
Özel bölüm
~~~~
Biz aşkı meleklerden çaldık
Bu hayatın en güzel yanı ise birbirinden güzel iki evladın annesi olmaktı. İki güzel meleğin annesi.
Egemen Ağaoğlu, Ezo Ağaoğlu
Egemen onun varlığı iken, biricik kızı ise onun herşeyi olmuştu. Ezo annesinin nazlı ve güzel kızı.
Kızının doğumu ile baba olarak daha çok iş düşmüştü İbrahim ağaya. Bir kız babası olmak kolay değildi. Hele ki annesi gibi güzel ve alımlı ise daha da zor oluyordu.
Çekirdek aile, İstanbul için yola düşmüştü. İbrahim orada yakın arkadaşı ile ortak olduğu için gitmek zorunda kalmış, hem karısını hemde çocuklarını da alıp düşmüştü yola.
İbrahim için sıkıntı yoktu ama İslim için baya sıkıntılı olmuştu. Yol boyunca minik kızı Ezo huysuzlanmis ara ara sakinleşse yine duramamisti.
İlk hafta evde kalan aile ikinci hafta, akşam yemeği için dostunun evine geçmişti.
Arif ve Gönül çifti onları agirlamisti.
İslim kızını kucağınada yatırır yatirmaz, gönülün hazırlamış olduğu yatağın üzerine koymuştu. On aylık kızı nihayet uyumuştu.
" Kızın çok güzel İslim." Dedi Gönül. Bakmaya kıyamıyordu.
" Güzel ama huysuz." Dedi kızına bakıp. Kızı onun için paha biçilmez bir mücevherden farksızdı.
" Bebekler böyledir, hele bir büyüsün bugünleri bize aratır." Dedi Gönül.
İslim kadına baktı. Gönül ve Arif çifti çok güzel bir çifti. Allah var Gönül güzel Arif ise yakışıklı bir delikanlı idi.
" Allah'a size de nasip etsin." Dedi İslim.
" Amin inşallah."
İki kadın ayağa kalkıp odadan çıktı. Önce mutfağa geçtiler erkeklere kahve yapmış götürmüşlerdi. Babasının kucağınada duran Egemen Arif'in sorularını yarım yamalak dili ile donduruyurdu.
Arif ise yanlış kelimeleri ise duzletiyordu. İki kadın da kocalarının yanına geçip oturmuştu. Arif kadına döndü.
" Babayı mi seviyorsun anneyi mi?" İlla çocuğu sinir edecekti.
" Babayı." Diye cevapladı küçük ağa. Annesi görünce de yerinde pisti.
" Desene yenge, pabucun dama atılmış!" Dedi gülerek.
" Allah'tan kızım var." Dese de onunda babacı olacağını biliyordu. Kız çocukları babaya, erkek çocuk ise anneye aşık olurdu. Ama nitekim iki çocuğu da babasına aşık evladı.
" Hiç merak etme, islim. Oda baba der." Dedi Gönül. Egemen ve Ezo'ya baktıkça daha da zorlanıyordu Gönül. Beş yıldır evli olmalarına rağmen çocukları yoktu. Üstelik kocası çocuklara aşık bir adamdı.
" Diyor zaten! Bazen beni sinir etmek için, baba baba diye ağlıyor." Dedi İslim. Egemen öyle değildi ama Ezo tamda öyleydi.
İbrahim kadına güldü. " Kıskanma hayatım." Diye capkinca göz kirpmis kadına gülmüştü. " Çok yakında annede derler."
İslim bir şey demek istese de ağzını kapatmıştı. İki çift uzun uzadıya sohbet etmişti. Egemen uykusu gelince de İslim ve İbrahim müsade isteyip eve geçmişti.
Çocuklarını yatağa yatıran kadın, odada çıktı. Diğer odaya geçip üstünü değiştirip yatağa girdi. İbrahim telefonuna baktıktan sonra komodinin üstüne bırakıp kadına döndü.
Kadının canı sıkkındi. " Ne oldu güzelim?"
İslim yorganı karınına kadar çekmiş kocasına dönmüştü. " Gönülle üzülüyorum." Dedi tek nefeste. Çocuklarına bakarken iç çekmesi, Ezo'yu ara ara kucağına alıp sevmesi ona dilberi hatırlatmıştı.
" Çocukları çok seviyor. Kocası da öyle. Arifi gördün değil mi? Nasıl da oğlanı kucağından indirmedi."
İbrahim kadına kendine çekti. Arif iyi bir adamdı. Karısını seven bir adamdı. Evlendikten bir yıl sonra karısının gebe kalmadığıni öğrenmiş ama ona rağmen kadını bırakmamıştı. Seven adamda bunu yapardı zaten.
" Gönül çok şanslı bir kadın İslim."
" Ne gibi?" Dedi İslim.
" Kocası onu çok seviyor. Hamile kalmayacağını öğrendiği zaman Gönül ona onu bırakmasını istedi, bebeği olmadığı için. Ama Arif kabul etmedi."
İslim başını salladı. " Belli zaten, çok seviyor. Sanki daha yeni evlenmiş gibiler. Biz bile o kadar birbirimize bakmıyoruz."
İbrahim kadına tek kaşı havada baktı. Şimdi durduk yere neden onlara gelmişlerdi.
" Siz kadınlardan korkulur." Dedi İbrahim.
İslim başını kaldırdı. Kol dirseği ile güç alıp kocasına döndü. " O nedenmiş?" Diye kinayeli sormuştu.
" Ee, yalan mı? Biz başkasını konuştuk sen bize getirdin konuyu."
İslim kocasına baktı. " Hiçte bir kere!" Diye söylendi. " Hem yalan mı? Eskisi gibi değiliz mesela." Dedi İslim. Çocuklar olunca bazen kendilerini dahi unutuyorlardi.
" Ama iyi bir anne babayız." Dedi İbrahim.
O konuda üstlerine su dokulmezdi. Baba olmak ayrı anne olmak apayrı bir duygudu.
İslim tekrar kocasının koyununa yattı. Bazen gerçek anlamda birbirinden soyutlannip kayboluyorlardi. Tâbi ki bu aralarındaki ilişkiyi zayıflatmak yerine daha da güçlü kılıyordu.
" Yarın akşam sizi yemeğe çıkaracağım." Dedi İbrahim.
İslim sadece başını salladı. Karı koca derin uykuya dalmış güzel bir gece daha huzurla uyumuştu.
***
Yoruldugumuz zaman bir dala tutanmak için ayağa kalkmamaiz gerekir. O dal parçası ise bizim dinlenip, aklimzdaki düşünceleri bir kenara bıraktığımız yeridir.
Sabah ilk uyanan Ezo olmuştu. Beşikten çıkıp anne ve babasının odasına girmişti. Yatağın kenarını çekiştirip yukarı çıkma peşine düşmüştü.
Ağzındaki emzik ile birlikte anne ve babasının uyanmasını istiyordu. Ki o sırada ağabeyi de gelmişti.
" Anne, baba."
İslim uyanır uyanmaz iki çocuğunun da odaya daldigini görmüştü. Hemen uyanmış yataktan kalkıp önce Ezo sonra da oğlunu yatağa çıkarmıştı.
Ezo babasının yanına gelmiş uyanması için eli ile babasına vuruyor. " Baba.." diye bağırıyordu.
Egemen ve İslim de baba kıza bakıyordu.
" Ne oluyor?" Demeye kalmadan karşısında kızını ona gülümserken bulunca kendine çekti. " Kızım.."
" Baba.. baba.." diye babasının kalkmasını istiyordu.
Kızının koltuk altından tutup karının üstüne oturttu. Ezo ise kafasını babasının göğsüne koyup yatmıştı. İslim bu görüntü karşısında yağ gibi ermişti. Baba kız çok güzel bir görüntü veriyordu.
" Anne acıktım." Dedi Egemen.
" Tamam." Diyen İslim yataktan kalkıp egemeni alıp banyoya geçmiş oğlunun elini yüzünü yıkayıp kendisi de bakımını yapıp aşağı inmişti.
Güzel bir hava gelmesi için balkon kapısını açmıştı. Sabahın sehri soğukluk ona iyi gelmişti.
Önce çayı koyup ardından da oğluna ve kızına pankek yapmıştı. Yumurta haşlamış, zeytin peynir ne varsa çıkarıp masaya koymuştu.
" Sofra hazır." Diye bağırdı.
Kızını kucağına alan adam oğlunun elinden tutup masaya geldi. İslim pankekin üstüne çikolata sürüp kızına vermişti. Oğluna da yapıp yanına ise haşlanmış yumurta koymuştu.
Güzel bir kahvaltı olmuştu.
" Anne ben babamla didigcegim."
İslim oğlunun yanlış kullandığı cümleyi düzeltti. " Babanla şirkette mi gideceksin oğlum?"
" Evet."
" Demek anne ile kalmayacaksin." Dedi İslim çayını içerken. Ara da bir kızına bakıyordu. Kızı pankek bitirmişti. Ağzına ise ezdigi yumurtayı yiyordu.
" Hayiy babamla didigcegim."
İslim oğlunun burunun ucunu sıktı.
" Hayiy değil, hayır. Babanla gideceksin." Dedi gülmemek adına. Oğluna güldüğü vakit, kızıyor konuşmuyordu.
" Evet." Dedi Egemen.
İbrahim ayağa kalkıp oğlunu da aldı.
" Biz baba oğul hazirlanlim o zaman." Oğlunu alıp gitmişti. İslim başını sallayıp kızına döndü. " Annem bizde temizlik yapalım mı?"
Ezo sanki temizlikten anlamış gibi kaş catip başını hızla salladı.
" Hiç bir yere kaçamazsın bıdık!" Diye kızının burunun ucuna parmağı ile minik bir fiske vurdu.
Baba oğul hazırlanıp kapıya kadar çıkmıştı. İslim oğlunu opmustu. Kocasının da yanağından opmustu.
" Akşam saat altıda hazır ol." Dedi İbrahim.
İslim tamam diyip kocasını uğurladı. Baba oğul gittikten sonra, kahvaltıyi topladıktan sonra, kızı ile birlikte salona geçmişti. Salon baya büyüktü.
Kızını yere indirip, yürümesini sağladı. Elindeki suluk matarsi ile oradan oraya paytak paytak yürümeye çalışıyordu.
" Gey." Dedi Ezo. Kızı minik eli ile annesini yanına çağırmış islim kızının yanına gelmişti. İki çocukla uğraşmak kadar zor bir şey yoktu.
İslim kızına baktı. Minicik eli annesine gel diyordu. İslim kızı ile birlikte geziyor bahçeye çıkıyordu. güneşli hava daha iyi olmuştu.
" Ezo annem yavaş koş!" Diye kızını uyardı. Fakat anne sözünü dâhi dinlemek gibi niyeti yoktu Ezonun.
Hızla kızını yakalayıp ardından da kucağına aldı. Minik minik yanağına öpücük kondurdu. Altındaki bezi kontrol etmişti, şimdilik bir sıkıntı yoktu.
Gün boyu evde kızı ile birlikte iş yapan kadın ilk kızını daha sonra da kendisi de duş alıp üstünü giyinmişti. Bugün kocasına güzel görünmek istiyordu. Saçını maşa yapan kadın ufak dokunuşlarla işini bitirmişti.
Kızına tülü Pembe elbise giydirmis, saçına ise lastik toka takmıştı. Kızı şimdi daha şirin olmuştu. İki dişi ile annesine gülümsüyordu.
" Seni yerim bak, öyle gülme."
" Baba, gey.." dedi minik kızı.
" Gelecek baban.."
" Baba... Baba... Gey."
" Kızım hep baba olmaz ki!" Diye isyan içinde soldu. Niye hep bu çocuklar babacı oluyordu ki.
" Anne... Anne de bakayım." Kızını kucağına almış konuşmasını istemişti. Fakat kızı ısrarla baba diyordu.
" Kızım bak baba değil, anne.. anne." Dedi kızına bakıp. Koyu kahve gözleri ile gülümsüyordu. Fakat anne demiyordu. " Aşk olsun sana be kızım. Hani biz anne kız olacaktık, hani sen en çok anne diyecektin," umudu puf olup uçmuştu. İlerideki zamanlarda, anne diyip bezdircegiden habersiz...
Telefon çalınca kocasının geldiğini anlayan kadın kızını alıp evden çıktı.
Bahçe kapısını açıp arabaya gelen kadın kızını arka koltuğa bindirip bebek koltuğuna koymuş kemerini de bağlamıştı.
On koltuğa geçen kadın kendi emniyet kemerini de bağlayıp kocasına döndü.
" Nasıl oluşumuz?" Dedi ilgi ve merakla.
" Bunu akşam söylesem." Dedi İbrahim.
Kadın kısık seste güldü. Arabayı çalıştıran adam hızla gidecekleri restoranta sürmüştü.
Geldikleri restorant güzel ve sakindi. Karısı ile birlikte oturan adam siparişleri verip beklemeye koyuldular.
" Kızım bugün çok şirin olmuş." Dedi İbrahim. Kızı Pembe tülü elbisenin içinde çok şeker olmuştu.
" Böyle giyinsin istedim."
Kızının eline oyuncak veren annesi etrafı kolacan etti. İsiklaridirma sistemi çok güzel olmuştu. Çok sakin ve huzur verici bir ortamdı.
" Buraya ilk defa geliyorum."
" Arif önerdi burayı. Onlarda daha önce gelmişler."
" Baya güzelmiş burası.." dedi islim. " Bugün kızımla bir anlaşma yaptık." Dedi islim.
" Ne anlaşması bu?" Diye sordu. Oğlu yavaş yavaş yemek yerken, arada bir kızına bakıp tekrar karısına döndü.
" Azıcık anne demesi için minik bir anlaşma.." dedi kendinden emin sesi ile. Bu yapacaktı elbette. Kızı eni sonuda anne diyecekti.
" Hatun, zaten kızım büyüdükçe anne diyecek ne diye anlaşma yapıyorsun ki?" Diye sordu. Neticede kızı büyüdükçe anne diye karısını deli edecekti.
" Olsun. Şimdiden söylerse daha iyi."
Adam güldü. Yemeklerin usulca yemişlerdi.
" Bugün Zeynep'i aradım." Dedi islim.
" Ne yapıyormuş?" Dedi İbrahim suyunu içerken.
" Oğlu ile uğraşıyor," dedi islim. " Yenge sen yeğenim ile nasıl baş edebiliyorsun." Dedi genç kadın eli ile ağzını kapatıp güldü. " Başa çıkamıyormus oğlu ile.."
Oğlu ilk altı ay yormamisti ama daha sonra emekleme dönemini ve diş çıkarma zamanı, kadını yormuştu. Kızına hamile kaldığı zaman bu daha da artmıştı. Oğlu bazen ilgi ve alakasını kardeşine veriyordu.
" Kızım beni yormuyor ama oğlum.."
" O yüzden şirkette götürüyorum ya. " Dedi İbrahim. Ama gün içinde yaramaz oğlu ile vakit geçiren adam, kızını da çok özlüyordu.
" Hatırlıyor musun, kizimin ilk doğdu ani?" Diye sordu islim. Kocasına baktı ilgi ve merakla.
" Evet, gündüz vakti doğum yapmıştin. Kızımı bana verdiklerinde senin gibiydi, çok tatlıydı." Kızı o zaman tıpa tip annesi gibiydi. Hatta Hacer hanım torununu kucağına aldığı an ' Bu kız aynı annesi' demişti.
Şimdi ise ezo, egemen ve karısı ile çok güzel bir aile olmuşlardı. Bazen oğlu kardeşini kiskansa da güzel geçiyordu vakit.
Güzel giden bir akşamın ardından eve geçmişlerdi. Kızı ve oğlu uyuyunca. İslim kocasının isteği üzerine kahve yapmıştı.
Teras katına gelen kadın kahveyi önüne koydu. Yanına geçip oturacaktı ki İbrahim kadının kolundan tutup bacağına oturmasını istemişti.
İslim kolunu kocasının boyununa dolayıp adama baktı. Kirli sakallı bu adama çok fena yakisiyordu.
" Çok güzeldin bugün."
" Demek guzeldim?"
" Ayarlarım ile oynayacak kadar güzeldin!"
İslim şuh bir kahkaha atmıştı. Taktiği altın kolye boyununda parildiyordu. Tenine yakışan kolyeyi söküp atmak yerine dudaklarının izinin kalmasını istedi.
İslim kocasına baktı. Onu süzüşü, yiyecek gibi tutamasi bile ayrı bir istek ve arzu doluydu.
" İslim.." dedi kocası.
" Efendim ağam?" Dedi islim. Kocasına bakıp iç çeke çeke ne diyeceğini bekliyordu.
" Bir kızımız daha olsun mu?"
İslim hızla başını salladı. " Beni balıklı göle atsan da ben bir daha doğuma girmem." Dedi kadın kaşını çattı. " Hem iki çocuk neyine yetmiyor?"
İbrahim güldü. Kadın haklı olmasına haklıydı elbette. Sonuçta doğumun acısını, sancısını çeken kadındı. Çocuk doğduğu zaman da ona bakan yine anneydi.
" Yaparız hatun.. yine yaparız.."
Kahvesini bitir bitirmez kadını hızla kucağına aldı. Odaya kadar götürüp yatağa boylu boyunca serdi. Şimdi bu ayarları ile oynayan kadını, yatakta sevecekti.
" Benimsin.." dedi kadının dudağına sert bir öpücük kondurdu. " Bana atisin!" Dedi ikinci kez. " Benim geleceğimsin!"
" Seninim." Dedi kadın boyununa doladgi kolları bir an olsun bırakmamıştı. " Sana aitim, herşeyim ile.."
Dudakları yeniden birbirini buldu. Bu güzel bazen kavgalı, bazen sinir eden, bazen arzu dolu zamanlar ile giden evliliklerini, tüm hayatı boyunca yürütecek, çocuklarına iyi bir gelecek vad edeceklerdi.
Çünkü aile demek herşey demekti....
~ Son ~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 124.55k Okunma |
6.11k Oy |
0 Takip |
41 Bölümlü Kitap |