
Bölüm-19
***
Te ez her roj dikuştın...
Bir insan öldüğü zaman illa mezara konulduğu zaman ölmezdi. Diri diri can yandığı zaman da ölürdü. Ciğerine ateş düştüğü zaman da ölürdü.
Bazen insan kırıldığı zaman sormak isterdi. Sevdiği adama, onu yakan adama yıkana!
Ji dilé xwe bipirse, wiha. qet te jiyin? ( Kalbine bir sor bu böyle yaşanır mı)
Nişandan sonra gitmeden evvel Gülbahar için gelin bohçası yapılıp tatlısı ile birlikte gelin evine gönderilmişti. Düğün için iki ay sonra, için tarih verilmişti.
Damat bohçası alınmış eve gelmişlerdi. Birkaç gündür misafir eskik olmuyordu damat evinde gelen damat tatlısı yiyor, tebrik ediyor, düğüne geleceğiz sözünü verenler gidiyordu.
Ayaklarını uzatan Zübeyde hanım baya yorgundu. Oğlu Yıldırım ve kocası evden çıkmıştı. Ayhan ise misafir odasınada telefon görüşmesi yapıyordu.
Zêrda mutfağa geçmiş kızı için, pasta yapıyordu. Bugün kızının doğum günü olduğu için kendi eliyle yapıyordu.
Çikolatalı pastayı hazır etmiş, buzdolabına dinlenmesi için koymuştu. Yıldız poğaça ve kurabiye hazır etmiş, salona güzel bir hazırlık için kolları sivamisti.
Vakit akşamı bulmuş, küçük bir masa üstüne pasta kurabiye ve poğaçalar yerini almıştı. Zêrda kızını odaya çıkarmış tüllü bir elbise giydirmisti.
Aşağıya inen anne kız salona geçti. Işıklar kapalı, pastanın üstünde duran mumlar yanıyordu.
Zübeyde hanım Hamo bey Yıldırım ve yıldız yerini almış Zerda kızını masaya getirmişti. Reyhan büyük bir heyecan içinde mumları üfledi. Ayhan kızını kucağına almak istese de Reyhan kabul etmemişti. Annesine dönüp sarıldı.
Ayhan kızının ona yaklasmamsi, ona bakmamısina üzülmüştü.
Herkes hediyelerini vermiş Reyhan mutlu olmuştu. Her sene annesi pastayı yapıyor yaptığı pasta da çok güzel oluyordu.
" Doğum günün kutlu olsun güzel kızım." Kızının yanaklarını öptü.
" Teşekkür ederim, anne."
Tek tek hepsi doğum gününü kutlamış pasta kesilmişti. Onları izleyen ve sadece izleyen hawar kocasına bakıyordu. Karısına bakıyor gülümsüyordu.
Herşeyden saf dışı kalmak artık onun gelenek hâline gelmişti.
Ayhan ve Yıldırım dışarı çıkmıştı. Sigara içmek için. Ayhan hâlâ kızının neden bunu yaptığını düşünüyordu.
" Reyhan bugün bana yaklaşmadi bile!" Dedi sigaradan bir fırt daha çekerek ciğerlerine gönderdi.
" Anlıyor artık." Dedi Yıldırım. " Annesinin ne yaşadığını artık anlıyor ağabey." Gözleri ağabeyini buldu. " Bence sen bu saatten sonra ne yap et Zerda yengem için adımlarını dikkatli at, yoksa herşey daha boka sarar."
Ayhan başını salladı." Zaten hayatımın içine siçtim. Daha da batırmak istemiyorum!"
" Orasını bilemem ağabey. Ama senin için önemli olan kızın ve karın. Onların eliden ne geliyorsa yap, yoksa işler daha da boka sarar."
Zêrda bunları duymuştu. Ayhan kendi elleriyle şekil vermişti hayatına. Onun bir suçu yoktu. Tek suçlu kocasıydi. Ondan uzak olsun Allah'a yakın..
Doğum günü sonrası herkes odasına çekilmişti. Reyhan erken yatmış, Zerda ise kapıyı kitleyip uyumuştu.
***
Kızı ile birlikte yeni güne uyanan Zerda kızını giydirip, kendisi de tulbetini taktı. Reyhan dün gece babasının ona verdiği kutuyu cebine koymuştu.
" Anne.." dedi Reyhan.
" Efendim kızım?" Koluna bilezik takan kadın kızına döndü.
" Ne oldu kuzum?"
O sırada kapı çalmış içeri, yıldız girdi. " Rojbas, yenge."
" Rojbas."
Yıldız yeğenini hızla kucağına aldı. Onu öpücüklere boğup yanaklarını ısırdı. Ki Reyhan bunu hiç sevmezdi.
" Ya hala yapma!"
" İsiricam işte." İlla dediğini yapıp isirmisti. Yeğenini sımsıkı tutup aşağı inmek için, yengsine döndü.
" Ben bu kızı kaçırıyorum yengecigim sende inersin."
" Tamam."
Yıldız gittikten sonra Zêrda Yatağı düzeltip etrafı toplamış, işi bitince de kendisi de aşağı inmişti.
Kahvaltı sofrası yere inince, herkes yemeğini yemiş, sofra toplanmıştı. Yıldız ve Zerda mutfağa geçip kahve için, hazırlamıştı.
Yıldız tepsiyi alıp çıkarken, Zerda bulaşıkları yavaş yavaş sudan geçirip makinaya dizdi.
Hawar elindeki girgir ile içeri geçip içini açıp çöpe boşatlmisti.
Yıldız geri dönüp tepsiyi tezgaha koydu.
" Düğün için hazırlık yapmak şart yenge."
" Yıldırım'ın odasını sileriz, zaten yeni dolap ve yatak gelecek."
" Düğün için aklında bir fikir var mı?" Diye sordu Yıldız.
Zêrda kafasını salladı. " Şuan yok. Bakarız."
Hawar iki kadına baktı. Ona bakmadan konuşan, düğün için ne yapılacağına karar vermek için ikisinin de bilgi alışverişinde bulanan iki kadına baktı hawar.
Zaten nişan da, hiç kimse onu takmamisti, ki hâlâ canı yanıyordu birde evdekiler de aynı şeyi yapmaya yemin içmiş gibiydi.
" Neden kimse beni göremiyor?" İki kadının konuşması hawar'in sesi ile bölünmüştü.
Yıldız kadına döndü. " Anlamdım?" Dedi sakin çıkan sesiyle.
" Neden nişan da beni tanıtmadiniz? Ben de bu evin gelini değil miyim?"
Zêrda sessizce dinlerken, Yıldız kadına bakıyordu. Buda nereden çıktı şimdi!
" Ne alakası var Hawar, herkes oradaydı. Sende vardın. Sen kimse ile konusmadin isen bizim ne suçumuz var."
Hawar kıza döndü. " Var Yıldız. Anlaşılan o ki bu ev beni görmezden geliyor. Kimse beni göstermek, tanıtmak istemiyor. Ama maşallah o nişan da en çok konuşulan kişi yine Zerda oldu. Gözde yengen oldu."
Zêrda sabrı taşmış kadına döndü. Onun suç muydu ki? Kendisi mi demişti kuma gelen kadını tanitmayin diye, ne diye ona saçla oluyordu ki?
" Hawar dediğine dikkat et!" Diye uyardı, Zerda. Nişan olalı nerdeyse iki hafta olmuştu. Konu neden o gün değilde şimdi açılıyordu.
" Niye yalan mı? Gülbaharin annesi seni sormadı mı? Ahyanin karısı olarak bütün gözler senin üstündeydi."
" Bu benim haddime değil hawar! Kocanın ailesi seni tanitmadi ise bunun acısını benden çıkaramasin. O zaman orada suklum puklum oturacağına sesin çıksaydı."
" Ne deseydim? Bende Ayhan'nin karisiyim mi deseydim? Kimse beni ortaya bile atmamış! Herkes senin gebeliğini konuşuyor. Sanki bir tek gebe sensin!"
" Hawar dediğine dikkat et dedim."
" Yalan mı? Bir tek gebe sen misin?" Dedi Hawar. İyiyce ileriye gidiyordu. " Bende gebeyim, benimde bebeğim var. Kocan sırf sen erkek bebek vermedin diye, beni almadı mı?"
" Evet aldı. Allah onu kahretsin ki aldı." Dedi Zerda. Sesi gittikçe daha da artıyordu. Bu kadın sırf bebek verecek diye kendini ne zannediyordu. " Ama unutma Hawar bebeği veren de alan da Allah'tır. Ne malûm Hawar ne malûm o bebeğin senin vereceğini!"
" Vereceğim Zerda! Tamam mı vereceğim!" Diye ileriye gitti kadın. Zerdanin üstüne yürümüş dibinde durmuştu. " O erkek bebeği ben vereceğim. Anladın mı?" Dedi bağırarak.
" Ne oluyor burada?" Zübeyde hanım mutfağa girmişti. Elindeki bastonu sertçe tutuyor iki kadına bakıyordu. " Size dedim gelinler ne oluyor?"
" Ne olacak yâde!" Gözü kin ve öfke bürümüş kadından çekip kaynanasına çevirdi. " Gelinin dert yanıyor bize! Nişan da kimse ona bakmamış diye acısını bizden alıyor."
" Biz gergini yaptık. Ben bizzat gelin evine durumu anlattım. Onlar kuma gelen kadın bizi ilgilendirmez, dediler konuyu kapattık."
Hawar yaşlı kadına döndü. Beynine tokmak darbesi yemiş gibi olmuştu. Kimse o yüzden konuşmamış, onu tiye almamıştı!
" Ben bu evin gelini değil miyim? Ayhan'nin karısı değil miyim?" Dedi sesi bozulmuş, ürkek çıkmıştı.
" Ahyan seni istedi. Biz değil. Seni Ayhan ilgilendirir biz değil." Kavga gürültü kuma gelininden çıkıyordu hep artık durması gerekti. Kimse kimsenin üstüne yurumeyzdi!
Zübeyde hanım mutfaktan çekip gitmişti. Zêrda mutfaktan çıkıp gidince hawar sadece kaldı. Bu aile bile istiye almamıştı onu. Ayhan'nin isteği ile bu eve gelmişti.
Eğer bir gün olurda Ayhan git derse kimse karşı gelmezdi.
Zêrda sinirle odasına çıktı. Kendisi kim oluyordu bu sözleri ona söylüyordu.
Kapı açmış sinirle kapatmıştı.
" Benim yarama tuz basıyorsun Ayhan. Ahım gittikçe ağırlaşıyor."
İçindeki uçurum, büyük oburuk gibi oluşuyor o oburuk Zerda'yi yutuyordu. Sanki onun suçydu!
Sanki o ailesine hawar'in kimseye anlatmayın demişti. Kimse sormak istemedi ise ne yapabilirdi. Kuma olunca herşey değişecek miydi? Düzen bir kadın gelince bambaşka bir düzen hâline mi gelecekti.
Akşam yemeğine kadar odadan çıkmayan Zerda. Karının acikmasi ile toparlanmış odadan çıkmak için kapıya doğru yürümüştü. Kapıyı ondan önce kızı açtı.
" Anne ben sana bir şey vereceğim."
" Ne vereceksin kızım?"
Reyhan cebinden çıkardığı kutuyu annesine uzattı. " Bunu babam verdi bana annen taksın çok yakışır dedi."
Zêrda kutuyu açtı içine baktı. Altın zinciri olan kolye ucunda kalp işareti vardı. İçini açan Zerda bir kendisinin birde kızının olduğu resmi gördü.
Ahh bilerek yapıyordu. Kendisini koyammaycagini bildiği için özellikle kızının fotoğrafini koymuştu.
Zêrda hem kutuyu hemde kolyeyi avuç içinde sıktı aşağı hızla indi. Merdivenleri inerken bile kendine dikkat etmeyi geçmişti.
Salona gireceği sırada mutfaktan gelen sesle oraya döndü. İçeri geçen kadın kocasını ayakta durduğunu fark etti.
" Şimdi kızını mı kullanıyorsun bana karşı?"
Ayhan gelen kadına baktı. Zerda sinirle yanına kadar varmıştı.
" Ne için?"
" Bunun için." Zêrda avuç içinde sıktı altın zinciri alıp kocasının avuç içine koydu. Gözünde şimşekler çalıyordu. " Sen kızını kullanıp bunu yaptiyorsun çünkü yüzün yok! Bana demeye."
" Zêrda bu kolye senin. Senin için!"
" Ne için?" Dedi Zêrda hırsını alamıyordu. " Üzerime aldığı kuma için mi? Yoksa bebeğini karnimda taşıdigim için mi?"
Hawar kocasının avuç içindeki altın zinciri gördü. O an aklına gelmişti. İki gece önce kocası odaya geldiği vakit, yeleginin iç cebinde görmüştü kutuyu içini açmamışti ama kolye olduğunu biliyordu.
Demek o kolye Zerda'ya aitti.
" Hani sen diyordun ya kızım niye bana böyle davranıyor?" Gözünü yavaşça sağ tarafında kalan kadına çarptı. " Sevgili karın Hawar, bu evde kavgadan ve gürültüden başka bir işe yaramıyor. Huzur veremiyor."
Ayhan gözünü kadına dikti. Ne demekti bu? Yine ne olmuştu?
" Ne diyorsun sen Zerda?"
" Ne mi diyorum. Yok nişan zamanı kimse beni görememiş bir merhaba dâhi dememiş, yok bu eve erkek bebek ben vereceğim." Gözü kadına kaydı. " Neden şimdi susuyorsun, sabah ettiğin lafları şimdi de desene."
" Yalan mı?" Dedi Hawar. Elbette ki sözlerinin arkasındayadi. " Kocam beni bu eve erkek bebek vermem için getirdi." Dedi kadın. " Sonuçta sen kocana bir erkek bebek.."
" Yeter kes artık!" Diye bağırdı bu sefer Ayhan.
" Neden? Neden susturuyorsun kadını! Doğru diyor ya sen kızın var diye bana erkek bebek şart demedin mi?" Gözünden bir damla yaş düştü. Yine acı iliklerine kadar geçmişti. " Bir gün olsun kızına kızım dedin mi? Demedin. Şimdi bana sanki bu eve kumayi sen getirmemişsin gibi davranma!"
" Baba."
Bütün gözler mutfak eşiğinde duran ve üzüntü içinde babasına ve annesine bakan küçük Reyhanda idi.
Zêrda kızının yanına vardı. Kızının elinden tutup çıkarmak istese de kızı izin vermedi.
" Anneciğim hadi."
" Hayır!" Diye karşı çıktı Reyhan.
Annesinin elini bırakıp babasının yanına kadar geldi. Kaşı çatık babasına sinirli bakıyordu.
" Sen benim babam olmasın. Babalar kızlarını sever, ama sen beni sevmemişsin." O yeşil gözünden istemeye istemeye yaş gelmişti. " Bana babalığı hep amcam yaptı. Seni asla sevmeyeceğim!"
Annesi ile birlikte odaya çıkmıştı. Ayhan nefes almadı. Avuç içindeki altın zinciri kuvvet içinde sıktı. Koleyinin bazı yerleri adamın avuç içine batmıştı.
Yıldız acı içinde yeğeninin laflarını beyininde senkronize edercesine yankı yapıyordu. Küçücük kız babasının sevgisini, aşkını almak isterken, babasının sırf erkek evlat için sevilmedgine şahit oluyordu.
" Hawar, hazırlan baba evine gidiyorsun."
Hawar'in gözleri açılmış, yerinde yapışmıştı. Ayhan yavaşça kadına döndü.
" Sana hemen hazırlan dedim!"
Kadının hareket edeceğini zannetmeyen adam kadının kolundan tuttuğu gibi odasına kadar hızla çıkardı. Hawar adamın sinirini gorebildi. Ama bu kadar dehşet içinde olduğunu bilmiyordu.
" Ayhan lütfen.."
" Ulan zaten gebesin, senin neyine bunları söylemek!"
" Benim canım yandı. Göremiyor musun? Tüm o misafirlerin beni görmezden gelişini unutamıyorum Ayhan."
" Adam gibi sessiz kalmadın demi huzur bozmaya ne meraklı birisin sen be!"
" Böyle deme ne olur?"
" Nesin peki?" Diye bağırdı kadına. Dolabın üstünde duran valizi alıp yatağın üzerine gelişi güzel attı.
" Hemen eşyalarını topla. Babanın evine gideceksin. Ben gel diyene kadar asla ama asla gelmeyceksin." Dedi. " Duydun mu?"
Hawar kafasını sallayıp dolabın kapağını açıp alabildiği eşyaları yavaş yavaş koydu. Ağlasa da, sizlasa da fayda vermezdi.
" Yarın erkenden baba evine gideceksin. Beni sakın arama."
Adam odadan çekip gitmişti. Hawar yatağın üzerine oturdu. Ne diye konuşmuştu ki, ne diye isyan etmişti. Hamileydi işte neyine yemiyordu, neyine yetinmiyordu.
Yıldız yengesinin odasına çıksa bile kapı kitli olduğu için, içeri girememisti. Zêrda Reyhanin uyuduğunu söylemiş kapıyı açmamışti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 129.78k Okunma |
6.17k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |