
Bölüm-9
****
Gelincik dalından bir parça daha yetişiyordu. Hemde en güzel yetişme, annelik.
Annelik en güzel rütbe idi. O mevkiye ulaşan her kadın, kendi benliğini evladına nakil ediyordu...*
***
Bir insan duygularını belirtmek suya yazı yazmak kadar zordu. Hele ki bu duygu kalpte başladıysa...
İbrahim içinde bu durum daha zordu. İslim onun karısı olmasına rağmen aralarında çok değişik bir durum vardı.
Bu durum bir hava durumu gibiydi. Kimi zaman bulutlu kimi zaman güneşli kimi zaman da yakıcı bir zaman dilimiydi.
Mutfakta kendine ıhlamur hazırlayan kadın küçük kupa bardağının üstüne küçük süzgeç koymuş ıhlamuru suzmustu.
Bu sabahta yine mide bulantısı ile uyanmıştı. Hayır yani midesine kaç gündür doğru düzgün abur cubur da atmiyordu. Neden bu mide bulanıyordu bilmiyordu.
Ela içeri girdiğinde yengesine baktı.
Ihlamur yapmış içiyordu.
" Yenge, hayırdır hasta mısın?"
" Yok güzelim ya, hasta değilde.." yanında duran sandalyeye oturdu.
" Midem bulanıyor. İki gündür sebepsizce mide bulantısı yaşıyorum."
Ela yengesine baktı. Halsizdi. Baya yorgundu.
" Havalarda değişiyor, ondan da olabilir."
İslim dudağını buzdu. Artık ne sebepse.
Ihlamuru içmiş ardından da bardağı yikamisti. Bugün yığınla ütü işi vardı. Önce ütü işini bitirecek ardından da odayı temizleycekti.
Ütü odasına giren İslim kocasının ve kaynin kıyafetlerini ayırıp tek tek ütü yapmaya başladı. Kocasının bir sürü gomeligi vardı.
Yarım saatte kadar kocasının gömleklerini bitirip sıra Nurettin'in gömleklerine gelmişti. Nurettine bakılırsa beyaz gömlek seviyordu.
" Aman yenge sakın gomeklerimi yakma!" Genç adamın sesini duyan kadın birden irkti.
Ona döndüp kızgın başlıklar attı. Niye sinsi sinsi gelmişti.
" Ödümü patlatın Nurettin!" Diye payaldi adamı. Elini kalbine götürmüştü.
Nurettin güldü. Yengesinin yanına geldi. " Yengecigim, ben daha çok kalbi patlatirim, oda aşktan." Eli ile gomeliginin yakasını dikletestirdi. Serseri çocuk.
" Ama bana yazık değil mi? Ne hakkın var ödümü patlatmaya.."
Beyaz gömleği bitirmiş yanında duran siyah askılığa takmıştı.
" Maşallah.." dedi İslim. Eline aldığı diğer beyaz gomeligi işaret etti.
" Beyazı seviyorsun galiba."
" Beyaz benim için farklı bir renk."
" Neden? Yani bunun içinde farklı bir anlam yok değil mi?" Gömleği ütü masasına dikkatlice koyup ütü ile üstünden geçti.
" Beyaz.." dedi Nurettin." Barışı, özgürlüğü, yaşamı simgeler. O yüzden çok seviyorum beyaz rengi."
İslim adamın dediklerine pür dikkat dinledi. Dudağını hayret içinde buzdu. " Vay be, sende böyle konuşmalar varmiydi!"
Nurettin bu sefer kahkaha attı. "Ah yenge ah sen gel birde benim kalbime bak orada neler neler var."
İslim bundan zaten emindi. Nurettin daha toy bir çocuk olsa bile gerçekten çok zeki ama bir o kadar da eğlenceli bir adamdı. Onu sevipte evlenecek olan kadın çok şanslı idi.
Ütü işi bitince gömleklerini genç adama verip kendisi de kocasının gömleklerini alıp çıktı.
Aşağı merdivenleri inerken birden başı döndü. Kendisi hızla duvara dayadı. Gözleri birden bulanıklasmis sanki deprem olmuscasina ayağı titrmisti.
" Neler oluyor bana böyle." Kendine gelmeye çalıştı. Gözü bir kaç kez kapatıp açtı.
Kısa süre sonra iyi olunca odaya kadar yavaş yavaş yürüdü. Odaya girdiğinde ise kendini un çuvalı gibi yatağa attı.
Bir iki gündür böyleydi. İlk mide bulantısı yaşıyordu, şimdi de baş dönmesi. Bu hiç hayra alamet değildi.
Kendini biraz daha iyi hissedince kocasının kıyafetlerini tek tek dolaba koydu.
Ardından da yatağa geçip uzandı. Biraz uyumak en iyisidi.
***
Sanki biri başında davul çalıyordu. Gözlerini yavaşça açtığında biri ona sesleniyor gibiydi.
" İslim.."
Hemen yanına döndüğünde ise kocası dibinde duruyordu.
" Ne oldu?"
Yatakta yavaşça doğruldu. Kocası ona telaş içinde bakıyordu. Birine bir şey mi olmuştu? Yoksa annesine mi?
" Ne oldu kötü bir şey mi var?"
" Korkma, korkma. Kötü bir şey yok. Akşam olmuş yemek hazır, Ela sen inmeyince bana söyledi."
Kadın derin nefes aldı. Ama o kadar uymuş muydu ki? Allah'tan biraz uzanicagim demişti. Akşam olmuştu bile.
" Biraz halsizdim, uzanayim geçer dedim ama baya uyuymusum." Yavaşça ayağa kalkıp kocasına baktı.
" Neyin var?" Dün gece karısının banyoya koştuğunu görmüştü. Hatta kustugunu bile duymuştu. " Dün gece de iyi değildin, bir sıkıntı mı var!"
İslim kocasına baktı. Onun uyduğunu farz etmişti. Ama kocası uymamış hatta onu beklemişti.
" Kötü bir şey yok, sadece biraz midem bulanıyor o kadar."
" Mideni mi karıştırıyorsun yoksa?"
" Hayır, çok yemek yemiyorum zaten. Son bir kaç gündür iştahsızlık var."
İbrahim indirdiği ceketi hızla geri giydi. Kadının kolundan tuttu.
" Kalk gidiyoruz!"
İslim kocasına baktı. Nereye gidiyordu?
" Ne.. nereye gidiyoruz?"
" Hastaneye."
İslim gözünü baydı. Sadece birazcık iyi değil diye hastaneye gidecek değildi ya.
" Gerek yok. Biraz dinleneyim geçer."
" Ne biliyorsun, doktor musun? Hemen kendine teşhis koydun. İki gündür miden bulanıyor, yemek de yemiyorsun, üstelik sürekli Ihlamur tüketiyorsun."
İslim şaşkın şaşkın baktı. Kocası onu mu dikizliyordu? Onu mu izliyordu? O kocası onun umurunda olmaz sanmıştı ama kocası onu izliyordu resmen!
" Sen beni mi dikiz-" birden dili sürştü. " Yani izliyorsun?"
" Merak ettiğim için herhalde!"
İslim, hayret içinde kocasına baktı. Bir yandan da mutlu olmuştu. Kocası onu izlemesi ona bakması, merak etmesi içini bir hoş etmişti.
" Hadi kalk gidiyoruz!"
" Dur, dur." Kocasına bakarak konuştu. " Yarın sabah gideriz. Yine aynı şey olursa, söz gideriz."
" Yine aynı şey yok İslim! Yarın sabah hastaneye gideceğiz. Hem yarın annen taburcu da oluyor."
İslim güldü. Annesi taburcu oluyordu çok şükür. Büyü iyi haberdi işte. Hem annesi görmüş olur, hem de kendi içinde gitmiş olurdu.
Yemek yedikten sonra odaya geçmiş, üstünü değiştirip kısa bir duş almıştı. Kendine iyiyce geldiğinde ise geceliğini giyip yatağa girdi.
Girmiş girmesine ama uykusu yoktu. Biraz dinlenim diye yatağa girmiş akşama kadar uyumuştu. Şimdi ise hiç uykusu yoktu.
Kocası da odaya girmiş üstünü değiştirip yatağa geçmişti.
" Ne o uykun mu yok?"
" Evet, çok uyumuşum. Şimdi gram uykum yok."
" Hmm, demek uykun yok." İyiyce kadının dibine sokuldu. " Nedense benimde uykum," kadının şoktan mıdır nedense parıldayan gözlerine baktı. " Ne yapalım peki?"
" Bil.. bilemem.." kızarmış mıydı? Elini yanağına götüren kadın tenine dokundu. Vallahi de kızarmıştı.
" O zaman bizde güzel bir aktivite yapalım."
" Ne.. ne aktivitesi?"
Kadını hızla altına aldı. Kadının güzel gözlerine baktı. Şirkete giderken bile karısını düşünür olmuştu. Bu iş gitgide rayından çıkıyordu. Sanki içinde binbir çeşit duygu patlaması yaşıyordu.
" Gece aktivitesi, güzelim."
İslim kocasının koynunda ha bayıldı ha bayilacakti. Az kalmıştı.
" Diyorsun.."
" Dedim bile." Sözü biter bitmez kadının güzel dolgun dudaklarına yapışmıştı. Geceyi biraz daha şehvetli ve güzel geçirecekti.
***
Sabah erken uyanan karı koca üstünü değiştirip kısa bir duşa girip aşağı inmişti. Bugün İslim doktora gidecekti. Kocası kesin emir vermişti.
Evden ayrılmadan evvel kaynanasına durumu bildirmişti. Halime hanım selam yollamıştı.
Hastaneye gelen karı koca içeri girip kayıt yaptırıp sıra numarası aldı.
Beklemeye başlayan kadın kısa süre sonra adını duyunca içeri girdi. İbrahim de içeri girmişti.
İslim karşısındaki doktora durumu anlatmıştı.
Doktor İslim'i alıp ultrasona yatırdı.
Prop ile kadının kasiginda geziyordu.
İslim ve İbrahim de yanı anda bakıyordu cihaza, doktor jeli iyiyce yayıp prop ile bakıyordu.
" En son ne zaman regl oldunuz İslim hanım?" Doktor bir yandan cihaza bakıyor, bir yandan da kadına soru soruyordu.
İslim düşündü. Fakat hatirlayamadi. En ne zaman regl olduğunu!
" Tam bilmiyorum."
Doktor anlayış ile kafasını salladı. Kısa süre sonra parmağı ile ultrason cihazından bir karalik gösterdi.
" İşte orada."
İslim başını kaldırıp doktorun gösterdiği yere bakındı. Aynı zamanda İbrahim de bakmıştı.
" Ne var orada doktor?" İbrahim anlamamıştı. Ama İslim anladı.
Eli ile ağzını kapatıp güldü. Şaşkındı olabilir miydi? Hemde bu kadar kısa sürede.
" Doğru mu doktor hanım? Emin misiniz?"
Doktor güldü. " Evet İslim hanım. Doğru bildiniz, tam şurada." Parmağı ile olduğu yeri gösterdi. " Bebeğiniz tam orada, daha minicik."
İslim şaşkın şaşkın güldü. Demek mide bulantısı baş dönmesi karnındaki minikten dolayıydi.
" Nasıl... Nasıl ne?" İbrahim şaşkın dolu gözlerle ikisine baktı. Gerçek miydi bu? Karısı karınında bebek mi taşıyordu.
" İbrahim Ağa hayırlı olsun, yakın zamanda baba oluyorsunuz."
Probu çekip rula peçeteden bir miktar koparıp kadına uzattı. İslim peçeteyi alıp karnını sildi.
İbrahim karısına baktı. İslim dolu dolu gözlerle karınıni silip eli ile okşuyordu.
" Sen... Sen.. şimdi hamile misin?"
İslim başını kaldırıp kocasına baktı. Hâlâ anlamamış miydi bu adam.
" Doktoru duymadın mı? Hamileyim."
İbrahim şaşkınlığı zor bela üzerinden atıp sedyenin kenarına oturdu. Gözleri dolu dolu kadına baktı. İnanmıyordu şuan da baba mi oluyordu? Daha yeni yeni evliliğe alışmişken şimdi hiç beklemediği anda baba oluyordu.
" Baba oluyorum." Ağzından bu cümle çıktı.
Hızla kadına sarıldı. Daha geçen gün kadını ona sarılırken, şimdi ise kocası ona sarılıyordu. Bu seferki üzüntüden değil mutluktandi.
Geri çekilip kadının anlidan öptü.
" Anne, baba oluyoruz, ha İslim!"
" Evet anne baba oluyoruz.." minicik bir bebeği olacaktı. Canı sıkıldığında kalbi yandığı zaman bebeğinde teselli bulacaktı.
Doktordan çıkan kadın annesinin yanına geçti. Odaya giren İslim annesinin yanına geldi.
Bu güzel mutlu haberi annesine vermeliyidi.
" Hayırola keckamin, bir şey mi var?"
Necla ve İsmail kadına bakıyordu. Dilan da şüpheci gözlerle kızı süzdü.
" Evet yâde, var."
Hepsine teker teker baktı. " Ben yakında anne oluyorum."
Necla hızla ablasının yanına gelip sarıldı. İslim kardeşine sarılıp tebrigini aldı.
Ardından annesine gidip sarıldı. Hacer hanım çok mutlu olmuştu. Yakın zamanda anaanne oluyordu.
" Allah analı babalı büyütsün kızım."
" Sagbî yâde."
Dilan ise ne diyeceğini bilemedi. O an sanki düğüm düğüm olmuştu. Evleneli bir ay olmuştu ama ilk haberi İslim vermişti.
İbrahim Ağaoğlu baba oluyordu!
Hastaneden çıkan kadın eve dönmüştü. Ev güzelce temizlenmişti. Hacer hanımin eve dönmesi ile ziyaretçi akını da başlamıştı.
Orada herkes duymuştu Ağaoğlu aşiretinin gelini İslim gebe olduğunu.
İslim eve dönemden önce annesi ile biraz konuşmuştu. Kızı artık hamileydi ve ne yapıp ne yapmayacağını tek tek anlamıştı.
Evden çıkan kadın kocasının arabasına bindi.
" Neden gelmedin?" Emniyet kemerini takan kadın kocasına bir bakış attı.
" Gereği yok." Duygusuz bir şekilde söylemişti bunu.
" Ama kardeşin seni merak ediyordu. En azından-"
" Gidip eve dinlen, fazla yorma kendini."
İslim sustu. Kardeşi ile konuşmak yüzüne bakmak istemiyordu. Oysaki Dilan sürekli kapıya bakmıştı. Ağabeyim gelir diye ama kocası gelmemişti.
Eve geçtiğinde ise konak hareketliydi. Eve bir sürü tatlı çeşidi gelmişti. İslim eve gelmeden haberi gelmişti.
Eve dönen gelinini görür görmez zılgıti basmıştı Halime hanım. Ela ve Zeynep de zılgıt çalmıştı.
Ağaoğlu aşireti yakında bir bebek ile taçlanacakti. İbrahim oğlu, yakında bir evladı olacaktı.
" Hoş gelmişsin gelin,"
" Hoş buldum yâde," kaynanasinin elini öpüp başına koydu.
" Haberi aldım, çok mutlu oldum kızım. Allah tez zamanda sağlıkla kucağına almayı nasip etsin."
" Amin yâde."
" Hadi sen yukarı çık dinlen."
Ela ve Zeynep yengelerini alıp odaya çıktı. İkiside odada mutluluklarını paylaşılmıştı.
" Ayy yenge çok mutluyum, çok yakında hala olacağız."
" Kaç haftalık yenge?'
İslim yatağa geçerken ikisine baktı. O kadar heyecanlılardi ki, bir an evvel bebeğinin doğmasını istedi.
" Doktor söylemedi. Sadece hamile olduğumu söyledi. Hem daha küçücük bir şey."
" Olsun daha kocaman olur. Acaba erkek mi olacak yoksa kız mı?"
İslim bilmiyorum dercesine omzunu silkti.
" Vallahi bana fark etmez. Ha oğlan ha kız. Sonuçta bir bebek gelecek dünyaya."
" Doğru." İslim'e döndü Ela." Ağabeyim ne tepki verdi yenge?"
İslim buna güdü. Kocasının tepkisini hala daha tazecikti.
" Çok şaşırdı. Hatta bir süre anlamadı."
Ela ve Zeynep güldü. Keşke kameraya cekselerdi. Hem o anı açıp açıp izler gülerlerdi.
" Ya şapşik, ağabeyim ya." Ela öyle bir neşeli hâle gelmişti ki, dediklerinin farkında değildi.
" Ağabeyimin yanında böyle söyleme. Sevmez böyle şeyi." Zeynep keskin bir dile uyardı.
İslim Ela'nin dediğine takıldı. Demek kocası böyle şeylerden nefret ederdi.
" Neyse hadi artık biz kalkalım da yengem dinlesin." Ela ve Zeynep kalkıp odadan çıkarken, İslim odada tek kaldı.
Eli ile karınıni okşadı. Minak buradaydı. Herşeyi ile buradaydı. Keyifle güldü.
" Hoşgeldin miniğim. Anneye uğur getirdin."
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 124.51k Okunma |
6.11k Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |