14. Bölüm

14. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

Bölüm-14

***

Sararmış duygular...

Bazı kayıplar bazı kayıp duyguları da ardından getirirdi. Bir duygu eksikliği, bir insanın bütün duygularını da beraberinde götürürdü.

Yatakta bir o yana bir yana dönüp duruyor bir türlü uyku tutmuyordu. İçindeki huzursuzluk kadının içine işlemişti.

Hawar gözünü açtı. Saat kaçtı bilmiyordu. Akşam yemeği sonrası çaya geçilmişti. Fakat Hawar yorgun olduğunu bahane edip odaya çıkmıştı.

Esasen yorgundu ama beyin yorgunluğu vardı. Düşünmekten, neler olacağını tahmin etmeye calsitigidan bir türlü uyku tutmuyordu.

Yan dönüp hâlâ uyuyan kocasına baktı. Sırt üstü uyumuş, üstü çıplaktı.

Gergin kaslari ben burdayım diye kendini belli ediyordu. Elini korkak atıyordu. Birkaç kez birlikteginde bile bu gergin kaslara dokunmamışti.

Elini genç adamın sırtına değdi. Sırtı bir alev gibi sıcak, teni ise yakıcı bir güneş kadar esmerdi.

" Hawar?"

Hawar elini korkak çekmişti.

" Efendim." Dedi nefesi düzensizlesiyor, korkutugundan dolayı, gözleri sabit kalamiyordu.

" Neden uyumuyorsun sen?" Ayhan yarık uyanık vaziyette kadına dönüp baktı.

" Şey.. uyku tutmadı."

" Neden?"

" Bilmiyorum uykum yok işte!"

Ayhan yavaşça kendini oturur pozisyona aldı. Dağılmış kahve tonu saçlarını eli ile düzeltti.

Hawar kocasına baktı. " Sen uyu, ben bir şekilde uyurum."

" Olmaz öyle şey."

Hawar, kocasına bakarken nasıl konuşacak bilmiyordu. Hangi konuyu açsa da sohbet etse?

" Miden bulanıyor mu?" Diye sordu Ayhan.

" Yok sabahları ara sıra."

" Dün seni gördüm. Soğuk beton üstünde duruyordun. Hava zaten soğuk ne diye ayakkabı giymiyorsun ki!"

Hawar kocasının onu dikizledgini fark edince hafifçe güldü. " Sen beni mi izliyordun?" Dedi gülerek.

" Hayır sadece denk geldim." Dedi basa basa.

Hawar kocasının yanına yaklaşıp dibine girdi. " Merak etme ben hem kendime hemde bebeğime dikkat ediyorum."

" Etmen gerek zaten, sonuçta buraya çocuk için geldin!"

Hawar yavaşça durdu. Gülen yüz ifadesi yavaş yavaş solmuş yerini düz bir ifadeye bırakmıştı.

Doğru ya kocası onu izlemiyordu, sadece görüyordu. Ona Zerda'ya baktığı gibi bakamazdi! Nasıl ki, Zêrda onun resmi nikahlı karısı ise hawar da dini nikahlı karısı idi.

Arada dağlar kadar mesafe, dağlar kadar...

Sustu!

" Doğru, çocuk için geldim." Dedi başını eğerek.

Ayhan kadına döndü hafiften, başını küçük bir çocuk gibi eğmiş suçlu çocuklar gibi gözleri ise kucağında birleştirdiği parmaklarında idi.

" Hawar.."

" Doğruyu söylüyorsun Ayhan. Ben çocuk için geldim bu eve. Başka bir şey için değil. Ama sende biraz daha önem versen bana."

" Veriyorum zaten."

" Bu odada kalarak mı?"

" Başka nasıl önem vermemi bekliyorsun?"

" Beni tek doğacak çocuğun annesi olarak değil, karın olarak da gör." Tek istediği bu değil miydi? Bu evde ebediytten kuma olarak kalacaktı zaten, orası belliydi. Ama en azından karısı olarak görse birazcık olsun değer verse başka bir şey istemiyordu kadın.

" Hawar, sen bana bir evlat vereceksin zaten. Ama benden fazla bir şey isteme!" Dedi adam. Sesi yalvarır tonda çıkıyordu.

Bu kadına umut vermezdi. Umut ettiği an herşey sarpa sarardı. Hem daha hiç bir şey yolunda gitmez iken, Zerda ile arası zaten Balkan savaşı gibiydi. İki taraf nötr gibi birbirini itiyordu.

Gerçi Ayhan pozitif baksa da Zerda için öyle değildi durum. Daha vahimdi.

" Birazcık olsun değer ver. Her kadın gibi biraz olsun değer vermene ihtiyacım var."

" Bunu benim gibi bir adam için imkansız, Hawar. Ben sana değer verirsem herşey berbat olur. Gör bunu."

Hawar adamın gözlerinin içine baktı. Yapma diyordu o gözler, benden böyle bir şey isteme, diyordu o gözler.

En azından kalbimin atacağı kadar değer ver, be adam. Ne diye istiyordu ki, arada Zerda vardı kızı vardı. O değer istese bile o değerin binde birini alması mümkün değildi.

" Anladım seni." Kadın yatağa geri geri gidip yatağa girmişti. Kendini hemen uyku pozisyonuna aldı.

Ayhan ise kaçan uykusuna bir kez daha küfür etti. Oda yatağa girdi.

***

Gebeliğin üstünden bir hafta çarçabuk geçmişti. Hem kendisi hemde kızı iyiydi çok şükür. Bugün annesini görmeye gidecekti.

Kızını hazır edip aşağı inmişti. Salona geçen kadın, kaynanasıni yerde oturur vaziyette buldu.

" Yâde, müsait misin?"

" Buyur Zerda."

" Yâde, izinin varsa ben annemin yanına gitsem. Çok özledim."

Zübeyde başını salladı. " Git kızım, selam söyle benden."

" Selamını iletirim."

Kızını alıp çıkmıştı. Yıldırım sağolsun arabayı hazır etmiş yola çıkmıştı. Arabada iken yengesi ile konuşmuştu.

Araba annesinin evinin önüne gelmiş, Zerda kızı ile birlikte inmişti. Mavi demir kapının tel örgüsünü çekip açtı. Kapıyı açıp içeri girdi..

Bahçe yine her zamanki gibi toprak korkuyordu. Vahide çiçekleri sabah erkenden sulamisti.

" Abla."

" Güzelim."

Merdivenleri inip ablasına sarıldı Vahide. " Şimdi mi geldin."

" Evet."

" Kaynan seni seviyormuş kahvaltı hazırdı."

Kardeşi ile birlikte eve geçmişti. Hazır olan kahvaltıya geçip oturmuştu kadın. Ailesi ile birlikte güzel bir kahvaltı yapmıştı.

Daha sonra sohbet için güzel bol köpüklü kahve yapıp salona geçti.

" Yâde bana niye haber etmiyorsun?" Dedi annesine kızgın bir suretle bakıyordu.

" Kızım kötü bir şeyim yoktur. Azıcık romatizmam azdı o kadar."

" Olsun ne olursa olsun haber et."

" Abla sen sanki çok haber ediyorsun da!" Dedi Vahide..

Zêrda kardeşinin ayağına vurdu. Şimdi demenin sırası mıydı?

" Doğru söyler kardeşin." Diye payaldi kızını hanım kadın. " Niye kızıyorsun?" Dedi aksi sesiyle.

" Anne sen yapma bari."

Annesi tâbi ki de kızını dinlemeyecek, paylaycakti. Torunu iyi değildi, ne demeye yüksek tansiyon hastası olan kadını telaşa sokmuştu.

" Neyse abla olan oldu artık." Dedi Vahide. Bu konu kapansın istiyordu. " Sana bir haberim var."

Zêrda ne diye başını salladı. Akabinde Vahide önce annesine baktı annesi onay verince ablasına geri döndü.

" Veysel dayım, ta Mardin'de oturuyorlar.."

" Evet biliyorum ne olmuş?" Dedi Zerda.

" Veysel dayım annemi aradı. Eğer uygun ise Yıldırım'a bir kız bulmuşlar."

Zêrda şaşkınlık içinde kardeşine baktı. " Aaa, kim peki?"

" Veysel dayımın yakını falanmis. Kız çok güzel. Mardin'de yaşıyorlar. Veysel dayım da bizim Yıldırım'ı katmış ortaya gelsinler bir konuşalım demiş."

Zêrda ne diyeceğini bilemedi. Tamam bir kız vardı ama usulünce istemek vardı. Bunu ilkin kaynanasına daha sonra kayınbiraderi ile konuşacakti.

" Fotoğrafı var mı kızın?"

" Var abla dur ben sana göndereyim."

Vahide telefondan ablasına göndermişti. Kızın fotoğrafı telefona gelince, Zerda kıza baktı. Allah var güzel kızdı. Ela gözleri vardı, hokka burunu yüzüne tam oturmuştu. Esmer tenine yakışan gözleri ile tam bir Arap kızı gibiydi.

" Vallahi ben çok beğendim." Dedi Zerda.

" Sen beğendiysen, Yıldırım ağabey de beğenir."

" Doğru."

Ailesi ile biraz daha uzun uzun konuşmuştu. Annesinin ilaç vakti gelince de, ilacını vermişti.

Akşam yemeği için kız kardeşi ile mutfağa geçti. Vahide pilavı yaparken, Zerda ise çorbayı yapıyordu.

" Kuma kadın sana bir şey demiyor değil mi?"

Zêrda kaşık yardımıyla çorbayı karistirken, kardeşinin sözü ile durakladı.

Kızını kullanıp kocamı benden uzak tutmaya çalışıyorsun! O benim de kocam!

" Abla.."

" Yok ya ne uğraşması, yüz yüze bile gelmiyoruz."

Vahide ablasına tam dönmüş gözlerine bakmıştı. " Sence benim anlimda salak mı yazıyor abla!"

Zêrda kardeşine baktı. " O ne demek Vahide!"

" Yalan mı?" Dedi genç kız. " Şu yüz sıfatına bak, aynı evde yaşayıp bir araya gelmemek. Sence ben buna inanır miyim?"

Zêrda sert bir nefes koyuverdi. Kardeşi elbette ki ona inanmaycakti. Bunu biliyordu. Ama evde ne olup bittiğini de gelip buraya anlatacak değildi. O evde olan o evde kalırdı.

" Vahide, ben kaynanamın evindeki herşeyi gelip burada sana anlatmam! Evet, illaki onunla yüz göz oluyorum ama yapacak bir şey yok."

İşte vahidenin de katalanmadigi şeyde buydu. Ablası ne kadar güçlü duramaya çalışıyorum dese de esasında güçlü değildi işte! Sürekli o evde bir kadın olacaktı. Aynı katta, aynı yerde, sabah uyandığı vakit kocasını başka bir kadının yanında görecekti.

Hele birde kuma gelen kadın erkek bebek verirse! İşte o zaman neler olur Allah bilirdi.

" Keşke elimde sihirli bir sopa olsa!"

" Ne yapacaksın?"

" Kocanı bu hayattan silip atacağım."

" Keşke o sopa benim elimde olsa!"

" Sen ne yapacaksın abla?"

" Geçmişi siler, yeniden yazmak isterdim."

Son sözle son yazgı gibiydi kadın için.

Yemek sofraya inmişti. Annesi, kız kardeşi, kızı ile birlikte yemek yemişti. Kızı kardeşine çizdiği resimleri göstermişti. Vahide büyük bir ilgi ile yeğenini dinledi.

O sırada telefonu çalınmış Zerda telefonun ekranına bakmıştı. Arayan kocası idi.

" Ayhan.."

" Kapidayim. Hazırlan eve gidiyoruz."

" Sen git ben Yıldırım ile gelirim."

Ayhan sert bir nefes vermişti. " Zêrda beni sınama! Kapidayim gel."

Zêrda telefonu kapatıp çantasını alıp içine koydu. Vahide mutfağa geçmiş demi tutmuş çayı kontrol etmişti.

" Bir şey mi oldu keckamin?"

Zêrda annesine döndü. " Şey Ayhan gelmiş yâde, eve gidelim diyor."

" Kal kızım, kal bu gece burada."

" Yâde ısrar etme biz gidelim artık."

Hanım kadın peki diyebildi sadece. Zerda kızını giydirip çantasını alacağı sırada kapı çalmıştı. Vahide kapıyı açmaya gitmiş kapıda Ayhan'nı görünce, beklemişti.

Ayhan içeriye geçemedi. Aylardır girdiği, gördüğü halasının yanına gidemiyordu. Zerdanin üstüne kuma aldığından beri halası ile bütün bağlantısı kopmuştu. Değil yüzüne bakmak yanından bile geçirmiyordu.

Zêrda ve kızı evden çıkmış arabaya binmişti. Eve süren adam sessiz fakat, sinirliydi de. Annesinin evine gitmişti madem niye izin almamıştı. Niye soramamisti.

Eve gelen arabadan inmiş kızı ile birlikte odasına çıkmıştı. Kavga edeceği belliydi ama mekan müsait değildi.

Zêrda kızını yatırıp, uyutmus daha sonra da odasından çıkıp aşağı inmişti. Ayhan gelen kadının kolundan tutup misafir odasına sokmuştu.

Kapıyı kapatan adam ışığı yaktı.

" Beni niye aramadın Zerda?"

" Annemden izin aldım ve gittim." Dedi netti sesi. Kaynansi izin vermiş miydi vermişti. Gerisi önemli değildi.

" Benden niye izin almadın!" Diye sinirle sordu.

" Kaynanam izin verdi yetmiyor mu?"

Ayhan delirmenin eşiğine gelmişti artık. Bu kadın onu çıldırtackti.

" Zêrda, benden diyorum benden neden izin almadın?"

" Almak zorunda mıyım?"

" Evet ulan evet zorundasın!" Dedi kadının üstüne yürüyerek.

Zêrda adım adım geriye gidiyor, Ayhan üstüne gitmekten vazgeçmiyordu. Zêrda kafasını eğmeden dik bir şekilde kocasına bakıyordu. Ayhan ise kadının gözlerinin içine içine bakıyordu.

" Neden, neden senden izin alacak mişim?"

" Çünkü ben senin kocanım!"

" Sen bir tek benim kocam.."

Kolundan tutulması ve kendine çekmesi bir olmuştu Ayhan'nin. Fakat opmemisti.

" Sakın! Sakın." Dedi sadece Zerda. " Sakın beni öpme bile."

" Neden?" Dedi adam. Kadının kokusu burununa sirayet ettikçe kendini kaybediyordu. Bu kadar yakınken uzak durmak, ona haksızlık değil miydi?

" Başkasını öptüğün dudaklar beni öpme!"

" Bu dudaklar mühürlü Zerda. Mühür olan yere kimse elini uzatamaz!"

" Sen o mührü çoktan bozdun Ayhan." Kollarını koparıp adamın dibinden çıkıp karşısında durdu. " Sen beni çiğnendiğin gün beni de kendini de ateşte attın. Harlayan sensin, ama yanan da benim."

" Zêrda.."

" Üstüme kuma getirdiğin gün senin bende hakkın bitti Ayhan. Ben sadece çocuğum için burdayım." Dedi kadın. " Sanma ki senin için." Başını şiddetle salladı. " Senin için değil."

Yanan ateşin içinde diri diri kalmak ama acıyı hissetmek, bu bir insanoğlu için değil herkes içindi. Yana yana acı vere vere kül olarak, yanmak acıyı hafifletmek yerine daha da harlardi.

" Senin için bu evde kalan biri daha var." Parmağı ile kapıyı gösterdi Zerda. " Kuma karın, sana yarın erkek bebek verecek olan karın. O senin için burda bana değil, ona git."

Kanayan yarayı bıçakla deşmek, kabuk tutamaz bir yara yapardı sadece. O yara ölünceye dek kanar kanar acıyı da bilhassa verirdi.

Yanmak aşkın en acı verici tonuydu.

" Ben senden vazgeçmem Zerda! Sen de benim karimsin. Bunu o kafana sok! Ve ne olursa olsun sen benden gidemesin."

Zerda hızla odadan çıkıp gitmişti. Bu sözleri işiten bir kadın daha vardı. Hawar bütün sözleri duymuş yürek acısı ile odasına çıkmıştı.

Biri kendi acısı içinde debelenmis, diğeri ise sevgisiz bir kalbin içinde olacağı için.

Acı yakmıyordu, acı diri diri toprağa koyuyor ama kapatmiyordu.

 

 

 

Bölüm : 09.12.2024 00:27 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...