilgilendi. Oğlu göğsünü arayınca acıktigini fark etmişti. Göğsünü açıp emzirdi. Ara ara oğlu yeni yeni çıkan dişi ile annesinin göğüs ucunu ısırıyor kadına eziyet ediyordu.
" Oğlum dur yapma!" Eli ile göğsünü çekip oğluna uyarıcı bakışılar atıyordu. Ama nafile oğlu yine bildiğini okumuştu. " Nedir senden ve babandan çektiğim."
Hadi babası bilinçli yapıyordu ya oğlu oda mı bilinçli yapıyordu?
Oğlu güç bela doydurduktan sonra kucağına alıp aşağı indi. Mutfağa geçen kadın yemeğine baktı. Soğan kebabı pişmşiti. Çorba da hazırdı.
Yukarı katta çıkıp salona girdi. Kimse Yoktu.
O sırada Ela merdivenleri iniyordu.
" Elâ?"
" Hii."
" Halime hanım nerede?"
" Teyzemin yanına gitti yenge. Akşam geç döneceğini söyledi."
Oğlunu kıza teslim etmişti. Vakit artık akşam yemeği vakiti idi.
" Sen yeğenin ile ilgilenen ben mutfağa geçeyim."
Ela başını salladı. Küçük Ağayı alıp salona geçti. İslim mutfağa geçmişti. Dolaptan çıkardığı kaseleri tepsiye dizdi. Çorbayı bir kaç kez karıştırıp kaselere koydu. Bardakları da koyup tepsiye dizidi.
Telefonun çalması ile cebinden çıkarıp baktı. Arayan Zeynep idi.
" Alo Zeynep."
" Yengem nasılsınız?" Sesinde cıvıl cıvıl bir hava vardı.
" İyiyiz yengem, sen nasılsın nasıl gidiyor?"
" Vallahi ne olsun yenge, evdeyim yemekleri hazır ettim."
İslim güldü. Koca evinde kalmak kolay değildi. " Ne yaptın bugün yemekte?"
" Kilis tavası ve çorba pilav."
" Hmm afiyetler olsun."
" Sağol." Dedi Zeynep. " Yenge ben sana bir şey diyecektim?"
Salatayı tabağa koyan İslim telefonu omzunun ve kulağın arasına sıkıştırdı.
" Söyle."
" Yenge.. şey.. ben iki haftadır regl olmuyorum." Utana sıkına dedi bunu. Aklına tek bir şey geliyordu ama tam emin değildi. Kimseyi telaşa sokmak istemiyordu.
" Ciddi misin?" İşini yarıda kesti İslim. Gözleri şuh bir ifadeyle açıldı.
" Evet. Yani aklıma bir şey geliyor ama emin değilim."
İslim gülmemek için kendini zor tutuyordu. Eğer aklındaki şeyse...
" Eee, o zaman test yapsana Zeynep. Hem o zaman elimizde bir netice olur."
Zeynep yorgunlukla soldu. " Yenge bilmez miyim test yapmayı? Şu iki hafta misafir gidip geliyor onlardan dolayı bende unuttum gidiyorum." Dedi Zeynep.
İslim bu konuda bir şey diyemedi. Evleneli baya olmuştu. Hatta çok uzun bir süre olmuştu. Evden de kolay kolay çıkarmıyordu . O yüzden de Zeynep bir yere çıkmamıştı. Ha çıksa bile unutup gitmişti.
" Sen en yakın zamanda test al, kendine de dikkat et. Olur olmaz yinede ağır bir şey kaldırma!"
Uyarısını yaptı. Bebek olsada olmsada kendine fazla ağır şey kaldırmasını istemedi.
Zeynep konuştuktan sonra telefonu kapattı. Bir anda kendi regl dönemi aklına geldi. Telefonun takvim kısmına girdi. Ay hesaplamasi yaptı.
İslim birden durdu. Onunda regli geçmişti. Hemde bir hafta, zaten kocası ikinci bir çocuk istiyordu. Elleri ister istemez karınına gitti.
Olur muydu ki? En iyisi oda bir test alıp yapmalıydı.
Akşam seheri çökmüştü. İbrahim ve Nurettin gelip yemek yemişti. Tatilden dönen genç adam kendini işe verdiği için yorgundu. Oğlu ile ugarsip erken saatte uyumuştu.
İslim oğlunu uyutup beşige koydu. Kendi de kişisel bakımını yapıp yatağa girdi. Yarın ilk işi eczaneye gidip test almaktı.
***
Kocasını ugurladiktan sonra oğlunu kucağına almış sütünü vermişti. Altını değiştirmişti. İşi bitince huysuzlugu dinince aşağı indi.
Ela çantasını alıp aşağı iniyordu. Fırsat bu fırsat deyip Ela çıkmadan yetişmeliydi.
" Ela." Daha merdivenleri yarilmadan yengesinin sesini işti. " Buyur yenge."
" Gelsene bir dakika."
İndiği merdivenleri geri çıkıp genç kadının yanına geldi.
" Senden bir şey istesem yapar mısın?"
" Tâbi." Dedi elâ.
" Bana.." etrafını kolacan etti. Sonra kıza döndü. " Test alır misin?"
" Ne testi?" Dedi Ela. Henüz idrak edememişti.
" Soru testi! Tövbe yarabbim, ne testi olacak gebelik testi."
Ela ağzını kapatıp gözlerini açtı. Boğuk çıkan sesi ile yengsine baktı.
" Yenge hamile misin?"
İslim gözlerini belerti. " Sus kız!" Diye uyardı. " Bilmiyorum. Ayım gecikmiş, o yüzden istiyorum."
Ela sevinçle gülümsedi. " Tamam yenge alırım ben."
Arkasını dönüp konaktan çıkıp gitmişti. Oğlu kucağında giden halasina bakıyordu. Oğlunun başını öptü. " Oğlum sen ol sen ol, halana çekme. Akılı bir karış havada." Son noktasını koyup içeri girdi.
Halime hanım yerdeki minderde oturmuş, biten kahvesinin son yudumunu içip tabağa bırakmıştı. Gelinin geldiğini görünce güldü.
İslim oğlunu yere bırakımisti. Oğlu yarı düşe kalka babaannesinin yanına varmıştı.
" Sen bana mı geldin kuremin." Torununu kucağına almış yanağına öpücük kondurdu.
" Sen özledi, yâde."
" Belli, belli."
Torun sevgisi bir başka olmuştu Halime hanım için. Egemen'ni kucağına aldığı an hayattan kopuyordu.
Halime hanım gelinine döndü. Tatil hem oğluna hemde güzel gelinine yaramıştı.
" Tatil güzel geçti gelin?" Kürtçe konuşarak gelinine baktı.
" Bele yâde." ( Evet anne)"
Halime hanım başını salladı. Ne oğlunun nede gelinin üzülmesini dâhi istemiyordu.
" İyi.. iyi." Diye bildi sadece.
" Zeynep seni aradı mi yâde?"
" Kocayı bulunca, anasını unuttu herhal!"
İslim güldü. Zeynep ara ara annesini arasa da bazen unuttuyordu. Ki Halime hanım en çok kızı Zeynep'i çok seviyordu.
" Deme öyle yâde, evli sonuçta."
" Ňa keckamin, kocası ile mutlu olsun da, isterse hiç aramasın." Tek umudu buydu. Kocası ile mutlu olsun huzurlu olsun bir kadın için, bir anne için yeterdi.
İslim başını salladı. Kız evladı olması farklıydı. Bir kız çocuğu olduğu zaman en çok o merak edilirdi. Kocası ile mutlu mu? İyi mi rahat mı? Keyfi yerinde mi? Hep kız çocuğu bu dünyada en önemli varlıktı.
İslim müsade isteyip mutfağa girdi. Çalışanlar ile yemek hazırladı.
İkindiye yakın Ela eve gelmiş yengsinin istediği paketi vermişti. Tıpkı yengsi gibi oda merak ediyordu sonucu.
İslim alır almaz odaya gitmişti. Yemek hazırdı. Sadece sofra kurulacaktı. Onuda Ela ve kadınlar hal ederdi.
Hızını alamayan kadın direk işini yapmış beklemeye başlamıştı. Ne melem işti bu. Bir türlü zaman geçmemişti.
Banyoda on dakikadan fazla kalmıştı. Daha fazla dayanamadı. Ayağa kalkıp tuvalet tezgahının üstüne koyduğu teste baktı.
Yüzüne gülümse paydah oldu. Siritişi büyüdü. Çift çizgi vardı.
Hamileydi!!
Testi alıp bir peçetenin içine koydu. Elini yıkayıp çıktı. Artık dikkatli olmak zorundaydi. İkinci kez anne olacaktı. Ondan mutlusu yoktu.
Odadan çıkıp aşağı indi. Sofra hazırdı. Ela genç kadının geldiğini gördü. Yüzüne baktı. Heyecan içinde bekliyordu.
Ya bugün ikinci kez hala olacaktı, yada kara bahtina gülecekti.
İslim kızın ona bakitigini görünce gözünü kırptı. Bu hamileyim demekti.
Ela ise sessizce güldü. Şimdi bağıra çağıra gülmek vardiya... Neyse dedi içinden, ağabeyi öğrenirse o zaman daha mutlu olurdu.
Yemek sonrası Ela yengsine iş yaptirmamsiti. Çayı ve tepsiyi alıp çıkmıştı. İslim oğlunun uyduğunu fark edince kucağına alıp odaya çıktı.
Oğlunu yatirmisti. Altını kontrol eden kadın temiz olduğunu görünce beşige koydu. Yavaş yavaş salladı beşiği. Oğlu derince yatınca alinina minik bir öpücük kondurdu.
" Oğlum... Aslanım... Herşeyim." Bu dünyada en çok anne olmayı sevmişti. Anne olmak bir evladı olmak çok farklı bir level seviyesine atlamak demekti.
" Kıskanıyorum ben ama.." kocası içeri girmişti bile.
Yanına gelen kocasına baktı. " Ne o oğlunu mu kıskanıyorsun?"
Beşikte derin derin uyuyan oğluna bakıp güldü. " Erkek adamız sonuçta. Kıskanıriz."
İslim pervazcia güldü. " Ya bir gün kızın olursa." Şuan bu haberi vermek istedi İslim. Hamileyim, baba olacaksın demek istedi. Sahi niye içinde tutyurordu ki?
" O zaman işin rengi değişir!"
İslim gülmeyi bırakmış kocasına bakmıştı. " O nedenmiş?"
" Kız çocuğu babasına aşık olur. En çok değeri babaya verirde ondan, güzelim."
İslim kaşını ukalaca havaya kaldırmış kocasına, " Yollarım o kızın saçını başını." Demişti.
İbrahim ağa kahkahalar ata ata güldü. Bu kadının kıskançlık seviyesi yükseldikçe adama deli oluyordu.
" Allah'tan kızımız yok. Daha ortalıkta olmayan bir kıza, şimdiden cemkiriyorsun!"
" Vallahi ben onu bunu bilmem. Söyleyeyim şimdiden."
Karısının yanına geçip oturdu.
" Bu arada yarın bir davetiye gideceğiz."
" Kimin?"
" Hekimoğlu aşiretin oğlu Egît Hekimoğlu evleniyor."
İslim hayret içinde baktı kocasına. Cidden olmuş muydu? Eğit evleniyor muydu?
" Yoksa.." dedi İslim.
" Evet güzelim. Eğit ağa Dilber ile evleniyor."
İslim kocasına sıkıca sarıldı. Çok mutlu olmuştu. Onların da bu mutluluğa ihtiyacı vardı.
" O yüzden yarın düğüne davetlyiz."
İslim başını salladı. Yarın en doğru zaman olduğunu varsayiyordu. Düğüne gitmeden evvel söyleyecekti hamile olduğunu.
***
Öğleye doğru hazırlanan karı koca çifti aşağı inmişti. İslim oğlunu babaannesine teslim etmişti. Oğlunun altını değişmişti. Karnı da toktu.
Kocası ile birlikte çıkmıştı. İçi içine sığmıyordu. Arabaya binip yola çıkmışlardı.
İslim artık tutamiyordu. Salmak istiyordu.
" İbrahim sana bir haberim var."
Kocasına bakıp heyecanını içinde yaşıyordu.
" Nedir, güzelim."
İslim derin nefes aldı. Yanına aldığı çantasından çıkardığı kutuyu çıkardı.
" Hazır mısın?"
İbrahim arabanın hızını yavaslatip kadına döndü. İçinde dizginlyemyen bir gülüş vardı.
" Evet."
İslim kutuyu kocasına verdi. İbrahim kutuyu inceldi. Arabayı sağa çekip durdurdu. Kutuyu açıp içine baktı.
Gözleri sadece içindeki çubuğa kalmıştı. Çift çizgi vardı. Derinleşen duygusuna anlamsızlık yüklendi.
" Bu..." Dedi İbrahim. " Bu.. bu.. düşündüğüm şey mi?"
İslim göz yaşları içinde başını salladı.
" Evet.. evet hamileyim."
Ne dese ne yapsa azdı bu kadına. Babalığı ilk Egemen ile tatmisti. Şimdi ise ikinci kez baba oluyordu. Ağaoğlu konağı ikinci kez bebek sesi ile inleycekti.
" Teşekkür ederim... Teşekkür ederim... Bana ikinci kez bu mutluluğu yaşattığın için.." kadının yanağını tutup başını öptü.
Artık ailesi büyüyordu. İbrahim ve İslim çiftinin yeni bir üyesi daha yolda idi.
Bu mutluluk düğünde bile sürmüştü.
Evet geliyor Ezo'muz. Minik bir beden daha Ağaoğlu konağına adım atacak.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 124.51k Okunma |
6.11k Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |