
Bölüm-15
***
Sararmış yapraklar...
Bir sarmaşık gibiydi hayattı. İlk bahar geldiği zaman, güzelleşiyor. Son bahar geldiği zaman da, sararıp soluyordu. Dıştan bakıldığında, çok güzel görünse de içi çürümüş dışı ise ben iyiyim havasında idi.
Kızının mısır örgü istemesi ile saçını taramış mısır örgüsü yapmıştı. Kızının narin saçı çok güzeldi.
Elindeki Barbie bebek ile oynayan Reyhan annesinin saçını bitirmesi ile ayağa kalkıp makaj masanın yanına gitmiş saçına bakmıştı. Annesi yine çok güzel yapmıştı.
Elindeki Barbie bebeği yatağın üzerine koymuş koşarak banyoya geçmişti.
Zêrda ayağa kalkıp taragin içindeki saçları toplamış, yatağın üzerine dökülen saçları alıp yumak haline getirip komodinin yanındaki çöpün içine atmıştı.
Makyaj masasına ilerleyeceği sırada başı bir anda dönmüştü. Eli ile şakagini tutuyor bir yere tutunmaya çalışıyordu. Ancak nafileydi. Yer ayağının altından çekilmiş kendini tutamayıp yere düşmüştü.
Reyhan elini yıkayıp banoydan çıktığı an annesinin yerde baygın halde bulmuştu.
" Anne.." diye bağırdı. Annesinin yanına gelip kolundan sarsıyor, uyandırmaya çalışıyordu. " Anne..."
Fakat annesi uyanmak şöyle dursun gözünü dâhi açamadi.
Ayağa kalkıp kapıyı açmış gırtlağınadan gelen bağırış ile tüm ev halkını toplamıştı.
" Baba... Hala... Amca..."
Yıldız sofrayı kurmuş, çayı yere koyacağı sırada yeğeninin sesini duyması ile koşarak yukarı çıkmıştı.
Yıldırım ve Ayhan da aynı şekilde yukarı koştu.
" Halam ne oldu?" Yıldız içeri geçer geçmez kadının yerde baygın halde bulmuş kadının yanına gelip başını dizinin üstüne koyup kadını uyandırmaya çalıştı.
" Yenge.. yenge bir şey de."
" Hala.. annem iyi mi?" Reyhan göz yaşları içinde annesinin uyanmasını istiyordu.
" İyi olacak annen korkma sen." Bir yandan Reyhani sakinleştirmek için cabaliyordu, bir yandan kadını kendine getiremeye çalışıyordu.
Ayhan hızla yanına gelip kadının dibinde durdu.
" Zêrda, duyuyor musun beni?"
" Ağabey iyi değil! Hastaneye goturememiz lazım."
Ayhan hızla kadını kendine çekip kucağına almış odadan dikkatlice çıkarmıştı.
Merdivenleri temkinli adımlarla iniyor önüne dikkat ede ede kadını taşıyordu.
" Kuremin, ne oldu Zerda'ya?" Zübeyde telaş içinde salon kapısının önünde durmuş gelinine bakıyordu.
" Yok bir şey dayê."
Kadını hızla evden çıkarıp aşağı inmişti. Yıldırım arabayı hazır etmiş arka kapıyı açmıştı. Yıldız gelmek istese de Ayhan kabul etmedi. Reyhanin başında durmasını istedi.
Arabaya biner binmez, yola çıkmıştı araba. Yıldırım sürücü koltuğunda, Ayhan ise kadının başını dizine koymuş kadını uyandırmaya çalışıyordu.
" Zerda.. güzelim hadi aç gözlerini?"
Zêrda hafifçe araladı ama tepki vermiyordu. Ayhan kadının gözlerini açması ile sevinmiş, Yıldırım'a daha hızlı gitmesini söylemişti.
Hastaneye gelir gelmez, arabadan inen Yıldırım hızla girişe girip sedye istemişti. Sedye gelmesi ile kadını sedyeye yatırılmış ve odaya alınmıştı.
Doktor başına geçip muayene etmişti.
Yıldırım ve Ayhan kapının eşiğinde doktordan gelecek iyi haberi bekliyordu. Neden bayılmıştı? Ne olmuştu? Yere düşerken bir yerine bir şey var mıydı? Bilmiyordu.
Nihayet doktor çıkmış Ayhan yanına gelmişti.
" Karım iyi mi doktor?"
" Merak etmeyin Ayhan bey. Karınızin durumu iyi. Bebekte gayet iyi."
" Peki neden bayıldı. Sebep ne?"
Doktor derin nefes aldı. " Eşiniz sıkıntılı bir evreden geçiyor. Bu durumdan eşinizi kesinlikle yalnız bırakmamaniz gerek. Yoksa bebeği keybede biliriz." Dedi doktor. Net konuşmuştu.
Doktor gidince Ayhan içeri girdi. Karısı uyanmıştı. Ayhan kapıyı kapatıp kadının yanına gelmiş yanındaki sandalyeyi kendine çekmiş oturmuştu.
" İyi misin?"
Zêrda yüzüne bakmadı. Konuşmak dâhi istemiyordu kocasıyla. Ki konuşacak bir şey olduğunu dâhi düşünmüyordu.
" İyi olmaya çalışıyorum!" Dedi umursamaz ifedasi ile.
" Bizi çok korktun."
Zêrda hissterik bir gülüş sundu. Demek kocası korkmayı biliyordu. Oda iyiymiş!
" Sen korkmak nedir bilirmiydin?" Dedi alaylı tavrı ile.
" Evet şükür biliyorum Zerda." Dedi Ayhan. Sesi bir tık yükseltmişti. " Sonuçta ben de insanım."
Zêrda hırsla kocasına döndü. Yattığı yerden doğrulup kocası ile yüz yüze geldi.
" İnsansın demek!" Dedi gözünü büyüterek. " Neden beni anlamadın peki? Neden ustume kuma alma, yapma bana bunu, dediğim zaman şimdi ki insanlığın nerdeydi?"
İnsan olmak için can yanamsi mi gerekti! İlla birine bir cana bir sebebiyet vermesi mi gerekti!
" Zêrda.."
" Sana soru sordum Ayhan! Üstüme kuma getirdiğin zaman o vazgeçilmez insanlığın nerdeydi?"
Cevap gelmedi adamdan. Sadece başını eğmek ile yetindi. Çünkü o zaman onu anlayacak bir insanlığını yoktu.
" Sen beni göremedin! Seni beni duymadın! Seni beni nasıl ateşe attın hissetmedin ki anlaysin."
" Zerda, biliyorum bir hatta ettim, ama.."
Zerda hırsla sözünü kesti. " Hatta değil bu. Bu hatta olamaz." Dedi şiddetle başını salladı. " Bu yaptığın şey saygısızlık, bana yapılan, her evli erkeğin kadına yaptığı saygısızlık!" Dedi basa basa.
Hangi seven adam bunu sevdiği kadına, bir kız çocuğu vermiş kadına bu yapardı. Bu erkeğin dilinde hatta denilemeycek kadar büyük saygısızlıktı.
Sen çocuk ver dokuz ay karınında taşı büyüt, sonra sancısını çek, gece gündüz demeden çocuğuna bak, eşin gelsin sana kuma alacağım desin.
" Ama sende şunu bil!" Dedi şahadet parmağını kalbinin ortasına sertçe bir kaç ke vurdu. " Ben bana yapılan bu saygısızlığı unutmayacağım! Ama sende şunu unutma, dilerim Allah beni sana mumla arattır da bir çaren olmaz!"
Hırsla ayağa kalktı. Bu boğucu yerde kalmanın bir anlamı yoktu. Doktor dinlesin dediyse eve gider dinlenirdi. Ayakkabısını giyip yavaş yavaş yürüyerek çıktı.
Arabaya doğru ilerleyip bindi. Yıldırım bir kaç kez sormuştu yengsine iyi misin diye? Zêrda ise evet cevabını vermişti.
Eve gelene kadar kimse konuşmaz iken Ayhan ara ara dikiz aynasıdan kadına bakıyordu. Yola konsantre olmuş yüzünü bir kez olsun cevirmemisti.
Eskiden böyle miydi ki? Dikiz aynasıdan bakar ara ara o muhteşem gülüşünü sunar, kayni bakıyor mu bakmıyor mu diye kontrol edip adama göz kirpardi.
Ama şimdi kuma getirisen yüzüme bile hasret kalırsın, demişti. İtina ile uyguluyordu.
Eve gelen araba evin önünde durmuş Zerda arabadan inip eve geçmişti. Merdivenleri çıkıp içeri geçti. Vakit öğleye yakındı.
Salona geçmesi ile Reyhan halasının kucağından kalkıp hızla annesinin yanına gelip bacağına yapıştı.
" Anne, iyi misin? Ben çok korktum?"
" İyiyim kızım, iyiyim."
" Buke iyisin degil?"
" İyiyim dayê."
Yıldız ayaklanip kadının yanına geldi. " Yenge sen yukarı çık dinlen. Ben sana yiyecek bir şey getireyim."
" Olur."
Kızı ile birlikte yukarı çıktı Zerda. Odasına geçip yatağa geçmişti. Kızı yanına gelip annesinin göğsüne başını koydu.
" Anne halam bana bir şey dedi."
" Ne dedi annem?"
" Senin karınında bebek varmış?" Kadını kaldırıp annesine dikti gözlerini. " Doğru mu bu?"
" Evet kızım yakında bir kardeşin olacak."
Reyhan çok mutlu olmuş, elini karınına götürmüştü. " Burada mı?"
" Evet orada." Kızının saçını okşuyordu.
" Ne zaman gelecek peki?"
" Hmm, daha var. Daha çok var."
" Olsun gelsin ben onunla oyun oynayacağım." Dedi tekrar kafasını hafifçe karınına koydu. Küçük eli ile annesinin karınıni okşadı. Karşı olacak diye mutlu olan küçük kız sabırsızlıkla bebeğin gelmesini bekliyordu.
Öğleye doğru Yıldız yensginin yanına gelmiş elindeki tepsiyle içeri girmiş, yengesini doyurmustu.
Doktor genç kadının sıkıntı stres olmasın diye dikkat etmesini söylemişti. Ayhan annesine durumu anlamıştı. Zübeyde hanım oğluna karını yanlız birakma, demişti.
O geceden sonra Ayhan Zerda ile beraber kalıyordu. Kızının ısrarı üzerine yatağa girse bile kızına sarılıp uyuyordu. Fakat şöyle bir şey vardı ki Ayhan ara ara kadının yanına kadar geliyor burununu kadının saçına dalıp kokusunu içine çekiyordu.
Çekirdek ailesi daha genisliyordu. Artık Zerda bir çocuk ile değil iki tanesi ile baş edecekti.
Sabah kadın kızı ile uyanıyor kocasını uyandırmadan kızı ile birlikte aşağı iniyordu.
***
Akşam yemeği sonrası çaya geçen ev halkı ile salona toplanmıştı. Yıldız çayı hazır edip ilkin çay tepsisini sonra çayı getirmişti.
Tek tek çayları doldurmuş, annesinin yatsı namazını kılıp gelmesini beklemişti.
Zübeyde hanım kısa süre sonra içeri girdi. Çayını dolduran kızı önüne bıraktı. Bir kaşık şeker atıyordu Zübeyde hanım.
" Dayê." Dedi Zerda.
" Efendim keckamin." Çayını karıştırıp gelinine döndü.
" Sana bir şey diyeceğim de," dedi ilkin sessiz kaldı.
" Söyle, Buke."
" Geçen gün annemlere gittim ya, Veysel dayım aramış bizimkileri. Mardin'de Yıldırım'a bir kız bulmuşlar." Dedi kaynanasına bakarak.
Zübeyde hanım yavaş yavaş gülümsedi. " Vaaa, essah mı?"
" He ya, hatta dur kızın fotoğrafı var bende." Telefonu eteğinden çıkarıp kilidini açtı. Kısa süre sonra kızın fotoğrafını bulmuş yıldıza vermiş Yıldız dizinin üstünede emekleyerek anensinin yanına geldi."
Zübeyde hanım kızın fotoğrafına baktı. Allah var güzel kızdı. Yıldız da bakmıştı fotoğrafa.
" Kız çok güzelmiş dayê."
" Êre keckamin." Gözünü telefondan ayırıp gelinine döndü. " Kızın adı nedir Zerda?"
" Gülbahar, dayê."
" Gülbahar.." kafasını ağır ağır salladı. Sonra kızına döndü. " Ağabeyin evde?"
" Dama çıktıklar sigara içmeye."
" Temam gelsinler hele gösterek."
Yıldız'ın içi kıpır kıpır olmuştu adetta. Ağabeyi kızı beğenir ise ne mutlu onaydi. Evde kadın sayısı çoğaldıkça sohbet de koyu oluyordu. Zêrda yengesi ile sohbetleri her zaman koyu bir sohbet havası vardı. Ama Hawar ile öyle değildi. Daha soğuktu Hawar. Zêrda sıcakkanlı biriydi.
Erkekler damdan inmiş içeri geçmişti. Yıldırım içeri geçer geçmez annesinin dibine girmişti.
" Bu ne soğuk, dondum." Havalar soğuyor, dama çıkmak zorlasiyordu.
" Kuremin, Zerda yengen sana bir şey diyecek?"
Yıldırım yengsine döndü. Göz kirpip kadına baktı. " Buyur yenge."
" Sana birini bulduk."
" Kim?" Dedi Yıldırım. Hangi aklını yitirmiş kadın onunla evlenecekti.
" Mardin'den. Veysel dayım bulmuş seni söylemişler."
" Kız çok güzel Yıldırım." Dedi annesi.
Zêrda telefonu genç adama verip bakmasını istedi. Yıldırım telefonu alıp kızın fotoğrafına baktı. Allah var annesinin dediği kadar vardı kız. Özellikle kızın gözlerini çok beğenmişti. Elaya yakın gözleri vardı kızın. Fotoğrafta gülmüş, gülerken de hafif çıkan gamzmeleri vardı.
Annesi oğlunun karınına hafifçe vurdu. " Ne diyorsun kuremin beğendin?" Diye sordu. Bu kadar baktığına göre beğenmiş olmayildi.
" Yani.. şey.. kız güzel..."
" Yani?" Diye üç kadın aynı anda sordu.
Yıldırım kadınlara korku dolu gözlerle bakıyordu. Üçü de aynı anda söylemesi ile adam el mecbur tamam diyecekti.
" Beğendim." Dedi Yıldırım.
Zêrda gülümseyerek telefonu alırken, Yıldız ise heyecandan tavan yapmıştı. Zübeyde hanım gelinine baktı.
" Zêrda, dayini ara gelinin ailesi ne zaman müsaitseler gidelim." Dedi.
" Annem gelin hanım dediyse bu iş bitmiştir. Hadi hayırlı olsun." Dedi Yıldız..
Kocası ile görüşecek daha sonra oğlunu karşısına alıp konuşacak öyle Mardin'e geçeceklerdi.
Zêrda telefon ile dayisini aramış hal hatır sorup konuya girmişti. Veysel beyde mutlu olmuştu. Kız çok güzeldi. Hakkını yememek lazımdı.
Yıldırım ağabeyi ile birlikte tekrardan dama çıkarken de ağabeyi ile konuşuyordu.
" Senin de başını yakıyoruz he, Yıldırım ağa!" Merdivenleri çıkıp sandalyeye oturdu. Sigara paketinden bir dal çıkarıp yaktı.
" Öyle böyle yanacagiz ağabey." Sigarasını içen adam, aklı kızda kalmıştı. Annesi bir çok kez kız göstermişti ama pek beğenmemiş, hatta, kalsın dayê şimdilik gerek yok demişti. Ama Gülbahar biraz daha farklıydı. Sanki daha önce görmüş gibiydi, tanıyor gibiydi.
Ağabeyi ile sigara içen adam, gözlerini karşısında duran ve dalgın dalgın sigarasını içen adama baktı.
" Bu aralar biraz dalginsin."
" Üstümde bir yük var Yıldırım. Beni ezip geçen bir yük."
" Tâbi yük olacak ağabey. Ne bekliyorsun? İnsanoğlu bu dünyaya eziyet çekmek için gelmiş."
" Öyle.. öyle.."
" Pişmanlık var mı ağabey?" İlk defa bunu sormuştu. Pişmanlık var mıydı? Varsa bile bunu dile getirmek mümkün müydü?
" Söylesem geçecek mi?"
" Yani var." Dedi teyit etmek için.
Kafasını sadece ağır ağır salladı Ayhan. Büyük bir kantar yükü vardı üstünde. İlelebet kalacak olan o yük.
" Zêrda yüzünü bana hasret ediyor. Eskisi gibi değil, karı kocalık ilişkimiz yok denilecek kadar bile kalmadı." Dedi Ayhan. Derin bir iç çekti içine. Sigarasindan bir fırt daha çekti.
" Sen yaptın ağabey! Bile bile yaptın. Bak sen benim ağabeyimsin, büyüğümsun ama bazen öyle şeyler yapıyorsun ki inannasim gelmiyor. Yengem zaten yeğenim için katlanıyor, birde şimdi ikinci kez bebek olacak." Gözleri arafta kalmış adama çevirdi.
" Diğer yengem Hawar, oda senden bir umut bekliyor. Sevgi aşk.."
Sözünü kesti Ayhan. " Ben ona aşk falan vermem, Yıldırım. Oda bunu biliyor." Sesi sona doğru sertleşti.
" Ağabey bilse ne yazar. Kadın sonuçta bu. İlla bir duygu kırıntısı bekleyecektir."
Ayhan biten sigarası ile ayağa kalktı. Kardeşinin yanından geçip gideceği sırada merdivenlerin başında durdu. Omuzunun üstünden kardeşine baktı.
" Ben telafisi olmayan hatta yaptım Yıldırım. Ve bunu ömrümün sonuna kadar çekeceğim." Dedi yüzünde çok şey vardı ama neyi hangi duygu deseler ad vermezdi. " Pişmanlığım varken, birine umut dahi vermem, veremem."
Giden adam merdivenleri inerken, Hawar ise kocasının sözleri ile odasına çıkmıştı. Hawar onun için sadece pişmanlıkti, Zerda ise onun sadece ömür boyunca borç kalacağı insandı...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 129.78k Okunma |
6.17k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |