7. Bölüm

7. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

Bölüm-7

***

* Yıkılmasını istemiyordu. Dimdik dalında kalmasını istiyordu...*

 

* Ancak gelincik yıkıliyordu. Dalından kopacak duruma geliyordu...*

***

Koca bir hayat vardı bir insanın ömründe. Ya yaşayıp giderdi, ya da ölmeyi bekleyen bir çiçek gibi solar giderdi.

Hacer hanım ameliyattan çıkmıştı. Durumu biraz daha iyiydi. Fakat yinede doktorlar gözetim altında tutmak için yoğun bakıma almıştı.

İslim kardeşi ile birlikte hastane kafeteryasina inmiş çay içiyordu. Bu kafayı en iyi çay aklardi.

" Çok şükür annem biraz daha iyi."

İslim başını salladı. " Çok şükür." Diyebildi. Fakat aklında da bir çok soru vardı. Annesine ne olmuştu da bu hâle gelmişti.

" Necla,"

" Buyur abla."

" Anneme ne oldu? Neden bu hâle geldi."

Necla kafasını eğdi. Annesi son bir kaç gündür iyi değildi. Daha doğrusu kendinde değildi.

" Abla..." Derin nefes aldı genç kız.

" Annem sen gittikten sonra, hiç iyi olmadı. Hep seni düşündü. Abimle de araları hala kırık!"

İslim kafasını neye yoracagini şaşırmış kalmıştı. Evliliği bir berdel yolu ile olmuştu ki artık dönüşü olmayan bir yola girmişti.

" Abla annemin kalbi çok kırık. Ne toplaya biliyoruz, nede toparlamaya çalışa biliyoruz."

Ciğerine çektiği nefesi veren kadın, düşünceler içinde boğuldu. Annesi, her zaman yanında olan kadın onu düşünmekten bu hâle gelmişti.

" Ağabeyim ile doğru düzgün konuşmuyor bile!"

Necla kafasını kaldırıp ablasına baktı. Yüzünde derin düşünceler vardı. Allah bilir neler düşünüyordu beyinin içinde.

" Yengem Dilan, onunla arası iyi. Gelini değilde kızı gibi görüyor."

" Olması gereken bu, Necla. Tamam evet ağabeyim ve Dilan yüzünden biz bu hâle geldik. Eğer kaçmaslardi, bugün burada olmazdık. Belki bu halde olmazdık!"

Her düşünce içinde gerekçeleri fısıldadı. Buydu gerçek ne eksik nede yarım. Aslında hâlâ yarım yamalaklardi. Eğrisi doğrusu yoktu. Bir yokuş gibiydiler, yokuş nereye gidiyorsa onlarda o tarafa gidiyordu.

Kısa süre sonra kardeşi ile yukarı katta çıktı. Yoğun bakım ünitesinin önüne gelen İslim annesine baktı.

Ağzında oksijen maskesi, göğsünde ise bir çok kablolar vardı. Öylece yatakta yatıyordu.

' Uyan, uyan anne. Ne olur uyan bizi böyle bırakma. Bizi böyle yarım bırakma.'

Sesini duysa uyanırdi belki. İslim onun herşeyidi. Uyanır merakta bırakmazdı. Gözünü açar, ' Ne bu haliniz' diye fırçayı kayardi.

Elini cama koydu. Sanki annesini yanındamiyis gibi parmakları ile camı okşadı. Sanki annesinin güzel yüzünü okşuyor gibi.

Dakikalar böyle geçmişti. İbrahim Nurettin'i eve yollamış yemek göndermişti. Kızlar evde tekti. Nurettin evde kalacaktı.

" İslim.." göz ucuyla yanına gelen ağabeyine baktı. Dünden beri oda çökmüştü.

" Biraz konuşa bilir miyiz?"

" Ne için? Ne için konuşacaksın benimle?" Sert olmuştu bu tutumu. Bugüne kadar ağabeyine hiç bir saygısızlık yapmamış, hep saygı çerçevesinde durmuştu. Ama şimdi öyle değildi.

" Ailemiz için İslim. Ailemiz için."

İslim bütün vücudu ile ağabeyine döndü. Yüzünde o kadar sert bir ifade vardı ki yolda biri görse kavga ettiğini düşünürdü.

" Aile," dedi İslim. " Hangi aile?" Kollarını havaya kaldırmış etrafına bakmıştı. " Ben bir aile mi görüyorum? Söyle abi ben bir aile mi görüyorum!" Kolları sona doğru iki yana düştü.

" İslim, kardeşim. Bak ben biliyorum ki canın yanıyor ama, beni.. beni anlasan."

İslim alayla güldü. " Benim canımın yandığını görüyorsun." Parmaklarını göğsüne vurdu. " Benim kalbimin yandığını görüp biliyorsun, ama hâlâ kendini düşünüyorsun!"

İbrahim ve Halime hanım gelinine ve damadına baktı. İbrahim kadınına baktı. Sinirli olduğu her halinden belliydi. Canının yandığınıda göre biliyordu. Ama bu tutumu yanlıştı. Şimdi burada hastane koridorunda tartışması yanlıştı.

" Annem senin ve Dilan yüzünden bu hâlde. Siz kaçıp gitmesyediniz bende İbrahim de bu hâle gelmeyecektik!"

Acı içinde bağırdı. " Annem Allah bilir kaç gündür iyi değil. Annem Allah bilir kaç gündür beni düşünerek uyuyor. Ama sen hâlâ beni düşün diyorsun!" Kafasını iki yana şiddetle salladı. " Çok.. çok bencilsin. Kararan hayatları düşünemiyorsun bile!"

" Ben mi bencilim. Söyle ben mi bencilim? Sevdim... Anlıyor musun? Sevdim, Dilani çok sevdim. Onu kimseye vermezdim." Sevdiği kadını başka birine yâr edemezdi. Sevdiği kadını başka birine gelin edemezdi.

" Sen sevdin diye bizim hayatımızı mahvetmeye ne hakkın vardı peki?" Onu bu evliliğe sürüklemeye ne hakkı vardı. O seviyor aşık diye, kardeşini bu hayata sürüklemeye ne hakkı vardı.

" Ağabeyim zaten seni seviyor? Yetmiyor mu İslim!" Duvar dibinde duran Dilan daha fazla kendine engel olmamıştı. Her ne kadar İslim'i haklı bulmak istese de bir yanı ise haksız diye içten içe döküyordu. Dün akşam ağabeyi İslim'e sarılmış acısını almıştı yetmiyor muydu.

Hızla ikisinin yanına geldi. " Ağabeyim seni seviyor. Hatta belki çok seviyor. Neyine yetmiyor senin!"

İslim bomboş gözlerle ikiliyi izledi. Kocası ile arasında henüz sevgi diye bir bağ yoktu. Aralarında hâlâ karı koca ilişkisi var diye devam ediyordu.

" Yanılıyorsun." Dedi İslim. " Ağabeyim seni sevdiği kadar.." güldü İslim, alayla güldü. " Senin ağabeyin beni sevmiyor."

Yüreğine bir ok saplanmisti. Kalbî sanki oracıkta atmayı bırakacak gibi durmuştu.

Henüz böyle bir sevgiye rast gelmemişti. Keşke keşke İbrahim benide ağabeyimin seni sevdiği kadar seve bilse dedi içinden. Ama çok zordu.

Dilan dün gece gördüklerinden sonra buna inanmamıştı. Gözleri ayakta duran kaşları çatık adama bakıyordu. Bahse girerdi ki ağabeyi İslim'i seviyordu. Buna emindi.

" Bu kavgaya bir son verin!" Halime hanım ipin ucunu eline aldı. Bu tartışma ne yeriydi ne de sırası.

" Burası hastane, hastalar var. Kavga etmenin sırası değil!"

Kavga her ne kadar bitse de içindeki acıyı bir nebzede olsa atmıştı içinden. Vücudunu arkaya çevirdi. Kocasının iri cüssesi ile göz göze geldi.

Ona bakışları farklıydı. Merak mı vardı o gözlerde, yoksa farklı bir şey mi anlam veremedi. Çünkü kendisi de bilmiyordu.

Çünkü aralarında ne tür bir duygu vardı, ne tür bir bağlantı vardı bilmiyordu.

İslim, İbrahim'in karısıydi ama kocasının gözünden geçen o anlamsız duyguları neyin nesiydi. İşte bunu bir karısı olarak bilememek, Çok zordu.

İbrahim kadına baktı. Ona bakarken bile aklından ne geçiyordu, neler düşünüyordu bilmek istiyordu. Ne düşünüyordu acaba? Merak mı? Sevgi mi? Aşk mı? Bilmiyordu.

***

Saatlar artık geçmişti. Ökkeş Ağaoğlu hastaneye gelmiş hem oğlunu hem kızını hemde aile üyelerini görmüştü.

Dilan babasını görür görmez koşmuş sarılmıştı. Bir kızın en çok istediği şey baba sevgisiydi ki Ökkeş ağa bunu yapmıştı.

Baba kız sarılması sonrası son bilgiyi alan Ökkeş ağa Mahmut beyin yanına geçip geçmiş olsun dileklerini illetmisti.

Çok şükür ki annesinin durumu iyiye gidiyordu. Yirmi dört saat süren bekleyişin arından normal odaya alınmıştı.

Fakat doktorlar hastayı fazla yormamak adına, içeri fazla kişi almamıştı.

Halime hanım gelininin yanına geldi.

" İslim keckamin, sen istersen eve geç biraz dinlen. Üstünü değiştir." Nerdeyse iki gündür hastanede sürünüyordu. Eve geçip biraz dinlense daha iyi olurdu.

" Dayê, annem iyi olana kadar kalsam. Hem ben iyiyim."

Halime hanım gelininin başını bir anne edası gibi okşadı. " Biz buradayız kızım, bir şey olursa ararız seni. Hadi kocanla beraber git.'

İslim başını salladı. Hem doktor tehlike geçmiş demişti. En iyisi eve gidip biraz dinlenip uyurdu.

Karı koca hastaneden çıkıp arabaya binip eve geçtiler. Konağa gelen araba ile inip içeri girdiler.

Ela ve Zeynep mutfaktan çıkıp yengelerinin yanına geldi.

" Yenge Hacer teyzenin durumu nasıl iyi mi?"

İslim güldü. " Meram etmeyin annem iyi doktor iyi olduğunu söyledi. Bir kaç güne kalmaz çıkaracaklar."

Zeynep ve Ela derin nefes aldı. İkisi de çok merak etmişlerdi.

" Kızlar yengenizi fazla yormayın!" Zaten ikisi de yorgundu.

" Tamam yengem. Sen çık bir duş al rahatla bizde yemek yapıp sofrayı kuralım."

Aslında pek aç değildi. Dinlendikten sonra da yemek yiyebilirdi.

" Kızlar siz yemeği sonra hazırlayın. Ben şuan aç değilim."

Kızlar kabul edip geri çekildi. İslim odaya çıkıp üstünü değiştirip banyoya girdi. Sıcak su vücuduna biraz daha iyi gelmişti. Duştan sonra üstünü giyinip yatağa giren kadın başına yorganı çekti. Uymak daha iyiydi.

İnsan uyuyunca kötü düşüncelerden bir nebzede olsa atıyordu.

Kafasını yastığa koydu. Fakat uyku denen şey gram gözlerine girmemişti. Sadece ve sadece ağlamak geliyordu içinden doya doya ağlamak.

Elini ağzına götüren kadın daha fazla dayanamadı ağlamaya başlamıştı. Göz pınarları kendini o dakikadan itibaren salmisti.

İçeri giren İbrahim kadının sessiz sessiz aglayışini fark etti. İslim ağlıyordu hemde hıçkıra hıçkıra!

Yatağa gelen adam bir dizini kırıp kadının kolundan tutup kendine çekti. İslim artık her ne kadar ağladı ise gözleri kıpkırmızı olmuştu.

" Ne oldu? Neyin var?"

" Bunlar.. bunlar bana çok acı geliyor... Bu hayat bana çok çok acı geliyor İbrahim.." her sözünden sonra tekrar ağlıyordu.

İnsanın bu hayata yüzü hiç gülmez miydi ya!

" Bir yandan annemin durumu.... Bir yandan kendi hayatım... Bir yandan yolunda düzgün gitmeyen evliliğim... Ben ne yaptım da herşey tepetaklak oluyor!"

Acı içinde soldu kadın. Ne bitmez bir çilesi vardı. Tam herşey iyi derken sanki biri hayatının ucundan tutup sallıyordu kadını. İn oradan senin yerin orası değil dercesine.

" İslim... Bak bana.. bana bak." Kadının iki eli ile yangını tutup kendine çevirdi. " Geçecek bugünler.. görüceksin... Herşey geçecek, herşey düzene girecek."

Fakat İslim buna inanmayı düşünmek şöyle dursun buna ihtimal bile vermedi.

" Sen, sen buna inanıyor musun?" Elinin tersiyle göz yaşlarını sildi. " Gerçekten bu sözüne inanıyor musun?"

İbrahim kadına baktı. İnanmak, inanmak öyle basit bir şey değildi. Herşeyin yoluna gireceğini, düzene gireceğini sanmak bu pekte inandırıcı değildi.

" Bak sende inanmıyorsun işte! Bana inan deme." Kocasının gözlerine öfke ile baktı bu sefer. " Çünkü inanmak için bir umut lazım insana!"

Zafere giden bir yol varsa herşey mübahtır bu yolda. Ama bazı gerçeklerden de kaçmamak lazım. Çünkü her yol aynı zafere çıkmaz.

İslim tekrar kafasını yastığa koydu. Bu sefer uymayı diledi. Uyarsa geçerdi acısı. Bir nebzede olsa...

 

Geçerdi değil mi?

 

Bölüm : 14.12.2024 13:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...