Aşkın en güzel hâli: Seni sevmekte saklı...
Kaos dolu bir hayatları olmadıkça çok güzel yuva olan Viyan ve Hakan hayatlarına aşkı sevgiyi tatarak ilerliyor, sevminin ne demek olduğunu bir kez yaşayarak öğreniyordu.
Karınına giren ani sancı yahut tekmeler ile kendine geliyor, sevdiği adamın meyvesini taşımak kadın için büyük bir onur sahibi oluyordu.
Sabahtan beri yatakta uzanmktan sıkılan kadın artık buna son vermek için ayaklanip üzerine yorganı da atarak odadan çıkmıştı.
Sabahtan beri baba oğulun sesi hiç çıkmamıştı. Neler yapıyorlardı öğrenmeliydi.
" Babaya gidelim mi, bebeğim?" Anında cevabını veren karınında ki bebeği ile kadın elinde olmadan kikirdadi. " Babası kılıklı."
Koridoru geçerek, çalışma odasının loş ışığının yandığını fark eden Viyan, odasının kapısını açmak üzere elini kapının kulpuna indirmiş ve içeri girmişti. Bu soğuk hava da nereden geliyordu böyle?
İçeri tamamen girip kapıyı kapattı. Balkon kapısı açık olduğunu fark eden oraya doğru ilerledi.
Hakan oğlunu kucağına almış yavaştan yağan karı oğlu ile izliyordu. Küçük Ağa ise minik elini yukarı doğru kaldırıp avucuna konan karı izliyordu. Ve hemen eriyen kardan da şikâyetçi idi.
" Siz ikiniz ne yapıyorsunuz burada?"
Hakan gelen kadına bakarak gülümsedi. " Oğlum, karın yağdığını fark edince cama yapıştı. Bende biraz dışarı çıkardım."
Viyan oğlunun yanına gelip ayağını hafifçe yukarı kaldırıp oğlunun ensesinden öptü. Oğlu ne kadar keyiflidi ki, yağan kardan mutlu oluyordu.
" Tamam ama fazla kalmayalım, hava çok soğuk."
" Sen neden kalktın yataktan?"
Viyan huysuzca kocasına baktı. " Çok sıkıldım. Hem kocamı ve oğlumu özlemiş olmaz miyim?"
Hakan kadına sen iflah olmazsın bakışı atıp karısını ve oğlunu içeri alıp kapıyı kapattı. Oğlu mizmizlanip dursa da Hakan oğlu ile birlikte çalışma masasına geçip oturdu. Oğlunun gözüne çarpan ise mavi dosyalar olmuştu. .
" Kızımız ne durumda?" Dedi genç adam. Oğlunu kucağında zapt etmeye çalıyordu.
" Duru gayet iyi. Tekme atıp duruyor." Dedi Viyan. Eli ile karınıni okşadı.
" Tâbi tekme atar, dün gece iki paket çikolata yemişsin. Bende olsam bende tekme atarım."
Viyan kocasına yakalanmanin verdiği utanç ile gülümsedi. Ne yapabilirdi? Dün gece canı çok fena çikolata çekmişti. Dolaba koyduğu iki paket çikolatayı keyif içinde yese de, gece boyunca kızı karınında tekme atıp durmuştu.
" Ama canım çekti ne yapabilirim?" Dedi dudağını büzüp.
" Sana yeme demiyorum ama dikkat etmen lazım. Doktor bol bol su içsin dedi duydun."
Kocasının her defasında doktor uyarısı vermesinden bikmisti. " Ay biliyorum hayatım! Merak etme her gün elimde su bardağı ile geziyorum."
Oğlu mavi dosyayı almış oynuyordu. Yaramaz oğluna göz kulak olan Hakan ise gözü arada bir karısına kayıyordu.
Karısı gün geçtikçe daha da güzelleşiyor, hamilelik de eklenince kadınsı hatları daha da bir meydana çıkıyordu. Bazen düşünmüyor değildi, bundan iki yıl evvel neler neler yaşamıştı kadına. Film gibi hayatları vardı.
" Zaman insanı, çok değiştiriyor." Dedi Hakan.
" Ne gibi?" Dedi Viyan. Gözleri Kocasına kaydı.
" Daha evliliğimizin ilk yılında sana demedigimi bırakmadım. Çok çektirdim. Seni görmek dâhi istemiyordum." Dedi uzun uzun.
Viyan haklısın dercesine başını salladı. O kaos dolu zamanları asla ama asla aklına gelmesini de dâhi istemiyordu. Kocasının yüzüne bakmadığı, ona ağır kelimeler kullandığı zamanlar.
" Hatırlıyor musun?" Dedi Viyan aklına gelen anı ile.
" Bir ara sevgililer günüydü. Sen eve gelmemiştin. Hatta baya geç gelmiştin bende seni inat gibi beklemiştim."
Hakan hatırına getirmeye çalıştı, ve daha sonra hatırladı. Ah evet sevgililer günü olan ve geceyi kavga ile başlayıp büyük bir tutkuyla bitiren o geceyi.
" Evet. Hatırlıyorum." Dedi adam.
Viyan o ana gittikçe daha gülesi geliyordu.
~~~
Canı yanan kadın pencerenin kenarına tünemiş oturuyordu. Bugün tüm evli çiftler, sevgililer için en özel gündü. Bugün sevgililer günüydü ama kocası yanında yoktu. Her zaman ki olduğu gibi.
Elini çenesinin altına koyup, geceyi izlemeye devam etti kadın. Evdeki herkes şuan mışıl mışıl uyurken kendisi kocasını bekliyordu. Onu sevmeyen, hayatına daha kabul bile etmeyen kocası.
Daha iki hafta önce karı koca olmuşlardı. Güzel iltifatlar sergilemiş olan kocası ani ruh değişikliği ile kadına yine ızdırap yükü vermişti.
" Ben sana ne yaptım bu kadar?" Ne çok kendi ile konuşur olmuştu böyle. Zaman geçsin alışır, dedikçe sanki kocası alışmak yerine daha da çetin hale getiriyordu.
Konağın kapısı açılması ile kadın kendine gelip ayağa kalktı. Kocası nihayet evin yolunu sonunda bulmuştu.
" Nihayet gelebildin, Hakan ağa!"
Genç adam merdivenleri yavaş yavaş çıkarken, kadın odada sessizce gelmesini bekliyordu. Her adım sesi kadını kalbindeki pompalama işlemini daha da şiddetli hâle getiriyordu.
Kapı açılmış Hakan içeri geçmişti. Gece lambası yanık olan odada kadını ayakta dikilir vaziyette buldu.
" Sen daha yatmadın mı?" Siyah ceketini çıkarıp bejere koydu.
" Bir sebebi mi var?" Dedi kadın fokur fokur kaynayan kanı artık patlamak üzere idi. " Kocamı bekleyemez miyim?"
" Kocan?" Dedi adam alay içeren gülüşü ile kadına baktı. " Viyan bu evlilik oyunundan vazgeç!"
" Öyle mi?" Dedi Viyan. " Demek bu evlilik oyunundan vazgeçyim!" Dedi kadın. Durdurak bilmeden adamın önüne geldi. " Onu beni kadının yapmadan evvel söyleyecektin!" Dedi kadın. Parmağı ile adamın tam kalbinin üstüne vurdu. " Beni karın yapmasaydin! Beni alıp babamın evine yolsaydin."
" Ne Viyan, ne yalan mı?" Gözünden düşen bir yaşı hemen elinin tersiyle sildi. " Bugün sevgililer günü ama çok meraklı kocam eve bile geç geliyor. Bu yıl evli olarak geçirdiğimiz ilk sevgililer günü ama kocam eve geç geliyor." Dedi bağırarak. " Şimdi bana sus Viyan, konuşma Viyan." Dedi kadın. Artık bir şeyler kadına çok ağır geliyordu. Kocasını bunu göremiyordu. " O zaman, bir daha da beni koyununa alma! Bir daha da beni öpme! Sen benim karimsin deme! Çünkü artık seni ben istemiyorum!" Son sözünü üstüne basa basa söylemişti.
Yanından geçip gidecekti ki Hakan kadını kolumdan tuttuğu gibi duvara yaslamış, yüzünü kadının yüzüne karşı yakinlastirmisti. Olmuyordu bu kadından uzak durmak mümkün değildi.
" Bırak beni Hakan!" Kocasının yanından çekip gitmek istiyordu. Madem kocası onu istemiyordu, kadını olarak yanında bile durmasını istemiyordu o zaman böyle tutmasını da istemiyordu.
" Viyan kadar başına taş düşsün inşallah."
Hakan kadının bedduası üstüne güldü. Gülmesi baya baya geniş bir hal almıştı.
" Birde gülüyorsun ha?" Şaka gibi birde hiç utanmadan adam gülüyordu. " Daha ne diyeyim sana adam."
Viyan adamın dibinden çıkıp kapıya doğru yürümüştü ki kolundan tutulup kendine çekilmesi ve dudağına yapışması an olmuştu. Kendini geri çekmeye çalışıyor olamuyordu.
Makyaj masasına doğru ilerlemiş masanın üzerinde ne varsa yeri boylamisti. Kadının baldirlarindan tutup masanın üstüne oturuttu. Giydiği eteğin ucundan tutup yukarı kaldırmış bacaklarına dokunmuştu.
" Kahretsin Viyan, kahretsin!"
Dudakları yeniden buluşmuş kadının ağzının tadını yeniden almıştı. Bu iki haftadır beynini işgal eden bu tadı, bu kokuyu almak istiyordu.
Viyan adamdan kısa süreliğine ayrıldı.
" İlk gece ki yine yapacaksan, bana sakın şimdi dokunma!"
" Sikmişim ilk gecesini. Bu saatten sonra sen benim karimsin, ve her gece de karım olarak kalacaksın!" Hirlayarak kadının dudakları ile buluşmuştu. Giydiği kazağı hızla üstünden çıkarıp dolgun göğüslerine dokunmuştu genç adam.
Viyan kendinden geçercesine kafasını arkaya atıyor kocasının saçlarını çekiyordu.
Kadını aldığı gibi yatağa götürüp yatağın üstüne fırlatmisti. Kadının pürüzsüz vücuduna arsızca bakarak gömleğini ve pantolonunu çıkardı. Karısını ve kendisini zevk dolu anlara yeniden götürdü...
~~~
" Hayır birde beddua edişme güldün sen!" Dedi Viyan. Kocasının tekrar gülmesi ile kadın adam baktı yeniden gülüyordu.
Kocasının gülümse kadının kalbinde yeniden güller açıyordu. Hep gülsün istiyordu, hep gülsün ki ona yeniden sevsin, ona acı değil aşk versin istiyordu.
Adam gülmesi son bulunca kadının ve oğlunun ona bakması ile sıcak bir tebbesumunu vermişti. .
Bu kadın ona bu dünyadaki cenneti vermişti.
" Birde hatırına geliyor mu bilmem, beni aradığında hemen eve gel, sana ihtiyacım var, demiştin."
" Evet bunu hatırlıyorum." Acaba bu kadında nasıl bir hafıza vardı. Mübarek onun aklında olmayan şeyler kadında vardı.
" O gün canım gömleğimi yakmistim senin yüzünden!"
Baba evine gittiği zaman iki hafta sonra kocası aramıştı. Viyan kıyafetini ütü yapıyordu. En sevdiği beyaz gömleğini ütü yaparken kocası aramış bunu söylemişti. İlk defa bunu söylediğinde heyecan yapan kadın gömleğini unutmuştu.
" Senin yüzünden gömleğim yakmistim." Dedi kocasına çatık kaşları ile bakarken, " bana gömlek borcun var!"
" Yuh Viyan. O kadar şey aldım sana."
" Banane, bana beyaz gömlek borcun var. Ben anlamam. Hem ben sana altın gibi çocuk verdim. Hemide iki tane!"
" Oy Viyan oy!" Dedi Hakan kadına.
Efe babasına bakarken gülüyordu. Hakan oğlunun kendine iyiyce sardı. " Oğlum bu anan benim evime incir ağacı dikecek."
" Hayır oğlum, babanı dinleme."
Ufak bir kapışma sonrası akşama yemeği için hazırlık yapan kadın yemekten sonra kocasına bol köpüklü kahve yapıp getirmişti. Oğlunun uyku vakti gelince oğlunu kucağına alıp odaya geçti.
Küçük Ağa uyumak gibi niyeti yoktu.
" Oğlum hadi uyu artık." Oğlunu beşiğine koyan kadın hâlâ gözleri fildir fildir etrafına bakan oğlunu uymasını istiyordu. Kocası çalışma odasınada evrak işi ile ilgileniyordu.
" Hay senin babana!" Oğlunu yeniden beşikten çıkarıp yatağa koydu. Oğlu popsusnun üstünden kalkıp yağan karı izledi.
Amed bugün kara teslim olmuştu. Her yer bembeyaz oluyordu.
Parmağı ile pencereyi gösteriyordu. Küçük Ağa dışarı çıkmak, karda oyun oynamak istiyordu. .
" Anneciğim ama hava çok soğuk. Olmaz!"
" Uyku.." dedi oğluna bakarak.
Viyan oğlu ile sıkı bir tartışmaya girmiş Hakan'ın gelmesi ile son bulmuştu.
Oğlunu kucağına alan adam bejeri pencere kenarına getirmiş oğlunu kucağına almıştı. Yavaş yavaş oğlunun belini sıvazlıyor, oğlu yavaş yavaş uykuya dalıyordu.
Oğlu karı izleye izleye uyumuştu. Beşiğe koymuş Viyan hafifçe sallamisti.
" Şimdi sırada güzel karım var."
Kadının yanına geçip yatağa uzandı. " Evet benim çocuğumsun."
" Ben bu evde üç çocuk bakıyorum."
" Üçüncü kim diye sormaycagim!"
Adamın gülmesi ile kadın başını göğsüne koydu. Hayat mucizeler ile doluydu. Daha o zamanlar adamın göğsüne başını koymazken, şimdi kalp atışını hissediyordu.
" Bir ara annem dedi bana oğlum seni çok sevecek gelin göreceksin, sadece zaman zaman gerekli, demişti."
Besne xanim biliyordu ki iki oğlu da şimdi çok mutluydu. Aile nedir, çocuk nedir, artık daha iyi idrak ediyorlardı. Onları seven kadınlar ve onları birbirine bağlayan da üç güzel çocuk.
Çocuk bir aileyi birbirine bağlayan kuvvetli bir bağdı. Bir meyveydi. O meyve dalında yetişir, aileye mutluluk huzur verirdi.
Hakan içinde Şiyar içinde bu aynıydı. İki kardeş ne kadar çok şey yaşatti ise şimdi yaşatiklari içinde bir o kadar pişmandi.
" Biliyor musun, bazen kendimden nefret edecek duruma geliyorum."
Viyan başını kaldırıp kocasına baktı. " Neden ki?"
Kadın hızla kocasının dudağına yapışmıştı. Sert bir öpücük verip geri çekilip adama baktı.
" Bunu bir daha söyleme Hakan! Seni kendinden nefret et diye sevmiyorum. Aksine seni sen olduğun için seviyorum."
Hakan kadını kendine çekti. Az önce öptüğü gibi uzun uzun tadına vara vara opmustu.
" Neyi?" Dedi Viyan anlamazliga vuramaya çalıştı. Kocasının ne demek istediğini biliyordu.
" Tadına müptela olan adama bunu yapma!"
Kadını aldığı gibi altına almış bu sefer dili kadını mahvedene kadar, dudakları mora çalana kadar opmustu. Anlaşılan o ki bu gece sessiz geçmeyecekti.
" Anlaşıldı, sen oyun istiyorsun!"
Viyan seksi şekilde gülmüş bacakları ile adamı kendine çekmiş alt dudağını ısırıp kendini adam sermişti.
" Sessiz ol, küçük ağa uyanmasın."
Onların acının en çetin halini çekselerde bazen hayat size beklenmedik sürprizler yaşatır. O sürprizler de size ömür boyu huzur içinde yaşatırdi.
Bazi hayatlar beyaz sayfaya daha nakış nakış işlenmiş, her hayatın acısını tatlısını bir kez daha sayfa sayfa yazılmıştı.
SON
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
250.44k Okunma |
9.53k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |