23. Bölüm
Emine Çiftçioğlu / ZERDA GELİN / 23. Bölüm

23. Bölüm

Emine Çiftçioğlu
em_ineee

 

Yeni bölüm-22

***

 

Bambaşka bir ben...

 

Bir kadının gülleriden doğması, acının ne kadar çetin tuttuğu derinlerde saklıydı. Zêrda bu acıyı ömür boyu çekeceği için acıyı yüreğine hapsetmisti.

 

Kızı ile evden çıkan kadın onu alanın kocası olduğunu fark etti. Bu iyi olmuştu.

 

Elindeki valizi ile yavaş yavaş adama doğru yakınlaştı.

 

Ayhan elindeki sigaradan son defa çekip yere atmış gelen kadına bakmıştı. Gördüğü ifade genç adamı sarsmisti.

 

Buda neydi şimdi!

 

Yüzüne yaptığı deq, kadını bambaşka boyuta çevirmişti. Başı dik yavaş yavaş adama geldi.

 

" Hayret sen gelir mıydın?" Dedi genç kadın.

 

" Geldim, burdayım."

 

" Burdasın ama yanımda değil, karşımdasin!" Dedi kadın. Kadında bıraktığı iz, acının gölgesi idi.

 

Daha az cümle sarf edip adamın yanından geçip hızla arabaya binmişti. Ayhan arabaya binip çalıştırmış yola çıkmıştı.

 

Yol boyunca kadını izlemişti. İki kaşının ortasına, ve çenesine yaptığı deq ömrü boyunca yaşayacağı ve daim kalacağı acı, kırgınlık ve daha nice duygulardi. Belki daha çok acı vardı..

 

Kendini toplayıp yola konsantre olmaya devam etti. Her ne kadar devam etmek istese zor olmuştu.

 

Araba evin önüne gelmiş Zerda kızını alıp eve girmişti. Merdivenleri çıkıp içeri geçti. Kocası elindeki valizi ile arkasından geliyordu.

 

Evvelâ odaya çıkmalı, valizi boşaltmaliydi. Odaya kadar çıkan kadın kızı içeri almış kendisi kocasını beklemişti. Kızı odada kendisi kapının eşiğinde bekliyordu.

 

Kocası odaya gelmişti.

 

" Bundan sonra ben hallederim." Dedi kadın. Valizi hızla eline aldı.

 

" Zêrda.." dese de kadın ona bakmadan içeri geçip kapıyı kapattı.

 

" Çok geç artık.. herşey için çok geç!"

 

Ayhan kapının önünde uzun uzadıya bekledi. Karısı ve kızı gelmişti ama ikiside eskisi gibi değildi. Kadın kirgindi, kadın yalnızdı, kadın artık arkasında sığınacak limanın olmadığını biliyordu artık.

 

" Özledim Zerda.. seni.. özledim.." dedi kederle. Ama artık karısının dediği gibi geç kalınmış bir özlemin hiç hesabı olmazdı.

 

Zêrda işini halledip kızı ile inmişti. Yıldız yengsini görmüş sarılmıştı. Bu ev onsuz cekilmiyordu.

 

" Özlettin kendini yenge." Dedi geri çekildi. Gördüğü yüzle şok olmuştu. " Yenge bu ne hâl?" Sadece.

 

" Yeni bir ben.." dedi sadece. " Artık üzülmek kırılmak istemiyorum yıldız! O yüzden hayatımı sadece evladıma, bebeğime adaycagim." Dedi.

 

Yıldız başını salladı. Acı ama gerçekti. Karşısında tükenen, her acıyı sirtlanan, bir anne vardı. Hayat biz kadınlar hiç adil davranmaz.

 

" Artık bu evde tek değilim." Kuması da vardı bu evde. O kadınla bu evde bir ömür, bu hayatı çekecekti.

 

" Tek olmasan da, hep ilksin yengem." Dedi ve ekledi. " Daha henüz gelmedi."

 

Zêrda umursamaz ifedasini takinip salona geçmişti. Zübeyde hanım gelini fark etti. Zêrda nihayet eve dönmüştü.

 

" Hoş geldin Buke."

 

" Hoş buldum jimom."

 

Kadının yanına geçip oturdu. Zübeyde hanım kadının yüzüne baktı. Acıyı nakış nakış yüzüne işlemişti Zerda gelin.

 

" Acını, vücuduna isledin ha Zerda gelin?"

 

" Ere dayê."

 

Zübeyde hanım derin nefes aldı. Ah biz kadınlar neler neler geçerdi ömründe. Her ömür insanın ömründen bin yıl götürüyordu. Zerdanin acısı değil bin yıl bir ömürluktu.

 

" Oğlum ilk defa, bu hâlde gördüm Zerda." Dedi kadın. Gözleri kitlenmis boşluğa bakar gibi bakıyordu. " Ben anneyim ama, sana derman veremiyorum keckamin." Bunun ne kadar keder olduğunu bilse şuracıkta ölümünü isterdi kadın.

 

Gelinin elini anne gibi tuttu. " Az önce annen beni aradı." Dedi gelinine bakarken. " Kızım acısını vücuduna işledi Zübeyde dedi."

 

Zerda annesinin ne arada aradığını bilmediği için şaşkındı. Gözleri kaynanasına çevirdi.

 

" Sen benim kızıma sahip cikamadin, Allah'a emanet ediyorum kızımı dedi." Acı ve hüzünle baktı kadına. " Ben anne olsam bile hak arayan kadın olamadım ya Zerda içim yanıyor kızım. Ben bunu vebalini nasıl taşırım bilmiyorum." Sırtında kamburlasan bir yük vardı. Bu yük mahşere kadar üstünden inmeycekti.

 

" Sen elinden geleni yaptın dayê."

 

Zübeyde hanım biçare hâliyle gelinine başını salladı. " Yapamadım kızım, yapmaya çalıştım ama başaramadım. Allah bize mahşerde bunu hesabını misliyle soracak kızım."

 

Ne dese zordu. Ne kelam etse içi bir demir parçası gibi lav ateşin içinde kiziniyor, yüreğine ateş gibi yakıyordu.

 

Kaynansi ile konuşup mutfağa geçti kadın akşam yemeği için Yıldız ile hazırlığa girişti.

 

Akşam yemeği sonrası kızını alan Zerda odasına çıktı. Zêrda odasına çıkıp adamın odaya gelmesini beklemişti. Kocası odanın önüne gelmiş Zerda kapıyı açıp bırakmıştı.

 

" Ayhan.." diye adını andı kadın. Kocasının adını günler sonra ilk defa zikir etmişti. " Sana bir şey vereceğim."

 

" Nedir?"

 

Kadın adamın yanına gelip parmağındaki yüzüğü çıkarmış kocasına elleriyle avuç içine bırakmıştı.

 

Ayhan bir yüzüğe birde kadına baktı. Yüzüne yaptığı deq ile parmağınadaki yüzüğü çıkarmak ile ne yapmaya çalışıyordu bu kadın.

 

" Zêrda tak şunu!" Dedi kuzguni bir sesle. Bu yaptığı şeyde neydi? Bunu yaparak herşey bitecek miydi?

 

" Bu bende kalmasın." Dedi gayet sakin sesiyle. Gözü ile kumasinin odasını işaret etti. " Aha sen, aha kuma karın, mutluluklar dilerim. Gün yüzü görmeyin inşallah." Dedi. Sesi sona doğru sert ve kızgın çıkmıştı.

 

Kocası tek kelam etmeden içeri geçmiş, kapıyı kapatıp sırtını kapıya yasladı.

 

' Bunu yapman gerekti Zerda. Başka çare yoktu.' çenesi acıdan dolayı seyirdi. Hayır ağlama.. ağlama kadın. Değmez. O seni düşünmedi, sende onu düşünme!

 

O yüzüğü taktiği günü unutamiyordu. Oysa nasıl da mutluydu, oysa nasıl da evine şenlik gelmişti. Parmağına yüzüğü takıldığı vakit, kendini cehennemin içine atacagindan habersizdi.

 

Elinin tersiyle yüzünü sildi. Kızının yanına gelmiş yatağa girmişti. Kızı göğsünde uyurken, başına minik bir öpücük kondurdu.

 

" Sen ve kardeşin benim en değerli varlığımsiniz, sizi veren Allah'a şükürler olsun." Diye içinden yakardı.

 

Kızı ve yeni doğacak çocuğu, ona bu dünyadaki cennetiydi. Onlar sayesinde bir nebzede olsa ruhuna şifa geliyordu. Ya olmayanlar? Olmayan evladı olan kadınlar nasıldı? Onlar nasıl tutunuyordu bu hayatta.

 

Kimse onları anlayamazdi!

***

 

Ayhan sabaha kadar uyumamisti. Elindeki kadının yüzüğü, öylece boş gözlerle bakmıştı tavana. Kadın artık eski kadın değildi, eski Zerda artık yıpranmış sayfalara zincir vurmuştu.

 

Sabahın ilk ışıklarıyla Hawar'a mesaj atmış eve getireceğini söylemişti. Salondan çıkan adam odaya çıkmış kıyafetini değiştirip aşağı inmişti.

 

" Amca seni özledim." Dedi Reyhan. Kolları mengane gibi adamın boyununa dolamış, amcasına sarılmıştı.

 

" Ben de seni özledim fıstık."

 

Reyhan kikirdadi. Ayhan aşağı yavaş yavaş inerken, kızının ve kardeşinin sevgisini fark etti. Bir gün olsun kızına böyle sarilmmamisti. Bir gün olsun kızına kızım diye hitap etmemişti.

 

" Nereye ağabey?"

 

" İşim var geleceğim." Geleceğim dedi Ayhan.

 

Kızının yanından geçip gitmiş, aşağı inip arabaya binmişti. Yol boyunca kaç defa sigara içmiş bilmiyordu. Kendi elleriyle kadına ve kızına cehennem gibi hayatı kabul ettirmişti. Boyununa dolanan büyük bir zincir vardı bu zincir onu ölünceye kadar taşıyacak bir zincirdi.

 

Hawar'in evinin önüne gelmiş kadın elindeki valizi ile arabaya binmişti.

 

Ayhan arabayı çalıştırıp yola çıkmıştı.

 

" Ayhan..." Dedi kadın kocası sadece yola bakıyordu. " Ayhan ben.."

 

" Hawar.." dedi kadına ikaz ederek. Arabayı yol kenarına çekip durdurdu.

 

Kadına donup gözlerinin içine baktı. Kaşları çatık, yüz ifadesi oldukça duyguszdu.

 

" Sen bu eve ne için geldiğini biliyorsun." Dedi. " Öyle değil mi?"

 

" Evet, biliyorum." Gözleri pişmanlık olsa bile, bunun bilincindeydi.

 

" Ben bu eve seni getirirken, sana karşı bir vaad vermedim. Sana aşk, sevgi, vereceğim demedim." Dedi nazik bir sesle. Fakat yüz ifadesi bunun aksini söylüyordu.

 

" Ama saygı olacak. Sana karşı saygım olacak. Fakat sende bu saygıyı sakın bir daha kullanma! Sen dini nikahlı karımsin fazla bir şeyim değilsin. Adımlarını ona göre hareket edeceksin." Dedi. " Adımlarını kızıma karşı kullanma, yoksa sonun kötü olur."

 

Hawar'in yüzü korkuyla doldu. Bu evde gidersin demek istiyordu. Reyhan o evin göz bebeği idi.

 

Başını sallamış kocası yoluna devam etmişti. Gözleri dolsa bile ses etmemiş, sakince yolun bitmesini beklemişti.

 

O bir kuma gelindi. Fazla bir şey bekleme gibi lüksü yoktu. O evin ilk gelini değildi. Erkek bebek için gelmişti bunu da kocasına verecekti, nasip kısmet ise.

 

Annesinin sözünü hatırına geldi. ' sakın kocan ile denk düşme, o evden gidecek olan sen olursun,' demişti. Ki bunu Ayhan bile getirmişti.

 

Eve dönen kadın odasına çıkmış, valizini yatağına kenarına bırakmıştı. Sadece sessizce oturdu yatağa. O bu hayatta kendi seçmiş, sonuçlarına da kendisi sebebiyet verecekti. Bir mayına basmış gibiydi sanki, ayağını çekse, infilak edecek, cekmse bile hayatı boyunca o mayının üstünde kalacak gibiydi.

 

Bu saatten sonra adımlarına, hal ve hareketlerine, davranışlarına bu eve göre hareket edecekti. Yoksa... Kuyunun girdabına girer bir daha çıkmazdı.

***

 

İki kadında birbirini görmezden gelmesi, birbirine bakmaması, yemek yerken bile sessizce yemesi de eve yansıyordu. Hawar kadının kendine ne yaptığını fark etmişti.

 

Bu coğrafyada yaşayan kadınlar acılarını dile vurmsa, bile her türlü kendini dile getirmeyi belli ediyordu.

 

Deq bile acının ne denli yandığını gösteren bir simgeydi. Acılar bu şekilde açığa çıkıyordu.

 

Akşam yemeği sonrası erken vakitte iki gelin de odaya çıkıyor, bir daha da inmiyordu. Zêrda kendi kızı ile ilgileniyor, Hawar tek başına odasına geçip düşünüyordu.

 

Ayhan ise kuma karısının odasına çıkıyor konuşmadan yatağa geçip uyuyordu.

 

Birbirine çakışan Parelel evren gibiydiler. Hangi yörünge bozuksa, diğer yörüngede bozuluyordu.

 

Hawar erken kalkmış, üstünü giyinip aşağı inmişti. Kahvaltı edip hazırlık yapmıştı. Bu muayene günüydü.

 

Hazırlık yapıp aşağı indi. Salona geçen kadın kocasını arıyordu gözleri.

 

" Ne oldu hawar? Kimi arıyorsun?" Dedi Zübeyde hanım. Zêrda gelin kahve yapmış kadına vermişti.

 

" Ayhani arıyorum dayê. Bugün kontrol günü de." Gözleri arada bir kadına kayıyordu.

 

" Ayhan gitti. Babası ile işi varmış. Yıldırım evde o seni götürsün."

 

Hawar başını salladı. Çantasını omuzuna takıp Yıldırımla arabaya binip hastaneye gitmişti.

 

Hastaneye gelen kadın, danışmana geçmiş, sıra numarası almış doktorun bulunduğu kapının önünde beklemeye koyulmuştu. Bir kaç kadın daha kontrol için gelmişti.

 

Ona bakan kadınlar aralarında fısır fısır konuşuyordu. Hawar pek dikkate almayıp beklemeye devam etti.

 

" Hawar Şilan." Adının duyulması ile ayağa kalkan kadın odaya girmişti.

 

Genç bayan doktor gülümseyip kadını sedyeye yatirmisti.

 

" Hoş geldiniz Hawar hanım. Nasılsınız?" Dedi doktor.

 

" İyiyim doktor." Zoraki gülümsemesi ile kadına bakıyordu.

 

" Bakalım bebeğimiz nasıl?" Probu eline alan doktor karınına götürmüş muayeneye başlamıştı.

 

Hawar cihaza bakıyordu. Doktor ilkin kalp atışını dinletmisti. Çok hızlı ve çok güzel atıyordu. Karnındaki canın kalbi nasıl da güzel atıyordu böyle. Büyülenmiş gibiydi.

 

" Bebeğimiz gayet iyi ama.." dedi doktor.

 

Hawar doktora bakıyordu. Bir şeyi mi vardı bebeğin?

 

" Bebeğim iyi mi?"

 

" Bebek iyi, fakat biraz daha iyi bakmanız gerek, Hawar hanım. Bol bol yemek yemeniz gerek. Bebek zayıf doğabilir, buda bir çok hastalığa neden olur." Dedi doktor.

 

Doktorun sözleri kadını korkutmustu. Bebeği üçüncü ayına girmişti. Hawar ne olursan olsun bebeğine ve kendine iyi bakmak zorundaydı. Bebegiden başka sığınacak bir liman yoktu çünkü.

 

Doktor ile görüşmesi bitince çıkmıştı. Yıldırım kadını alıp eve dönmüştü. Bu saatten sonra sadece bebeğe iyi gelmeli karinindaki cana iyi bakmaliydi.

 

Eve gelen kadın odasına çıkmış, üstünü değiştirip aşağı inmişti. Şuan aç değildi. Sadece çay içmek istiyordu.

 

" Kontrol nasıl geçti gelin?"

 

Zübeyde hanım mutfağa geçmişti.

 

" İyi dayê, bebek biraz zayıfmis iyi bakmam gerekiyor." Dedi zayıf sesi ile.

 

" Kendi hayatını ve bebeğini de düşün gelin hanım."

 

" Tamam dayê." Zübeyde hanım gider gitmez kendini sandalyeye attı. Bebeği için ne gerekiyorsa yapacaktı. Sonuçta bu bebek için gelmişti bu eve baş bir şey için değil..

 

" Allah'ım sen bana yardımcı ol." Dedi yüce Allah'tan başka yardım edecek kimse yoktu.

***

 

Yıldırım için hazırlık devam ediyordu. Kız evi haftaya Mardin'den Urfa'ya geleceklerdi.

 

Yıldırım'ın odası baştan başa yeniden yapılacaktı. Yeni dolap, halı, perde, çalışma masası yerine makyaj masası yerini alacaktı.

 

" Güzelim masam gidiyor be."

 

Ayhan kardeşine döndü. Bu masa da az emek vermemişti. Çoğu harcadığı zaman kitap okuma ile geçmişti.

 

" Merak etme, yerine güzel şeyler gelecek." Dedi kardeşine muzipce gülümsedi.

 

" Hiç biri bu masanın yerini alamaz!"

 

" Gülbahar hanım duymasın!" Dedi Ayhan.

 

Yıldırım kafasını eğip güldü. Gülbahar dediği zaman, evdeki çoğunluk adamı sinir etmek için nişanlısının ismini zikir ediyordu. Yıldırım daha evlenmeden kadına çekiliyor, benimsiyordu.

 

" Abi ha sende!" Dedi Yıldırım. Masanın üzerinde ne kadar kitap varsa bir koli koymuş, kendine özel büyük bir kitaplık yapacaktı.

 

" Yalan mı?" Dedi Ayhan.

 

" Sen şimdi onu bunu bırak da bugün Hawari hastaneye götürdüm." Dedi genç adam. Ağabeyinin haberi yoktu.

 

" Bugün mü?"

 

" Evet. Biraz durgundu. Doktor ne söyledi bilmiyorum ama kendinde değil gibiydi."

 

Ayhan kaşı çatilmis, ne olduğunu düşünmeye çalışıyordu. Bebekte mi bir problem vardı yoksa? Bebek mi iyi değildi?

 

" Bir bak istersen."

 

Ayhan başını sallayıp kardeşinin odasından çıktı. Genç kadının bulunduğu odaya geçmişti. Hawar üstünü değiştirip yatağa geçmişti.

 

" Bugün doktora gitmişsin."

 

" Evet gittim."

 

" Ne dedi doktor? Yıldırım dedi iyi değildi dedi."

 

Hawar burukca güldü. Demek kayni dile getirmişti.

 

" İyiyim, bebekte iyi. Ama.." dedi kadın sustu.

 

" Ama ne Hawar?" Dedi kadına bakarak.

 

" Bebek biraz zayıfmiş. Biraz daha kendime bakmam gerekmiş."

 

Ayhan anladım dercesine başını salladı. Bebek zayıf doğarsa hasta olma ihtimali bile vardı.

 

" Kendine iyi bak o zaman!" Dedi Ayhan. " Saçma sapan şeyleri kafana takarsan bebeğe de zarar verirsin."

 

Hawar kafasını salladı. " Haklısın, ben biraz bencillik ettim. Bebeği düşünmedim."

 

" İyi artık düşünürsun o zaman!"

 

" Evet düşüneceğim." Zorda olsa yapacaktı bunu. Kocası ondan bebek beklerken, bebeği riske atamzdi. Bu durumda ne olursan olsun, bebeğine her türlü desteği sağlayacaktı.

 

Bugün içinde büyük bir ukte kalmıştı. İlk kontrolle kayni ile gitmişti. Belki cinsiyet belli olduğu vakit, hele ki erkek olursa kocası ile birlikte gidebilirdi.

 

Ayhan banyoya geçerken, Hawar karınıni okşadı.

 

" Bebeğim, annen için, benim için erkek ol. Ben babanı yanımda istiyorum. Hep.. hep yanımda olsun istiyorum." Bu nasıl oluşacak bilmiyordu ama istiyordu işte.

 

Yarınların neler getireceğini bilmeden...

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.12.2024 14:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...