

Bölüm-23
***
Parça parça eksilen hayatlar....
Birinin duyguları berrak suda yüzerken, diğerinin duyguları artık parça parça azalıyor, yerini boşluğa bırakıyordu.
Nitekim artan duygulardan en çoğunu yaşayan da Hawar oluyordu.
Üç gece önce kocası bebeğine bak dedikten sonra kendine ve bebeğine bakıyor, yeterli ve dengeli besleniuordu. Karının çıkması kadındı da ekstra duygular yaşatıyordu.
Bunun yanında ise kocası yavaş yavaş kapiliyordu. Öyle ki bu kaldığı üç günün içinde her sabah kocasına kıyafet hazır ediyor, onunla giyinip aşağı iniyordu.
Kocası banoyda iken, dolaptan çıkardığı, beyaz gömlek ve pantolon çıkarmış yatağın üstüne koymuştu. Banyoyun kapısı açılmış kocası çıkmıştı.
Kadın hazırlığını yapmış, onu bekliyordu. Kadının yanından geçip kıyafetini el çabukluğu ile giymiş, saçını hızla yapıp, parmağına yüzüğü takmıştı.
Bu süre zarfında kadın ona bakıyordu. Kocasının dalgalı saçları, siyaha yakın olması ilgi çekiciydi. Hafif göbeği olmasına rağmen uzun boyuna bir tık yaksiyirdu.
Yüzüne sürmüş olduğu tıraş losyonu ile buram buram kokuyordu. Ayhan masanın üzerinde ki parfümü açıp boyununa ve üstüne birkaç fıs sıkmıştı.
Kapağını kapatıp masanın üzerine koymuştu. Zerda hep bu kokuyu çok seviyordu. Evlendiği ilk zamanlarda kocasına bu parfümü hediye etmişti. Ki Ayhan da çok beğeniyordu bu kokuyu.
" Bitti mi işin?" Diye sordu kadın. Gülümseyerek kocasına bakıyordu.
" Evet."
" Hadi inelim o zaman, kahvaltı hazırdir."
" Kahvaltıya kalmayacağım!" Dedi Ayhan. Elindeki telefonu açmış kontrol ediyordu.
Hawar kocasına baktı. Kaş çatilmis neden sorusunu soruyordu kendince.
" Neden?"
" Bugün bir kaç işim var iş yerinde, o yüzden." Dedi gerekli açıklamayı yaparak.
" Tamam."
Kocası ile birlikte aşağı inmişti. Ayhan önden gidiyor, Hawar arkasından geliyordu. Kapıya doğru yürümüş, ev terligini indirip ayakkabısını giymişti.
Merdivenleri inen Zerda kocasını ve kumasini kapının önünde konuşurken görmüştü. Elinde olmadan elini yumruk yapmıştı. Kocası sanki ona inat olsun diye parfümünü sıkmıştı.
Ona evliliğinin ilk zamanlarında hediye ettiği parfüm kokusuydu bu. Çok beğenmişti bu kokuyu.
Kederle nefes aldı. Kafasını dik tutup yavaş yavaş aşağı inmişti. Ayhan kuma karısının sorusunu cevaplarken, arkasında gelen kadına baktı. Zêrda onlara doğru yavaş yavaş geliyordu.
Yemyeşil gözlerle kahve gözler birbirini ansızın bulmuş, birbirine çarpmıştı. Birinde özlem vardı, diğerinde ise acı ve keder. Zêrda hızla başını çevirip mutfağa geçti.
Hawar omzunun üstünden arkasına bakmıştı. Zerda ve kocası kısacık da olsa birbirine bakmış daha sonra genç kadın mutfağa geçmişti. Hawar tekrar kocasına döndü. Koyu hareler adama takılı kaldı. Onun yanındayken bile gözleri ilk kadına takılı kalıyordu, onun yanındayken bile gözleri onunla buluşuyordu.
" Hayırlı işler." Dedi kocasına bakarak. Sesinde bariz ben burdayım hâlâ demeye getiriyordu.
" Sağol." Diyen adam arkasını dönüp gitmişti.
Hawar kocası gittikten sonra kendisi de mutfağa geçmiş kahvaltıyi hazır etmişti.
Kahvaltı sonrası, Zerda odaya çıkmış çantasını hazır edip aşağı inmişti. Yıldız ve Yıldırım kadının kapının önünde bekliyordu.
" Yenge hadi ama, ağaç olduk burada!" Diye veryansın etti Yıldız.
" Mâ, ne yapayım, geliyorum."
Salona geçip kaynanasına çevirdi bakışını. " Dayê biz çıkıyoruz." Diye haber etmişti.
Zübeyde hanım kafasını gelinine çevirdi. " Temam keckamin, hayırla gelin inşallah."
" Sagbe dayê."
Salondan çıkan kadın ikisini alarak evden çıkmıştı. Arabaya binip yola çıkan Yıldırım laf etmeden de durmuyordu.
" Allah'ıma kendime maaş bağlayacağım." Dedi genç adam.
Yıldız ağabeyine döndü. " O niyeyemis?" Dedi tek kaşı havada.
" Niye olacak, sizi götürüp getirmekten, hammalci oldum yeminlen!"
Zêrda öne doğru uzanıp kayinin koluna şaplak indirdi.
" Laf etme Yıldırım! Sanki keyfimizden gidip geliyoruz. Hem yarın Gülbahar eşin olduktan sonra da gidip geleceksin."
Yıldırım gülbaharin adını işitince gülmüştü. Özlemeye başlamıştı kadını. Düğününe az vakit vardı, ki Gülbahar bu hafta çeyiz için geliyordu. Genç kadının o ela gözleri adamı deli ediyordu.
" Bak, bak yenge nasilda gülüyor, Gülbahar deyince." Şahadet parmağını ağabeyine doğru seni gidi diye sallamisti.
Aynı zamanda Zerda da gülmüştü. Keyfi yerine gelmişti tâbi. Gülbahar deyince kayninda akan sular duruyordu.
Araba hastaneye gelmiş kadınlar inmiş, Yıldırım arabayı park edip hastaneye girmişti. Zêrda danışmana geçmiş sıra numarası almıştı. Fakat doktorun isimi farklıydı bu sefer. Kağıtta ki isimi okudu..
" Atilla Taş." Dedi Zerda. Yeni gelmişti anlaşılan.
" Yeni mi doktor?"
" He yeni galiba."
Bekleme koltuğuna geçen iki kadın beklemeye başlamıştı. Kısa süre sonra isimi okununca içeri girdi iki kadında. Yıldırım ise kapının eşiğinde oturdu.
" Hoş geldiniz, Zerda hanım." Sıcakkanlı doktor tebbesum içinde karşıladı kadını.
" Hoş buldum doktor bey."
Hızla muanyene geçen, Zerda karınıni açmıştı. Atilla bey Zerda'yi muanyene etmiş durumunun iyi olduğunu söylemişti. Her hangi bir sıkıntı yoktu.
Yıldız adama ara ara bakıyordu. Allah var soyadı adı gibi taş bir adamdı. Gülümserken, gamzelrinin olması Yıldız'ın gözünden kaçmamsti.
Zêrda doktorla konuşmuştu daha sonra da çıkmıştı. Bir sonraki kontrolde bir sıkıntı çıkmasa şayet cinsiyet belli olacaktı.
Odadan çıkan ikili kapıyı kapatmıştı. Yıldız yengesini koluna girdi.
" Bitti mi yenge."
" Bitti."
" Yenge adamı gördün taş gibi maşallah."
Zêrda gorumcesine uyarıcı bakış attı. Burada soyleyncek laf mıydı Allah aşkına?
Arabaya binip yola çıkmışlardı.
" Doktor ne dedi yenge, bebek iyi mi?" Muhtemelen yengesi ağabeyi ile konuşmaycakti. En azından kendisi söylerdi durumu.
" İyi.. iyi bebek gayet iyi."
Eve gelen Yıldız ve Zerda yukarı çıkmıştı. Zübeyde hanım gelinin geldiğini görmüş nasıl olduğunu sormuştu. Çok şükür sağlıkliydi bebeği.
" Dayê doktorun da maşallahı var." Dedi Yıldız.
" Yeni mi gelmiş?"
" Geçici bir süre dayê."
Zübeyde hanım anladım dercesine başını salladı. Akşam yemeğine kadar iş güç yapan kadınlar akşam yemeği sonrası çay sefasına geçmişti.
Ayhan ve Yıldırım çayını alıp dama çıkmıştı sigara için. Annesi kesin emir vermişti, evin içinde sigara içmek yasaktı.
Hava soğuk olduğu için Yıldırım montunu giyip sigarasını yakmıştı. Hava hem soğuk hemde kaplıydı.
" Doktora gittiniz mi?" Diye sordu Ayhan..
" Gittik ağabey. Bebekte yengem de iyiler."
" İyi bakalım."
Ağabeyi sigara içerken, Yıldırım ağabeyine baktı. " Yeni bir doktor geldi ağabey. Yıldız söyledi."
" Doktor mu?"
" Evet."
Sigarası biten adam ayaklanmış akabinde Yıldırım da ayağa kalkıp merdivenlere yönelmişti.
" Nasıl bir doktor?"
" Atilla Taş."
İki üç basmak inen adam kafasını kardeşine çevirdi. Birde erkekti öyle mi?
" Atilla Taş öyle mi?"
" Evet, yıldız sağolsun, ballandıra ballandıra anlatı."
Ayhan kardeşine ölümcül bakış attı. Sanki hayatı çok güzelmiş gibi birde yeni erkek doktor çıkmıştı başına.
Zaten Zerda yüzükte takmıyordu. Ki adam zaten günlerdir bundan sinir sahibi olmuştu. Birde yakışıklı erkek doktor çıkmıştı başına.
Bir kez şansına küfür etti için için. Zêrda ile zaten arası bomboktu. Şimdi kadının yanına gitse yüzüne bakamycakti.
Aşağı hızla inip içeri geçti.
***
Zêrda kızını alıp odaya çıkmıştı bile. Odaya girmiş kızının üstünü değiştirip, banyoya geçmişti. Kızını yıkayıp yatağa sokmuştu.
" Zêrda.."
Zêrda kocasının sesini işti. Kapı açılmış kocası içeri girip kapıyı kapattı.
Zêrda yerinden doğruldu. Ayağa kalkıp kocasının yanına geldi.
" Konuşmamız gereken mesele var."
Zêrda kocasına anlamsız içinde baktı. Ne konuşacakti şimdi bu adam. Hemde bu saatte!
" Neymiş mesele?"
" Yeni doktor, Atilla Taş."
Zêrda kocasına hâlâ bakıyordu. Neyi vardı doktorun.
" Yani?"
" Yanisi şu kadın! O doktora gitmeyceksin bir daha."
Zêrda adama alayan içeren gülüşü vermiş kafasını sağa sola sallamisti. Kocası sanki hayatları çok güzelmiş gibi birde kıskançlık krizine giriyordu.
" Gideceğim, elbette."
" Zêrda benim ayarim ile oynama kadın. Gitmeyceksin diyorsam gitmeyceksin, nokta!"
Ayhan kapıyı açıp çıkacağı sırada kadının sesini işti.
" Bende gideceğim diyorsam gideceğim nokta! Senin emrin ile harekat etmiyorum bu evde."
Ayhan kadının yanına geldi. Uyanan kızına göz ucuyla bakmış geri dönmüştü karısına. İlla dediğini yapacaktı. İlla o doktora gidecekti.
" Zêrda.."
" Sen istesenede istemesende ben o doktora gideceğim!"
" Yani diyorsun ki Ayhan ben senin ayarın ile oynayacağım!"
" Benim senin ayarın ile oynayacak vaktim yok."
" Ama şuan çok fena oynuyorsun!"
Kadına doğru adım adım attı. Fakat kadın değil bir adım iki adım bile atmiyordu. Yolunda dimdik duruyordu.
Ayhan kadının dibine kadar gelmişti. Bu kadın illa seninle oynayacağım diyordu. İlla seni deli edeceğim diyordu.
" Bu benim sorunum değil!" Dedi kadın. Adam dibine dibine gelmişti.
" Ama benim sorunum."
Zêrda kocasına baktı. Giymiş olduğu beyaz gömlek yakasından görünen, zinciri fark etti Zerda. Kocası kolayca kolay zincir takmazdi. Hele ki gümüş zincir asla!
Ayhan gömleğinin iki düğmesini açtı. Zêrda korkarak adama bakıyordu. Zincirin ucundaki, altın kolyeyi fark etti kadın. Yeşil hareleri duygusal modda girmişti bile. Kocası onun yüzüğünü boynuna takmıştı.
" Neden?" Dedi kadın. Adama bakıyordu göz ucuyla. Göz bebekleri acının verdiği komutla titreşim moduna geçmişti. " Neden o yüzüğü boynuna takıyorsun?"
Ayhan kadına bakıyordu. Gözleri sulanmış gözlerinin içi titriyordu.
" Sen bu yüzüğü ne kadar çıkarsan da bu yüzük ikimizi birbirine bağlayan kuvvetli bağ." Sol elini kaldırıp kadına doğru gösterdi. Parmağındaki yüzüğü kadına doğru çevirdi. " Ben çıkarmıyorum Zerda."
Zêrda birden alayla güldü. Kendi parmağındaki yüzüğü taksa ne fark edecekti. Sonuçta üstüne kuma almış mıydi? Almıştı.
" Sen yüzüğü taksan ne fayda, sen benim yuzugumu boyununa taksan ne fayda," dedi kadın ses telleri bile acının ne kadar derin olduğunu fark ettiriyordu. " Sen benim üstüme kuma getirdin Ayhan! Sen ne beni nede kızını düşünmedin! Şimdi bana bunu yaparak sanki aramızda hâlâ bağ varmış gibi davranma!"
Acı keder birbirine girmiş kadını zincir içine almış gibiydi. Ne acı ki, kocası hâlâ aralarında çok derin bir bağ varmış gibi görüyordu.
" Zerda, ben sana el uzatıyorum sen çekiyorsun." Dedi Ayhan.
" Senden elini uzat diyen mi oldu? Sen o eli benden çekili çok olmuş."
Ayhan kadına baktı. Gözleri ile sormuştu bunu ne demekti bu!
" Eğer bana elini uzatmış olsaydın, sana ilk zamanlarda hediye ettiğim parfümü diğer karının yanında kullanmazdin! Bu koku yalnızca sana ait zerdam der, o kokuyu kullanmazdin!" Gözleri bir volkan gibi patliyordu. Kadının canını ne derece daha yandığını görebiliyordu.
Kadın geri çekildi.. iki üç adım geri basıp kapıya doğru yöneldi. Kapıyı yavaşça açmıştı. Kocası hemen odadan çıkmasını istiyordu.
" Lütfen bu odadan git!" Dedi adama bakmadan. Ayhan kadına sessizce bakıyordu. " Karının ve bebeğinin yanına git, bana bir daha gelme!"
Bana bir daha gelme.. kelamı beyininde senkronize etmişti. Zêrda onun karısı kızının da annesiydi. Nasıl gelmezdi?
Ayhan kapıya doğru yürüdü. Kadının yanında durdu. " Sen istesenede istemesende ben bu odaya geleceğim, Zerda. Kendimi kızıma da sana da en kısa zamanda affettircegim, göreceksin." Diyen adam çıkmıştı.
Zêrda kapıyı kapattı. Yanaklarını yavaş yavaş islanirken, kadın başını salladı.
" Kaybettin Ayhan... O hakkı çoktan kaybettin!"
Ayhan sinirle odaya geçmiş üstünü değiştirip yatağa geçmişti. Hawar Kocasına bakıyordu. Belli ki bir şeye kızmıştı.
Sesini çıkarmadan uymaya çalıştıysada beceremedi. Ayhan sinirle uykuya dalmaya çalışıyordu.
Neyin var demeye dili varmdi kadının. Ne oldu demeye. Neden bu kadar sinirlsin demeye. Büyük ihtimalle Zerda ile kavga etmişti. Ondan bu sinir ve öfke.
Ayhan gözünü ne vakit kapatsa, karısının o hâlini görüyordu. Zerda herşeye katlansa bile bazı şeyler yük gibi biniyordu insana...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 129.78k Okunma |
6.17k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |