10. Bölüm
Emine Çiftçioğlu / ZERDA GELİN / 10. Bölüm

10. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

 

Bölüm-10

***

 

Sert poyraz...

 

Bir evladın istediği şey küçücük bir kardeş isteği idi. Ki bunu isteyen ve ne olursa olsun, vazgeçmeyen bir kızdı.

 

Sabah annesi ile hazırlık yapan küçük kız, hoplaya zıplaya annesi ile birlikte, merdivenleri inmişti.

 

Zübeyde hanım ve oğlu Ayhan, yüz yüze konuşuyor, ara ara annesini dinliyordu.

 

" Baba... Babaanne.." ikisinin konuşması yarıda kesilmiş, yukarıda gelen kıza çevrilmişti.

 

Ayhan yavaşça yere eğilip kızını kucağına aldı. Yanaklarını öpücüklere boğdu.

 

" Günaydın baba."

 

" Günaydın güzelim."

 

Babasının kucağında onunla konuşan ve şakalaşan küçük kız dün gece gördüğü rüyayı babasına anlatmaya karar vermişti.

 

" Baba biliyor musun ben dün gece rüyamda ne gördüm?"

 

" Ne gördün?"

 

Yıldız, Yıldırım Hawar da yanlarına gelmişti. Reyhan büyük bir neşe içinde anlatmaya başladı.

 

" Annem vardı ben vardım birde küçük bir beşik vardı. Annem başındaydı." Dedi Reyhan ve devam etti. " Ben Allah'a çok dua ettim bana kardeş versin diye. Dün gece de kardeşimi gördüm."

 

Reyhan ne kadar neşe içinde gördüğü rüyayı anlatsa da nasıl bir bomba attığının farkında değildi.

 

Hepsinin gözleri bir Zerda'ya birde Hawar'a çevrilmişti. Hawar küçük kızın sözleri ile şok olmuş içinde bakıyordu. Kardeş istiyordu, bir kardeşi olsun istiyordu.

 

Zerda kızına pür dikkat baktı. Kızı niye yapmıştı yapacağını! Hayır bunu bu şekilde ortaya atması geremezdi ki.

 

Benim suçum uyarmaliydim. Diye kendi içinden geçirdi.

 

Zübeyde hanım torununu babasının kucağından indirmiş küçük elinden tutup salona götürmüştü.

 

Ayhan kadına baktı. Korku vardı sanki üstünde. Gözlerini sürekli kaçırıyordu. Ki belli ediyordu kendini. Arfta kalmış gibiydi.

 

Zêrda orada kalmaktan rahatsız olmuş yanından yel gibi esip geçmişti. Hawar'a bile bakmamışti.

 

Giden kadından sonra hawar kocasına baktı. Allah bilir neler neler düşünüyordu şuan!

 

Herkes bir bir dagilinca Ayhan orada durmadan yukarı dama çıkmıştı.

 

Kahvaltı sonrası Yıldız, yeğenini alıp odasına çıkarmıştı. Ona yeni yeni kitaplar almış okumuştu. Bazılarını beğenirken, bazılarını ise beğenmemişti.

 

Öğleye doğru Reyhan odadan çıkıp elinde boyma kitabı ile salona geçti. Kitabı halinin üstüne koymuş yere çöküp boyma kutusunu açıp yavaş yavaş boyamaya başlamıştı.

 

Zêrda ve yıldız ise mutfakta işlerini hal ediyordu.

 

Hawar salona girmiş Reyhanin yerde boyma yaparken bulmuştu. Kendisi de bir bardak çay alıp küçük kızın yanına geçip oturdu.

 

Elini şakagina koymuş kızı izlemişti. Özenle kitabı boyuyor ara ara da gülüyordu. Tıpa tıp annesi gibiydi.

 

" Reyhan.."

 

Reyhan başını kaldırıp yanında onun adını zikreden kadına çevirdi bakışını. " Efendim."

 

Hawar kendini oturur pozisyona alıp kıza baktı. " Sen kardeş istiyorsun değil mi?"

 

" Evet."

 

Yavaşça kızın yanına kadar geldi. Küçük kızın elinden tuttu. Minik avucunu alıp kendi karınına götürdü.

 

" Burada bir bebek var. Sana kardeş gelecek bir bebek. Onunla da oynaya bilirsin."

 

Reyhan bir kadına birde kadının karınına bakmış fakat kadının sözleri ile aniden hızla elini çekmişti. Kaşları istemsizce çatlamış ve arından da bağırmışti.

 

" Hayır!" Dedi net sesi ile.

 

Hawar yavaşça geri çekildi.

 

" Ben kardeş istiyorum ama senden değil. Annemden istiyorum! Senden değil.." dedi kızgın ve vakur edası ile. Şuan da tıpa tıp babası gibiydi, Reyhan. Sinirli olduğu vakit hiç kimseyi dinlemezdi. " Senden hiç bir şey istemiyorum.. senin bebeğin de istemiyorum!"

 

Hawar kıza baksa bile onunda kızgınlığı büyümüştü. Reyhan ne kadar istemiyorum dese de kadın gebeydi ve yakında anne olacaktı. Hemde babasının en çok istediği erkek bebeği verecekti.

 

" Ama benim karnimda bir bebek var ki." Dedi bu sefer.

 

Reyhan iyiyce sinirlenmişti. Hızla ayağa kalktı. " Hayır... Hayır.. senden bir şey istemiyorum ben! Senin bebeğini de istemiyorum!"

 

Bağırışı nerdeyse tüm evi inim inim inelmişti. Senden bir şey istemiyorum demişti bir kere ne diye kadın gözüne sokarcasina gösteriyordu ki.

 

Mutfakta işlerini yapan iki kadında bağırışı duyduğu an koşarak salona geçmişti. Reyhan kadına karşı bağırıyordu.

 

" Ne oluyor burada? Reyhan annem neden bağırıyorsun?"

 

Reyhan ağlayan tonda salondan hızla çıktı. Zêrda kızının peşinden giderken, yıldız kadının yanı başına kadar geldi.

 

" Ne oluyor? Reyhan neden sana bağırdı?"

 

" Kötü bir şey demedim ki ben!" Dedi Hawar. Alt tarafı kardeş demişti neden bu kadar uzamisti.

 

" Ne oldu o zaman?"

 

O sırada Zübeyde hanım da gelmişti salona.

 

" Yıldız ne oluyor?"

 

Yıldız annesine doğru döndü. Bilmediğini omzunu silkerek gösterdi.

 

Zêrda kızının peşinden çıkmıştı yukarı. Kızı odaya girdiği gibi yatağa çıkmıştı.

 

" Reyhan anneciğim ne oluyor?"

 

Reyhan ağlamaya başlamıştı. Her ağladıkça vücudu sarsilyordu.

 

" Annem söyle bana ne oldu?"

 

Ayaklarını göğsüne kadar çekmişti. Değil annesini ile hiç kimse ile konuşmak istemiyordu. O yüzden susup kafasını dizinin üstüne koydu.

 

" Reyhan annem."

 

Kızı biraz sakinlesip, annesine döndü. " Bana benim karnimda bir bebek var dedi, o senin kardeşin olacak dedi." Göz yaşları küçük çocuktan izinsiz bir şekilde çıkıyordu.

 

" Hawar mı söyledi bunu sana?" Kesin olmak istiyordu. Çünkü yeşil hareleri yavaş yavaş kararıyor kadını kendinden itiyordu.

 

" Evet. Elimi karınına götürdü, bak burada bir kardeş var dedi." Kafasını inatla salladı. " Anne ben ondan değil senden istiyorum kardeşimi. Onun bebeğini istemiyorum ben."

 

Zerdanin canına tak etmişti. Yeşil gözleri kararmış, canına susayan ve ona kızından vuran kumasina haddini bildirmek farz olmuştu.

 

Kızını odada tek bırakan kadın hızla kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açıp çıkacağı vakit yıldız ile carpismisti.

 

" Yenge nereye?"

 

Kızın yanından hızla geçti. " Odaya geç!" Diye ilk kez gorumcesine emrini verdi.

 

Merdivenleri hızla inmeye başladı. Sesler ufakta olsa geliyordu. Biri kocasının sesiydi, diğeri ise kaynanasının sesiydi.

 

İçeri hisimla girmişti Zerda. Minderde oturan ve kocasına ve kaynanasına durumu izah eden kadına çevirdi gözlerini.

 

" Sende hiç arlanma utanma duygusu yok mu he?" Kadının üstünde doğru yürüdü. Ayhan ayağa kalkıp kadının yanına kadar geldi.

 

" Sen nasıl gidip benim kızıma bunları söylersin?"

 

Hawar da ayağa kalkmıştı. Karşısında hesap sormaktan çekinmeyen kadına baktı.

 

" Ben kötü bir şey demedim ki?" Dedi genç kadın kötü bir şey dememiş etmemişti.

 

" Ben bilmiyor muyum kızıma bunları söylemeyi? Senin hamile olduğunu? Kocana bir bebek vereceğini, ben bilmiyor muyum?" Cinnet geçirse yeriydi. Kendisi kim oluyordu da, kızına bunları soylebilyordu. Annesinin ağzı dili yok muydu?

 

" Zêrda sakin ol, kendine gel." Dedi Ayhan. Şuan karısı hiç iyi değildi. Ki elinde olmadan bir kaza bela çıkabilirdi.

 

" Ben kendimdeyim zaten!" Dedi gözlerinden alev çıkan suretiyle baktı. Daha sonra kumasina geri döndü. " Asıl kendinde olmayan bu kadın!" Dedi bu sefer.

Hawar tek kaşını kaldırdı Zerdaya. Tamam Reyhan küçük bir çocuk olabilirdi ama eninde sonunda karını büyüyecek kocasına o bebeği verecekti.

" Zerda ben kötü bir şey demedim. Küfür de etmedim beddua da etmedim. Alt tarafı bebek var dedim. Hem yarın karnım büyümeyecek mi Ayhan bebeğini kucağına almayacak mi?" Gittikçe sinirleniyordu.

" Zêrda!" Diye uyarmış fakat kadının ne denli güçlü dili ve çetin ceviz olduğunu unutmuştu hawar.

 

" Bir daha, bir daha kızımın yanında olduğunu görürsem, onunla konuştuğunu görürsem.." kadına doğru bir adım daha attı. Ayhan ve Zübeyde hanım nefesini tutmuş gelecek olan cevabı bekliyordu.

 

" Allah şahit ki, hamile falan dinlemem seni mahverderim Hawar! Duydun mu beni! Seni mahverderim." Gözleri bu sefer kocasına değdi. " Karına söyle bir daha kızımın etrafında olduğunu göremeyeceğim!"

" İstesen de ben gelmem zaten Zerda!" Onca laf yemişti, hakkı yoktu böyle sözler söylemeye.

Kesinkes, uyarısını yapmıştı. Eğer olurda kumasi buna uymaz devam ederse o zaman ok yaydan çıkar nereye giderse can yakardı.

 

Salondan çıkan kadın büyük bir öfke ile odaya çıkmıştı.

***

 

Akşam yemeğine inmeyen Zerda kızı için tepsi hazırlayıp odasına çıktı. Az bir şeyler yiyen kızı erkenden yatmıştı.

 

Boşalan tabakları alıp aşağı indi. Hepsini tek tek yıkayıp makinaya dizmisti. İşi bitince de makinayı kapatıp çalıştırdı.

 

Mutfakta işi biten kadın çıkacağı vakit kocası dan diye önüne çıkmıştı.

 

" Reyhan nasıl iyimi?"

 

" Merak etme bizzat ilgileniyorum ben!"

 

" Yemek yedi mi?"

 

" Karının laflarindan sonra az bir şey yedi." Kocasına bakmadan konuşmaya çalışıyordu. Birde sanki kocasının yüzü vardı konuşmaya.

 

Adamın yeminini bozmuş kadının üstüne doğru adım atmıştı. Fakat Zerda tek bir adım dâhi atmamişti.

 

" Zêrda, yapma şunu." Diye direti.

 

" Neyi?" Dedi kocasına en kızgın yüz ifadesini yollamıştı.

 

" Bu şekilde davranma bana. Canım yanıyor." Bir yandan kızı bir yandan, iki karısı hangisine koşacağıni şaşırmıştı.

 

" Senin canın yanar mıydı?" Dedi imalı bir tonda. " Kızının canı da benim canımda yandı, ve yandığı kadar yanıyor."

 

" Böyle konuşma, hatalıyım. Lakin sende biliyorsun Zerda erkek benim için şarttı."

 

" Artık konuşacağım!" Dedi en sert sesi ile. " Artık durmak, susmak yok. Bana ne derse ne inan umurumda değil. İstersen senin veremediğin o bebeği kuman umrumda olmaz." İçi nasıl da yanıyordu kadının gelde bir de yanan ciğerine sor. " Ama kızım söz bahis ise yemin ederim kimseyi dinlemem!" Parmağını adamın tam kalbine doğru bir kaç kez üst üste vurmuştu parmağını. " Ne senin yaptığını nede kumamin yaptığı asla unutmayacağım. Ve şunu da iyi beleyin, ne seni nede kumam olacak kadını asla affetmeyeceğim!"

 

Son söz idam sehpasına oturmuş ölümü bekleyen zavallı bir adam gibi çaresiz kalmıştı. Kadının dibinden geçip gideceği vakit, kadının kolundan tuttu..

 

" Yapma Zerda beni bununla sinama!"

 

" Daha çok sinanacaksin!" Kolunu hızla çekip aldı. Mutfaktan çekip gitmişti. Gerisinde ise yükün altında kalan adam bırakmıştı.

 

O gece Ayhan odaya çıkmamıştı. Salonda uyumuştu. Zübeyde hanım gelini Hawar'a nerdeyse ateş püskürtmustu. Gelini ne haddine gidip torununa bunları söylemişti, bunlar söylenecek laf miydi! Gelini çok ayıp etmişti. Koca bir bir hafta daha geride kalmıştı.

 

Reyhan ne kadar yemek yese de ara ara iyi değildi. Yine öksürük krizi tutmuş Zerda kızının yanından bir an olsun ayrılmadı.

 

Yıldız Hawar'a bakmıyordu. Sessizce işini bitirip çıkıyordu. Hawar ise herkesin ondan gidişini, bütün herşeyi kötüye gittginin farkına varınca yükü çığ gibi büyüyordu.

 

Zêrda kızının yanına gelmiş uyuyan kızına dokunmuştu ki kızının ateşi bir hayli yükselmiş ve dahası gözünü dâhi açmıyordu.

 

" Reyhan... Kızım Reyhan.." çarşafı hızla kaldırıp kızını kucağına aldı.

 

Odadan çıkarıp yıldırımın odasına kadar gelmişti. " Yıldırım aç kapıyı." Kısa bir süre sonra kapı açılmış Yıldırım yengsine ve kucağındaki yeğenine bakıyordu.

 

" Yenge ne oldu?"

 

" Reyhan kızım, kızım iyi değil."

 

Üstüne bir şeyler alan adam yeğenini kucağına aldı. Merdivenleri hızla çıkan Ayhan ne olduğunu anlamaya çalıştı. " Ne oluyor?"

 

" Reyhan iyi değil ateşi var."

 

Arabayı hızla çalıştıran adama kızını ve karısını alıp yola çıkmıştı. Zêrda ağlaya ağlaya kızını uyandırmaya kendine getirmeye çalışıyordu. Kızı hâlâ aynıydı. Hiç bir değişiklik yoktu.

 

Hastaneye varır varmaz kızını kucağına alan Ayhan acile götürmüştü. Hemşire ve doktor hemen küçük kızı muayeneye sokmuştu.

 

" Kızım.. kızım iyi olsun ne olur iyi olsun." Bir annenin soğukkanlıginin bittiği gün bugündü denebilirdi. Kızı iyi değilken kendisi nasıl iyi olabilirdi.

 

" Yenge sakin ol. Bak doktorlar başında." Yıldırım yengsineden korkuyordu. Yüzü tıpkı bir kireç gibi olmuş, eli ayağı titriyordu. Düşmesi an meselesi idi.

 

" Yengem az sakin ol." Dedi Yıldız. Fakat şuan olamazdı. Ne vakit kızı bu hâle gelse kadının eli ayağı titriyordu.

 

Gözleri karardı kadının. Vücuduna sanki ateşi varmış gibi titreme geldi. Ayakları daha fazla kadını tasiyamamis, yanında duran genç kıza tutanmaya çalışmıştı. Ama nafile ki olamamıştı.

 

Yengesi yere çöküp bayılmasi ile yıldız kadını hızla kucağına çekmiş hastanede olduğu için şükür etmişti. Hızla müsade altına alınan kadın doktorun başına geçmesi ile son bulmuştu.

 

Yıldız başında duruyor, doktor kan testi alıp hemşireye vermişti. Daha sonra ultrasona geçen doktor, kadını incelme altına almıştı. Yıldız doktordan gelecek güzel bir haber bekliyordu. Hiç bir problem olsun istemiyordu. İki adam dışarıda beklerken Yıldız baş ucunda bekliyordu.

 

Doktor muanyene işini bitirip kıza döndü.

 

" Yengem iyi mi doktor?" Dedi sesinde telaş içeren bir tini vardı.

 

" Evet. Kendisi de bebeği de iyi."

 

Yıldız anlamsızca baktı. Kaşını çattip doktora baktı. " Anlamdım doktor ne dediniz?"

 

" Zêrda hanım gebe bilmiyor muydunuz?"

 

Şok bir dalga daha karaya vuracaga benziyordu.

 

Bölüm : 01.12.2024 17:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...